Twitter ve Youtube aslında kime yasak

Sokaklar bas bas bağırıyor: “İsyan, Devrim, Özgürlük…” İ ktidar ise halkın sesine kulaklarını tıkamış vaziyette. Kendisi değil miydi bir zamanlar...

Sokaklar bas bas bağırıyor: “İsyan, Devrim, Özgürlük…” İ

ktidar ise halkın sesine kulaklarını tıkamış vaziyette. Kendisi değil miydi bir zamanlar Beşar Esad’a “Halkına kulak ver” diyen!.. Hepten unutmuşa benziyor.

Miting alanlarında demokrasi ve özgürlükten bahseden Başbakan, özgürlüklere saldırırken pervasızca açıklamalar yapmaktan da geri kalmıyor. Neymiş efendim özgür olmasak böylesine sesimizi yükseltebilir miymişizBu kadar özgür olmasak, istediklerimize bu kadar kolay ulaşabilir miymişiz…

Pes!

Düşünce özgürlüğü karşısında düşündüklerini yazıya dökenlerin tutsaklığı, haber alma hürriyetine karşı basına sansür, bir telefonla kapatılan altyazılar…

Twitter derken sonunda Youtube yasağına da kavuştuk. Şükür.

Hatalarının esiri Başbakan’ın hatalarını örtmek için mücadelesi, devam ediyor.

Yazılan her şeyi yasaklıyor, görüntülenen her şeye montaj diyor ve görüntüleri yayınlayan kanalları yayından kaldırıyor. Basına bir telefon kadar yakın. İstediği yayınları yazdırıyor, istemediklerini yazanların lisanslarını iptal ediyor.

Sormak istiyorum: Bu kadar temiz bir Başbakan’a neden bu kadar saldırılır? Ya da diğer bir deyişle, bu kadar saldırı neden bir başkasına değil de Başbakan’a yapılıyor?

Aslına bakarsanız saldıran halk değil, medya değil, siteler de değil… Saldıran kendisi… Halk ise hakkını aramak için karşılık veriyor. Çünkü yayınlanan her şey, halkın özgür iradesiyle yazdığı yazı ve görsellerden oluşuyor. Altlarındaki yorumlara bakacak olursak, olay zâten net bir şekilde anlaşılıyor. Sonuçta Başbakan’ın yaptıklarını tasvip etmeyen kesim, bilmeyenlere göstermek için canla başla çalışıyor. Tabii Başbakan da bilmeyenler öğrenmesin istiyor. Tek amacı var: Bilenler sussun… Bilmeyenler bilmesin… AKP oy kaybetmesin.

YASAK, BİLGİSAYAR VE İNTERNETE DÜŞKÜN OLMAYAN YANDAŞLARINA

Yalnız atladığı bir şey var Başbakan’ın. Öylesine önemli bir nokta ki, bunu fark etmediği apaçık ortada.

Defalarca yazdığımız VPN sistemleri ile insanlar, hatta Başbakan’ın dışında neredeyse bütün milletvekilleri, bakanlar ve hatta Cumhurbaşkanı bile yasaklanan yayınlardan yayın yapmaya devam ediyorlar... İronik ötesi bir durum.

Televizyon kanalları “Twitter Kapatıldı” manşetleri atarken hemen sağ alt köşede Twitter adresleri verip halkın görüşlerini soruyor.

Başbakan’ın fark edemediği aslında Twitter’i elit bir hâle getirdiği. Yasaklamalara rağmen giriş yapabilen kesim, aslında bilgisayar kullanmasını iyi bilen kesim. Daha doğru bir dille yazacak olursak, bilgisayar’a ve İnternet’e düşkün olmayan çoğunlukla kendi yandaşlarına yasak koyuyor Başbakan. Tabii bu sayede kendisine karşı olan kullanıcıların yazdıklarını, kendi yandaşlarına koyduğu yasaklama ile okutmamış oluyor aklınca…

Dediğimiz gibi yasaklamalardan sonra Twitter daha da seçkin bir ortam olmuş durumda. Artık sadece VPN kullanmayı akıl edebilen… Kulakları duyan… Gözleri gören kesim, yayınlarına ve paylaşımlarına devam ediyor. Aslında bir ayrıştırma yöntemi de sayılabilir bu durum. Tabii kendi yandaşlarını aşağıladığını göz ardı edersek.

