Tüm bilinmeyenleriyle bireysel başvuru

Öncelikle belirtelim ki bu yazı bir bilgilendirme yazısı olacaktır. Bireysel başvuru hakkı güncel bir konu olmakla birlikte, Türk hukukuna yeni...

Öncelikle belirtelim ki bu yazı bir bilgilendirme yazısı olacaktır. Bireysel başvuru hakkı güncel bir konu olmakla birlikte, Türk hukukuna yeni getirilmiş bulunduğundan bilinmeyenleri çoktur.

Bireysel başvuru hakkı 2010 değişikliğiyle Anayasa’da düzenlenmiştir.

Anayasa’da genel kural konulduktan sonra Anayasa Mahkemesinin kuruluşu, Genel Kurul ve bölümlerin yargılama usulleri, Başkan, başkanvekilleri ve üyelerin disiplin işlerinin yasayla; Mahkeme’nin çalışma esasları, bölüm ve komisyonların oluşumu ve işbölümünün de kendi yapacağı İçtüzükle düzenleneceği kurala bağlanmıştır.

Bunun üzerine eski yasa yürürlükten kaldırılarak 6216 sayılı “Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Yasa” ile eski içtüzük yürürlükten kaldırılarak “Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü” yürürlüğe konulmuştur. İncelememiz Anayasa yanında bu Yasa ve İçtüzüğe dayanmaktadır.[1]

AYM’NİN YENİ YAPISI VE ÇALIŞMA YÖNTEMİ

Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) bireysel başvuruları karara bağlama görev ve yetkisi verilmiştir. Buna bağlı olarak AYM’nin yapısı da değiştirilmiştir. Önce yalnız Genel Kurul biçiminde çalışan Mahkeme, değişiklikten sonra Genel Kurul, Bölüm ve Komisyon biçiminde çalışır olmuştur.

AYM 17 üyeden oluşmaktadır. Kendi içlerinde bir başkan, iki başkanvekili seçmektedirler. Genel Kurul Başkan, 2 başkanvekili ve 14 üyeden oluşmakta; Başkan ve en az 12 üye ile toplanmaktadır.

Mahkeme’de iki bölüm (Birinci Bölüm, İkinci Bölüm) bulunmaktadır. Her bölüme üçer komisyon bağlıdır. Her bölüm bir başkanvekili ve yedi üyeden oluşmakta; bölümler başkanvekilinin başkanlığında dört üye ile toplanıp karar vermektedir. Komisyonlar ise ikişer üyeden oluşmakta; kıdemli üye başkanlık yapmaktadır.

Anayasa’ya göre, bireysel başvurular bölümlerce karara bağlanmakta, başvuruların “kabul edilebilirlik incelemesini” yapmak üzere komisyonlar oluşturulabilmektedir. Diğer tüm davaların karara bağlanma yeri Genel Kurul’dur.

Genel Kurul, bölümler ve komisyonlara bağlı çalışan raportörler incelemeyi yapıp rapor yazmaktadırlar.

BİREYSEL BAŞVURU HAKKI KAPSAMI VE KOŞULLARI

AYM’ne verilen bireysel başvuruya ilişkin görev ve yetki, yurttaşlarımız yönünden yeni bir hak arama yöntemi olarak karşımıza çıkmaktadır.

Bireysel başvuru hakkının konusu ve kapsamı nedir, kimler bu haktan yararlanabilir, haktan yararlanmanın koşulları nelerdir, sorularına yanıt vermeye çalışacağız.

Anayasamıza göre; herkes, Anayasa’da güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından ihlal edildiği iddiasıyla AYM’ne başvurabilir.

Yasa’da AİHS yanına “buna ek Türkiye’nin taraf olduğu protokoller” de eklenmiştir. Eklenmeseydi de bu protokoller, bir maddesiyle Sözleşmeye dahil edildiklerinden sonuç değişmeyecek, hak ihlallerinde bu protokollerle getirilen temel hak ve özgürlük ihlalleri de kapsama girecekti. Ama kapsama böylece açıklık getirilmiştir.

