Uzaya gitmek için para yatıranlara ne oldu

Elif Aktuğ yazdı...

Uzaya yeniden araç göndermenin neresi bu kadar önemli düşünüp durmaktayım, aya gidilmedi mi kırk yıl önce? Defalarca gidilmedi mi, daha geçenlerde bir uzay aracı dönmedi mi? He diyeceksiniz ki Elon Musk abi yaptı, o yüzden. Elon Musk tarih yazdı başlıkları tuhaf geliyor bana, ne derseniz deyin! Uzaya gitmeye karşı falan değilim hatta çocukluktan beri hayalimdir, şöyle atmosfer dışına çıkıp mavi gezegeni yukardan/dışardan izlemek, nasip olmayacaktı biliyordum ama düşünmeden edemiyordum. Ulusal hükümet değil de özel bir şirketin astronot yollaması ilk kez oluyor, tamam ama Elon Musk abi, başlı başına hükümet gibi adam.

Ben Elon Musk olsam kendim giderdim, neticede iki Nasa astronotu gitti, gezegenler arası yolculuklar da başlayacakmış, belki o zaman gider. Musk’ın SpaceX şirketinin Crew Dragon’undaki astronotlar Uluslararası Uzay İstasyonu’na gidecek, so what?

Hem dün Tesla’yı yapan bugün uzaya araç yollar… Kriptoların efendisi diyorlar Musk’a, yapacak o kadarını…

KORKU SARDI

İngiltere’de bu uzay yolculuğu öyle büyük bir coşku yaratmadı açıkçası. Haber olarak verildi, ama ABD’de yaşanan kanlı/canlı olayların yanında esamesi okunmadı.

Hep birlikte izliyoruz. Amerikan Baharı korkunç bir şekilde ülkeyi sarmış vaziyette, burada yaşayanlarda ciddi bir korku gözlemliyorum, “Aman Jesus göstermesin, bizim başımıza gelmesin” diyorlar.

İngiltere’de Boris Johnson bir kısım tarafından sevilmiyor ama bir nefret objesi değil Trump gibi, İngiltere hiçbir açıdan ABD’ye benzemiyor ayrıca.

Özgürlükler ülkesi ABD’de yaşanan ırkçılık artık öyle bir noktaya geldi ki, gerçekten kimsenin sabrı kalmadı. Başkan Trump’a olan nefret, Trump’ın nefret dolu açıklamaları ve tavrının eseri aslında.

Elbette işsizlik, ekonomik kriz, Brexit’ten sebep belirsizlikler, koronanın yarattığı endişe, evde kapalı kalma stresi, sağlık sisteminin geri kalmışlığı falan önemli kriterler; ancak dükkan yağmalayacak, araba yakacak bir travmadan söz edemeyiz.

“Irkçılık her zaman vardı ama ilk kez görüntüleniyor” diye tweet atmıştı biri, gerçek de bu; ABD’de ırkçılık her zaman vardı. Görüntü olmazdı, sosyal medya yoktu ama duyardık, haberlerde şöyle bir geçerdi, siyahların yaşadığı ayrımcılık ve dökülen kanlar, sebepsiz ölümler…

Adamı göz göre göre boğazına dayadığı diziyle öldüren polis tutuklandı, gelinen nokta elbette yılların öfkesi. Onca zaman susmanın, susturulmanın, bastırılmanın acısını çıkarıyor insanlar, ırkı falan fark etmeksizin.

İNGİLİZLERE YETER DE ARTAR

İngiltere’de yaşanan endişe sadece “Aman ne olacağız, eskiye dönülecek mi, pub’lar ne zaman açılacak”tan öteye gitmiyor şu an için. Ha elbette bir de “Tatile nereye ve nasıl gidilecek” konusu var bir de tartışılan. İspanya İngiltere’nin sayfiyesi gibi, yüzlerce insanın yazlık evi var İspanya’da, üstelik aklıselim insanlar/yazarlar/gazeteler bu yazı unutmak gerektiğini söylüyor. Tatil için Türkiye’ye gitmekten bahseden yok, ya yazlık evlerine gider insanlar, ya da memleketlerinde kalırlar. Bir de havalar böyle giderse, şu an için 20’lerin üstünde sıcaklık, kimse güneye gitmeye gerek duymayacak. Sahiller, parklar, ormanlar yeter de artar İngilizlere, istenilen şu an için sadece hastalığa yakalanma ve ölüm oranlarının düşmesi/bitmesi.

Pub’lar burada sosyal olmanın neredeyse birincil merkezi, kiliseleri saymazsak. Tek başlarına, kendi kaderleriyle ve kederleriyle yaşamaya alışkın İngilizler için pub’a gitmek nefes almak demek. İnsan insansız yapamaz, insan sosyal bir varlıktır ama hayatı kendi başlarına yaşamayı tercih eden İngilizler bile pub’a ihtiyaç duyuyor, sadece sosyal olmak, iki lafın belini kırmak, havadan sudan konuşmak için.

Bizim evin hemen arkasında kasabanın en büyük pub’ı var, adı Gary Cooper; sabah veya akşamüstü yürüyüşlerinden sonra bahçesinde oturup kahve içmeyi çok seviyorduk. Sabah gittiğimde içimi acıtan, yaşlı insanların bir başlarında bira içerek pub’da oturması oluyordu. Evde bir başına yaşayan, özellikle çalışmayan, belirli yaştakiler için çok önemli, memleketlerinde kahve olsa keşke. Bizim kahvehanelerden bahsediyorum, amma önemli yerlermiş aslında, emekli amcalar için, öyle değil mi?

Aa, uzaydan kahvehanelere geldim bir anda, turizmci Ceylan Pirinçcioğlu uzay turizmi yapmaya başladıklarını açıkladığında, röportaj yapmıştım. Beş altı yıl olmuştur, hatta “evlilik yıl dönümümüzü uzayda kutlayacağız” demişti o zamanki eşiyle birlikte. 2015’te de ilk seyahat yapılacaktı güya. Öyle planlanıyordu her şey…

Fenerbahçe’nin eski başkanlarından Ali Şen, Les Ottoman’ın sahibi iş insanı Ahu Aysal uzay gezisi için para bile yatırmışlardı, sonra ne oldu? Uzay yolculuğu 100 bin dolardı… Hatta daha da geri gidelim, Cem Hakko 1992 yılında uzaya gitmek için ilk para ödeyen iş insanıydı, o da 100 bin dolar yatırmıştı, iptal olunca parasını geri almıştı. Öyle anlatmıştı Ceylan Bey, sanırım fiks mönü uzay gezisi 100 bin dolar, gidiş dönüş, sabah kahvaltısı, akşam yemeği falan vardır içinde, ah tabii aşılar sağlık kontrolleri… İyi rakam, uzay için değer mi, değer…

Ve fakat, para ödeyenler paralarını/kaparolarını geri aldılar mı? Aldılarsa eğer Elon Musk’ın şirketine yatırsınlar, vazgeçmesinler; bakın “adam becerdi”, bize de elin gemisiyle uzay sohbeti yapmak düştü.

Kader…

Elif Aktuğ

Odatv.com

arşiv