UKRAYNA'DA NELER OLUYOR?

Ukrayna’da Seçim Var, Biliyor musunuz? Bir Batı Karadeniz ve Doğu Avrupa ülkesi olan Ukrayna’da 17 Ocak 2010 Pazar günü seçimler yapıldı. Seçim...

Ukrayna’da Seçim Var, Biliyor musunuz?

Bir Batı Karadeniz ve Doğu Avrupa ülkesi olan Ukrayna’da 17 Ocak 2010 Pazar günü seçimler yapıldı. Seçim çeşitli yönlerden önem taşıyor. Artık daha belirgin biçimde gözlemlenen Atlantikçiler ve Avrasyacılar arasındaki çift merkezli dünyanın çok önemli çatışma alanlarından birinin konumu belli olmaya başlayacak. Ülkede seçimler iki turlu yapılıyor, daha doğrusu başkan adaylarından biri oyların % 50’sini alamazsa zorunlu olarak ikinci tura gidiliyor. Bu kez de öyle oldu. Rusya’ya ve Avrasyacılara yakın olan Viktor Yanukoviç oyların % 35’inden biraz fazlasını alırken, % 25’e yakın oy toplayan Bayan Yuliya Timoşenko ikinci tura kaldı. Ukrayna Anayasası’na göre ikinci turda, ilk turda en fazla oy alan iki aday yarışacak.

Bayan Timoşenko, politikaya bugünkü Devlet Başkanı Yuşçenko’yu destekleyerek girmiş, “Turuncu Devrim” olarak anılan olarak anılan Batı yanlısı grupların en önemli isimlerinden biri olmuştu. Yuşçenko’nun devlet başkanlığı sırasında, başbakanlık yaptığı dönemde, Batı’nın ve Batı demokrasisinin gerçek yüzünü gören, Rusya ile ters düşmenin ülkeye hangi ağır bedelleri yaşattığına tanık olan Timoşenko, bu seçimlere Yuşçenko ile yollarını ayırarak girmişti. Bu arada belirtelim, ülkede Batı yandaşlığının simgesi durumundaki Devlet Başkanı Yuşçenko, oyların ancak % 6’ya yakınını alarak -belki de- siyasal yaşamını noktalamıştı. Yine de belirtmekte yarar var, Timoşenko’nun Batı’yla olan yakınlığı hissedilir boyutlardaydı.

7 Ocak 2009’da yapılacak ikinci tur seçimler sonucunda, Yanukoviç’in 2004 yılından sonra yeniden devlet başkanlığı koltuğuna oturması durumunda, Avrasyacıların bölgede etkinlik alanları mutlak biçimde genişleyecekti. Böylelikle Doğu Avrupa’da Belarus ve Moldovya’dan sonra Batı karşıtı cephe önemli bir kazanım elde edecekti.Bu durum Yanukoviç yandaşları tarafından “Mavi Devrim” olarak anılıyordu. Timoşenko’nun kazanması ise-bir anlamda- Doğu Avrupa’da taşların yerine oturmasını geciktirecekti.

Avrasya-Atlantik ya da Rusya-ABD/Avrupa çatışmasında Ukrayna’nın yeri

Sovyetler Birliği’nin 1991’deki dağılma süreci içinde en trajik ayrılıklar Ukrayna ve Belarus’un Sovyetlerlerden kopma sürecinde yaşanmıştı. Bu iki ülke –bir anlamda- Rusya’dan sonra Sovyetler Birliği’nin asli unsurları olarak görünüyorlardı… Sovyetler Birliği güneyindeki Türk ve Müslüman kökenli özerk cumhuriyetlerinden ayrılırken, Çeçenistan’ı özellikle ve ısrarla elinde bulundurmuştu. Hazar’dan kuzeye uzanan enerji yolları üzerindeki bu ülkeyi özellikle elinde tutmuştu… Doğu Avrupa’daki eski müttefikleri ile bağlarını koparması ise Rusya için hayli ağır bir darbe olmuştu. Demokratik Almanya, Almanya ile birleşirken, Çekoslovakya, Çek Cumhuriyeti ve Slovakya olarak ikiye bölünmüştü. Doğu Avrupa’daki Romanya ve Bulgaristan’la, Orta Avrupa’daki Macaristan ve Polonya hemen Avrupa Birliği’ne dahil edilmişlerdi. 1959’dan beri AB’ye katılabilmek için çırpınan Türkiye’ye göre hiç de uygun koşullara sahip olmayan bu ülkeler apar topar Birliğe alınmışlardı. Amaç Rusya Federasyonu ile arada bir tampon bölge oluşturmaktı.Yani bu acelenin nedeni bütünüyle stratejik nedenlere dayanmaktaydı... Ayrıca dağılan Yugoslavya’nın bütün özerk cumhuriyetleri de Batı ile ittifak içine girmişlerdi. Hırvatistan, Slovenya, Bosna, Karadağ, Makedonya kanlı iç savaşın ardından saflarını belirlerken, Rusya’nın Balkanlardaki kalesi konumundaki kalesi Sırbistan, 1999 ABD müdahalesi sonrası Dayton Anlaşmasıyla yönünü Batı’ya çevirmişti. Ancak Kosova’yı silah deposuna çeviren ABD bu ülkeyı Sırbistan’dan kopardığında Sırplar ABD ve Avrupa’nın gerçek yüzünü görmeye başlamışlardı. Çünkü Yugoslavya Federal Cumhuriyeti’nde özerk bir cumhuriyet olmadığı için uluslararası hukuka göre bağımsızlık statüsü elde edemeyecek olan Kosova, hukuk ayaklar altına alınarak, ABD tarafından Sırbistan’dan koparılmıştı.Bu durumun Sırbistan’ın genel politikalarında ne tür değişiklikler yaratacağını ilerde görebileceğiz.

