Tutuklanan isimleri nereden tanıyorum

Yargının bağımsızlığı bir masal artık Türkiye’de. Masal olduğunu herkes gördü! FETÖ kontrol ediyormuş yargıyı, anlaşıldı. Şimdi de hükümet kontrol ediyor.

Cuma ve cumartesi günleri İzmir’de CHP’nin yerel yönetim kampı vardı, Genel Başkan Kılıçdaroğlu oturum aralarında bazı açılışlar da yapacaktı. Cumhuriyet ve HDP ile ilgili gelişmeler iki günlük toplantıyı gölgesi altına aldı. İkinci gün de programıonı yarıda kesen ve iki açılışı yapamayan Kılıçdaroğlu, acilen MYK’yı toplamak için Ankara’ya geçti ve ayağının tozuyla genel merkeze geçerek topladı. Daha Ankara’ya geçmeden de ben bu yazıyı kaleme alırken Pazar günü öğleyin PM’yi topladı son gelişmelerle ilgili… Tabii İzmir’i, yerel yönetimleri yazacaktım ben de ama elim gitmedi doğrusu, artık biraz zaman geçtikten, sıcak gündem geçtikten sonra…

Neymiş? FETÖ ve PKK ile ilişkili değillermiş ama bu yasadışı örgütler adına suç cürüm işlemişler! Herhalde bu tanım, hukuk literatürüne yeni bir katkısı olacak AKP hükümetinin. “Hükümetin” diyorum, çünkü yargının bağımsızlığı bir masal artık Türkiye’de. Masal olduğunu herkes gördü! FETÖ kontrol ediyormuş yargıyı, anlaşıldı. Şimdi de hükümet kontrol ediyor.

Siz tutun, FETÖ’den soruşturulmakta olan bir savcıya Cumhuriyet gazetesi soruşturmasını teslim edin!

Anlayamadık!? 1)Ciğeri kediye emanet etmek de ne demek oluyor? 2)Bu savcı madem soruşturuluyor bir kumpasla ilgili olarak ve Cumhurbaşkanı Erdoğan da ilk şikayetçi; o halde neden açıkta değil? Bu sorular çoğaltılabilir. (Adalet Bakanı mahcup oldu açıklama yaparken Meclis’te de uygar ve demokratik bir ülkede bakan istifa ederdi anında, hele Japonya’da lsa harakiri yapardı!)

Kısacası, hukuk yok, guguk var. Memleketin hukuksuzluk yokluğunda ve bu yüzden güvensizlik boşluğunda nereye sürekleneceğini kimse bilmiyor.

Cumhuriyet soruşturmasında dokuz tutuklama kararı verildi. Eski ve yeni muhasebe müdürleri serbest bırakıldı. Yazarlar Aydın Engin ve Hikmet Çetinkaya da adli kontrol ve yurtdışı çıkış yasağı koşuluyla serbest bırakıldılar. Vakıf Başkanı Ohan Erinç de gözaltına alınma furyasından yaştan dolayı azade kaldı. Vakıf Başkanı Av. Akın Atalay ise yurtdışındaydı soruşturma başlatıldığında.

Gelelim tutuklanan dokuz isme; bir kısmı gazetenin hem avukatı hem yöneticisi hem de yazarı ve aynı zamanda vakıf yöneticisi. Bir kısmı ise sıfatı ne olursa olsun düz gazeteci, yani vakıfta görevi yok.

MURAT SABUNCU

Genel yayın yönetmeni, hayatımda hiç hukukum olmadı. Haberle yatıp kalkan bir gazeteci profili olduğunu duyuyorum. Onun görevi, gazete hazırlamak; yayın politikası, mali ve idari süreçlerle ilgisi olmaz.

KADRİ GÜRSEL

Manisa’da askerlik sürecimde tanımıştım. O zamanlar genç bir muhabirdi. Askerlik sonrasında da takip etmişimdir, kendisini sürekli geliştirdi, perspektifini genişletti ve çok iyi bir dış politika yazarı oldu. Milliyet’te yıllarca bir markaydı. Aynı zamanda basın alanında da otorite bir isim haline geldi. Önemli ve saygın bir uluslararası basın kuruluşunda da yöneticilik yaptı. Gürsel’le CHP eski genel başkan yardımcısı, emekli büyükelçi Osman Korutürk’ün danışmanı olduğumda daha da yakın bir diyalogumuz oldu. Çalışma alanımızla ilgili bir gazeteci olduğu için bir yerde partnerimizdi. Aynı zamanda bazı beyin fırtınalarında, uluslararası oturumlarda da birlikte yer aldık. Bir gazeteci ve televizyon yorumcusu olarak ülkemizin saygın isimlerindendir. Kısa “diken.com” dönemi sonrasında kısa süre önce Cumhuriyet’e geldiğinde “yerini buldu” ve “gazeteye prestij getirecek” diye düşündüm. İşin traji-komik tarafı, 1995’teydi yanılmıyorsam, Çelik Harekatı’nı gazeteci olarak izlerken PKK tarafından kaçırılarak alıkonuldu ve bir aya yakın süre PKK’nın elinde kaldı. Anladığım kadarıyla PKK, bölgede kendilerine ayakbağı olduğu için serbest bıraktı. Hatta Gürsel de bilahare bu macerayı “Dağdakiler” adıyla kitaplaştırdı.

