Yüksek yargı bağımsız hüküm verebilseydi, RTE’yi darbe yaptığı gerekçesiyle yargılardı

Fikri Sağlar, "Yüksek yargı bağımsız hüküm verebilseydi, RTE’yi darbe yaptığı gerekçesiyle yargılardı" dedi.

CHP Mersin Milletvekili Fikri Sağlar, Nurzen Amuran'ın sorularını yanıtladı.

Nurzen Amuran: Sizinle Başkanlık sisteminin hukuki ve siyasal sonuçlarını konuşacağız ama önce kişisel bir soru yöneltmek istiyorum: Uzun süredir Parlamento’dan uzak kalmıştınız. Aktif siyasete katıldığınızdan bu yana toplumdaki “demokrasi anlayışında” ne gibi farklar değişiklikler gözlediniz, Parlamento mu daha demokrat yoksa halk mı?

Fikri Sağlar: Geriye doğru bakarsanız, son 14 yılda parlamento ve yürütme, demokrasinin genel ilkelerinden çok uzakta tutuldu. Adım adım tek adam yönetimine geçişin temel taşları dizildi.

Parlamentonun demokrasiden uzaklaşmasının nedeni AKP’nin oluşturduğu eski geleneksel anlayışıydı.

Erkler ayrımını kabul etmeyen, kimlikler üzerinden yapılan baskıcı siyaset, demokrasinin kurallarını ve de kurumları yok etti.

Halkın üzerinde algı yönetimini acımasızca kullanan, asılsız bilgilerle toplumu yanıltan kuraldışı bir yöntem kullanıldı.

Yerleştirilmeye çalışılan demokrasi karşıtı durumun, özellikle geniş kitleler tarafından kabul görmesi, AKP’ye cesaret verdi. Sonuçta, giderek despotlaşan ve sansürlediği basın üzerinden muhalefetin sesini kesen bir yapı ortaya çıktı.

Biat kültüründen gelen ve demokrasiyi özümsemeyen bu anlayış, aynı anda devleti sonuna kadar kullanma arayışı nedeniyle öncelikle evrensel hukuku yok etti.

Hukukun üstünlüğüne inanmayan bir devlet yapısı ortaya çıktı.

1982 Anayasasının getirdiği yüzde 10 barajı bizatihi Parlamento’nun kendisini demokrasiden uzaklaştırmıştı.

AKP’nin zorlamasıyla birlikte Mecliste, eser miktarda var olan demokratik gelenekte yok oldu.

Neyse ki halkın yarısından fazlası bu gün için demokrasiyi sahiplenmektedir.

YÜKSEK YARGI ORGANLARI BAĞIMSIZ VE TARAFSIZ HÜKÜM VEREBİLSEYDİ, RTE’Yİ DARBE YAPTIĞI GEREKÇESİYLE YARGILARDI

Seçim kampanyaları sürecinde dile getirilen sorunlar ve çözüm vaatleri şu anda gündemde değil. Seçim sonrası ön plana çıkan başkanlık sistemi oldu. Şu anda sorun başkanlık sistemi mi yoksa güvenlik ve halkın ekonomik zorluklarının giderilmesi mi?

Şu anın en önemli sorunu can ve mal güvenliğidir.

AKP hükümetleri RTE’nin tek hedefi olan başkanlık sistemi uğruna ülkede can ve mal güvenliğini bilerek yok etmiştir.

Ülkenin ihtiyaç duymadığı ve ABD dışında kalan diğer ülkelerin uygulamalarında demokrasiyle bağdaşmayan başkanlık sistemi bir kapris nedeni ile sürekli gündemde tutulmaktadır.

RTE’nin bu dizginlenemez talebi Türkiye’nin varlığını tehdit etmektedir...

Rejim değiştirilmesi için verilen tavizler ülkeyi bölünmeye götürmektedir.

Rize’de RTE’nin anayasayı askıya aldığı söylemi, sadece hukuk devletini de askıya aldığı ilanı değildir. Aynı zamanda fiilen uyguladığı diktatörlüğünün de ilanıdır.

Şayet hukukun üstünlüğünü kabul eden bir devlet olsaydık ve yüksek yargı organları bağımsız ve tarafsız hüküm verebilseydi, RTE’yi darbe yaptığı gerekçesiyle yargılardı.