Anayasa’da belirtilen kamu gücü, eylem, işlem ve ihmali ile hakkı ihlal edecek karar verme yetkisine sahip olanlardır. Yargı ve idare kuşkusuz kamu gücünün ilk akla gelenleridir.

Anayasa’ya göre, başvuruda bulunabilmek için “olağan kanun yollarının tüketilmiş olması” koşuldur.

Yasa’da bu koşul biraz daha ayrıntılı anlatılmıştır. Yasa’ya göre, ihlale neden olduğu ileri sürülen işlem, eylem ya da ihmal için yasada öngörülmüş “idari ve yargısal başvuru yollarının” tümünün bireysel başvuru yapılmadan önce tüketilmiş olması gerekir.

Anayasa ve Yasa böyle söylemekle birlikte, çok yeni olan bu konuda içtihatlar, kimi açıklanmaya gereksinim duyulan konularda devreye girmektedir. Örneğin Twitter yasağının kaldırılmasına ilişkin kararda bu yaşanmıştır. İktidar ileri gelenleri tarafından “iç hukuk yollarının tüketilmediği” gerekçesiyle, Twitter kararıyla “Anayasa’nın alenen çiğnendiği” söylenebilmiştir.

Oysa Mahkeme, “(ı) Kanun yollarının tüketilmesinden bir sonuç alınması beklenmiyorsa, (ıı) başvuruya konu normun esaslı anayasal sorunlar ortaya koyması ve mahkemenin kararının somut olay dışında benzer birçok durumu aydınlatacak olması söz konusuysa ve (ııı) başvuruya konu işlemin derhal uygulanması nedeniyle ağır ve başka türlü giderilemeyecek bir zarar söz konusuysa”[2] yasal yolların tüketilmesine bakmamaktadır.

Nitekim Twitter kararında AYM, önce idare mahkemesine başvurulduğunu, idare mahkemesinin yürütmeyi durdurma kararı verdiğini[3], idarenin bu kararı uygulamadığını saptamış; “Yargı kararının ne zaman uygulanacağı konusunda belirsizliğin sürmesi nedeniyle ihlalin ortadan kaldırılması için başvurucunun yeniden idare mahkemesine başvurmasının etkili bir yol olmadığı” sonucuna vararak başvuruyu kabul edilebilir bulmuştur.

Sonrasında da, Twitter’ı yasaklayan idari işlemin Anayasa’nın 26. maddesiyle güvence altına alınan ifade özgürlüğünü ihlal ettiğine karar vermiştir. İhlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için de kararın birer örneğinin Bilgi ve İletişim Teknolojisi Kurumu’na (BTK), Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’na (TİB) ve Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’na gönderilmesine hükmetmiştir.[4]

AYM, eğer bir “etkili yargı yolu” varsa başvuruyu kabul etmemektedir. Nitekim 1 Mayıs-Taksim başvurusunu “başvuru yollarının tüketilmemiş olması” nedeniyle reddetmiştir.

BİREYSEL BAŞVURU YAPILAMAYACAK İŞLEM VE KARARLAR

Yasa’da bireysel başvuru hakkının istisnaları şöyle sayılmıştır:

-Yasama işlemleri (yasa ve Meclis kararı gibi),

-Düzenleyici idari işlemler (tüzük, yönetmelik, genelge gibi),

-AYM kararları,

-Anayasa’nın yargı denetimi dışında bıraktığı işlemler (Cumhurbaşkanı’nın tek başına yaptığı işlemler, HSYK’nın meslekten çıkarma dışındaki kararları, YSK kararları).

Sayılan bu işlemler ve kararlar bireysel başvurunun konusu olamaz. Örneğin bir yasanın ya da bir yönetmeliğin, herhangi bir temel hak ve özgürlüğü ihlal ettiğinden söz edilerek başvuruda bulunulamaz. Ancak bu yasa ya da yönetmeliğin uygulanması sırasında bir hak ya da özgürlüğün ihlali söz konusu olursa, hak ya da özgürlüğü ihlal edilen kişinin başvuruda bulunma hakkı vardır.

