Usta sanatçının ardından... Timur Selçuk dendiği zaman herkesin aklına bu gelir

Kaan Çağlayangöl yazdı...

Cuma günü öğle saatlerinde, Timur Selçuk’u kaybettiğimizin haberini aldım. Benim için derin bir üzüntü… O acı haberi aldığım andan itibaren telefonum da peşi sıra çalmaya başladı. Timur Selçuk’u seven ve tanıyan herkes birbirinden “acaba bir haber alabilir miyim” telaşıyla telefona sarılmıştı.

Öncelikle şunu söylemek isterim; bu haber benim için bir şok etkisi yaratmıştı çünkü Timur Selçuk’u böyle ansızın kaybedeceğimizi bugüne kadar aklımın ucundan bile geçirmemiştim, bir an olsun bile böyle bir şeyi düşünmemiştim. Çünkü Timur Selçuk, hayata sıkı sıkıya bağlı ve adeta yerinde duramayan, son derece enerjik bir yapıya sahipti. 2-2,5 saat boyunca süren konserlerinde de aynı eforu büyük bir başarıyla sergiliyordu. Yıllardan bu yana dinamik ve üretken bir insandı. Tüm bu nedenlerden dolayı Timur Selçuk’un ölüm haberini alır almaz aklıma gelen ilk soru “nasıl olur?” sorusu oldu.Bir yandan ise kendime şu soruyu soruyordum; “ölümün nedeni neyi değiştirir ki?” Sonuç olarak herkese ulaşan haber ne yazık ki doğruydu, ne yazık ki çok kıymetli Timur Selçuk’u kaybetmiştik. Şüphesiz hepimiz için büyük bir kayıp…

Timur Selçuk, müzik yazarlığı yapmaya başladığım günden bu yana kendime kılavuz olarak seçtiğim birkaç müzik adamından birisiydi. İzmir’e konsere geldiğinde sohbet ettiğim, ara sıra telefonla konuştuğum, aklımdaki soruları çekinmeden sorabildiğim ve söylediği her cümleyi hafızama kalın harflerle kazıdığım bir isim…

Usta sanatçının ardından... Timur Selçuk dendiği zaman herkesin aklına bu gelir - Resim : 1

Kendisi ile yüz yüze görüşme imkanımın olduğu 28 Şubat 2015 günü, konser bitiminin ardından kulise, Timur Selçuk’un yanına gitmiştim. Kendisine her zaman sormak istediğim bir soruyu sormuştum;

“Hocam, Türkiye’de müzik nereye gider, bu işler nasıl düzelir” diye sormuştum.

“Çok kafanı yorma, etrafına bak, olan biteni seyret. Bir ülkede olan biten ne ise işte müzik de o ölçüdedir” demişti. Bu sözleri kulaklarımdan bir an olsun bile gitmedi. Müzik ile ilgili her tartışmada aklıma hala Timur Selçuk’un bu sözleri gelir.

Usta sanatçının ardından... Timur Selçuk dendiği zaman herkesin aklına bu gelir - Resim : 2

* 28 Mart 2015 - Timur Selçuk ve Kaan Çağlayangöl

Timur Selçuk her anlamda büyük bir müzik insanıydı. Tam anlamıyla bir fenomendi. Yarattığı etki alanı bir hayli büyüktü. Türkiye’de, müzik çevresinde etkilemediği insan neredeyse yok gibiydi. Ayrıca yüzlerce öğrenci yetiştirmiş bir hocaydı. Çok kişide emeği vardı. Elbette bu düşüncelere sahip olan tek kişi ben değilim. Müzikle ilgilenen yüzlerce kişinin benimle aynı düşüncelere sahip olduğundan eminim. Timur Selçuk’un ölümü sadece benim için ya da müzikle iç içe olan bizler için değil, Türkiye için büyük bir kayıp oldu.

Türk müziğinin çok sesli hale gelmesi için verdiği emekler, İstanbul Oda Orkestrası ile yaptıkları, aranjörlük yaptığı şarkılar ve albümler, hit ve liste başı olmuş döneminin en önemli şarkıları ve albümleri, Türkiye sevdalısı, müthiş bir Atatürkçü, iyi bir baba, eş, kardeş ve evlat. Elbette bu satırlara sığmayacak kadar başarı ve büyük bir müzik yaşamı…Her yönüyle eşsiz bir kariyer.