Şu an itibariyle bölgede iki ülke, Moldovya ve Belarus Batı karşıtı politikalarıyla Rusya Federasyonu’nun doğal müttefiki durumunda... Bunun dışında Rusya Polonya, Macaristan ve Çek Cumhuriyeti’yle füze kalkanı sorunu nedeniyle ihtilaflı durumda. ABD bu ülkelere yaklaşık on yıldır füze savunma sistemi kurmak istiyor. Rusya da –doğal olarak- bundan rahatsızlık duyuyor. Aslında bu da ABD’nin gerçekleştirmekte çok zorlanacağı tasarılarından biri ama yine de huzursuzluk yaratıyor... Ayrıca ABD; Bulgaristan ve Romanya’nın yanı sıra -konumuz kapsamındaki- Ukrayna aracılığıyla Karadeniz’in batısından Montreaux’yü delme çabaları içinde.Bu durum-elbette-bizi de ciddi biçimde rahatsız ediyor.

İşte 600.000 km2lik topraklarıyla 47 milyonluk nüfusuyla Avrupa’nın bu büyük ülkesi böyle bir konjonktürde ABD ile Rusya arasında önemli bir çatışma alanı oluşturuyor.

Soros Devrimleri/Karşı Devrimleri Açısından Ukrayna

XX. yüzyılın bir başka özelliği de, ABD’nin yabancı ülkelere müdahale biçiminde ortaya çıkan değişiklikti. CIA.’nın vulgar yöntemleri yerine daha incelikli ve post-modern müdahaleler gündeme gelmişti. Bu –elbette- yeri geldiğinde klasik CIA/Gladio yöntemlerinin bütünüyle terk edildiği anlamını taşımyordu. Yeni yöntemin mucidi ve uygulayıcısı Soros idi. Hani şu “Türkiye’nin en değerli ithal malzemesi askeridir” diyen Macar asıllı spekülatörden söz ediyorum. Artık Soros vakıfları ve Dolarları ABD müdahalelerinin motor gücü idi.Eski Sovyet Cumhuriyetlerinde yetiştirilen jöleli saçlı, rengârenk t-short’lü, marka ayakkabılı, beyni boşaltılmış “millennium demokratlar”ı bu Soros patentli operasyonların öncü kuvvetleriydiler… Bunların ilki 2003’te Gürcistan’da hayata aktarılmıştı... İkincisinin merkezi Ukrayna idi. Buradaki devrimin adı ve rengi “Turuncu” idi.2004yılında yapılan seçimleri önce,o günkü devlet başkanı ve bugünkü devlet başkanı adayı Yanukoviç’in kazandığı açıklanmıştı.Çıkan büyük sokak gösterileri sonrasında seçimler yenilenmiş ve Batı yandaşı Yuşçenko devlet başkanlığına, Bayan Timoşenko da başbakanlığa gelmişlerdi... Üçüncü Soros müdahalesi ise Kırgızistan’da Bakiyev’in devlet başkanlığına taşınmasıyla 2005’te gerçekleşmişti.

İlk çatlak da Kırgızistan’da yaşanmıştı. ABD ve Soros desteğiyle başa gelen Bakiyev, çok kısa sürede “Sam Amca”nın –eninde sonunda- elin oğlu olduğunu görmüş, “İvan Dayı” ile ters düşmenin ülkesi için hayırlı sonuçlar doğurmayacağını erken anlamıştı. Temel bir politika değişikliğiyle, ABD’den çark ederek Rusya’ya yanaşmayı uygun bulmuştu.

