Vahdettin savunuculuğundan anti emperyalizm çıkmaz

Soner Yalçın yazdı...

Üç dört gündür kafamdaki soruya yanıt bulmaya çalışıyorum:

AKP çevresi, kurtuluşun sembol tarihi 9 Eylül kutlamaları ardından Saray'a ve Vahdettin'e neden sımsıkı sarıldı?

Mesela:

Referanduma gidilip halka şu sorulsa:

-Sarayın monarşisi mi, halkın Cumhuriyeti mi?

-Vatanı bırakıp kaçmış Vahdettin mi, vatanını kurtaran Atatürk mü?

Cumhuriyet ve Atatürk bu ülkenin kolektif belleğinde güçlü biçimde yer ettiğini sanırım kabul etmeyen yoktur.

Peki:

AKP bu gerçeği bilmez mi?

Kültürel kodları ayrıştırıp- çatıştırdığı sandıktan başarılı çıkma taktiğinin, bu kez Saray ve Vahdettin övgüsüyle mümkün olamayacağını bilmez mi?

Sarayı ve Vahdettin'i savunmanın siyaset ve toplum nezdinde AKP'ye fayda/ oy getirmeyeceğini bilmez mi?

Kırmızı fesli kimi hayalci kişilerin/mikro belleğinde olanın, toplumun geniş çevrelerinin kolektif/makro bilincinde olmadığını bilmez mi?

O halde:

AKP, Vahdettin konusunda yapay tarih yazımı yapmaktan neden vazgeçemiyor?

Gerçeklikle ilgisi olmadığı halde, retoriklerle süsleyerek yücelttikleri “Vahdettin sembolizmine” niçin ihtiyaç duyuyor?

Evet, bir sebebi olmalı değil mi? Pragmatist kimlikli popülist pratikçi AKP, fayda getirmeyeceği bu tartışmaya neden girdi? Hakikati aradıklarını hiç düşünmüyorum.

İşte bu sebeple, üç-dört gündür Vahdettin övgüsünü neden yaptıklarını kavramaya çalıştım…

Sonunda şöyle bir analiz yaptım:

DİN EKSENİ

Bence aslında olan şu:

AKP'nin meselesi, özünde gündeme getirdiği salt Vahdettin değil. Bu son tartışmada dillerinde Vahdettin'in şahsı pek olmadı.

AKP her daim yaptığını yaptı; tarihi yeniden kurgulayarak/ rivayetler üreterek kendi belleğini topluma dayatıyor.

Bu tartışmada da muhayyel/düşsel bir padişah yaratmaya, Osmanlıya kutsallık atfetmeye çabaladı. Böylece aslında:

-Osmanlıyı yüceltiyor.

-Osmanlıyı tartışma konusu yaptırıyor.

-Osmanlı tarihine hakaret varmış havası yaratarak tartışmayı, din eksenine taşımak istiyor.

Ve:

Her daim yaptığı gibi bir kişiye bağlılığı, (sıkıntıyla karşılaşmadığı sürece pek fazla düşünmeyen) “avam-ı nasa” kabul ettirmeye çalışıyor. (Tesadüf: Bugünlerde havasın gündeminde İngiliz kraliçesinin ölümüyle başlayan monarşi tartışması olsa da, avamın gündeminde böylesine konular yok.)

Ki:

Bu çevrenin tek kişi rejimine filan karşıtlığı yoktur, sadece istikrar peşindedir. Vahdettin tartışmasına da, “Osmanlı'yı kötülemeye, huzursuzluk çıkarmaya ne gerek vardı” diye bakar!

Yani AKP, kendi çıkardığı bu yapay krizden yararlanmaya çalışıyor: “Gavur İzmir, kutsal Osmanlıya dil uzatarak güven ortamını bölmeye çabalıyor!”

Ardından kuşkusuz şu geliyor: “Bu CHP'liler hep böyledir!”

Evet AKP, Vahdettin'in şahsından değil, Osmanlı tartışmasından besleniyor. Nedeni ise öz tabanını konsolide etmek/ sağlamlaştırıp toparlayarak pekiştirmek!

Onları “hayali merasimler” ile/seçimler ile günümüz “zat-ı şahanesine” sahip çıkmaya davet etmek: “Padişahım/ Liderim Sen Çok Yaşa” dedirtmek!

DÖNEMİ BİTTİ

Vahdettin polemiği başlayınca “Bizim Mahalle” didinerek tarihi hakikatleri anlatmaya- yazmaya çalıştı. Oysa: Tarihi gerçekler AKP'nin ne zaman umurunda oldu ki? Hiç.

AKP her defasında benzerini yapıyor: Masa başında “Vahdettin masalı” gibi yapay tarih üretimi yapıyor. Tarihi hep çatışma konusu yapmak istiyor.

Doğrusuyla yanlışıyla her padişahıyla Osmanlı bizim kökümüz.

Aslında:

Vahdettin talihsiz padişahtı; 19'uncu yüzyıldan itibaren sadece Osmanlı için değil, bütün monarşi rejimleri için oldukça zor süreç yaşanmaya başlandı.

Saltanatının kaynağını Tanrı'da bulan hükümdarların büyüsü yok olmaya başladı. Sarayların şaşası kayboldu…

Zaman, gelenekleri tek tek yıkmaya başladı. Örneğin:

Topkapı Sarayı'ndaki Babüssaâde/ Saadet Kapısı önünde yapılan padişahın otoritesinin tanınması anlamına gelen biat merasiminde saçak öpmek, önünde eğilmek istenmez oldu.

Vahdettin'in kılıç kuşanma töreni bile sorunlu geçti; artık adetleri ciddiye alan bir saray, töreni organize edecek doğru dürüst teşrifatçı kalmamıştı! Öyle ki:

Hz. Ömer'in kılıcını kuşandıktan sonra sakal duasıyla padişahın sakal bırakması geleneğine bizzat Vahdettin'in kendisi de uymadı!

Osmanlı'da olduğu gibi ulusların bağımsızlık mücadelesi dünyayı sarsmaya başladı. Vahdettin gibi monarşi koltuğunda oturan tüm kralların korkusu bu bağımsızlıkçı hareketler idi. Uzatmayayım…

Vahdettin tartışmasından AKP'nin farklı beklentisi olsa da bu kez umduğunu bulacağını sanmıyorum. Bu toplumda Vahdettin konusunda uzlaşma olmaz.

Vahdettin savunucusundan da anti emperyalist çıkmaz. Nokta.

Soner Yalçın

Odatv.com

Vahdettin savunuculuğundan anti emperyalizm çıkmaz - Resim : 1
soner yalçın