Seçim ertesi, Sırrı Süreyya Önder aradı ve aklındaki o koalisyonu söyledi

Seçim ertesi, pazartesi sabahı Sırrı Süreyya Önder telefon etti. “CHP-MHP koalisyon hükümeti kursun, HDP de dışarıdan destek versin!” Dedim ki, bu neyi çözer?

Tarih: 16 Ocak 1923.

Mustafa Kemal, İzmir’deki basın toplantısında şöyle dedi:

“Herkesi memnun edelim dersek, maksadı temin etmiş olmayız. İdare-i maslahatçılar esaslı inkılap yapamaz. Bugünkü sefalet ve rezalet içinde kimseyi memnun etmeye imkan yoktur. Memleket mamur, millet zengin olduğu zaman herkes memnun olur…”

Ardından… Cumhuriyet’i ilan etti.

Ardından… Devrimler geldi.

Politik bağımsızlık, ekonomik bağımsızlıkla tamamlandı.

Bugün… CHP’nin bu devrimci çizgiyi sürdürmesini inatla bekleyenlerden biriyim.

CHP’nin; bozuk düzeni değiştirerek gittikçe ağırlaşan toplumsal sorunları kökten çözecek parti olmasını isteyenlerdenim.

Biliyorum:

Olmuyor… Olamıyor…

Yapmıyorlar… Yapamıyorlar…

Peki niye?

Çünkü, kafaları karışık…

Çünkü, kararsızlar…

İnanınız… Mustafa Kemal’in partisi, Atatürk’ü tanımıyor!

Dayatılan “Tanzimat batıcılığını” Atatürkçülük sanıyor!

Ekonomik ve siyasi bağımsızlık sözünü duyunca irkiliyor; demode buluyor.

Bu nedenle…

Çözüm üretme yerine -kaçak güreşip- mevcut partiler gibi günlük siyaset yapma kolaycılığından vazgeçmiyor.

Parti bir türlü, bürokratik-hantal yapısından kurtulamıyor, silkinemiyor.

Bunun temel nedeni yeni değil: CHP, 12 Eylül darbesinden sonra “Gardrop Atatürkçüsü” olan tutuculara teslim oldu. Bu çevreler, düzenin özüne iktisadi yapıya dokundurmuyor. Bu sebeple…

Batı’da, kalkınmanın finans merkezli ekonomiyle olacağı tezinin sonuna gelinmiş olmasına rağmen, CHP hâlâ bu “kumar ekonomisinde” ısrarcı.

Bu ısrar, CHP’yi önümüzdeki günlerde AKP ile yan yana getirecektir…

SATIN ALMAYANI ALDATMAZLAR

İki gündür… Seçim sonrası neyin kurgulanmakta olduğunu öğrenmek için haber kanallarını takip ediyorum. Duyduklarıma inanamıyorum…

Hırsızlık ortaya çıkmış…

Paralar sıfırlanmış…

Saray’daki şatafat dillere düşmüş…

Döviz almış başını gitmiş…

Ülkede ne adalet kalmış ne de güvenlik…

Savaş burnumuzun dibine gelmiş…

Borç almış başını gitmiş…

Ülke yorgun, bıkkın hale gelmiş…

Ruhların karartılmış olduğu böylesine bir dönemde, umut olması gereken ana muhalefet partisi CHP oy kaybediyor.

Peki…

Ekran bilgiçleri ne diyor:

- CHP çok doğru bir yola girdi..!

- CHP çok doğru bir kampanya yürüttü..! Hele alkışa bayıldım..!

- CHP çok harika bir parti oldu..!

Son 35 yıldır bu hiç değişmedi:

CHP ne zaman bağımsızlıkçı, halktan, adaletten yana siyaset yapsa medya tarafından yerin dibine sokulur.

CHP ne zaman küresel güçlerin çıkarına politika yapar/ bu köhnemiş düzeni savunur medya tarafından alkışlanır!

CHP de buna yenik düşer…

Bu aynı… Kurtuluş Savaşı döneminde Mustafa Kemal’e karşı çıkan İstanbul basının tavrıdır!

