ÜNİVERSİTELER ADIM ADIM NASIL ELE GEÇİRİLDİ

Siyasal iktidarın üniversiteleri ele geçirme çabasının başlangıcı 2003 yılına dayanmaktadır. İktidar gücünün tek başına ele geçirilmesinden sonra...

Siyasal iktidarın üniversiteleri ele geçirme çabasının başlangıcı 2003 yılına dayanmaktadır. İktidar gücünün tek başına ele geçirilmesinden sonra, Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Yasası’nın değiştirilmesi girişimleri ile işe başlanmıştır. Abdullah Gül ve Recep Tayip Erdoğan hükümetlerinin Milli Eğitim Bakanlarının ilk icraatları YÖK yasasını değiştirme girişimi olmuştur. O dönemdeki YÖK’ün ve Üniversitelerarası Kurul’un direnişi sonucu, bunda başarılı olunamamıştır.
Üniversitelerin ele geçirilebilmesi için hem YÖK Başkan ve üyelerinin hem de rektörlerin siyasal iktidar yandaşlarından oluşması gerekmektedir. YÖK üyeleri üç kontenjandan seçilip atanmaktadır. YÖK’e, Cumhurbaşkanı, Bakanlar Kurulu ve Üniversitelerarası Kurul’ca yedişer üye seçilmekte ve bunlar Cumhurbaşkanı’nca atanmaktadır. YÖK Başkanı’nı da Cumhurbaşkanı, YÖK üyeleri arasından atamaktadır.
YÖK yasasını değiştirmekte başarılı olamayan AKP iktidarı, Cumhurbaşkanı’nın değişimine kadar, yalnızca Bakanlar Kurulu kontenjanı ile yetinmek zorunda kalmıştır. Ne var ki, bu kontenjan YÖK’te çoğunluğu sağlamaya yeterli olmamıştır. Bu nedenle Cumhurbaşkanı’nın değiştiği Eylül 2007’ye kadar YÖK ve üniversiteler ele geçirilememiştir. Şunu da belirtmek gerekir ki, Bakanlar Kurulu kontenjanından seçilip atanan 7 üye, Eylül 2007’den sonra çok kısa sürede çoğunluğun ele geçirilmesinde büyük kolaylık sağlamıştır.

ABDULLAH GÜL'ÜN SEÇİMİ
28 Ağustos 2007’de Cumhurbaşkanı değişikliğinden sonra, çok kısa sürede Üniversitelerarası Kurul’u oluşturanların da görüş değiştirmeleri nedeniyle, YÖK’ün ve üniversitelerin ele geçirme operasyonu hızlandırılmıştır. Aralık 2007’de YÖK Başkanı değişmiş; Mart 2008’e gelindiğinde ise, YÖK’te çoğunluk, yapılan atamalarla, siyasal iktidar yanlısı görüş sahiplerinin eline geçmiştir. Bundan sonraki tüm kararlar, yükseköğretimin isterlerine göre değil, siyasal iktidarın isteklerine ve dünya görüşüne uygun çıkmaya başlamıştır. Kuşkusuz rektör seçimleri de bundan payını almıştır.
Burada bir nokta koyup, tarihi biraz geri sararsak, siyasal iktidarın yandaşlarını rektör yapma çabasının yeni olmadığını, bunun 2005 yılına kadar gittiğini görürüz. TBMM’nce kabul edilen 31.12.2005 günlü, 5447 sayılı yasayla 15 üniversite kurulması benimsenmiş ve yasanın geçici 1. maddesinde, “Bu Kanunla kurulan üniversitelerin kurucu rektörleri iki yıl için Milli Eğitim Bakanı ve Başbakan’ın önereceği üç aday arasından Cumhurbaşkanınca atanır” kuralı getirilmiştir.
Amaç, hiç kuşku yok ki, çağdaş ve Atatürkçü Düşünce Sistemi’ni özümsemiş profesörleri rektör atayan 10. Cumhurbaşkanımızın yetkisini elinden almak; başka bir deyişle bu yetkiyi, önerecekleri adaylarla sınırlamaktır.

