Sosyalist Enternasyonal'de neler oldu

CHP çok uzun bir aradan sonra Sosyalist Enternasyonal (SE) Konsey Toplantısı’na ev sahipliği yaptı. Kemal Kılıçdaroğlu, Güney Afrika’daki son...

CHP çok uzun bir aradan sonra Sosyalist Enternasyonal (SE) Konsey Toplantısı’na ev sahipliği yaptı. Kemal Kılıçdaroğlu, Güney Afrika’daki son toplantıda “başkan yardımcısı” seçilmişti ve 11-12 Kasım’daki İstanbul toplantısında bu nedenle “prezidyum” üyesi olduğu için başkanlık divanındaki yerini aldı ve ev sahibi parti başkanı olduğu için de Başkan Papandreu (Yunanistan) ve Genel Sekreter Ayala’nın (Şili) yanında oturdu.

Konsey Toplantısı’ndan önce de iki gün SE Kadın Konseyi toplandı. Dört günlük oturumlar, Kemal Kılıçdaroğlu döneminde daha önceki üç uluslararası toplantı da dikkate alındığında (Bunlardan biri de yine Hilton’daki SE Komite Toplantısı’ydı) CHP’nin uluslararası arenadaki yalıtlanmışlığı döneminin artık çok geride kaldığını gösteriyordu. Genel Başkan Kılıçdaroğlu dışında, SE Etik Komite Üyesi olan CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran, Genel Başkan Yardımcısı Faruk Loğoğlu, Genel Başkan Yardımcısı Faik Öztrak, Ankara Milletvekili Gülsün Bilgehan ve İstanbul Milletvekili Osman Korutürk’ten oluşan güçlü CHP delegasyonu Sosyalist Enternasyonal’deki CHP ağırlığını çalışmalarıyla hissettirdiler. Öztrak dışındaki delegasyonun tamamı Konsey Toplantısı’nda konuştu ve dikkatle dinlendiler. İlk gün sabah, Kılıçdaroğlu’nun açılış konuşması da can kulağıyla dinlendi.

BELGESEL TOPLANTININ MERKEZİ OLDU

SE Konsey Toplantısı’na Gezi Bileşenlerini temsilen beş konuşmacının çağrılması ve CHP Delegesi Umut Oran’ın Gezi belgeseli eşliğindeki sunumu toplantının merkezini oluşturdu. Dört kıtadan, onlarca değişik dili konuşan ve her renkten delegenin; Venezüelalı İsodora’dan tutun da Batı Sahralı Fatma’ya kadar herkesin nezdinde Oran’ın vurucu anlatımı delegasyonun yüksek bir ilgisiyle karşılaştı. Video eşliğinde konuşan Oran’ı çıt çıkarmadan dinledi salon. İkinci gün de Loğoğlu, Korutürk ve son olarak Bilgehan’ın konuşmaları ilgi çekiciydi.

Gezi Bileşenlerinden Levent Üzümcü’nün konuşması çarpıcıydı. Anti-Kapitalist Müslümanların fikri lideri İhsan Eliaçık ve DİSK Genel Sekreteri Arzu Çerkezoğlu’nun konuşmaları da dikkate değerdi.

KİMLER VARDI

Toplantıyı delege olmayan CHP yöneticileri; bazı MYK ve PM Üyeleri ile milletvekilleri de izlediler. Ayrıca Yeşiller’in sözcülerinden Ender Eren de toplantıyı iki gün boyunca dikkatle izleyenler arasındaydı.

Ataol Behramoğlu, Ahmet Tan, Yalçın Doğan, Faik Bulut, Mustafa Sönmez, Haluk Şahin, M. Kemal Erdemol rastladığım yazarlardı. Dünya çapındaki bu önemli oturuma özellikle dış politika yazarlarının ve diplomasi muhabirlerinin daha çok ilgi göstermesi beklenirdi. Ya da tersinden bakarsak; CHP, yüzünün akıyla çıktığı bu oturuma sözünü ettiğim gazeteci-yazar grubunu taşıyabilmeliydi. Ayrıca, Türkiye’de akredite olan yabancı televizyon, radyo, gazete ve dergi muhabirleri de bu tip oturumlara taşınabilmeli. Böylelikle CHP’nin ev sahipliği yaptığı bu önemli etkinlik dünyanın dört bir yanına duyurulabilirdi.