Örneğin, Twitter yasağı konusunda aldığı karar nedeniyle AYM eleştirilirken, “İdari işlem için başvuru yasağı var, aldığı karar hukuka aykırı” bile denilebilmiştir. Oysa Yasa ile yasaklanan idari işlemlere karşı başvuru değil, “düzenleyici idari işlemlere” karşı başvurudur. Onun da içeriği yukarıda belirtilmiştir. Tersi durum hakkın özüne aykırı olur. Yani bir hakkı ihlal edilen kişinin, bu hakkı ihlal eden idari işleme karşı başvuruda bulunamaması bireysel başvuru hakkının özüne aykırı düşer.

HANGİ TEMEL HAK VE ÖZGÜRLÜKLER

Anayasamıza göre bireysel başvuru hakkından, aşağıdaki açıklamalar bağlamında “herkes” yararlanabilir.

Bireysel başvuru hakkının konusu, “kamu gücü tarafından ihlal edilen temel hak ve özgürlüklerdir.”

“Hangi temel hak ve özgürlükler?” sorusu da, anayasal kuralda yanıtını bulmaktadır. Bireysel başvurunun kapsamındaki temel hak ve özgürlükler, “Anayasa’da güvence altına alınmış, aynı zamanda AİHS kapsamındaki temel hak ve özgürlüklerdir. Yani hem Anayasamızda hem de AİHS’nde bulunan temel hak ve özgürlükler başvuru kapsamına girmektedir.

Hemen belirtelim ki, AİHS’nde bulunan tüm temel hak ve özgürlükler Anayasamızda da yer almıştır. Bunlar şunlardır:

-Yaşama hakkı, işkence ve onur kırıcı ceza ve işlem yasağı. (AİHS/m.2,3; AY/m.17)

-Zorla çalıştırma ve angarya yasağı. (AİHS/m.4; AY/m.18)

-Kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı. (AİHS/m.5; AY/m.19) (Gözaltı ve tutuklamanın makul süreyi aşmaması kuralı AİHS’nin bu maddesinde yer almaktadır)

-Özel yaşamın ve aile yaşamının gizliliği ve korunması, konut dokunulmazlığı ve iletişim özgürlüğü. (AİHS/m.8; AY/m.20-22,41)

-Düşünce, vicdan ve din özgürlüğü. (AİHS/m.9; AY/m.24,25)

-Düşünceyi açıklama, ifade ve basın özgürlüğü. (AİHS/m.10; AY/m.26-32)

-Adil yargılanma hakkı, masumiyet karinesi, savunma ve tanık dinletme hakkı ile suç ve cezaların yasallığı ilkesi. (AİHS/m.6,7; AY/m.36-39)

-Dernek kurma hakkı, sendikalaşma, toplantı ve gösteri yapma hak ve özgürlüğü. (AİHS/m.11; AY/m.33,34,48-55)

-Hak arama özgürlüğü. (AİHS/m.13; AY/m.40)

-Mülkiyet hakkı. (AİHS’ne ek 1 sayılı Protokol/m.1; AY/m.35)

-Eğitim hakkı. (AİHS’ne ek 1 sayılı Protokol/m.2; AY/m.42)

-Seçme hakkı. (AİHS’ne ek 1 sayılı Protokol/m.3; AY/m.67)

-Yerleşme ve serbest dolaşım özgürlüğü. (AİHS’ne ek 4 sayılı Protokol/m.2; AY/m.23)

Yurttaşlarımız, bu hak ve özgürlüklerin, kamu gücünü oluşturan idare ya da yargı tarafından eylem, işlem ya da ihmal sonucu ihlal edildiği kanısındaysa, AYM’ne bireysel başvuru yaparak haklarını burada arayabileceklerdir.

BİREYSEL BAŞVURU HAKKINA SAHİP OLANLAR

Bireysel başvuru ancak ihlale yol açtığı ileri sürülen işlem, eylem ya da ihmal nedeniyle güncel ve kişisel bir hakkı doğrudan etkilenen Türk yurttaşı gerçek kişiler ile özel hukuk tüzelkişileri tarafından yapılabilir. Özel hukuk tüzel kişileri yalnızca tüzel kişiliğe ilişkin hakların ihlal edildiği gerekçesiyle bireysel başvuruda bulunabilir.

