Virüs "bilinçsizliğe" mi sebep oluyor

Elif Aktuğ yazdı...

Bugün anneler günü İngiltere’de, bizden farklı bir tarihte kutlanıyor ve inanın sebebi şu anda umurumda değil. Korkunç derecede meraklı bir yapım var, meslek icabı olsa gerek ama gerçekten yarın değil anneler günü, yılbaşı deseler, he evet bana ne diyeceğim…

Anneler günü için en güzel hediye bu yıl, annelerden uzak kalmak, ziyaret etmemek, kucaklamamak!

Malum sebeplerden ben de allak bullak oldum, el yıka, koşa koşa alışverişe git, markette kimseye yanaşma, yanaşana ters ters bak, plastik eldiven giymeyi unutma, eve gel her şeyi dezenfekte et, dezenfektan bitmesin diye sirkeli su kullan, market torbalarını çöpe at, paketleri silerek kaldır, aman limonları sirkeli suyla yıkamadan dolaba koymuşum, hadi buzdolabını boşalt, rafları sil, ellerini yıka, dolap kapaklarını silmiş miydim, aa ayakkabıların altını unuttum!

Anneyle konuş, babayla konuş, evden çıkmış bankaya gitmişler, meraklan, onlara çemkir, çıkmayın de, ölümü görün çıkmayın de bir daha, banka dönüşü bir daha konuş, aa baba öksürdü mü ne, meraktan öl…

Uçuşlar iptal, ne ederim bir şey olursa diye kahrol, Ankara’ya nasıl gitsem diye planlar yap…

Nereye kadar ve nasıl kendimizi koruyacağız bilemiyorum.

Söylenen o ki, her canlı bir gün korona ile temas edecek, öyle ya da böyle, bugün değilse yarın.

BU KORKUM NEDİR...

İtalyanları izle, İspanyol videoları seyret, İranlılara kahrol, Çin’e sinirlen, Trump’a kafayı tak, Boris Johnson’dan nefret et, virüsle savaşan doktorun görüntülerini takip et, istatistikleri anlamaya çalış, hesap yap, Türkiye’de neler oluyor her bir şeye hakim ol!

Ya hasta olursam!

Bu kaosun içinde cebelleşirken kendime geliyorum nihayet; dünya genelinde her beş saniyede bir çocuk ölüyor, çocukların cansız bedenleri sahillere vuruyor, savaş nedeniyle evinden çıkamayan, evsiz kalan sokaklara mahkum milyonlar var, bu korkum nedir peki tüm bu gerçekleri biliyorsam…

İnsan zaaflardan oluşan bir varlık çünkü.

Bencil, egoist.

Sonra bir bakıyorum, tam kendimle hesaplaşırken, başkaları benden bin beter; ben bencil ve egoistsem, zaaflarım varsa, evet evet onlar benden bin beter. En azından benim sadece kendi sonumu düşünmemek, ailemi ülkemi, dünyayı düşünmek ve endişelenmek gibi bir duruşum da var.

Ne yapsam, ne yapabilirim, kime ne hayrım dokunur diye kafa patlatıyorum.

Bir bakıyorum, daha dört gün önce İstanbul sosyetesinden kadının biri, doğum günü daveti yapmış Nişantaşı’nda, bir dolu insan kol kola, yanak yanağa, bu kadar ölüm varken insan utanmaz mı, kaynak saçlarını taktırıp magazincilere poz vermeye? Kadın davet verdi diyelim, koşa koşa gitmek niye; gazetecisinden iş insanına, artistinden modacısına, sahte sahe pozlar…

VAY ARSIZLAR

Bir bakıyorum, bir şekilde ünlü olan birkaç kadın sosyal medya hesaplarından, vitamin tanıtımı yapıyorlar, koronadan korunmak içinmiş ilaç! Vay arsızlar diyorum kendi kendime insan utanmaz mı, para karşılığı hem de şu günlerde, takipçileri kandırmak nedir?

Bakıyorum, bir adam cami kapısını tekmeliyor, illa namaz kılacak! Peki bizim inancımız Allah ile aramızda değil mi, biz el açıp dua edebiliyoruz ya, bir mekana ihtiyaç duymadan. Bizim kitabımız ilim, irfan, akıl, sağduyu önermiyor mu? Benim okuduğum, inandığım kitabımı bu insanlar okumamış olabilir mi? Okudularsa nasıl anlamadılar?