Usta sanatçının ardından... Timur Selçuk dendiği zaman herkesin aklına bu gelir - Resim : 3

Timur Selçuk, yeri asla doldurulmayacak bir insan olarak hatıralarımızda her zaman yer alacaktır. Gerek karakteri, gerekse müziğe bakışı bambaşkaydı. Çağdaş, ufku açık ve son derece araştırmacı idi. Yaşamı boyunca ürettikleri ve ortaya koyduğu eserlerle dinleyicisine ve seyircisine çok güzel duygular yaşattı. Türkiye’de popüler müziğin doğru düzgün yapıldığı yıllarda yaptığı besteler bugün hala güncelliğini koruyor. Timur Selçuk’un yaptığı düzenlemelerin gerek armoni gerekse sound olarak üzerine hala çıkılamadığını düşünüyorum.

Sevgili Murat Bardakçı’nın 06.04.2015 tarihinde Haberturk’te yayınlanan “Kayahan ve Türk Popu” başlıklı köşe yazısında da belirttiği gibi;

“Senelerce devam eden uyarlamaların ardından 'orijinal beste' dönemi başladı ve memlekette bir Timur Selçuk rüzgârı esti. Timur Selçuk, benim için bu işin hâlâ tek ismidir, zira bir eseri hem besteleyen, hem orkestrasyonunu yapan, hem orkestrayı bizzat idare eden ve bizzat okuyan bir başka 'artist complete' yani 'komple sanatçı' hâlâ çıkmamıştır. Zamanımızda gerçi eserlerini bizzat icra eden bazı pop müzik bestecileri vardır ama orkestra düzenlemeleri kendilerine değil, başkalarına aittir ve birçok yerde gerçek orkestranın yerini de bilgisayar programları almıştır!

Gençlik senelerini Timur Selçuk’un 'İspanyol Meyhanesi'ni, 'Sen Nerdesin?'ini 'Ayrılanlar İçin'ini yahut 'Bugün, Yarın ve Daima'sını dinleyerek geçirmiş ve kulakları bu eserlerin nağmeleri ile hâlâ dolu olanlar ne demek istediğimi gayet iyi anlayabileceklerdir...”

Evet, Murat Bardakçı’nın da yazısında belirttiği üzere Timur Selçuk gibi, bir eseri hem besteleyen, hem orkestrasyonunu yapan, hem orkestrayı bizzat idare eden ve bizzat okuyan bir başka “artist complete” yani “komple sanatçı” ülkemizde hâlâ çıkmamıştır. Türkiye’de bu özelliklere sahip birisinin ya da birilerinin çıkacağına inancım ise hiç mi hiç yok. Ülkemizin aksine sözü edilen “artist complete” örneklerini Fransa başta olmak üzere birçok Avrupa ülkesinde görebilirsiniz.

Sözü fazla uzatmayacağım; çünkü yaşadığım üzüntüyle Timur Hoca’nın ardından ne yazacağımı açıkçası ben de çok bilmiyorum.

Timur Selçuk’un gerek TV programlarında gerekse röportajlarında sıklıkla dile getirdiği bir sözü vardır;

“Dünyadaki bütün ahlaklı insanlar benim kardeşimdir, Türkiye’deki bütün ahlaklı yurttaşlar benim kardeşlerimdirler. Ahlaklı yurttaş olmaktan kaynaklanan maddi ve manevi haklarımızın önündeki engellerin kaldırılması doğrultusunda omuz omuza mücadele etmemiz gerekir. Kime karşı? Ahlaksızlıkları oluşturan ahlaksızlara karşı…”

Yaşamı boyunca bu sözleri ilke edinerek yaşadı. Hayata aynı dik duruşla ve asla eğilmeden veda etti. Müzikal olarak çizgisini hiç bozmadı, bir an için bile kalitesinden ödün vermedi, estetik duyguları her zaman ön planda tuttu. Timur Selçuk dendiği zaman herkesin aklına kalite geldi.

Yine bir TV programında “Türkiye’de olan olumsuzlukları görünce moraliniz bozuluyor mu?” sorusuna ise Timur Selçuk şöyle cevap vermişti;

“Asla, tam tersine… Paşa’nın morali bozuldu mu? Top, tüfek yokken, kuşatılmışken… Ben onun torunuyum arkadaş. Bitti. Benim yüreğimi iki kaynak besteler. Besler ve besteler. Biri zamanla ölçülen, zamanla sınırlı olan Mustafa Kemal Atatürk’tür diğeri zaman ötesi Mustafa Kemal Atatürk’tür. Ben onlarla beslenirim. Bitti.”

Evet, Timur hocam, ne yazık ki bitti. Keşke böyle bitmeseydi. Bu ülkenin sana daha çok uzun yıllar ihtiyacı vardı. Yokluğun müzik dünyasında büyük bir boşluk yaratacaktır ve dünyadaki yerin gerek insan olarak gerekse müzikal anlamda asla dolmayacaktır. Bunu çok iyi biliyorum.

