Temmuz ayı İsrail tarihine geçti

Rafael Sadi yaşananları Tel Aviv’den yazdı

Temmuz ayı İsrail’de protestolarla geçiyor. Natanyahu-Gantz koalisyon hükümetinin koronavirüsle mücadele yöntemlerinden dolayı Temmuz ayı İsrail’de protesto ve çatışmalarla geçiyor. Temmuz ayı muhtemelen İsrail demokrasisinin tarihine kaydolmuştur bile.

İsrail demokrasisi bu denli arka arkaya protesto gösterilerine pek sahne olmuş değildi. En azından burada yaşadığım son 30 yıl içinde bu gösterilere alışık değiliz.

Gün geçmiyor ki Tel-Aviv Rabin meydanı ile Kudüs’ün (Yeruşalayim) Balfour sokağı (Başbakanlık konutu önünde) gösteriler, pankartlar, biber gazları ve TOMA’ların sıktığı tazyikli su resimleri ile gözaltı resimleri basında yer almıyor olsun.

En etkili resimlerden biri ise İsrail Parlamentosu önündeki Yedi Kollu Şamdan heykeli (MENORA) üzerinde ve yarı çıplak bir kızın görüntüleri… Görüntü, sosyal medyada ve basında adeta manşet oldu. Fotoğrafa tepki gösteren de var, övgüler sıralayanda…

Temmuz ayı İsrail tarihine geçti - Resim : 1

Peki insanlar ne istiyorlardı? Ne diye sokaklara çıktılar?

Evet, sorulması gereken esas soru bu; İnsanları sokağa iten nedenler neydi onu sorgulamak lazım.

Birincil sorun, koronavirüs yüzünden evde tutulan ve günlerce faaliyetlerine ara verilen, ne zaman açılıp ne zaman kapatılacağı belli olmayan işyerlerinin gelir kaybı. Ayrıca, işten çıkarılan işçilere ve işyeri sahiplerine, bizzat Başbakan tarafından verileceği söylenen tazminat ve hibe paraları da çeşitli nedenler gösterilerek verilmedi. Bizzat Başbakan Natanyahu, yaklaşık 15 gün önce hafta başında bu paraların hesaplara yatırılacağını söyledi. Ancak bu sözün yerine getirilmemiş olması ve protestoların bahane edilmesi insanları çileden çıkardı.

Temmuz ayı İsrail tarihine geçti - Resim : 2

Hoş bunu körükleyen ve gelecekte Natanyahu'yu görevden çektirmek için zemin hazırlayan koalisyon ortakları ve muhalefetinin de başrolde olduğunu belirtmeden geçmek yanlış ve eksik olur. Hatta bu gösterilerin finansmanının, Natanyahu'nun aslında rakibi bile olmayan eski Genel Kurmay Başkanı, eski Savunma Bakanı ve Başbakanı Ehud Barak tarafından temin edildiği iddiaları da basında ve sosyal medya da çokça gündeme geliyor. Protestolardaki siyah bayraklar Barak'ın sloganı durumuna geldi. 80'li yaşlarda olan Ehud Barak bunu neden yapıyor belli değil ama muhtemel bir kuyruk acısı buna verilebilecek en makul cevap herhalde. Gösterilerin arkasında Soros sermayesinin olduğu da başka bir iddia…

Peki Hükümetin ve başındaki kişinin hiç mi suçu ve sorumluluğu yok?

Kuşkusuz var.

Ülkeyi 14 yıldır tek başına yönetmeye alışmış Natanyahu, ortaklık ruhuna kendine pek alıştıramamış ve halen memleketi tek başına yönettiğini sanarak bu konuda ortakları olduğu gerçeğinden kaçıyor. İstediği kadar kaçsın, koalisyon ortakları ve muhalifleri her fırsatta bunu kendisine çeşitli yollarla hatırlatmaktan ve hayatını zorlaştırmaktan geri kalmıyor.