CEZALI AKP YANDAŞLARI PAYLAŞIMLARI GÖREMİYOR

Şimdi de Youtube’u elitleştirme aşamasına gelindi. Oysa youtube’a da VPN ile bağlanılabiliyor. Hâlen paylaşımlar bütün hızıyla devam ediyor. Cezalı AKP yandaşları ise bu paylaşımları göremiyor.

Şimdi sormak lâzım… Cezalandırdığı kesim, ona karşı olan özgür düşüncelere sahip olan milletin büyük çoğunluğu mu, yoksa ona gönül vermiş ve biat etmek zorunda bırakılmış sevenleri mi?

Halk isyan ederken, özgürlük diye bağırırken, sandıkta hesap soracağını yüksek sesle haykırırken, Başbakan’ın cesur (!) açıklamalarına bakınca, iki ihtimal geliyor aklımıza:

Ya Başbakan gerçekten kendisine çok güveniyor ve bu güvenin şahlandırdığı egosuna tutsak düşerek artık tamamen diktatörce davranıyor… Ya da halkın isyanını ciddiye almıyor gibi görünüyor, ama aslında felaket ciddiye aldığı için giderayak yapabileceği her şeye el atıyor.

Bu düşüncelerden hangisinin etkin olduğunu anlamak için 30 Mart seçimlerinin yeterli bir kanıt olduğunu söyleyebiliriz. Seçim sonuçları, aslında Başbakan’ın gerçek duruşunun da kılavuzu olacak.

Yol göstermek veya daha doğru bir deyişle kapı’yı göstermek.

Karar, Yüce Türk Milleti’nin.

İNTERAKTİF SOHBETLER:

carsida hayat var: Sevgili Dostum, AKP seçmeninin bir bölümüne temas etmeye çalıştım. Daha bilinçli olanların tutumunu Pazar günü göreceğiz. Saygı bizden.

Misafir - gomoniz moruk: Umarım değişirler.

Misafir – MNC: Dostum, çok idealistsiniz. Kalmayan Varşova Paktı’na katılalım?.. Olmayan Ar ap Birliği’ne mi?.. Çin, Kuzey Kore ve Küba ile mi yakınlaşalım?.. Hepsinin toplam GSMH’ları bir Belçika kadar bile etmeyen Turan ellerinden mi medet umalım?.. Köhnemişlikten söz ederken, verdiğiniz örnek biraz tutarsız olmadı mı?

Misafir – Metot: Ben de bunları söylemeye çalışıyorum. Teşekkür benden.

Misafir – Sakarya: Devrim aşamasında, bu koşullar altıda yanınızda kaç yoldaş bulabileceksiniz, doğrusu merak ediyorum.

Misafir - tuncay özgünen: Teşekkür ederim. İsterseniz Fusûsu’l-Hikem’e -

Hikmetler’in Özü’ne ve Muhyiddin Arabî’ye girmeyelim. Tasavvuf tartışmasını bir başka vesile ile yaparız.

Misafir - kısa çöp: Tam bir salvo yapmışsınız. Bir şey eklememe gerek yok.

Misafir – Çetin: Bu kadar kötümser olmayın.

Misafir - Misafir C.Y: Sevgili Dostum, hâlâ eski sularda yıkanıyorsunuz… Köktendinci partileri doğal müttefik sanan 1980 öncesi sol kesimleri hatırlatıyorsunuz bana. Size 1915 yılından, milliyetçi/laik kesim yerine köktedincilerle işbirliği yapmayı savunanları eleştiren Kul Mehmet adlı Marksist bir Azerbaycanlı şairden mısralarla cevap vereyim: “Şîr (arslan) görürem, korkmirem / Kaplan görürem, korkmirem / Harda bir müselman görürem / Korkirem.

Misafir - kısa çöp: Geneli itibarı ile katılıyorum.

Misafir - hanefi-maturidi: Teşekkür ederim.

Misafir – kazako: Korkarım haklısınız.

Halit Kakınç

Odatv.com

Twitter youtube arşiv