Ondan çok ama çok şey öğrendik. Yaşattığın güzellikler için sonsuz teşekkürler.

Usta sanatçının ardından... Timur Selçuk dendiği zaman herkesin aklına bu gelir - Resim : 4

*TİMUR SELÇUK:

Ses sanatçısı, orkestra şefi, besteci. Babası, geleneksel Türk müziği ustalarından, besteci, ses sanatçısı, orkestra şefi Münir Nurettin Selçuk’tur. Annesi tiyatro sanatçısı ŞehimeErton’dur. Bir yandan Galatasaray Lisesinde, bir yandan da İstanbul Belediye konservatuvarında (bugün İstanbul Üniversitesi Devlet konservatuvarı), solfej, armoni ve piano bölümlerinde öğrenim gördü. Daha sonra, 1964 yılında Paris’e giderek, “Ecole Normale de Musique de Paris” müzik okuluna girdi. Bu okulun piano, orkestra şefliği ve bestecilik sınıflarına devam etti. 1965 yılından başlayarak Ümit Yaşar Oğuzcan, Faruk Nafiz Çamlıbel, gibi şairlerden şarkı formunda eserler bestelemeye başladı, ve 1967 yılında ilk plağını doldurdu. Bu plağın ilgi görmesi üzerine, Orhan Veli, Nazım Hikmet, Attila İlhan’ın şiirlerinden bestelediği şarkılarını pianosu eşliğinde seslendirerek dizi konserler başlattı. 1974’te Türkiye’ye döndükten sonra, oda müziği, tiyatro ve film müziği çalışmalarına ağırlık vermeye başladı. 1977’de “İstanbul Oda Orkestrasını” kurdu. Bu toplulukla, tümüyle özgün kendi bestelerinin yanı sıra, geleneksel müziklerimizden seçilmiş örneklerin çok sesli yorumlarını gerçekleştirdi. Gene 1977’de “Çağdaş Müzik Merkezi” adıyla kendi müzik eğitimi merkezinde öğrenci yetiştirmeye başladı.

1975 yılından başlayarak, Saadet İkesus’la şan eğitimi gördü. Kendi seslendirdiği şarkılarında, lirik sanatın kurallarına uygun bir üslup seçti. Gerek orkestra yapıtlarında ve düzenlemelerinde, gerekse sözlü ya da sözsüz sahne ve film müziklerinde, ritmik melodik ve armonik ögelerle bütünleşen bir orkestrasyon uygulayarak, modern yazı tekniklerine yer vermeye özen gösterdi, hem dramatik hem de lirik bir müzikal atmosfer yaratma yolunu seçti. Geleneksel Türk Müziği birikimini sık sık baş vurduğu zengin bir kaynak olarak değerlendirdi.

Başlıca yapıtları arasında, “Sen Nerdesin?”, “Ayrılanlar İçin”, “Beyaz Güvercin”, “İspanyol Meyhanes”i adlı şarkılar, “Nereye Payidar?”, “Tak-Tik”, “Sakıncalı Piyade”, “Küçük Adam N’Oldu Sana?”, “Rümuz Goncagül”, “Galileo Galilei”,”Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz”, “Halide”, “Lozan”, “Abdülcanbaz”, “Woyzeck” adlı oyun müzikleri, oda müziği yapıtları olarak Paris Mektupları, (gitar ve yaylılar için), Saksağan, (soprano saksafon ve yaylılar için) Bir Çift Sözüm Var (solo kontrabas ve yaylılar için), Bentler (arp ve nefesli sazlar için), Pireli Yapıt (iki piano için), Yolculuk (Piano, keman, klarinet için Mishigan Üniversitesi Verdehr Trio siparişi), şan ve Piano için çağdaş Türk şairlerinden şarkılar, Tarih Merdiveni bale süiti, Mevlana uvertürü, Yunus Emre bale müziği, Üç İstanbul orkestra süiti ve film müziği, Bir Uzay Masalı operası, “İstanbul’un Çağırdığı Su” (belgesel), Sarıpınar 1914, Cahide, (TV dizileri), Hakkari’de Bir Mevsim, Kuyucaklı Yusuf, Gülüşan, Polis, Mavi Sürgün, Dönüş Yolu, Abdülhamit Düşerken film müzikleri, Yasaklar ve Sarı Naciye müzikali bulunmaktadır.

Amerika, Rusya, İngiltere, Fransa, Almanya, Belçika, Hollanda, İsveç, Polonya, Bulgaristan, İspanya gibi ülkelerde orkestra şefi ve ses sanatçısı olarak konserler vermiştir.

Usta sanatçının ardından... Timur Selçuk dendiği zaman herkesin aklına bu gelir - Resim : 5

Kaan Çağlayangöl

Odatv.com

arşiv