Kamu tüzel kişilerinin ve yabancıların bireysel başvuru hakkı yoktur.

Bireysel başvurunun, başvuru yollarının tüketildiği tarihten; başvuru yolu öngörülmemişse ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren otuz gün içinde yapılması gerekir.

Bireysel başvurular, doğrudan AYM’ne yapılabileceği gibi, mahkemeler ya da yurt dışı temsilcilikler aracılığıyla da yapılabilir.

30 günü aşan başvurular ile posta yolu ile gelen başvurular kabul edilmemektedir. AYM’nin her iki konuya ilişkin pek çok kararı bulunmaktadır.

BİREYSEL BAŞVURU YAPILDIĞINDA SİSTEM ŞÖYLE ÇALIŞMAKTADIR:

Başvurunun kabul edilebilirlik incelemesi komisyonlarda yapılmaktadır. Başvuru komisyon raportörüne havale edilmekte, raportör başvuruyu “kabul edilebilirlik” yönünden inceleyip raporunu vermektedir. Rapor komisyonda görüşülmekte, başvurunun “kabul edilebilir” olup olmadığına karar verilmektedir.

Burada bir parantez açıp bir Anayasa’ya aykırılıktan söz etmek isteriz. Bize göre yasanın, komisyonlara kabul edilebilirlik “kararı verme” yetkisi tanıması Anayasa’ya aykırıdır. Çünkü Anayasa’da, komisyonlara yalnızca bireysel başvuruların kabul edilebilirlik “incelemesi”ni yapma yetkisi verilmiştir. Nitekim Anayasa’nın bir başka kuralında da, kabul edilebilirlik ya da esas yönünden ayrım yapılmadan “bireysel başvuruların bölümlerce karara bağlanacağı” açıkça ifade edilmiştir.

Kurallara dönersek; Yasa’ya göre, eğer komisyon başvurunun “kabul edilebilirlik koşullarını taşımadığına” oy birliği ile karar verirse, bu karar kesindir ve ilgililere tebliğ edilir. Esas incelemeye geçilmez.

Oybirliği sağlanamadığı için kabul edilebilirliğine komisyonda karar verilemeyen başvuruların kabul edilebilirliğine bölümde karar verilmektedir. Kabul edilebilir bulunan başvuruların esas incelemesi bölümlerde yapılmakta ve karar verilmektedir.

Bireysel başvurunun kabul edilebilirliğine karar verilmesi durumunda, başvurunun bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına gönderilmektedir. Adalet Bakanlığı gerekli görürse görüşünü yazılı olarak Mahkemeye bildirmektedir.

Esas olan Mahkeme’nin karar vermeden önce Bakanlık yanıtını ya da yanıt için verilen sürenin dolmasını beklemesidir. Ancak Mahkeme, içtihadının oluştuğu alanlarda ya da ivedilikle karar verilmesi gereken durumlarda Bakanlık yanıtını beklemeden karar verebilmektedir.

BAŞVURUNUN KARARA BAĞLANMASI

Esas inceleme sonunda, başvuranın hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi durumunda, ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere de hükmedilir. Ancak yerindelik denetimi yapılamaz, idari eylem ve işlem niteliğinde karar verilemez.

Bölümler, esas inceleme aşamasında, temel hakların korunması için zorunlu gördükleri “önlemlere” kendiliğinden ya da başvuranın istemi üzerine karar verebilir.

Bölümlerde esas yönünden inceleme dosya üzerinden yapılır. Gerekli görülmesi durumunda duruşma yapılmasına da karar verilebilir.

Bölümlerin, bir mahkeme kararına karşı yapılan bireysel başvurulara ilişkin incelemeleri, bir temel hakkın ihlal edilip edilmediği ve bu ihlalin nasıl ortadan kaldırılacağının belirlenmesi ile sınırlıdır. Yoksa kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlarda inceleme yapılamaz.

