Soner Yalçın: "Soykırım" tartışmalarının tek amacı "dört T" planını gerçekleştirmektir

Adı, Bernard Lewis… Bugün 99 yaşında ve hiç kuşkusuz Ortadoğu ve İslam tarihi konusunda yaşayan en önemli İngiliz tarihçilerden biri… Yaşadığı...

Adı, Bernard Lewis…

Bugün 99 yaşında ve hiç kuşkusuz Ortadoğu ve İslam tarihi konusunda yaşayan en önemli İngiliz tarihçilerden biri… Yaşadığı yüzyılın tanığı bir tarihçi…

Otobiyografik çalışması olan “Tarih Notları/Bir Ortadoğu Tarihçisinin Notları” (Arkadaş Yayınevi) kitabı geçen yıl çıktı.

Unutmuşum…

Tarih: 18 Kasım 1993.

Bernard Lewis, Fransız Le Monde gazetesine “Türkler, Ermeni soykırımı yapmamıştır” dedi. “Ermenilere doğrudan yönelik bir kin duygusu oluşturma ya da Avrupa’daki Yahudi düşmanlığı ile mukayese edilebilecek ‘iblisleştirme’ kampanyası olmamıştır. Ermeni tehciri tüm ülkeyi içine almamıştır. Türkler, -kendilerine yapılana oranla nispetsiz de olsa- Ermenilere karşı durup dururken eylem yapmamıştır. Bununla birlikte Osmanlı Hükümeti’nin Ermeni milletini toptan yok etmeyi amaçlayan bir kararının ya da planının varlığına ilişkin ciddi hiçbir delil veya belge mevcut değildir.”

Bernard Lewis ve Le Monde hakkında, “özgürlüğün mabeti” Fransa’da ikisi ceza, ikisi de kamu davası olmak üzere dört dava açıldı!

Mahkeme, üç suçlamayı düşürdü. Ancak Lewis hakkındaki kamu davasını kabul etti. Ve mahkeme bakın ne dedi: “Bilim adamının, ifade özgürlüğünü kullanırken tanıkları veya toplumda oluşmuş kanaatleri nazarı itibara alma zorunluluğu vardır!” Yuh artık!

Bu nedenle… Fransa’da yayınlanan Quid Ansiklopedisi, “soykırım” konusunda Türk tarafının görüşünü de yazdığı için mahkum ettirildi!

Tarihçi Lewis karar üzerine şöyle diyecekti:

“Bütün bir ulusu soykırım yapmakla suçlayarak ya da Ermeni gerillalar tarafından Türk, Kürt ve diğer Müslüman köylülerin katledilmesini inkar ederek veya onaylayarak, Türklerin duygularını incitmeyle ilgili bir sınırlama yoktu.“

Lewis’i yargılayan hukuk Ermeni katili affetti…

VALİ-KATİL DAYANIŞMASI

1972 yılı Ekim ayı başı…

Türkiye’nin Los Angeles Konsolosluğu‘na gelen ve İran asıllı olduğunu, adının “Gourg Yaniki” olduğunu söyleyen bir Amerikan vatandaşı, elinde Osmanlı sarayından kaçırılmış tarihi bir tablo ile imzalı bir hatıra banknot bulunduğunu belirterek, bunları Türkiye’ye bağışlamak istediğini söyledi.

Başkonsolos Mehmet Baydar Ankara ile yazışmalar yaptı. Ankara bağışı kabul etti.

Tarih: 27 Ocak 1973.

Başkonsolos Mehmet Baydar, yardımcısı Bahadır Demir‘i de yanına alarak Santa Barbara şehri Biltmore Oteli‘ne gitti. 34 nolu odada “Gourg Yaniki” ile buluşup emanetleri alacaklardı.

Baydar ve Demir odaya girdikleri anda kurşunlara hedef oldu.

“Gourg Yaniki”nin gerçek adı, Gourgen Mıgırdiç Yanıkyan idi. Aslen Rus vatandaşıydı. “1915’in intikamı için cinayeti işledim” dedi.