Demokratik hukuk devleti olmaktan çıkarıldığımız için siyasal yönetimler, halkın ekonomik çöküntüsü ve paylaşım adaletsizliğini dikkate dahi almamaktadır.

Halka yaşatılan can ve mal korkusu ekonomik sömürünün görülmesini engellemektedir.

Anayasamıza göre, TBMM’nin yeni bir anayasa yapma yekisi var mıdır?

TBMM yeni bir anayasa yapabilir. Kuralları bellidir. Yapılan Anayasanın mutlaka halk oylamasına sunulması gerekmektedir.

ÜLKEDE VAR OLAN DÜZENİN AMACI ”KİFAYETSİZ MUHTERİSLERE” DEMOKRASİ OYUNU OYNATMAKTIR

Bugünkü sorun, parlamenter sistemin tıkanması mı yoksa parlamenter sistemin işletilmemesi midir?

Sorun parlamenter sistemin işletilmemesidir.

Sorun demokrasi kültürünün geliştirilmemesidir.

Sorun hala 1982 anayasasının yasaklama ruhunun devlet ve siyasetin içinde var olmasıdır.

Sorun siyaset yapma biçiminin değiştirilmemesidir.

Hala darbenin yazdığı siyasi partiler yasası yürürlüktedir.

Siyaset, partilerin liderleri tarafından yönlendirilmekte, halkın demokratik seçime ve yönetime katılımı engellenmektedir.

Kısaca ülkede var olan düzenin amacı, “kifayetsiz muhterislere” demokrasi oyunu oynatmaktadır.

Gerçek demokrasiyi, düşünce ve ifade özgürlüğünün oluştuğu, örgütlü toplumun var olduğu ve halkın kendi yönetimini seçebildiği, seçtiği yönetimi geri çağırabilme yetkisini sahiplendiği bir düzende görebiliriz.

BAŞKANLIK ÖNERİSİ KUVVETLER BİRLİĞİ VE TEK ADAM RÜYASIDIR

Geçen dönem TBMM’de AKP’nin Anayasa Komisyonu’na verdiği öneride pek fazla değişiklik yapılmayacağı söyleniyor.O öneriyi nasıl değerlendirmiştiniz, AKP tarafından dile getirilen Başkanlık sistemiyle ilgili daha neler söyleyebilirsiniz?

AKP geçen dönemde “TBMM Anayasa Komisyonuna” verdiği öneri demokrasi ile bağdaşmayan kurallar manzumesidir.

Başkanlık önerisis ,”Kuvvetler birliği ilkesi ve tek adam” rüyasıdır.

Tek adamın diktatörlüğünü önlemek için olması gereken denge ve fren mekanizmasını oluşturacak tüm kurumlar yok edilmiştir.

Oysa Başkana; Kanun kuvvetinde kararname çıkarma, yüksek yargı organlarının seçimi ve yürütmenin Meclise sorumlu olmayacağı yetkisi verilmiştir.

Yani Yürütme, yasama ve yargı Başkanın elindedir.

Öneride; Başkanlık seçiminin Yasama organı ile birlikte yapılacağı görülmektedir.

Oysa seçimlerin farklı zamanda yapılması, seçmenin farklı karar vermesine imkân tanıyacaktır. Seçimin birlikte olması, farklı zamanlarda seçmen davranışının değişme hakkının elinden alınmasına neden olacaktır.

Bazı koşullarda “Meclis ve Başkanın” ayrı ayrı bu kurumları seçime götürme yetkisi varsa da pratikte, Başkanın Meclisi seçime götürmesi, Meclisin Başkanı seçime götürmesinden daha kolaydır. Aslında bir kişi, 550 kişi için karar verir konuma getirilmiştir.

Üstelik 46 ülkede uygulanan başkanlık sistemi sadece ABD’ de düzenli işlemektedir. Diğer ülkelerde “başkanlık” diktatörlük olarak uygulanmaktadır!..

YARGI SUÇLU İLE SUÇSUZU AYIRMADA HIZLI, DONANIMLI VE ADİL OLMALIDIR

Güçlendirilmiş demokratik parlamenter sistemden söz ediliyor.Demokratik parlamenter sistem nasıl ne şekilde güçlendirilebilir?

