Türkiye’nin konuştuğu dizi hangi yapımlardan ilham aldı

Elçin Demiröz yazdı...

Charles King’in, İstanbul'un dar görüşlü imparatorluk başkentinden çok uluslu modern bir şehre dönüşümünü anlatan ve aynı isimli romanından uyarlanan Netflix’in 8 bölümlük yeni dizisi Pera Palas’ta Gece Yarısı seyirciyle buluştu. Yayımlandığı gün itibariyle Türkiye’de ilk sıraya oturan yapımın başrollerini Hazal Kaya, Tansu Biçer, Selahattin Paşalı, Engin Hepileri ve Yasemin Szawlowski paylaşırken yönetmen koltuğunda Rise of Empires : Ottoman’dan tanıdığımız uluslararası birçok ödülün sahibi Emre Şahin ile birlikte Altın Koza ödüllü Nisan Dağ oturuyor.

Türkiye’nin konuştuğu dizi hangi yapımlardan ilham aldı - Resim : 1

Senaryosunu Elif Usman’ın yazdığı dizinin hikayesi tarihi olaylar etrafından dönen kurgusal bir anlatıdan oluşuyor. Pera Palas’ın 130. yılında bir haber için görevlendirilen genç gazeteci Esra’nın, Agatha Christie’nin kaldığı 411 numaralı odadan bir anda 1919 yılına giderek o günlerin siyasi gündemine dahil olmasını ve tarihi değiştirecek kilit bir kişi haline gelmesini konu alıyor.

Milli Mücadele yıllarındaki önemli bir zaman aralığına, Mustafa Kemal’in Samsun’a çıkmadan önceki birkaç gününe odaklanan yapım, Atatürk’e hayran kişiliğiyle bilinen kurgusal karakter Peride’nin hikayesi ve Esra’nın bugünkü düşünce biçimi üzerinden ilerliyor. Yapım bu anlatıyı ekrana taşırken günümüz izleyicisinin merakını taze tutacak gizem, fantastik ögeler, dönem tasviri ve komedi unsurlarından da büyük oranda yararlanıyor. Zaman yolculuğu ile tarihsel figürlere yer vermesi, öte yandan da tarihi bir oteli merkezine alması sebebiyle dizi, Paris’te Gece Yarısı (Midnight in Paris) ve Büyük Budapeşte Oteli (The Grand Budapest Hotel) gibi filmlerden de epeyce ilham almışa benziyor.

Aslında yapımın günümüz Türkiye’sinde anlatmaya kalkıştığı hikaye oldukça manidar. Atatürk’ün Samsun’a çıkmadan birkaç gün önce ona düzenlenecek bir suikastı durdurmayı merkezine alırken, tarihin farklı akması durumunda oluşabilecek alternatif bir senaryoyu da, yani 40’lı yıllarda İstanbul’un batı işgali altında olduğu ve Türkçe konuşanın cezalandırıldığı hatta öldürüldüğü bir ortamı da yansıtmaktan çekinmiyor. Öte yandan, işlediği tarihsel doku, panorama, aşkın içinde kaybolmayan bir gönül hikayesi, siyasi arka plan, çeşitli komplolar ile birlikte günümüzden bu döneme daha “z kuşağı” gözünden bakması açısından çok katmanlı bir işe soyunmuş, altından da nispeten başarıyla kalkmış görünüyor.

Türkiye’nin konuştuğu dizi hangi yapımlardan ilham aldı - Resim : 2

ÇOK YAKIŞAN OYUNCULUKLAR

Yetimhanede büyüyerek kendini bu hayatta ispatlama gayretinde olan Esra ile geçmiş yaşamda tarihsel bir rolü olan Peride karakterine Hazal Kaya hayat veriyor. Kaya’nın uzun bir süre ekranlardan uzak kaldıktan sonra ilk ve muhtemelen en büyük rollerinden biri. Zaten ona ayrılan ekran süresinden de kendisinin, yapımın taşıyıcı kolonu olduğunu söylemek mümkün. Kaya ile ilgili ikiye ayrılan bir izleyici var. Kaya’yı ve oyunculuğunu beğenip beğenmeyenler keskin olarak ayrılmış durumda. Aslında burada senaryonun yaratmak istediği Esra karakterindeki toy, heyecanlı, komik ve coşkulu yönün altını çizmekte yarar var. Zira Kaya’nın role giremeyip, kendini oynadığını düşünenler için Kaya’nın geçmiş yaşamdaki gerçek Peride’ye verdiği hayat gayet yeterli gözüküyor. Sadece gösteri dünyasına girerek dönemin dokusuyla pek de örtüşmeyen Sezen Aksu ve Britney Spears performanslarına gerek var mıydı bilinmez… Keza hikaye bugünün gözünden, derin olmak yerine biraz da yeni neslin merakını cezbedecek basitlikte, çokça yinelediği “Ahmet Abi” söylemiyle hafif çiğleşen, karikatürize bir karakter inşa etmeyi uygun bulmuş. Bunun faturasının Kaya’ya kesilmesi, oyuncunun gösterdiği çaba karşısında biraz haksızlık gibi görünüyor. Zira Kaya, kendinden isteneni elinden gelen en iyi şekilde yapmış.

Türkiye’nin konuştuğu dizi hangi yapımlardan ilham aldı - Resim : 3

Milli Mücadele yıllarına dayanan bu tür tarihsel imgelerle dolu bir hikayede Esra karakterinin az boyutlu işlenmesinin aksine Halit rolüne hayat veren Selahattin Paşalı, Ahmet karakterini canlandıran Tansu Biçer, Reşat rolüyle karşımıza çıkan Engin Hepileri ve Sonya olarak sadece duruşuyla bile izleyiciye çok şey geçiren Yasemin Szawslowski’ye değinmezsek olmaz. Her biri hem dönemin ruhuna, hem de duygusuna çok yakışan oyunculuklar sergilemişler.

Dönem yapımlarının en büyük açmazlardan biri set hissinden sıyrılamaması ve bu nedenle de yapay bir atmosferi aşmakta zorlanması oluyor. Pera Palas’ta Gece Yarısı bu nüvelerden nispeten uzak bir yerde kalmış. Tabii burada hem Şahin’in Hollywood tozu yutmuş, ödüllü görüntü yönetmenliğinden gelen geçmişi, hem de yine Rise of Empires : Ottoman’dan tanıdığımız ve birçok başarılı yapıma imza atmış görüntü yönetmeni Clint Lealos’un deneyimini es geçemeyiz. Keza zaten Pera Palas’ın bu tip bir hikayeye ev sahipliği yapabilecek harikulade bir mekan olmasının yanı sıra kullanılan dekor, kostüm ve aksesuarların da oldukça başarılı harmanlandığını söylemek mümkün.

Kısaca Pera Palas’ta Gece Yarısı’nın, özellikle uluslararası izleyicinin ilgisini çekecek matematiği ufak tefek eksiklerle yakaladığını söylemek mümkün. Hem fantastik hem de dönem dizisi olarak riskli sularda yüzmesine rağmen içeriğine biraz daha efor sarf edilirse gelecek vaat ediyor, zaten finaliyle de 2. sezona bariz bir göz kırpıyor.

Elçin Demiröz

Odatv.com

PERA PALAS'TA GECE YARISI KİTABINI SATIN ALMAK İÇİN TIKLAYINIZ

Türkiye’nin konuştuğu dizi hangi yapımlardan ilham aldı - Resim : 4
Elçin Demiröz Pera Palas’ta Gece Yarısı