Gürcistan ise Çeçenistan’la birlikte Hazar’dan kuzeye uzanan enerji güzergâhının bir diğer önemli ara durağıydı. İlk olarak burada gerçekleşen Soros operasyonu Rusya’nın kabul edebileceği türden değildi. Shewardnadze gibi Sovyetler Birliği döneminin deneyimli ve çok kuvvetli siyasal aktörlerinden birinin tasfiye edilip Saakaşvili’nin getirilmesi, Kafkaslarda dengeleri bozabilecek türdendi. Ancak Ağustos 2008’deki Rusya Müdahalesi dünyaya olağanüstü önemli iletiler yollamıştı. Bu orantısız savaş sonrasında Gürcistan, özerk bölgeleri olan ve Abhazya ve Osetya’yı kaybetmiş, darmadağın olmuştu. Devlet Başkanı Saakaşvili ise siyaset literatürüne “kravatını yiyen lider” olarak geçmişti.

İkinci ileti çok daha önemliydi. Gürcistan’ı Kafkaslarda Truva atı olarak kullanan ABD-tek kelimeyle- acz içinde kalmıştı. Dış politikayı yakından izleyenler zaten biliyorlardı ama bütün dünya, dünyanın –artık- tek kutuplu olmadığını açıkça görmüştü. Bu arada bu hengamede Gürcistan’ı destekleyen Ukrayna ciddi biçimde tedirgin olmuştu. Yalnız Ukrayna mı, artık hiçbir Hazar ve Orta Asya ülkesi ABD yanlısı-Rusya karşıtı politikalar uygulamaya kolayca kalkışamazdı. Bu arada askeri gözlemcilerin bir bölümü Rusya’nın Karadeniz’de Ukrayna’ya ne zaman şamar atacağını tartışmaya başlamıştı. Özetlemek gerekirse, Rusya’nın Gürcistan müdahalesi Kafkaslarda ve aslında dünyada ABD’nin güç yitirimini ortaya koymuş, Gürcistan’da ahı gitmiş vahı kalmış bir Amerikancı yönetim bırakmıştı.Ukrayna genel seçimleri sonrasında Ukrayna’nın da Atlantik dünyasından kopması Soros müdahalelerinin büyük ölçüde tasfiye edilmesi anlamına gelecekti..

Dönelim Yine Ukrayna’ya…

Ukrayna periferik Batı demokrasisinin ne olduğunu tanımakta gecikmemişti. Aslında aynı Ukrayna Batı Avrupa’yı, Nazi Almanyası’nın ülkeyi işgali sırasında 5 milyondan fazla insanı yaşamını yitirirken de iyi tanımıştı. Naziler bu insanları katlederken ABD ve İngiltere bir yandan Alman ordularının tükenmesini diğer yandan sosyalist yönetimin devrilmesini dört gözle bekliyorlardı.İşte bu Batı’yla flört Ukrayna’ya hiç iyi gelmemişti. Bütün Doğu Avrupa ülkeleri –AB’ye alınsalar da alınmasalar da- Avrupa için ayrıkotundan, “öteki” den başka bir şey değildi.Bunu görmeleri biraz zaman almıştı. Hele bu zaman diliminde, Rusya ile gerginlik yaşayıp Doğu Avrupa’nın dondurucu kışında, bu ülkeden gelen doğalgazın sık sık kesilmesi dayanılır gibi değildi.

Bu koşullarda girilen seçimlerde Yanukoviç Rusya ile ticaret hacmini artıracağını belirtiyor. Bu Rusya’yla ilişkilerin bozulmasını istemeyen kamuoyu nezdinde kabul görüyor. NATO ve AB’ye sıcak bakmadığını belirtirken, bir takım toplumcu ekonomik iyileştirmeler de vaat ediyor. Ancak Rusça’yı ikinci resmi dili ilan etme çabası, toplumun çoğunluğunu oluşturan Ukraynalılar için pek hoş karşılanmıyor.

Timoşenko, Yonukeviç’in aksine Dinyper’ın batısından daha çok oy alan bir lider. Yukarıda belirttiğim üzere Rusya ile iyi ilişkileri sürdürmekte kararlı olmasına karşın hâlâ AB sürecini devam ettirmekte ısrarlı görünüyor.
Sosyalistlerin desteğini alması beklenen Yanukoviç ikinci tura –sanki- bir iki adam önde giriyor. Bu arada seçim sırasında ve özellikle sonrasında gerginlik yaşanması ihtimali de bir başka kaygı nedeni.2004 yılında yaşanan karmaşanın yinelenmesi-elbette- Ukrayna için hiç iyi olmayacak.

Bu seçimde hissedilen bir başka gerçek daha var. Seçimi hangi lider kazanırsa kazansın, ülkede asıl kazananlar, yabancı şirketlerin yerli ortakları ve ülkenin kapitalistleri olacak. Ukrayna’yı geniş kitlelerin mutlu olacağı bir geleceğin beklediğini söylemek güç görünüyor. Ne yazık ki yaşadığımız dönemde çevre ülkelerinin gerçeği bu.

Vakur Kayador
Odatv.com

Ukrayna seçim turuncu devrim arşiv