Bunların ekranına bakarsanız, bunların gazetelerini okursanız, CHP çok başarılı! Şaka gibi… (Malezya’da gazeteleri protesto eden eylemcilerin sloganı, “Satın almayanı aldatmazlar!” idi. Türkiye’de de böyle bir eylem şart. Neyse…)

Emin olun… Bu çevreler/ve medya önümüzdeki günlerde CHP’nin toplumsal uzlaşma için ne kadar değerli adımlar attığını yazacaktır.

Bunlar hep CHP’yi düzen partisi yapma uğraşısıdır.

Atatürk’ün CHP’sini, bürokratik tutucular bu hale getirmiştir.

DEVR-İ SABIK

Doğan Avcıoğlu…

Uğur Mumcu‘nun deyimiyle “tek kişilik üniversite” idi.

Yunus Nadi Ödülü’nü alan 800 sayfalık dev eseri “Türkiye’nin Düzeni” adlı kitabında şöyle yazdı:

“Tam bir demokrasi ve en geniş özgürlükler peşindeki devrimcinin, daima özgürlükten yana olacağı açıktır. Esasen davanın özü, politik biçim tartışmasını çok aşmaktadır. Davanın özü; Ortaçağ kalıntılarının hâlâ ayakta kalmasını sağlayan, politik ve ekonomik bağımsızlığımızı dış güçlere ipotek eden, tam bir demokrasinin kurulmasını ve hızlı kalkınma yoluyla çağdaş uygarlığa ulaşılmasını engelleyen tutucu güçler koalisyonu egemenliğinin tasfiyesidir…”

Yaşasalar idi…

Doğan Avcıoğlu ve Uğur Mumcu bugün AKP-CHP koalisyonuna karşı çıkardı.

CHP’li dostlar telefon ediyor; “CHP kesinlikle AKP ile koalisyon hükümeti kurmaz.”

Ah! Keşke doğru çıksalar. Ama…

Bunu diyenler; AKP-CHP koalisyonunu iç meselemiz olarak görenlerdir.

Yazmalıyım:

Seçim ertesi, pazartesi sabahı Sırrı Süreyya Önder telefon etti. “CHP-MHP koalisyon hükümeti kursun, HDP de dışarıdan destek versin!”

Dedim ki, bu neyi çözer? Ekonomik kriz kapıda; ve ana mesele; bu kriz kimin lehine çözülecek? Biliyorum…

Hiç adil olmayacak “yeni ekonomik paketi”; yine halkın cebinden, gırtlağından çıkaracaklar.

Uygulanacak sert ekonomik önlemlere muhalefet yapılmasının önüne geçmek için CHP’nin hükümette olduğu bir düzen istenmektedir, hepsi bu.

Ardından anayasa değişikliği, Kürt açılım vs. gelecektir.

Ve işte bu sebeple…

Batı‘nın, şeytani bir ciddiyetle “toplumsal uzlaşma” adı altında, -despotu saraya hapsedecek- AKP-CHP koalisyon hükümetini zorlayacağını söylüyorum.

Üstelik bu…

Sandıktan sonra ortaya çıkmadı.

Tarih: 25 Mayıs 2015

Cumhuriyet gazetesine röportaj veren CHP lideri Kılıçdaroğlu, “siyasi intikam yok, devri sabık yaratmayacağız” dedi.

Bu taktiksel çıkışta her şey çok açık…

Sadece…

Görmek istemiyoruz…

Gerçekle yüzleşmek istemiyoruz.

Evet:

Politik mertlikten hoşlanmıyoruz. Zorlu güzel mücadele değil; kolay vasatlık-avam işimize geliyor. Kendimizi kandırmayı seviyoruz.

Sonuçta…Yine… Düzenin ağır-pis yükü CHP’ye yani ezilenlerin sırtına yüklenecektir. AKP’nin kaybedeceği yoktur, zaten siyaseten ömrünü tamamlamıştır.

YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ

Odatv.com

arşiv