Emekli Tümgeneral Ahmet Yavuz’dan tartışılacak sözler

Odatv’nin SADAT kurucusu emekli Tuğgeneral Adnan Tanrıverdi ve SADAT kurucusu Gürcan Onat’a ulaşıp gündeme getirdiği konuyla ilgili Ahmet Yavuz, Tele 1 kanalında konuştu...

Emekli Tümgeneral Ahmet Yavuz, FETÖ’nün 15 Temmuz darbe girişiminin ardından Harp Okulları mülakat heyetlerine SADAT’çıların (Uluslararası Savunma Danışmanlık İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş.) alınmasıyla ilgili açıklamalarda bulundu.

Odatv’nin SADAT kurucusu emekli Tuğgeneral Adnan Tanrıverdi ve SADAT kurucusu Gürcan Onat’a ulaşıp gündeme getirdiği konuyla ilgili Ahmet Yavuz, Tele 1 kanalında konuştu.

Harp Okulu mülakatlarında görev aldığını Odatv’ye açıklayan Gürcan Onat şunları anlatmıştı:

“Mülakatlar 2020 yılının sonun kadardı. 15 Temmuz kalkışmasından sonra emekli subaylar çağırıldı. Bu uygulama 2020 yılına kadardı, üç yıl görev yaptım. 2021’de eskiye dönüş yapıldı. Milli Savunma Bakanlığı kendi bünyesinden oluşturduğu ekiple mülakatları yapıyor.”

“BUNLAR AZALIRKEN, AZALMAYAN BİR KİTLE OLDU”

Ahmet Yavuz, mülakatlara SADAT’çıların nasıl alındığını şöyle anlattı:

“2016 FETÖ’cü darbesinden sonra devlet bir arayışa girdi ve askeri okullara öğrenci alırken, ‘mülakat heyetlerine Balyoz’dan Ergenekon’dan yargılanan ya da yargılanmamış subaylardan kim istiyorsa, müracaat etsin onların arasından seçeceğiz ve bu komisyonlarda görev yapmalarını sağlayacağız’ dedi. İşi esas çıkış noktası bu… Ve bu arada gerçekten de bizimle birlikte hapis yatmış arkadaşlardan da bazı istekliler oldu, onlar da bu mülakat gruplarında görev yaptılar. Onlar yaparken SADAT’ın adamları da yaptı. Bu iş giderek bizim arkadaşların gönülsüzlüğüne yol açtı, çünkü etkinliklerinin kaybolduğunu zaman içerisinde gördüler. Ve o dönem görev yapanların önemli bir kısmı, bu görevden affını istedi ya da kendilerinden memnun olunmadı, bunlar azalırken, azalmayan bir kitle oldu.”

“SADAT’IN MENSUBU OLAN SUBAYLARDAN SADECE EMEKLİ BİNBAŞI GÜRCAN ONAT YOK”

Milli Savunma Bakanlığı’nın “sadece Gürcan Onat yer aldı” açıklamasının eksik olduğunun altını çizen Ahmet Yavuz şu bilgileri verdi:

“Bakanlığın açıklaması eksik neden, SADAT’ın mensubu olan subaylardan sadece emekli Binbaşı Gürcan Onat yok, başkaları da var. Kamuya açıklasınlar kimler mülakata katıldı, görev aldı? İçinden bakacağız, göreceğiz ki, başka SADAT mensubu subaylar da vardı. Başka subaylar da vardı, haksızlık etmeyelim. Gerçek olan konu bu. Ama bu şunu ortadan kaldırmıyor, zaman içerisinde, Ak Parti bütün devlette yaptığını, Silahlı Kuvvetler için de yaptı. Hem personel alımlarında, okullara öğrenci alımlarında dolayısıyla bu mülakatlarda hem emekliliklerde hem de bazı terfilerde, bütün terfilerin de öyle olduğunu söylemek mümkün değil çünkü çok kıymetli arkadaşlar da terfi etti çünkü sistemi yürütmek gerekiyor. Bilgili insanlara da ihtiyaç var. Ama bazı arkadaşları da çok fazla hizmette tutmadılar. Dolayısıyla Ak Parti kendi programını, kesintisiz bir şekilde uyguluyor. Ama dönemin koşullarını dikkate alarak uyguluyor. 2017’de farklı uyguladı, 2018’de farklı, 2019’da farklı, nihayetinde 2020’de bunu kaldırdı, bakanlık yapıyor.”

“TORPİLLE GİREN ÇOCUK, KENDİSİNE VERİLEN EĞİTİME İTİRAZ EDER HALE GELİR”

Ahmet Yavuz, SADAT etkisinin TSK’ya yansımasını ise şöyle değerlendirdi:

“Şu anda orduya karşı yapılan iş şudur, kendi resmi haline getirmek istiyor Ak Parti. Önemli ölçüde de getirdi zaten. Ve Silahlı Kuvvetler’in kendi özgün kültürünü, kodlarını ortadan kaldırmaya çalışıyor. Ve kendisi gibi Silahlı Kuvvetler mensuplarının meselelere bakmasını, tabi bunun siyasal İslam ideolojisiyle paralel kılınmasını istiyor.

Biz tarihe not düşmek adına söyleyelim; bizim itirazımız insanların o inançtan bu inançtan olması değil, onlar da bizim ülkemizin çocukları, ama siz liyakate dayalı bir orduyu tesis etmezseniz, orduyu kurgulamazsanız, orduyu yapılandırmazsanız, bu sizin eğitiminize de yansır. Şimdi oraya torpille giren çocuk, kendisine verilen eğitime, kendisine verilen cezaya, bilgiye itiraz eder hale gelir. Eğer bu çocuklar kendilerini belirli kalıplarla hareket etmek zorunda hissederlerse, ki bu bir bölünmüş zihindir, biz bunu FETÖ olayında yaşadık gördük, kendi komutanı yerine kendi ağabeyinden emir alır ve meşru irade ortadan kalkar. Onun için tehlikelidir, gereksizdir. Bu sınavları liyakate dayalı olarak yapmak gerekir ve bundan da asla taviz vermemek gerekir. Ve bu en çok da kendilerini etkiler. Şunu da düşünüyor olabilirler, ‘yarın biz iktidardan gidince ordu içinde adamlarımız kalsın’… Böyle şeyleri düşünürseniz, devlet adamlığı yapmamış olursunuz. Ki böyle düşünüyorlar muhtemelen… Onun için devlette liyakat esastır, liyakatin yerini maalesef sadakat almıştır, alsın diye de uğraşılmaktadır.

Şu anda yürütülen politika, kodlarını Atatürk’ten 1923 Cumhuriyeti’nden alan kültürü bütün yapılarıyla ortadan kaldırmak ve kendilerine göre bir yapı oluşturmak istiyorlar. Ama bunu orduda denemek ülkeye çok pahalıya mal olur.”

Odatv.com