SONER YALÇIN, CAN DÜNDAR, İLTER TÜRKMEN ARASINDAKİ BÜYÜK POLEMİK!

Soner Yalçın'dan zorunlu yanıt!

Zorunlu bir yanıt

Can Dündar, 13 Ocak’ta Milliyet’in Pazar ekinde, “Kavganın Gerçek Tadı” başlıklı bir yazı kaleme aldı.

Bu yazıya, 12 Eylül askeri darbesinin dışişleri bakanı, emekli büyükelçi İlter Türkmen, Hürriyet Gazetesi’ndeki köşesinden 15 Ocakta yanıt verdi.

Türkmen, Can Dündar’ın yaptığı maddi hatalardan bahsederek konuyu, Doğan Yurdakul ile birlikte kaleme aldığımız “Bay Pipo” kitabına getirdi.
“Can Dündar’a gelince, anlaşılan "Bay Pipo" ve benzeri "serbest atış" yöntemiyle yazılmış kitaplardan hareketle, o kitaplardaki iddiaları da aşan ithamlarda bulunuyor.

Örneğin, babam için "Hakkında CIA’den para aldığına dair söylentiler çıktı" diyor. Hatırladığım kadarıyla sözünü ettiğim kitaplarda MİT’in o zamanki personelinin maaşlarını yine gerçeğe aykırı olarak CIA’in ödediği iddia ediliyordu, babamın şahsen para aldığı değil.”

Bu yazı üzerine Can Dündar, 17 Ocakta Milliyet’teki köşesinde özür yazısı kaleme aldı. Meslektaşımızın ilgili yazısındaki hatalar bizi ilgilendirmiyor.

Ama…

Bir dönemin MAH/MİT Başkanı Behçet Türkmen hakkında yazdıklarında da özür dilemesi şaşırtıcıydı.

Ne kolay özür dileniyor, anlamak zor!
Tarihi gerçeklerin üzerinin örtülmesine nasıl razı olunur böyle kolayca?

O halde:
Bilgilendirmek bize düşüyor.
Sayın Türkmen’in deyimiyle, bakalım “Bay Pipo” da nasıl “serbest atış” yapmışız:

İŞTE BELGELER

İddianın sahibi Demokrat Parti döneminin Başbakanlık müsteşarı Ahmet Salih Korur. Yassıada’da 22 Aralık 1960 tarihli gizli celsede bakın neler diyor:
SANIK AHMET SALİH KORUR: Amerikalıların servis şefini çağırdım. Kati talimatı verdim, hiçbir memurumuzla temas etmeyeceksiniz ve para vermeyeceksiniz.

MAHKEME BAŞKAN- Amerikan Servisi'nin başında bulunan zatın günahı mı, yoksa Behçet Türkmen'in günahı mı?

SANIK AHMET SALİH KORUR- Behçet Türkmen'in günahı. Amerikalılar bu kadar işin içine nüfuz etmişti. Ve zaten (Behçet Türkmen’in-sy) servisten ayrılmasının başlıca sebebini bu hali teşkil etmekte olduğunu zannediyorum.

Yani Behçet Türkmen “bu işler” nedeniyle görevinden alındı, Bağdat’a büyükelçi olarak gönderildi. Yerine ise, Müsteşar Korur vekâlet etti. Yani, hem müsteşar hem de MAH Başkanı olarak Korur bu ilişkilerin en yakın tanığı.
Bu arada CIA ile ilişkiler teşkilatı o kadar karıştırdı ki, Türkmen’den sonra MAH başkanlığına kimin atanacağı karar verilemedi. Örneğin Emin Çobanoğlu aynı yıl içinde gitti, geldi vs.

Devam edelim:

Diyelim ki bir tek Müsteşar Korur’un tanıklığı iddiayı doğrulamaz.
O halde ikinci tanığı çağıralım; Başbakan Adnan Menderes!

Aynı tarihli gizli duruşmada bakın o ne diyor:
“Böyledir Beyefendi. Yavaş yavaş yardımı kestik. Bu yardımlar şöyle başlamış; servisler arasında irtibatlar tesis etmek, birbirine malumat vermek suretiyle müşterek çalışılıyor. Bunun bağlı olduğu külfeti karşılamak üzere yavaş yavaş irtibat tesis etmişler. MAH Başkanı Behçet Türkmen’in uygun gördüğü anlaşılıyor. CIA’den doğrudan para almayı servisin başında bulunan Behçet Türkmen sağlamış.”

Bitmedi. Şahit çok.

O dönemde MAH/MİT’te görev yapan Neşet Güriş, Gazeteci Tuncay Özkan’a bakın ne anlattı: “Behçet Türkmen’in bu denilen hadiseleri yaptığı bir vakıadır. Kesinlikle biliyorum. O zaman biz çok üzüldük.

Şimdi Amerikalılar tabii, operasyonlarla ilgili konularda para veriyorlardı. Fakat Behçet Paşa’nın aldığı paralar onlar illegal paralardı.” (Özkan, Bir Gizli Servisin Tarihi, sayfa 126)

Sayın İtler Türkmen, hadi diyelim bunlara inanmıyorsunuz; o halde milletvekili adayı olduğunuz MHP’nin başbuğu “Türkeş’in Anıları”na bir göz atınız; o tarihte CIA’in Türkiye’de neler yaptığını okuyunuz.

Ve bakınız Sayın Türkmen, sizi anlayabiliyorum; söz konusu olan babanız ve olaya bu nedenle duygusal yaklaşıyorsunuz. Sizin için “kişisel” olan mesele bizim için değil. Bu gerçekler bizim tarihimiz. Yazmayı sürdüreceğiz. Sizin bilgi ve deneyimlerinizden de yararlanacağız.

Bu arada:
Yıllarca emek verilerek yazılmış “Bay Pipo” hakkındaki; -Hürriyet’teki köşenizi “babanızın malı” gibi kullanarak- “serbest atış” gibi bir argo deyimiyle “süslediğiniz” ithamlarınızı kabul edemem. Bu üslup sizin gibi bir diplomata hiç yakışmaz.

Saygılarımla…

Soner Yalçın

arşiv