Vücutta beklenmedik tepkiler neden oluşur

Dr. Hüseyin Nazlıkul yazdı...

Sağlığımız; bütün organ sistemlerinin arasındaki istikrarlı ve hassas bir şekilde sürdürülen dengenin bozulması durumunda tehlikeye girer. Tabii ki yaralanmalar ya da zehirli maddelerle de hastalıklar meydana gelebilir. Ancak uzun süre maruz kalınmış ve yeterli dinlenme şansı bulunamamış aşırı yüklenmeler de hastalık sebebi olabilir.

Normal şartlarda vücudumuz acil bir durum olsa dahi hayati öneme sahip süreçleri sorunsuzca sürdürmektedir. Mesela bir kazada kolumuzu kırdığımız zaman nefes alıp verişimiz ve sindirim sistemimiz hiçbir şey olmamış gibi devam eder. Bütün bunlara ek olarak vücut iyileşme sürecinin ağır yükünü de üstlenmek zorundadır. İşte bu gibi durumlara ek olarak sağlığı tehdit eden ilave yüklenmeler ortaya çıkarsa sistem bozulur. Tüm bu süreçlerde sinir sistemimiz çok önemli bir role sahiptir.

EN ÖNEMLİ BELİRTİLERDEN BİRİ

Hastalığın temelinde, sinir sisteminin yanı sıra “bağ dokusunda yerleşmiş olan ve beden tarafından atılamayan toksinler” gibi vücudumuzda biriken yıkım ürünlerinin de önemli rolü vardır. Kişinin rahatsızlığı her ne olursa olsun bedenden bu toksinler uzaklaştırılamıyor ve bedenin sahip olması gereken düzen (regülasyon) sağlanamıyorsa bir adım sonrasında organlarda ve dokularda fonksiyonel düzensizlikler meydana gelecek, bu düzensizlikler uzun süre devam ettiğinde kronik hastalıklar şeklinde kendini gösterecek ve organlarda yapısal hasarlar oluşacaktır.

Hastalıkların en önemli belirtilerinden biri olan AĞRI duyusu tamamen sinirsel mekanizmalarla oluşur. Ağrı sempatik sistemin katılımı olmadan olmaz. Ağrı konusunda yapılan yeni ve kapsamlı çalışmalar, nöralterapi alanında 100 yıldan fazladır yapılan gözlemleri doğrular niteliktedir. Evde yaptığımız bir tamir çalışması sırasında çekiçle çivi yerine başparmağımıza vurunca ya da sporda ayağımızı burkunca bağımsız sinir noktaları (uçları) olarak tanımladığımız, bağ dokusunda serbest olarak sonlanan sempatik sinirler aktive olur. Bu sinir uçları “nosi reseptörler” olarak adlandırılır. Büyük oranda ciltte, kaslarda ve iç organlarda bulunurlar. Sinir lifleri omuriliğe ve beyne bağlıdır. Sakatlanma durumunda, bu sinir uçları “uyarı sinyali” olarak acı hissini (bilgisini) gönderir. 120 m/sn hızında olan bu sinyal, sinir liflerinden vücuda bildirilir ve vücut hemen tepki verir. Biz de zarar veren şeyden uzaklaşırız ya da yaptığımız işi bırakırız. Bu durumda sakatlanmış olan kısım korunmuş olur.

“SESSİZ SİNYALLER” YAYAR

Beyin eldeki bir sakatlık ya da ayaktaki burkulma (zorlama) durumunda hemen hareketsizlik ilan eder. Sistem kendini koruma programına alır. Sakatlık iyileşir iyileşmez, ağrı sinyali ortadan kaybolur. Hareketsizlik sinyali biter. Sinir ağları sakinleşir ve ağrı azalır. Bununla birlikte hastalıkların oluşumunda bazen ağrı ile kendini belli etmeyen durumlar olabilir ya da tam olarak iyileşememiş “mide ya da bademcik” gibi iç organlarda iltihaplanmalar söz konusu olabilir. Bu sessiz iltihaplanmalar, tıpkı için için yanmakta olan bir kor gibi tepki vermez, ancak sinir lifleri vasıtasıyla devamlı “sessiz sinyaller” yayar.

Bazı durumlarda ise bu organlar etraflarına toksik maddeleri ya da hastalık taşıyıcı ajanları yayar. Tüm olanlara rağmen bizler hiçbir şey fark etmeyiz; ta ki vücut güçsüzleşene ve bu sorunların üstesinden gelemeyecek düzeye gelene kadar. İşte o zaman bu yanan kor ateş birden alevlenir. Örneğin; zararsız olan basit bir enfeksiyon (soğuk algınlığı) ya da iş stresi gibi bir durumda direnç kapasitesi ortadan kalkar ve hastalık belirtileri ortaya çıkar.

Bu durumda vücutta beklenmedik tepkimeler oluşabilir. Çünkü sinir yolları ve özellikle de sempatik sistem, saklanıp belirti vermeyen bu hastalık sürecinden dolayı aşırı yorgundur ve olması gerektiğinden fazla yüklenmiştir. Hal böyle olunca da yanlış yönlendirmeler ya da sinir ağlarının tümünde kısa devreler meydana gelir. Bundan dolayı ağrılar ya da şikâyetler genelde sorunun olduğu yerde değil, vücuttaki başka bir yerde ortaya çıkmaya başlar. Bu durum ise, hastanın doktora müracaat ettiği şikâyetinin aslında görünmeyen başka bir hastalığa ait olduğu anlamına gelir. O zaman da hastalığın teşhisi ve dolayısıyla tedavisi zorlaşır. Bu zorluk, hastalığa sebep olan asıl etkenlerin izini bulmayı bir hırsız-polis oyununa çevirir.

Bu konuda ve benzer konularda daha fazla bilgi edinmek için “Nöralterapi-Başka Bir Tedavi Mümkün” kitabımdan faydalanabilirsiniz.

Nöralterapi ve Hüseyin Nazlıkul’un diğer tedavi yöntemlerine ulaşmak için tıklayınız

Hüseyin Nazlıkul

Odatv.com

arşiv