Yani örneğin mahkemelerin yaptığı gibi delillerin değerlendirilmesi ya da Yargıtay ve Danıştay’da yapıldığı gibi temyiz incelemesi gibi incelemeler yapılamaz. Yalnızca “hak ihlalinin olup olmadığına” karar verilir ve ortadan kaldırılmasının yolu gösterilir.

Saptanan ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuksal yarar bulunmayan durumlarda başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir ya da genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir.

Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak biçimde ve olanaklar ölçüsünde dosya üzerinden karar verir.

Örneğin, İlker Başbuğ kararı uzun tutukluluk nedeniyle “kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkının”; Mustafa Balbay kararı da hem aynı neden hem de seçilme hakkının ihlali gerekçesiyle verilmiştir.[5] Yerel mahkemeye (İstanbul 13. ACM) gönderilen kararlar derhal uygulanmış ve adı geçenler salıverilmiştir.

Bundan da anlaşılacağı gibi Balyoz davasında en önemli çözüm yeri AYM’dir. Mahkeme vereceği “hak ihlali” kararıyla yeniden yargılamanın önünü açabilir. Başvurular uzun süredir Mahkeme’de beklemektedir. Balyoz davasının düzmece delillere dayandırıldığı son TÜBİTAK raporunun 5 no.lu hard disk konusunda verdiği “sahte” raporuyla da bir kez daha kanıtlanmıştır. Kanıt denilen dijitallerin sahte olduğu, içerdikleri maddi yanlışlarla 2 bin kez gözler önüne serilmiş ve onlarca bilirkişi raporuyla ortaya konulmuştur. Ortada adli yargılama hakkının ihlal edildiğini gösteren bunca delile karşın Mahkeme’nin bu denli duyarsız yaklaşımını anlamaya olanak yoktur.

Bölümlerin esas hakkındaki kararları gerekçeleriyle birlikte ilgililere ve Adalet Bakanlığına tebliğ edilmekte, ayrıca Mahkeme’nin internet sayfasında yayımlanmaktadır. AYM gerekli gördüğü kararları Resmi Gazete’de de yayımlamaktadır.[6]

Şunu belirtmekte yarar bulunmaktadır ki, komisyonlar arasındaki içtihat farklılıkları bağlı oldukları bölümler; bölümler arasındaki içtihat farklılıkları ise Genel Kurul tarafından karara bağlanmaktadır.

BAŞVURU HAKKININ KÖTÜYE KULLANILMASI

Mahkemece, bireysel başvuru hakkını açıkça kötüye kullandığı saptanan başvurucular aleyhine, yargılama giderlerinin dışında, ayrıca ikibin liradan fazla olmamak üzere disiplin para cezasına hükmedilebilmektedir.

Bitirmeden, bireysel başvuru yapabilmenin harca bağlı bulunduğunu da belirtmek gerekir.

Bülent Serim

Odatv.com

[1] Bireysel başvuru hakkı Anayasa’nın 148 ve 149., Yasa’nın 45-51., İçtüzüğün ise 27-34. maddelerinde düzenlenmiştir.

[2] Çiğdem Toker, Cumhuriyet, 26.04.2014

[3] Ankara 15. İdare Mahkemesi’nin 25.03.2014 günlü kararı

[4] AYM İkinci Bölüm’ün 02.04.2014 günlü, B.No:2014/3986 sayılı kararı

[5] Mustafa Balbay kararı: Birinci Bölüm, 04.12.2013 günlü, B.No 2012/1272 sayılı; İlker Başbuğ kararı: İkinci Bölüm, 06.03.2014 günlü, B.No 2014/912 sayılı.

[6] Pek çok örneği vardır. Örneğin; Mustafa Balbay kararı 13.12.2013 günlü; İlker Başbuğ kararı 11.03.2014 günlü; Twitter kararı 03.04.2014 günlü Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.

anayasa mahkemesi mustafa balbay Bireysel Başvuru arşiv