Yoksa hepimiz birer Don Kişot mu yapıldık

Peki… Sadece Amerika'yı değil, bizleri de bekleyen ne? Günlük kısır tartışmalar yerine bunun üzerinde durmak gerekmiyor mu?

Kuzey Fransa'dan Flaman Bölgesi'ne kadar Kuzey Avrupa'da Deliler Bayramı vardı.

Ortaçağ'da her yıl 31 Aralık ya da 1 Ocak'ta kutlanan bu bayramda, deliler okuma yazma bilenlerin kılığına girip onlar gibi davranıp konuşmaya çalışması eğlenceye dönüşürdü.

Deliler Bayramı kültürü zamanla Avrupa'ya yayıldı…

İspanya'da 16'ncı yüzyılda Cervantes'in “Don Kişot” eserine yansıdı. Roman aslında tümüyle bir deliler bayramı idi…

Don Kişot özünde, kendini kahraman sanan şövalye kılığındaki bir deliydi:

-Halüsinasyon içinde yaşar…

-Olanı değil, görmek istediğini yeğler…

-Herkese ve gerçeğe karşı sadece o haklıdır…

-O ne düşünüyorsa hakikat odur…

-Cesur olduğunu söyleme zorunluluğu duyar hep; büyük, yıkılmaz, güçlüdür…

-Suçu sorumluluğu sürekli başkaları üzerine atar…

-Kendisi gibi (aslında olmayanı) görmeyenler korkaklardır…

Pek bilmiş kibir ve öfke barındıran bu bakış açısıyla Don Kişot, sevgilisi Dulcinea (insanlığı) ve ülkesini kurtaracağını sanır…

Yanıltıcı bir umuttur onunki; kendini ve ona inanları hayal kırıklığına uğratan…

Ve aslında, Deliler Bayramı'ndaki her deli gibi sadece gülünçtür!

Yalın gerçek ortaya çıksa, yakalanıp ellerine zincir vurulsa da gerçekle yüzleşemez; “bana büyü yaptılar” der! Çünkü o hayatın nesnelliğinden kaçıp aşırı hayal alemi bataklığına saplanıp kalmış şizofrendir…

Don Kişot ile yazıya giriş yapmamın sebebi Don'ald Trump'ı yazmak!

POLİTİK HALÜSİNASYON

Bir hafta önce…

ABD'nin gündeminde Twitter vardı!

Twitter ilk defa bir Donald Trump tweetini yanıltıcı olarak nitelendirdi ve buna alet olamayacağını belirtti. Çarşı karıştı…

Trump, “muhafazakârların seslerini tamamen susturduğunu” iddia ederek, Twitter ve diğer sosyal medya platformlarını kapatmakla tehdit etti. Tam konuyla ilgili kararname imzalayıp yürürlüğe sokarken, Minneapolis'te George Floyd'ın polis tarafından öldürülmesi Facebook tarafından canlı yayınlanınca gündem tamamen değişti…

Protesto gösterileri ülkeye yayıldı. 31 Mayıs itibarıyla, ABD'deki yüzden fazla şehirde eşzamanlı eylemler yapıldı… Ardından Washington DC dahil 12 büyük şehirde sokağa çıkma yasağı ilan edildi.

Önceki günü kadar sekiz kişi hayatını kaybetti…

Ve… Bu olağanüstü günlerin yaşandığı ABD'de Donald Trump sahneye çıktı.

Kuşkusuz, gerçeklerle yüzleşmedi…

Kuşkusuz, olanı değil görmek istediğini yeğledi…

Kuşkusuz, sorumluluğu başkaları üstüne attı…

Suçlu, isyanları kışkırtan ve örgütleyen “aşırı solcu gruplar” idi. “Aşırı solcu” dedikleri arasında Minnesota Belediye Başkanı (Demokratik-Çiftçi-İşçi Partisi'nden) Jacob Frey gibi siyasetçiler de bulunuyordu.

Trump'ın önemli kanıtı vardı; protestoculara “maske takmayı ihmal etmeyin” denmişti! Bunun COV-19 ile ilgisi olduğunu düşünmüyordu!

O zaman isim aklıma düştü; karşımızda “Don'ald Kişot” var; ve gerçekler, sadece onun halüsinasyonundan ibaret!

POLİTİK DON KİŞOTLUK

Sadece tek olaya bakarak Trump'a “Don'ald Kişot” diyemeyiz.

Ama biliyoruz ki Trump'ın bu kaçıncı -gerçek ötesi- tuhaf açıklaması. Son Twitter tartışması da yazdığı benzer tweet yüzünden oldu!

İşin özünde… Don Kişot, İspanyol soylu sınıfının sefaletine ayna tutar…

Peki ya “Don'ald Trump?”

Kapitalizmin ölümcül krizinin sembolü değil mi?

Amerikan ekonomisi son yirmi yılda bir türlü düzelmediği gibi işler daha da kötüye gidiyor. Mesela… İsviçre merkezli finans kurumu Credit Suisse, bu yıl Amerikan ekonomisinin yüzde 33.5 daralarak rekor oranda küçüleceğini tahmin ediyor. Bu 1945'e kadar gidildiğinde kaydedilen en düşük daralmaya işaret ediyor. Ki, Amerikan ekonomisi 2008 finansal krizinden sonra en şiddetli daralmasını yüzde 8.4 ile gerçekleştirmişti…

Bugüne dair tek örnek vereyim; ABD'de işsizlik oranı bu mart ayında yüzde 14.7 oldu.

Kapitalizm, çöküşünü her ne kadar “COV-19 maskesiyle” perdelemek istese de azgın neoliberalizm ABD ekonomisine sadece birkaç yıllık soluk aldırdı…

Esas soru, şimdi ne olacak? Minneapolis George Floyd'ın katledilmesiyle çıkan olayların ana sebebini kavrayamayacağını bildiğimiz Don'ald Kişot'un sorunu çözemeyeceğini biliyoruz.

Peki… Sadece Amerika'yı değil, bizleri de bekleyen ne? Günlük kısır tartışmalar yerine bunun üzerinde durmak gerekmiyor mu?

Yoksa hepimiz birer Don Kişot mu yapıldık?

YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ.

Odatv.com

soner yalçın arşiv