Türkiye'deki tüm operasyonlar demokrasi değil, emperyalizm adına yapılıyor

Uğur Mumcu’nun ünlü “Bilgi sahibi olmadan, fikir sahibi olmak.” ifadesini, kendisini saygı ve rahmetle anarak, bir ufak ilave ile şöyle değiştirmek...

Uğur Mumcu’nun ünlü “Bilgi sahibi olmadan, fikir sahibi olmak.” ifadesini, kendisini saygı ve rahmetle anarak, bir ufak ilave ile şöyle değiştirmek istiyorum: “Bilimleştirilmemiş bilgi ile hüküm sahibi olmak.” Bilgi statik ve anlık olarak bir şeyi tanı(mla)maktır. Örneğin, “Kamuda aşırı istihdam olduğundan özelleştirme gerekir.” ifadesine sorgulamadan inanmak gibi. Bilginin bilimleştirilmesi ise, bir anlık statik durumun tüm sürecin akışından açıklanmasıdır. Örneğini özelleştirme operasyonunu sıkışan kapitalizm sürecine yerleştirerek süreci açıklamak, gibi. Ya da, AKP yöneticileri değişti mi ve ya anayasa değişikliği oylamasının demokrasiye yönelik olup olmadığı konuları da ancak bilimsel bir süreçte irdelenerek yol gösterici olabilir.

Bilimsel çözümleme yapmadan salt anlık ve gerekçesiz bilgi ile karara yönelerek, tarihsel yürüyüşte çok önemli belirleyici olan nesnel koşullardan soyutlanmış olarak salt öznel dokularla hareket edildiğinde iki dönem arasındaki fark anlaşılmaz olur, o zaman da AKP liderlerinin değiştiği gibi abes ve bilimsellikle ilgisiz sonuçlara varılır. Tarihte nesnel koşullar başattır; öznel dokular ise nesnel koşulların dürtüsünde birer aktör ya da piyondur. Sürecin belirlenmesinde görece başat olan nesnel koşullar havuzu, uzun erimli yürüyüş içinde, tarihsel sürecin bir noktasında, kendi gidişatına uygun öznel dokuya can verdiğinde, ne hazindir ki, öznel doku bunu kendi becerisi ve tarih yaratma gücü olarak algılar ve hemen hiçbir şeyin farkında olmayarak eser savurur.

Bana öyle gözüküyor ki, gelecek dönem antropologları günümüzü incelerken, sanırım, bizleri acıma duygusu ile karışık olarak, felsefeden yoksun küt ve faşizan eğilimlere yatkın topluluk yığınları olarak niteleyecektir. Böyle topluluklar kendilerini yönetemeyeceğinden, başlarına itaat edecekleri bir lider, bir şef ya da bir faşist isterler. O lider yalan söylese de ona taparlar, çünkü cehalet düzeyinde onu kendileri ile özdeşleştirirler. Ne var ki, felsefesiz toplumun başına geçen hırslı öznel doku, içinde sürüklendiği nesnel havuzu algılayamadan, tüm toplumu büyük nehrin akışına atar. İşte o zaman da, nehrin akışından yarar sağlayanlar da o lideri benimser. Öznel dokunun felsefeden yoksun ve hırslı olması, büyük güçler tarafından yönetilmeye olanak sağlayan yapı oluşturması açısından fevkalade önemlidir.

TÜM OPERASYONLAR DEMOKRASİ ADINA DEĞİL, EMPERYALİZM ADINADIR

AKP bir siyasi parti olmanın çok ötesinde, emperyalizme uygun sosyal kalkışın Türkiye’deki siyasi organıdır. Türkiye’deki siyasi kalkış ise, dünya kapitalizminin emperyalist devinimine paralel seyrettiğinden, emperyalizme hizmet sürecinde zamanla erimeye ve sonunda birlikte mahvolmaya mahkûmdur. Bu süreçte son dönemde hemen tüm toplumsal kurum ve organlarda girişilmiş yıkıcı operasyonlar da, nesnel koşulun belirlediği bilinçsiz öznel doku misyonu ile açıklanabilir. Türkiye emperyalizmin son aşamasına sadık bir hizmetkâr olarak uyumlaştırılırken, geçmiş kural ve koşullara göre bir nebze de olsa özgürce şekillendirilmiş olan tüm kurumlar değiştirilmeli idi. Tüm operasyonlar demokrasi adına değil, emperyalizm adına yapılmaktadır. Zamana göre değişim da zaten budur.

Tarihsel yürüyüş kapitalist üretim ilişkisi hoyratlığı şemasında gerçekleştiğinden, ya bu yürüyüş dışına çıkılacak ya da bu hoyratlık yaşanacaktır. Duvar’ın yıkılışı öncesinde emperyalistlerin “Marx hayali”nden neden bu denli korktukları çok açıkça ortaya çıktı. Bu hayalin yok olduğu günümüz ortamında, nesnel koşulu yaratan başat unsurlar artık yerkürenin her yerinde kendi hizmetkârlarını işbaşına getirip, dünya halklarını ezerek emirleri altına alabilmekteler. Arap Baharı ve komşularımızdaki durumda görüldüğü gibi! “Ampul aydınları”nın özgürlük dedikleri de sadık hizmetkâr bir öznel yaratığın güdüsü ile nesnel havuzun asidinde topluca erimek olsa gerek!

Prof. Dr. İzzettin Önder

Odatv.com

arşiv