Gürsel’in gazetedeki görevi “yayın danışmanlığı” ve yazarlık. Yyaın danışmanlığının kapsamı kendi ifadesiyle şu:

“Görüş ve önerilerini yazı işleriyle paylaşıyor. Pespektif aktarıyor. Bilgi ve birikimini gazetenin istifadesine sunuyor. Ancak karar mercii değildir. Karar vericilere bir anlamda destek sağlıyor.”

Savcı onun için “subliminal mesaj verdi” diyor, oysa iddiaya dayanak gösterilen makale başıbaşına bir kara mizah yazısı! Sadece bu yazıya dayanarak tutuklandı Gürsel! FETÖ ve PKK’ya yardımcı olması asla söz konusu olmaz.

TURHAN GÜNAY

Cumhuriyet Kitap gibi bir markayı yaratan, edebiyat ve kitap dünyasına, entelektüel hayatımıza armağan eden bir isimden söz ediyoruz. Ne vakıfla ne de gazeteyi çıkaran Yenigün AŞ. İle yönetimsel bir ilişkisi var. Cumhuriyet’teyken bana dergisinde yazı da yazdırmıştır. Ayrıca bir yazar olarak da sayesinde dergi sayfalarında çok yer aldım. Son derece naif bir entelektüeldir. Cumhuriyet Kitap, çok taklit edilmiş, benzerleri çıkmıştır sonraları. Günay’ı tutuklamak değil, kitaba katkısından dolayı ödüllendirmek gerekir. İyi ki onu Cumhuriyet Kitap’ın 25. Yılında Radyo Barış’taki programımda ağırlamışım. Ne işi olur Turhan Ağabey’in FETÖ ve PKK ile!

MUSA KART

Cumhuriyet’teyken samimi olduğum rahmetli ağabeyimiz Deniz Som’un odasının çaprazındaydı odası, selamlaşır bazen küçük sohbetler yapardık. Onun hayatı karikatür ve son dönemde vakıf yönetiminde yer aldı. Son olarak İstanbul’da Bahariye’de karşılaştık ve ayakta epeyce sohbet ettik memleket ahavali üzerine. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı hicvettiği “Kedi karikatürü” ile bütün memleket tanımıştı Kart’ı. Onunla ilgili suçlama çok yersiz.

GÜRAY ÖZ

Ağırbaşlı, ölçülü ve omurgalı bir yazardır, vakfın da yönetiminde ve aynı zamanda da “okur temsilcisi”. Pek “içeri” kimseyi almaz. Belki o yüzden yıllardır tanışırız ama samimiyetim, uzun sohbetim yoktur. FETÖ ve PKK ile iş olmayacak bir kimliktedir.

HAKAN KARA

Soyadaşıyız. Renkli bir tiptir, müzikle de, bilişimle de arası iyidir. Vakıf yönetimindedir ve köşe de yazmaktadır. Ailece gazetede çalışanlardan… Onun da FETÖ ve PKK ile mesafesi vardır.

ÖNDER ÇELİK

Vakıf ve Yenigün AŞ yönetiminde, aynı zamanda matba-baskı sorumlusu, idari işler koordinatörü. Cumhuriyet’in içerik-yayın dışındaki “ağır işçisi”. Terör örgütlerinin hizmetine girecek birisi değildir.

MUSTAFA KEMAL GÜNGÖR

Çok genç bir avukatken tanımıştım, arkadaşım. Otuz yılı aşkın meslek yaşamı var ve ustaların yanında yetişti. Vakıf yönetiminde. O da şu veya bu şekilde teröre destek olmaz asla.

BÜLENT UTKU

Dokuz portreden en samimi olduğum Bülent Ağabey’i en sona bıraktım; vakıf yöneticisi ve gazetenin avukatı. 35 yıllık dostum, aile avukatımız. Dünyanın en iyi insanlarındandır. Aynı zamanda çok deneyimli ve iyi bir meslek adamıdır. İlhan Selçuk döneminde de sonrasında da gazetenin sadık bir avukatı oldu, işini yaptı. Üç ortaklı bürosundan iki milletvekili çıktı. İstese o da olurdu. Utku, avukatlığı ve Cumhuriyet’i seçti. Hemen bırakmalılar, ama onu iki ay bile içeride tutacak olsalar yerine bir ay yatmak isterim. Bu kadar kefilim. Ona terör örgütüne hizmet ediyor diyenlere dikkat etmek gerek asıl.

Sekizini tanıdığım dokuz portre; bir kısmıyla görüş ve değerlendirmelerimiz, gazetenin yayın çizgisine bakışımız örtüşmez. Gazetenin yayın çizgisi ömrü boyunca değişmiştir zaman zaman, hep aynı kalmamıştır. Başka iç çatışmalar da yaşanmıştır. Bütün bunlar her kurumda yaşanabilen gelişmelerdir. Hepsi bir yana; tutuklanan dokuz isim bir yana; hepsi hemen serbest bırakılmalı ve Cumhuriyet'e dokunulmamalı.

M. Ayhan Kara

Odatv.com

cumhuriyet yargı arşiv