SEZER KABUL ETMEMİŞTİ
10. Cumhurbaşkanımız Ahmet Necdet Sezer bu yasayı yayıma göndermemiş; bir kez daha görüşülmesi için Anayasa’nın 89 ve 104. maddelerine dayanarak TBMM’ne geri göndermiştir. Geri gönderme gerekçeleri özetle şöyledir:
- Anayasa’nın 130. maddesine göre üniversiteler “bilimsel özerkliğe” sahip kamu tüzel kişileridir. Bilimsel özerklik doğası gereği “yönetsel özerkliği” de içerir ve her ikisi birbirini tamamlar.
Bu nedenle, üniversitelerin her türlü dış etkilerden ve siyasal karışmalardan uzak tutulmaları gerekir. Çünkü, ancak bu sayede üniversiteler nesnel ve yansız olabilir ve işlevlerini hukuksal güven ortamında sürdürebilir.
- Anayasa’nın 131. maddesinde YÖK’e verilen görev ve yetkiler, üniversiteleri yönetecek, eğitim ve öğretimi sürdürecek, bilimsel araştırmaları yönlendirecek yönetimin oluşturulmasını da kapsamaktadır. Bu madde uyarınca, rektör seçiminde YÖK devre dışı bırakılamaz.
Bu nedenlerle, 5447 sayılı yasanın kurucu rektör seçimine ilişkin geçici 1. maddesi Anayasa’nın anılan maddeleriyle bağdaşmamaktadır.
Ne var ki, bu gerekçeler TBMM’nce dikkate alınmamış, söz konusu geçici 1. madde, 01.03.2006 günlü, 5467 sayılı yasayla aynen kabul edilmiş ve Anayasa gereği, 17.03.2006 günlü Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
Geçici 1. madde kuralı, 10. Cumhurbaşkanımızca açılan dava üzerine, Anayasa Mahkemesi’nin 04.05.2006 günlü, E.2006/51, K.2006/57 sayılı kararı ile ve yukarıda özet olarak verilen gerekçelerle iptal edilmiştir.
Bunun üzerine siyasal iktidar ısrarını sürdürerek, TBMM’nde 15.11.2006 günlü, 5556 sayılı yasanın kabulünü sağlamış ve geçici 1. maddeyi yeniden düzenlemiştir. 5556 sayılı yasayla yapılan düzenlemede, bu kez, kurulan her yeni üniversite için;
- YÖK Genel Kurulu’nca ¾ çoğunlukla, bir ay içinde 6 rektör adayı belirlenmesi,
- Milli Eğitim Bakanı’nca 15 gün içinde, bu adaylar arasından seçilecek 3’ünün Cumhurbaşkanı’na sunulması,
- Cumhurbaşkanı’nın da bu 3 aday arasından birini kurucu rektör olarak ataması,
öngörülmüştür. Eğer YÖK Genel Kurulu bir ay içinde aday belirleme işlemini sonuçlandıramazsa, Milli Eğitim Bakanı doğrudan 3 aday belirleyecek ve Cumhurbaşkanı’na sunacaktır.

YETKİLER BAKANLIĞA
Buradaki kurnazlığın herhalde farkına varılmıştır. Çünkü YÖK’ün o günkü oluşumu nedeniyle 3/4 çoğunluğu (16 oy) bulmasına olanak yoktur. Bu yüzden seçimler bir ayda sonuçlandırılamayacak ve yetki Milli Eğitim Bakanı’na geçecektir. Yani bu düzenlemenin de bir öncekinden hemen hiçbir farkı yoktur.
Bu yüzden, 5556 sayılı yasa da, yine Anayasa’nın ilgili kuralları ve Anayasa Mahkemesi kararı anımsatılarak geri çevrilmiştir. Ne var ki, her zaman olduğu gibi TBMM’ndeki AKP çoğunluğu “ben ne yaptıysam doğrudur” tutumu içinde, 11.01.2007 günlü, 5573 sayılı yasayla geçici maddeyi yukarıdaki içeriğiyle aynen kabul etmiş; bu kez yasa, Anayasa uyarınca 17.01.2007 günlü Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
Bu yasanın iptali için de 10. Cumhurbaşkanımız Ahmet Necdet Sezer tarafından Anayasa Mahkemesi’nde iptal davası açılmıştır. Anayasa Mahkemesi, 07.02.2007 günlü, E.2007/5, K.2007/18 sayılı kararıyla, geçici 1. maddenin yeni düzenlemesini de, oybirliğiyle iptal etmiştir.
Üniversitelerin nasıl ele geçirildiğine ilişkin bundan sonraki gelişmeleri, izleyen yazılarımızda açıklamayı sürdüreceğiz.

Bülent Serim

Odatv.com

arşiv