PAPANDREU ÇOK NAZİK BİR İNSAN

SE Başkanı Papandreu çok soğukkanlı ve ayrıca nazik bir insan. Nezaketi yapmacık değil. Umut Oran’la birlikte toplantının ikinci gün sabahı Taksim Gezisi’ne geçerek bir küçük fidan dikmesi naif, naif olduğu kadar da çok önemli mesajlar içeren simgesel bir davranıştı. Bazen tek bir hareket, küçük bir jest çok şey anlatabilir. Bu fidan da öyle oldu. Papandreu birçok delegeyle aralarda ve yemeklerde yorulmaksızın sohbet etti. Bol bol fotoğraf çektirdi ve televizyonlara mülakat verdi. Pazar günkü Prezidyum Toplantısı sonrasında Yunanistan’a dönerek Meclis’te oylamaya katılması ve yeniden İstanbul’a dönerek gecikmeli de olsa ilk gün oturumuna öğleden önce yetişmesi çalışkanlığını da gösteriyor.

Luis Ayala ise uzun yıllardır yürüttüğü genel sekreterliği ilk günkü heyecanıyla sürdürüyor. Çok toparlayıcı, herkesin saygı gösterdiği, ağırlığı olan bir lider. Şili’de sosyalist lider Allende’nin yadigarı. Allende dönemini ve sonrasında Pinochet faşizmini yaşamış ülkesinde.

Kemal Kılıçdaroğlu ise Erdal İnönü ve Deniz Baykal sonrasında SE Prezidyumuna seçilen üçüncü sosyal demokrat lider ülkemizden.

GEZİ DAMGASI

SE İstanbul Konsey Toplantısı’na Gezi damgasını vurdu. Barış isteği de güçlü bir vurguydu. Özgürlük, demokrasi vurgusu da doğal olarak öne çıktı. Kapitalizmin vahşi yüzünün tahribatı ve sonuçlarının ortadan kaldırılması ile krizler de gündemde yer tuttu.

BDP’den milletvekili Nazmi Gür konuştu, gözlemci üye temsilcisi olarak. Gür konuşurken özellikle Batılı delegeler pür dikkat dinledi. Ermenistan delegesi ‘soykırım’a dikkat çekince ikinci gün Loğoğlu ona nazik fakat usturuplu bir cevap verdi ister istemez konuyu alevlendirmeden. Ortada bir ‘soykırım’ olmadığını fakat olup bitenlerin tarihçilerce araştırılması gerektiğine dikkat çekti. Suriye muhalefetinin başkanı Cabar’ın konuşma isteğiyle başvurması ve ona söz verilmesi doğal karşılandı. Üç kat korumayla dolaşan Cabar, konuşmasında kendisine söz hakkı tanıyanlardan çok TBMM’ye ve Hükümete teşekkür etti!

SE Konsey Toplantısı CHP’nin uluslararası arenadaki rüştünü böylece somut olarak ortaya koydu. Se, CHP’nin dünyaya açılmasının güçlü bir kapısı, penceresi oluyor. ABD ve Avrupa ülkelerindeki Yurtdışı örgütlenmesinin Ortadoğu ve Asya’ya uzanması, uluslararası medyadaki bilinirliği yolundaki atılacak adımlarla CHP iktidara daha güvenle yürüyebilir. Ancak ne var ki, CHP’nin öncelikle “içeride” tahkim olması, farklı eğilimleri kendi potasında bir araya getirerek büyüme moduna girmesi, Türkiye’nin pırıltılı birikimini bünyesine çekinmeden alması şart. O zaman uluslararası arenadaki adımlar anlamlı olur.

(Not: Gezi’yi de içeren tarihi SE İstanbul Konsey Toplantısı hakkında izlenimlerimi yazmaya devam edeceğim. )

Muzaffer Ayhan Kara

Odatv.com

sosyalist enternasyonal arşiv