TÜRKİYE BU SÜRECE NASIL GELDİ

Taşlar yerinden oynadı. Türkiye artık geri dönüşü asla olmayan bir yola girdi. Bazı televizyon yorumcularının söylediği gibi, “yumuşak geçiş” falan...

Taşlar yerinden oynadı.

Türkiye artık geri dönüşü asla olmayan bir yola girdi.

Bazı televizyon yorumcularının söylediği gibi, “yumuşak geçiş” falan da değil bu olay. Ciddi bir sarsıntı ve Türk ordusunun geleceği açısından da sıkı bir sınav…

Açıkçası, AKP buna hazırdı ve bekliyordu da. Bütün planlar da bu konu üzerine oturtulmuş, Necdet Özel Jandarma Genel Komutanlığı’na “çeke çeke” getirilmişti.

Jandarma Genel Komutanlığı’ndan Genel Kurmay Başkanlığı’na terfi ise üçlü kararname ile bile hallolabilecek bir “vekâlet” işlemiyle de çözümlenebilirdi.

Daha önemlisi, arkadan gelen komutanların da önü kesilmiş, Işık Koşaner ve üç kuvvet komutanın planladığı komutanların göreve gelmesi engellenmişti.

Buraya kadar her şey AKP’nin istediği biçimde gelişti.

Hasdal’dakilerle birlikte ordunun büyük bölümü çökertilmiş oldu.

Ama unutulan şudur: Bu ülke bu kadar açıkça yapılan, bir ülkenin kendi ordusunu tasfiyesine bu kadar “mal” gibi bakan bir ülke değil.

Şimdi artık şu açığa çıktı: Ordu ile ilgili söylenen her sözün arkasında “darbe” arayanlar, aynı gerekçeyi zırt pırt sunamayacaklar.

“Darbeye ben de karşıyım,” diye illa ortaya bir darbe lafını sokuşturup “aklınızdan çıkarmayın ha” yaklaşımdaki sözde solcu aydınlarımız da sözlerine artık bu şekilde başlayamayacaklar ya da başlasalar da inandırıcı olamayacaklar.

12 Eylül faşist darbesinin, bu günlerin mimarı olan ordu zihniyetinin artık ortadan kaldırıldığını savunan mevcut iktidar, orduya olan gizli nefreti çok iyi kullanmasını bildi.

12 Eylül’ü, 28 Şubat’ı yaşayanlar bilir ki, bütün bu askeri girişimler bu ülkenin aydınlarını yok etmek üzere yaratıldı.

İlk kez ordu, kendi başının da giyotine gittiğini gördü ama geç kalmıştı.

Darbe falan söylentileri hep yaratılıyor, uyduruluyor ve ordunun 12 Eylül’ü yaratan hiçbir yanlışını düzeltmeye kalkmayan iktidar için “orduyu tasfiye ediyor” olmasına memnuniyetle bakıyordu.

Şimdi, üç kuvvet komutanı ile birlikte emekliliğini isteyen genelkurmay başkanı, cumhuriyet tarihinde görülmemiş bir “ilke” imza attılar.

Bunu geçiştirmek de, hafife almak da, “Çin’de bile bu kadar çok general yok,” demek de sistemi ve bu sistemi cansiperane koruyan yandaşları zor durumda bırakacak.

“Aman efendim, Türkiye’nin canına okuyan bir vesayeti ortadan kaldırdık,” söylemleri pek itibar görmeyecek.

Ortadoğu gibi ateşin ve barutun yan yana olduğu bir coğrafyada, Belçika, Hollanda veya İsviçre gibi bir sembolik orduyla yaşayamazsınız. Bunu bilmiyor mu baştakiler? Elbette biliyorlar. Kendi ordusunu yaratmaya çalışan AKP’nin bunu ne derece başarabileceğini de zaman gösterecek.

Böyle yazılar yazmak belki şu anda daha güç, belki bir süre sonra daha da güç hale getirilecek, ama üfleyerek yel değirmeni çeviremezsiniz…

Sistem kendi kendini satın almaya başladı…

Artık satın alınacak veya satılacak bir şey kalmadığından, birbirlerini satın almaya başlamaları da kaçınılmazdı.

Gidiş hoş değil, ama dünkü gibi de değil.
Mümtaz İdil

Odatv.com

12 eylül AKP yandaş medya arşiv