Güçlendirilmiş parlamenter sistemden kasıt, erkler ayrımın tam oluşturulması, dördüncü güç olan basının özgür olması ve yürütme üzerinde parlamentonun güçlü bir denetim yapabilme yetkisinin bulunması anlaşılmalıdır.

Özellikle Yargının tarafsız ve bağımsız kalabilmesi için evrensel hukukun temel koşullarının oluşturulduğu, böylece adaletin tam olarak yerine getirileceği inancı toplum tarafından bilinmelidir.

Yargı suçlu ile suçsuzu ayırmada hızlı, donanımlı ve adil olmalıdır. Özellikle yargının, yürütme ve yasamayı dengeleyen ve frenleyen ayrı bir güç olduğu bilinci, siyasal yönetimlerce itirazsız kabul görmelidir.

Başkanlık sisteminin biraz daha ayrıntılarına girelim:Söz gelimi halkın seçtiği Başkan, Bakanlar Kurulu’nu oluşturacak ve Meclis’in Bakanlarla ilgili soruşturma ve gensoru yetkisi olmayacak. Yasama yürütme arasındaki denge nasıl güçlendirilecek?

Daha önce de söyledim. AKP’nin tasarladığı daha doğrusu RTE’nin istediği başkanlık sistemi “Türk tipi” diyerek örneği olmayan bir düzen getiriyor.

Burada demokrasi, hak,özgürlük,eşitlik ve hukuk aramak mümkün değil.

Devletin bir kişinin eline bırakılmasını sağlayan bir düzen, buna sultanlık demek gerekir.

Yıldız Sarayının daha şimdiden Cumhurbaşkanlığı’na tahsis edilmesi, Ankara’daki kaçak yapıya saray denilmesi bu hevesin sonucudur.. Amaç, Meclisin varlığını kabul etmeyen dolayısıyla halk egemenliğini askıya alan diktatoryal bir düzeninin kurulmasıdır.

Önerilerden biri, başkanın suç işlemesi halinde Yüce Divan’a gitmesinin zorlaştırılması.Meclis’in yetkileri bu şekilde de sınrlandırılıyor değil mi?

Dikta rejimini korumak için bir örgü gibi işlenen düzende her türlü adaletsizliğe geçit verecek bir yönetim şekli oluşturulmak isteniyor.. Amaç tek adamın kayıtsız şartsız iktidarının oluşturulmasıdır.

Sizce Türkiye için Başkanlık sisteminin en riskli özelliği nedir?

Hukuk ve adaletin ortadan kalkmasıdır.

Can ve mal güvenliğinin olmadığı, bir adamın iki dudağı arasından çıkan sözün kanun haline geldiği, başkan ve ümmeti anlayışının yerleştiği, çağın gerisinde olan yönetim tarzıdır. Türk tipi Başkanlık sistemi demokrasiye karşıdır.

O düzende tekrar ediyorum, demokrasi ve onun kuralları yoktur!..

Biraz da CHP’den sözedelim: Bu süreçte CHP’nin, parti içi özeleştiriyi sağlayacak demokratik dinamiklerini bir an önce çalıştırması gerekimiyor mu, ayrıca muhalefet görevini nasıl bir güçbirliği içinde yürütmek zorunda?

CHP gerekli iç düzenlemesini yapmak zorundadır.

Demokrasi karşıtı bir rejimin kurulmasını önlemek adına iç hukukunu ve dayanışmasını güçlendirmelidir.

Özüne dönen bir CHP, ideolojisini gerçekleştirecek kadrolarla ve de toplumdan aldığı güven sonucu başkanlık sistemi gibi ucube bir düzenin Türkiye’de egemen olmasını önleyecektir. İnançlı ve bilinçli CHP grubu kararlılıkla demokrasi karşıtı oluşumlara geçit vermeyecektir.

CHP’nin Meclis gurubu bunu başaracak güç ve yetenektedir.

Size başarılar diliyoruz, teşekkürler.

Ben teşekkür ederim.

Röportaj: Nurzen Amuran

Odatv.com

fikri sağlar CHP Tayyip Erdoğan arşiv