Yılbaşından beri ülkeye 372 bin kişi gelmiş havayolu ile 21 bin kişi var Umre’den gelen. Sanki korona sebebi buymuş gibi, onlara yükleniyorlar. Ben biliyorum tek dertleri Erdoğan nefretinden sebep AK Parti, bundan ötürü de varsa yoksa din düşmanlığı yapılıyor. İslamiyet AK Parti ile geldi sanıyorlar büyük ihtimalle, aklımı oynatacağım, herkes delirmiş olabilir mi?

Koronanın böyle bir etkisi olabilir mi? Belki Türk insanında ateş ve öksürük değil de, bilinçsizliğe sebep oluyordur.

Umre’den gelenler için tedbir almayan hükümeti ve yaşlı başlı amcaların teyzelerin ailelerini nasıl görmezden gelebiliriz peki? Bizzat gelenlerin kendi iradeleri yok mu, ölümcül virüs umurlarında olmayabilir mi; nasıl böyle yok olabilir toplumsal bilinç?

SANKİ "EVDEN ÇIKMAYIN" DEMEMİŞLER DE "YÜRÜYÜN" DEMİŞLER...

Hava güzel hafta sonu, bakıyorum İstanbul trafiği felç! Gezmede İstanbul ahalisi, boğaz sahili tıklım tıklım, e demek ki ekonomik kriz boyutu da yok birçokları için. Sabahtan akşama yarım depo benzin yaksa, bir dünya para etmez mi, en azından insan bunu düşünmez mi? Maaile gezmedeler.

Yüzde sekseninin CHP’ye oy verdiği Moda, Kadıköy civarı sokaklar dolup taşmış, sanki Milli bayram, sanki herkes spor yapma aşkıyla dopdolu, sanki “evden çıkmayın” dememişler de, “yürüyün” demişler. Aklı başında, eğitimli, şehirli kesim de aynı şekilde kafa bulanıklığı yaşıyor madem, korona virüs belirtisi kuru öksürük diye kestirip atmayalım.

Asker uğurlaması videolarına denk geliyorum, yok mutlaka geçen yıllara ait görüntülerdir diyorum, olamaz çünkü! Her gün ölen sayısı bir önceki günün iki katı iken, bu insanlar tıklım tıklım otobüs önünde askerleri havaya atıyor olmazlar! Tamam yaşlı insanlar, haberleri okumuyor, dinlemiyor, olayın idrakine varamıyorlar ve dışarı çıkıyorlar diyelim, belki de “deprem var içeri girme, virüs var dışarı çıkma” diye diye biz delirttik onları, sağ salim ölmenin peşindeler!

Genç insan, genç beyin, genç vücut nasıl anlamaz ciddiyeti, kendini düşünmeden sokağa çıkıp asker uğurlayıp türlü riski göze alıyor diyelim, delikanlı ya, kanı kanıyor ya; peki evdekilere hastalık taşıma riski yok mu? Akıl edememesinin mantıklı bir açıklamasını yapar mısınız bir zahmet; kafam durdu benim.

Şu sığamadığımız koca dünyayı yaşanmaz hale getiren, dünyanın çivisini çıkaranlar, çocukların savaşla yaşamasına ve açlıktan ölmesine sebep koca koca insanlar, bakınız ilk önce onlar ölüyor virüs sebebiyle. Kendi sebep oldukları çürüyen dünyanın virüsü, kendilerini öldürüyor, çocuklar etkilenmiyor çok şükür!

Ne acı, ne ibret dolu, ne korkunç gerçekler…

Bilinçsizlik bir yandan da iyi aslında, insan ömrünü uzatan bir hal; gam öldürür benim gibileri.

Empati yapa yapa ölürsün oturduğun yerde, sen de bombaların sesini duyarsın, evler yıkılır başına, sen de ölen çocuklar için ağıt yakarsın, sen de saatlerce uyumadan dinlenmeden çalışan doktorlarla bir nefes alırsın, sen de düşünce suçuyla hapse atılan arkadaşlarınla üşürsün zindanda, sen de yanarsın yanmadan yanacağını bile bile, kara kışın ortasında.

Zaaflarına yenildi insanlık, şu lanet olası virüs ne kadar masum kalıyor, büyük fotoğrafa bakınca!

Elif Aktuğ

Odatv.com

elif aktuğ odatv arşiv