Yüz yıl sonra

Soner Yalçın yazdı...

Yazdıklarımı bir yere bağlayacağım.

Önce girizgâh yapmalıyım:

Trablusgarp'tan Büyük Taarruza kadar Mustafa Kemal askerlik yaşamında mücadeleyi hep milletle beraber yaptı.

Halkçılık anlayışı -günümüzde politikacıların diline pelesenk olmuş- retorik popülizm değildi.

Klasik strateji kavramı, düşmana karşı üstünlük oluşturmak- savaşı kazanmak için kuvvetlerin nasıl kullanılacağı ile ilgilenir.

Strateji ustası Mustafa Kemal'e göre, bir savaş sadece harita üzerinde kazanılmazdı. Ekonomik- politik gibi -moral desteği vs.- halkın/ ulusal gücün de savaşa destek vermesi şarttı. Halksız zafer imkânsızdı. Kurtuluş savaşında -kongreler yoluyla- büyük millet meclisini karar merkezi yapması bundandı.

Üçlü Güç Birliği; halk, hükümet/meclis, ordu birlikteliğiydi

Bu sebeple halkın kıyımlardan korunması elzemdi.

Bu sebeple ordunun kıyımlardan korunması elzemdi.

Bu sebeple meclis kurmak önemliydi.

Milletin, askerin devletine güvenmesini hep önemsedi. Aksi takdirde yıkım daha sarsıntılı olurdu. Birinci Dünya Savaşı sürecinde Enver Paşa gibi –halktan ve gerçeklerden uzak- hayalcilere ya da Alman komutanlar gibi –risk değerlendirmesi bile yapmaksızın- Türk zayiatını önemsemeyenlere bu sebeple şiddetle karşı çıktı.

Peki:

Savaş strateji olarak, milletin inançla orduyu desteklenmesinin elzem olduğunu Mustafa Kemal kimden öğrendi?

PRUSYA EKOLÜ

Yıl, 1790.

Osmanlı Devleti, (dini açıdan sakıncalı olup olmadığı uzunca tartışılsa da) ilk kez bir Hristiyan devletle işbirliği/ ittifak yaptı: Prusya/ Almanya

Bu ittifak orduyu modernleştirmek için Alman askerlerin Osmanlı'ya gelmesini sağladı.

-Yüzbaşı Helmuth von Moltke başkanlığında askeri heyet geldi; dört yıl (1835-1839) görev yaptı.

-Albay Otto von Kaehler başkanlığında askeri heyet geldi; üç yıl .(1882-1885) görev yaptı. Bu heyet içindeki Binbaşı Colmar von der Goltz daha sonra heyet başkanı yapılarak on iki yıl görev yaptı. (1883-1995) Ve aralıklarla gelmeyi sürdürdü…

Son ikisi İkinci Abdülhamit'in davetiyle geldi. Osmanlı, (1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı) 93 Harbi'nde ağır yenilgi aldı. Padişah, Goltz Paşa'dan askeri okulların ıslah edilmesini istedi. Çünkü:

Okullar zamanın ihtiyaçlarına cevap vermekten uzaktı. Talimler bile yaptırılmıyordu; her şey kâğıt üzerindeydi! Goltz Paşa, saraydaki muhafazakâr paşalar yüzünden istediklerini tam yapamasa da bazı reformlar getirdi.

Fransız sisteminin etkisinde kalan Osmanlı askeri okulların müfredat programlarını Alman modeline uygun olarak değiştirdi. Dört bin sayfa ders kitapları yazdı.

Napolyon savaş stratejisi terk edildi. Ordunun beyni ve can damarı alaylı subaylar değil kurmaylar idi.

Almanya'nın birliğini sağlayan katı disiplinli Prusya ekolü, Osmanlı'nın bölünmesini önleyecek miydi?

SINIF YARATILDI

Goltz Paşa İstanbul'a gelmeden iki yıl önce “Silahlanan Millet” (Das Volk in Waffen) başlıklı kitap yazdı. Türkçeye “Millet-i Müselleha” (Ordu Millet) adıyla tercüme edildi. Kitaba göre, milletin bütün bireyleri zorunlu askerliğe tabi tutulmalı; toplum, askeri ihtiyaçlar doğrultusunda topyekûn savaşa ve seferberliğe her an hazır hale getirilmelidir.

Mustafa Kemal gibi çok kurmay subay Goltz Paşa'nın hayranı oldu.

Öyle ki Mustafa Kemal genç subayken tuttuğu not defterine Millet-i Müsellaha eserinden alıntılar yaptı. Sadece o değil:

İsmet İnönü anılarında, Ali Fuat Erden'in evinde birlikte “Millet-i Müsellâha” kitabını Türkçe'ye tercüme etmeye çalıştıklarını yazdı.

Mustafa Kemal ordunun eğitim seviyesini yükseltmek için “Takımın Muhabere Eğitimi” kitapçığını Almancadan çevirdi.

Vardar Irmağı Havzası'ndaki tatbikatta Mustafa Kemal'in hazırladığı çalışma Goltz Paşa'dan övgü aldı. Yani sonuçta:

Kurtuluşu sağlayan ve Cumhuriyet'i ilan eden halkçı genç subayların Goltz Paşa'nın “paltosundan” çıktığını ifade edilebiliriz.

Goltz Paşa'nın “asker millet” kavramı Türklere hiç yabancı değildi. Ancak. Savaşlar, yenilgiler vd. sebeplerle halkın Osmanlı devletine inancı yok oldu, millet askerlikten soğudu.

Güveni tekrar inşa edip; Antepli Karayılan'ı, Arhavili İsmail'i, İstanbullu şoför Ahmet'i ve on binlercesini örgütleyerek Kurtuluş Savaşı'nı kazanan Mustafa Kemal oldu.

Yıllar sonra NATO, Prusya ekolünü kovdu. Halkın askeri, “zenginleşme” peşinde koşturuldu; yeni “sınıf” yaratılarak milletle arasına sınır çekildi. Atatürk gardroba hapsedildi.

“Ordu-millet” kavramı militarist bulunarak Türk Silahlı Kuvvetleri cemaatlere teslim edildi.

Büyük Taarruz'dan yüz yıl sonra geldiğimiz yer burasıdır!

Soner Yalçın

Odatv.com

Yüz yıl sonra - Resim : 1
soner yalçın