Temmuz ayı İsrail tarihine geçti - Resim : 3

İsrail parlamentosu KNESSET'te Koronavirüs Komisyonu diye bir komisyon var ve paraların ödemelerinin geciktirilmesini engelleyen komisyon budur. Komisyon başında da Bayan Yifat Sasa Biton adında bir Likud Milletvekili oturuyor. Komisyon üyeleri koalisyon partisi milletvekilleri ile diğer partili vekillerden oluşuyor. Ödemelerin olmama nedeni ise; bu türden hükümet kararlarının Meclis kararı ve oylaması olmadan yapılamayacağının savunulması. Buna ek olarak, yardımların hakkaniyetli ve gerçekten ihtiyaç sahiplerine gidip gitmeyeceği konusundaki kuşkular…

Bir başka sebep de lokantaların ne zaman açılıp kapatılacağına kimsenin hala karar verememiş olması. Yüzme havuzları ve spor salonları açık mı olacak kapalı mı, veya okullar ne zaman açılacak ne zaman kapanacak? Bunun yanı sıra açılıp kapanma kriterlerini kim tespit edecek kavgaları, sözümona “Korona Acil Durum Hükümeti” diye kurulan bu koalisyonun ne adına ne de mevcudiyetine uygun değil.

Temmuz ayı İsrail tarihine geçti - Resim : 4

Natanyahu bütün tecrübesine rağmen raylardan dışarı çıkmamaya çalışsa da, tansiyonun sürekli arttığı görülüyor. Korona salgını birinci dalgada neredeyse dünyanın en başarılı yönetimi ile en kısa zamanda sıfırlanmış durumdaydı. Günde sadece 19 vaka ile “bu iş tamam” dedirtmişti hepimize. Ancak Temmuz ayı 20 gününde günde 2 bin vaka sınırına dayandık ve “hastaneler çökme durumuna geldi” deniyor. 2’nci dalga yönetiminde İsrail adeta sınıfta kaldı. Acizane bana göre koalisyon hükümeti bunun yegane müsebbibidir. Koalisyon iç dinamikleri memleketi kurtarmak yerine ortağı nasıl alt ederim sorusu ile iştigal etmekte.

Nitekim koalisyon ortakları arasında krizler günden güne daha ciddi br hal almaya devam ediyor ve birbilerini seçim ile tehdit etmeye başladılar.

“İsrail seçime gider mi, giderse ne olur” soruları henüz belli değil, hatta gitmemek zorundadır. Henüz 2020 ve 2021 yılı bütçesi ortada yok ve bütçe hazırlığı da henüz konuşulmadı bile. Program'a göre Ağustos ayında iki yıllık bütçenin onaylanması gerekiyor.

Diğer taraftan Korona ile mücadelenin başına Korona Başkomutanı sıfatı ile Proje Müdürü olarak eski bir sağlık bakanlığı müsteşarı ve kıymetli bir Profesör olan Gabi Barabash'ın getirilmesi konuşuldu. Ancak bir türlü istediği yetkiler verilmedi ve Gabi Barabash dün akşam üstü “benden buraya kadar kendinize başka birini bulun” diyerek görevi kabul etmediğini açıkladı. Sabah konuşulanların öğlen olmadan değiştiği bir karmaşa hali mevcut İsrail’de. Koalisyon ortağı ve eski Genelkurmay başkanlarından Gabi Ashkenazi (Şimdiki Dışişleri Bakanı), salgın ile mücadelenin savaştan anlayan, en etkin kurum olan orduya verilmesi gerektiğini savundu.

Gerçek şudur ki Natanyahu bu kriz nedeni ile oldukça büyük puan kaybetti ve rakipleri ile muhaliflerinin istediklerinin yerine geldiği görülüyor. Tabii ki BİBİ (Benyamin Natanyahu) halen pes etmedi ve son sözü söylemedi. Eski bir politika sihirbazı olan Benyamin Natanyahu'nun bu karmaşadan çıkmanın yolunu bulacağından emin olmak isterdim ama değilim.

Rafael Sadi / Tel Aviv

Odatv.com

tel aviv Rafael Sadi arşiv