Aslında suikast “geliyorum” demişti:

24 Nisan 1972‘de bir grup Ermeni Türk Konsolosluğu’na saldırmış, kimi çalışanları tartaklamıştı.

29 Ekim 1972‘de Mevlana ekibinin Los Angeles temsili, Ermenilerin “bombalarız” tehdidiyle yapılamamıştı.

4 Kasım 1972‘de Cumhuriyet Bayramı nedeniyle Belair Hotel’de düzenlenen balo Ermenilerin saldırısına uğramıştı.

Hava gergindi ve ardından suikast geldi; iki diplomatımız şehit edildi.

Katil Yanıkyan ömür boyu hapse mahkum edildi.

Bitmedi…

Adı, George Dökmeciyan…

Anadolu Ermenisi idi. Annesi Erzurumlu, babası Gaziantepli idi. 1900’lı yılların başında ABD’ye göçmüşlerdi.

Dökmeciyan California Valisi seçildiğinde ilk icraatlarından biri “soykırımı”, okulların müfredatına sokmak oldu.

Los Angeles’taki Yahudi “Soykırım Müzesi”ne valilik bütçesinden 5 milyon dolar bağışlayarak “Ermeni soykırımın” da müzede yer almasını sağladı!

Ve… Vali Dökmeciyan, “serbest bırakılırsam yine aynısını yaparım” diyen Türk konsoloslarının katili Yanıkyan’ı affedip cezaevinden çıkardı!..

Hukuk mu dediniz; adalet mi dediniz; geçiniz…

Varsa yoksa “soykırım” dayanışması…

DÖRT T PLANI

“Hay Dat” nedir, hiç duydunuz mu?

“Megali İdea” gibi…

“Siyonizm” gibi…

Diaspora Ermenilerinin “büyük ülkü”südür…

“Hay Dat” idealini hayata geçirmek için Diaspora’nın “Dört T” planı vardır:

1) Tanıtma; Ermenilere “soykırım” yapıldığı propagandasının yürütülmesidir. Ermeni teröristler, Türk diplomatlarını, eşlerini, çocuklarını öldürerek “sorunu” dünya kamuoyu önüne getirdiler.

2) Tanınma; “Soykırım” kampanyalarıyla dünya kamuoyu ve parlamentoları ikna etmek ve özellikle de Türkiye’nin “soykırımı” resmen kabul etmesini sağlamaktır. Son dönemdeki Türkiye’deki faaliyetlerin amacı budur. TBMM’ye “soykırımı” kabul eden milletvekillerini sokma gayreti bu nedenledir. Selahattin Demirtaş’ın -tarihi gerçeklere aykırı olduğunu bilmesine rağmen sırf Türk düşmanlığı nedeniyle- “soykırımı” tanıması bu yüzdendir. Sonra, sıra üçüncü maddeye gelecektir:

3) Tazminat; “Soykırıma” uğramış Ermeni mirasçılarına para ödenmesidir. Tazminat olarak, 104 milyar 544 milyon 260 bin 400 dolar istiyorlar!

4) Toprak; “İşgal altındaki topraklarının” iadesidir.

İşte bu nedenle…

Siz ne derseniz deyin….

Siz ne yazarsanız yazın…

Sadece kendi yalanlarına inanılmasını istiyorlar.

Bu nedenle… Hiçbir bilimsel tartışma davetini kabul etmiyorlar. “Türkiye ile Ermenistan tarihçileri komisyon kursun; Türk, Rus, İngiliz, Alman, Fransız, Ermeni, Alman arşivlerinde çalışmalar yapsınlar” derseniz hemen reddederler.

Yetmez:

ABD üniversitelerindeki 69 tarihçi bildiri yayınlayarak, “Türkler soykırım yapmamıştır” deyince bilim adamlarını tehdit ederler. Prof. Dr. Standford Shaw‘ı ailesiyle Türkiye’ye göç etmek zorunda bırakırlar.

YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ

Odatv.com

soykırım arşiv