Yaralı insanlar daha mı şanslı

Elçin Demiröz yazdı...

Ayakkabının vurduğu yerin önce yara olup sonra da nasırlaşması sizce neyi ifade ediyor?

Vücut en büyük onarımı aldığı yaraya yapar. Hem de yaralandığı ilk an itibariyle, kan hücrelerine verdiği “iyileştir” emriyle tüm gücünü o bozulan, kanayan, acıyan yere verir.

Peki ya ruhumuzda açılan yaralar?

Duyguların refleksi varsa eğer, onlar da aynı bedenin kimyası gibi yarayı onarırken tekrar yaralanmaya karşı sertleştirir bizi... Yani en dirençli olduğumuz yönlerin, bir zamanlar en zayıf yanlarımız olması tesadüf olmasa gerek. Peki yaralamak serbest, yaralanmak ise kişinin sınırları kadarsa nasıl başa çıkacağız bu yaralarla?

Yaralı insanlar daha mı şanslı - Resim : 1

YARALAYANLAR DA ZATEN YARALI

Bir tarafta kendi yaralarının acısını unutmak için başkalarını hedef seçen, kendi eksikliklerini çevresinin fazla gördüğü yanlarıyla bilemeye çalışırken, bıçağı keskinleşip hançere dönüşen kimseler var. Cebinde, elinde ya da dilinde işlek bir bıçak dükkanı ile gezmeleri bundan. Bu tip insanlara illa ki yakın olmanız gerekmez. Çok uzaktan bile hayatınıza saplanıp, çıkarmaya çalıştığınız bir ok bulabilirsiniz üzerinizde. Bazen tek bir cümledir o, bazen küçük bir ima... Elimizdeki tek gerçek onun öyle rahatlaması, ancak o zehri dışarı kustukça hayata devam edebilmesidir. Bu yüzden çoğumuz aslında yaralıların yaralılarıyız.

Yaralı insanlar daha mı şanslı - Resim : 2

KALBİN KIRIKLARINI ALDIRMAK GEREK

Vücudun otomatik bir refleksle yara alan yeri hızlıca onarmaya çalışması gibi, ruhu yaralanan insanlar da o yarayı sarabilmek için cansiperane bir çaba içine girerler. Bazen bu durum hassasiyetin tam aksi yönünde seyreder. Yani aynı vücudun yarayı onardıktan sonra bir de üzerini nasır bağlaması gibi defalarca yaralanan insanlar sertleşir. Hatta öyle ki artık onların hiçbir şey hissetmediğini, aynı nasır gibi hissizleştiğini düşünürsünüz. Halbuki öyle değildir. Tek dertleri, yaranın üzerine yeni bir yara açmamaktır. Çünkü bilirler ki, yer yapan bir yarayı çoğu zaman vücut bile iyileştiremez.

Yaralı insanlar daha mı şanslı - Resim : 3

“ÖZÜNDE İYİ İNSAN” PARADOKSU

Bir tarafta yaralı yaralayanlar var dedik, diğer tarafta da özünde iyi insanlar. Yani birbirini istemeden kıran veya başka bir deyişle kasten yaralamayanlar. Bu tiplerin aslında kötü bir niyeti olmadığı söylenir. Ve sanki iyi bir şey kast edilir. Oysa biri için bu açıklama yapılıyorsa, çoğu zaman öz maskesinin altına gizlenerek vicdanın fazla mesaiden kurtulduğu, aynı zamanda durumun da kurtarıldığı bir ifadedir bu. Üstelik özünde iyi olmak, yapılan her şeyin mübah duruma geldiği bir otobana da dönüşebilir. Hiç beklenmedik yaralar tam da o kötü niyetli olmayanlardan gelir. Oysa kötü bir niyetin olmaması, iyi bir insan olmaya yetmez. Bu ifadenin tek faydası (!) yapanı da, çekeni de mantıklıymış gibi uyutmasıdır.

YARAYI AÇAN SARAMAZ

Hayatta yaşadığımız diğer tüm zorluklarda bize yardım eden mekanizmalar, ne oluyor da kalp kırıldığında, yaralandığında çalışmıyor? Çünkü ruhta açılan yaralar oldukça sinsi ilerliyor. Akıl bunu fark edene, hayata geçirip de yaşayacakları doğru bir raya oturtana kadar epey bir kırılacak, yaralanacak zaman geçiyor. Fark edildiğinde ise yara derinleşmiş oluyor. Tabi bir o kadar tedavisi de zorlaşıyor. Genelde bu tip durumlarda iyileşme adımı önce yarayı açandan bekleniyor. Aynı yarayı iyileştirmenin yarayı açandan, mesela nasır örneğindeki ayakkabıdan beklenmesi gibi. Oysa yarayı sarmanın en güçlü ilacı yine insan iradesinde gizli. Yaşanan duygusal acılar sonucu IQ’nun geçici olarak düştüğü bilimsel olarak test edilmiş edilmesine ama... Kendimizi düştüğü yerden tutup kaldıracak, bir el uzatıp iyileştirecek yine kendi gücümüz. Tam da burada Mevlana’nın bir sözünü hatırlamak güzel : “Yaralarımız ışığın içeri girdiği yerdir.” Belki de bu yüzden iyi bakmalı yaralara... Kendimize tutunarak kendimizi iyi edebilme şansını tanıdığı ve bunu öğretebildiği için ruhumuza...

Düşmek, kalkmak, kırılmak, yaralanmak, onarmak dedik... Sanılmasın ki kalbin kırıkları alınınca, yaralar sarılınca her şey eski haline dönüyor veya eskisinden daha iyi oluyor. Çünkü yaradır bu;

kimi zaman yar'dan gelir

kimilerini yarar ve geçer

kimisine yarar, kimisine nafile

ya da yaramazdır, durmaz durduğu yerde...

Ruhtaki yaralar bunlara benzer.

Ama izleri hiçbir şeye benzemez.

Acısı geçse de,

acı çekmiş olmak

geçmez.

Elçin Demiröz

Odatv.com

Elçin Demiröz odatv arşiv