Müyesser Yıldız: "Yakınlığım olsa bundan onur duyardım"

Müyesser Yıldız yazdı

Balyoz kumpasında son dönem bir isim ön plana çıktı. O isim, 1. Ordu Komutanlığı'ndaki malûm seminer sırasında koordinatör olarak görev yapan, sanıklardan emekli Tuğgeneral Süha Tanyeri'nin, davanın “delili” sayılan not defteri için “Ona teslim ettim” dediği, Abdullah Gül döneminde Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alay Komutanlığı'na atanan, sonrasında Kosova'ya gönderilen Kurmay Albay Tanju Poshor.

O dönem 1. Ordu Harekat Başkanı Süha Tanyeri, proje subayı da Yüzbaşı Tanju Poshor'du. Balyoz davası delillerinden biri ise Tanyeri'nin seminerde kullandığı not defteriydi.

Balyoz yargılamaları sürerken tanık olarak dinlenen Tanju Poshor, “Seminer icrasında salonda bulunduğunu ve sonuç raporunu yazdığını” belirterek, seminerde Balyoz, Suga, Çarşaf, Oraj, Sakal, Tırpan, Testere gibi eylem planlarının görüşülmediğini söyledi.

Anayasa Mahkemesi'nin Balyoz davasında “hak ihlali” vermesinin ardından yapılan yeniden yargılama sırasında emekli Tuğgeneral Süha Tanyeri, adli emanetten getirilen defterin kendisine ait olduğunu kabul ederken, Poshor hakkında şu ilginç açıklamalarda bulundu:

“Bu defter benim seminerde not tuttuğum bloknottur. Bu yazılar da bana aittir. Bu bloknotu ben saklamam. Seminer sonunda sonuç raporunu hazırlaması için proje subayına verdim, ama defterin geri döndüğünü hatırlamıyorum. Proje subayının nerede sakladığını bilmiyorum, ismi Tanju Poshor idi. O tarihte kendisi kurmay yüzbaşıydı. Yüzbaşı Tanju Poshor, Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanlığı döneminde Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alay Komutanı oldu ve halen de Kurmay Albay olarak bu görevi sürdürüyor. Davaya hiç bulaştırılmadı, sadece tanık olarak dinlenildi. İlginçtir, hükümete karşı darbe planlanıyor, 'Darbe planının koordinatörü' olan subay ise muhafız alay komutanı oluyor. İster istemez Gül ve Tanju Poshor arasında kendimce bir bağlantı kuruyorum. İster istemez Tanju Poshor ile evrakın çıkarılışı hakkında bağlantı kuruyorum. Muhafız Alay Komutanı oluncaya kadar şüphelenmediğim proje subayımdan bugün şüpheleniyorum”

Balyoz kumpası soruşturmalarında adı “şüpheliler” arasında sayılan Poshor'un Temmuz 2015'te Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı Komutanlığı görevinden ayrıldıktan sonra Kosova'ya atandığı ortaya çıktı.

Poshor geçen ay kendisine telefonla ulaşan Hürriyet Gazetesi'nden Toygun Atilla'ya, “şüpheli” olduğuna dair bir tebligat almadığını vurgularken, hakkındaki iddiaları da şöyle cevapladı:

“Balyoz davasında yargılanan meslektaşlarımın çektikleri sıkıntıların farkındayım. Haksızlığa uğradıklarını da düşünüyorum. Tanık olarak çağrıldığım mahkemede onların lehinde ifade verdim. Ben altın madalya ile ödüllendirilmiş, Güneydoğu gazisi bir subayım. Mesleki kariyerim ve sicillerim ortada. Muhafız Alayı komutanı olmamdan sonra Süha Tanyeri’nin suçlamalarına maruz kaldım. Abdullah Gül’ü tanımam. Mesleki kariyerimde bir katkısı yoktur. Genelkurmay Başkanı’nın takdirleri sonunda Muhafız Alay Komutanlığı görevine getirildim. Ayrıca Süha Tanyeri’nin iddia ettiği gibi bloknotunu bana vermiş değil. TSK’da kimse kimseye bloknotunu falan vermez. Yapılan yakıştırmalar maalesef çok çirkin.”

Toygun Atilla, Poshor’un Süha Tanyeri hakkında iftira iddiası ile dava açtığını da bildirdi.

POSHOR CEMAATÇİ Mİ

Gazeteci-Yazar Yavuz Selim Demirağ da 8 ay önce yayınlanan “İmamların Öcü-Türk Silahlı Kuvvetleri'nde Cemaat Yapılanması” isimli kitabında, Poshor'dan söz edip, “Cemaatçi” olduğu yolunda iddialar bulunduğunu, Balyoz davasında sanık yapılmadığını anlatıp, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar'a “yakınlığından” söz etti.

Biliyorsunuz, Genelkurmay Başkanlığı Demirağ'ın o kitabı hakkında suç duyurusunda bulundu. Ancak Savcılık, “Kovuşturmaya yer yok” kararı verdi. 15 günlük sürede Genelkurmay'ın bu karara itiraz etmediğini, bir anlamda kitaptaki iddiaların “ibra” olduğunu belirttikten sonra Poshor'la ilgili kısma geçelim.

Poshor, “yayın yoluyla kişilik haklarını ihlâl ettiği” gerekçesiyle Yavuz Selim Demirağ aleyhinde 20 bin TL'lik manevi tazminat davası açtı.

ÖNCE GÖZALTI KARARI, SONRA TANIKLIK MI

Avukatı Dursun Karaca'nın Ankara Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi'ne yaptığı başvuruda, kitaptaki “Poshor'un Kara Harp Okuludönemine” ilişkin iddiaların gerçeğe aykırı olduğu belirtilirken, Balyoz davasındaki konumu hakkında şöyle denildi:

“Müvekkilim, bu dava sürecinde 1. Ordu Karargâhında çalışıp, seminerde görev almış yüzlerce subayın aksine hem askeri, hem de sivil savcılıklara şüpheli sıfatıyla ifade verdiğini, hakkında gözaltı kararı çıktığını, ifade veren yüzü aşkın personelle birlikte haklarında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verildiğini, seminerde kendisinden daha aktif görev aldığı halde soruşturulmayan çok sayıda kişi olmasına rağmen, kitapta semineri sadece müvekkil hazırlamış, ancak yargılanmamış şeklinde algı oluşturularak, hakkında şüphe uyandıracak biçimde iftira atıldığını belirtmektedir.”

AKAR'A “YAKINLIK” CEVABI

Dava dilekçesinde, Poshor'un dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı, şimdinin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar'a “yakınlığı” iddiasına da şu ilginç cevap verildi:

“Müvekkil, yazarın bu ibareyle, kendisinin Kuvvet Komutanıyla yakınlığını iddia ederek, Kuvvet Komutanı'nın da zan altında bırakıldığını, Komutanın astı olmaktan başka bir yakınlığının olmadığını, şayet olsaydı, bu yakınlıktan ancak onur duyacağını ifade etmektedir.”

Bakalım, bu dava nasıl sonuçlanacak!..

Müyesser Yıldız

Odatv.com

Müyesser Yıldız: "Yakınlığım olsa bundan onur duyardım" - Resim : 1

Tanju Poshor süha tanyeri toygun atilla arşiv