Yüzde 50 grip olsa memleket güllük gülistanlık olur

Cüneyt Ülsever yazdı

Tam tamına bir haftadır rahmetli anamım “paçavra hastalığı” dediği hastalıktan muzdaripim. Anacığım bu hastalığı çok doğru tarif ederdi:

“Yatırmaz ama süründürür!”

Genel olarak “grip” olarak bilinen bu hastalığın kalleş bir tarafı vardır. Eğer, ateşiniz çıkmaz ise grip üzerinizde hastalık gibi durmaz!

Çevreniz size kem gözle bakar.

Sanki esasında hasta değilsiniz de; okula, işe gitmemek, üzerinize aldığınız bir sorumluluğu yerine getirmemek için bahane arıyorsunuz sanırlar.

Zira “ateşsiz gribin” gözle görülen, elle tutulan bir belirtisi yoktur.

Karşı tarafa tek gösterebileceğiniz belirti akan burnunuzdur. Akan burnunuzu gösterdiğinizde yalandan bir “geçmiş olsun!” derler ama siz içlerinden “basit bir burun akıntısını bahane ediyor ki, kaytarsın!”, diye geçirdiklerini bilirsiniz.

Maazallah “hastayım” deyip evde kalsanız, bir iki saat yattıktan sonra sıkılır kalkarsınız. İşte o an size sabah “geçmiş olsun!” diyen, sade suya tirit çorbası pişirmeye kalkışan karınızın bile hastalığınızı ciddiye almadığını kavrarsınız:

“Mücahit! Hadi kalk bakkaldan iki ekmek kap gel. Evde zırnık ekmek yok!”

İşte o an; hadi akan burnunuz üstün körü kabul gördü, ağrıyan etlerinize, sızlayan kemiklerinize, tükenen mecalinize, içinde sineklerin sürekli vızıldayarak dolaştığı kafanıza, sulanan gözlerinize değil elalemin, yıllardır aynı yastığa baş koyduğunuz karınızın bile itibar etmediği gerçeği böğrünüze ok gibi saplanır.

Siz yalancıktan hastalanmış gibi yapıyorsunuzdur, eşiniz de yalancıktan inanıyor gibi yapıyordur!

Durum evde böyle yorumlanmaktadır.

Sabah grip olduğunuzu, işe gelemediğinizi beyan ettiğinizde sekreter hanımın:

“Aaa! Mücahit Bey büyük geçmiş olsun. Kendinize iyi bakın. Aklınız bizde kalmasın. Biz işleri hallederiz” derken esasen içinden:

“Şimdi grip salgını var ya, bu da modaya uyup birkaç gün arazi olacak”, diye geçirdiğini de biliyorsunuzdur.

***

Ben şahsen gribin ateş çıkaranını severim. Grip olmak iyi değildir ama ilah grip olunacaksa bari ateş yükselten cinsinden olsun. Tamam, ateş bu yaşta oldukça sarsıyor ama adama evde fasulyeden değil, gerçekten “hasta muamelesi” yapıyorlar!

Canınız istediği kadar nazlanıyor, şımarıyor, bol bol portakal suyu içiyor, canınızın çektiği bol malzemeli çorbayı kaynattırıyor, hatta tencere yemeğini pişirttiriyor, hatta hatta televizyonun uzaktan kumanda aletini bile elinize geçirebiliyorsunuz.

***

Bu sefer şanslıydım.

Evde herkes birden “ateş yükseltmeyen cinsinden grip” olunca herkes birbirine gerçekten inandı veya gerçekten inanmış gibi yaptı. Bence fark etmez. İkisi de aynı kapıya çıkıyor.

Gribi birbirimize bulaştırdığımızı düşündük. Aramızda “acaba eve gribi önce kim getirdi!” diyerek çetele tuttuk. Herkes topu ötekine attı.

Birlikte grip olmanın tek dezavantajı kimsenin kimseye naz yapamamasıdır. Ancak, üçlü grip olduğunuzda gruptaki tek erkek sizseniz yine de avantajlısınız.

Tamam, pohpohlamazlar, “hangi çorbayı pişirelim?” diye sormazlar, bildiklerini okurlar, ilaç vaktini takip etmezler ama işleri yine de hanımlar görürler.

Siz fazla vızıltı etmeden yatarsınız, yemeği oflaya poflaya da olsa onlar pişirir.

“On dönüm bostan, yan gel yat Osman!”

Buna da şükür!

Allah “ateş yükseltmeyen cinsinden grip” olup, derdini kimseye anlatamayanlara yardımcı olsun!

***

Sanırım, grip virüsü insanın düşünme ve algılama melekelerini de bir nebze bile olsa dumura uğratıyor. Esasında bu o kadar kötü bir şey değil.

Ekranda RTE beliriyor ve Küba’nın Merkez Bankası Başkanı’na “Eyy Junior-Castro, haddini bil faizleri acele indir. Başlarım proletaryanın babası Keynes’inden!” diye bağırırken siz ne kızıyor, ne de pis pis kahkaha atıyorsunuz.

(Söyledim “virüs-beyin ilişkisi” gerçekleri biraz yamultuyor. Haber tam anlattığım gibi olmamış olabilir ama son üç günde ekranda “eyy Merkez Bankası Başkanı!”, “emrediyorum; ben parmağımı kaldırdığımda anında faizler aşağı çekilecek”, cümlelerini, “Küba”, “Castro”, “Keynes” kelimelerini duyduğumdan eminim.)

Gribin “haber izlemenin risklerini azaltma” faydası da var.

Televizyon terliklerinizin tasallutuna uğramıyor.

Kızdığınız adama atıyorum sanıp alete terlik atacak takatiniz olmuyor!

Zaten zırvalayana, zırvaladığını kavrayıp, kızacak aklınız da kalmamış durumda!

Geçenlerde Bülent Arınç “memleketin %50’si bizden nefret ediyor” dedi ya, ateşli-ateşsiz fark etmez, o %50 grip olsa memleket güllük gülistanlık olur!

Dr.Cüneyt Ülsever

Odatv.com

grip bülent arınç yüzde 50 arşiv