Şantaj kasetleri Genelkurmay'a nasıl sokuldu

O “şantaj kasetleri” sadece Genelkurmay'da kalmamış. Kuvvet Komutanlıkları, Milli Savunma Bakanlığı, Askeri Yargıtay ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesi'ne de gönderilmiş.

Bu hafta medyaya, birbiriyle bağlantılı iki haber yansıdı.

İlk haber bugünkü gazetelerden; İzmir 3. Ağır Ceza Mahkemesi, Askeri Casusluk kumpası kurbanlarından Albay Tamer Nalbant'ın yaşadığı mağduriyetler nedeniyle açtığı davada kendisine 100 bin lira manevi tazminat ödenmesini kararlaştırmış. Kararda, davanın hak ihlallerine neden olduğu ve davacıya atılı suçların “asker kişinin onurunu kıran ve kamuoyunda küçük düşüren” haksız isnatlar yarattığı vurgulanmış.

Evet, kumpas davaların en “onur kırıcı” olanı İzmir davasıydı. Neler yoktu ki; casusluk, fuhuş vs.

Bu davadaki anormalliklere dikkat çekildiğinde;

Genelkurmay'daki en üst düzey yetkililerin, “Görüntüler, kayıtlar korkunç” bilgisini verdiğini, hatta bunları itirazcıların önüne koyup, izlettirdiğini,

O dönemde Hava Kuvvetleri Komutanlığı'ndaki tasfiyeleri gündeme getirince Genelkurmay'a davet edilen CHP Milletvekili Atilla Kart'a içinde “gayri ahlaki” konuşmaların olduğu 200 dosyanın sunulup, “Buyurun, inceleyin. Konuşmaları okuyunca siz de utanacaksınız” denildiğini, Kart'ın da, “Ben avukat değilim, incelemem. Bu soruşturmayı neden disiplin kurulları üzerinden değil, istihbarat ve kirli bilgiler üzerinden yapıyorsunuz?” uyarısında bulunduğunu,

Keza Kumpasder yöneticilerinin ziyaret ettiği dönemin Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz'ın, İzmir Casusluk davası için “Mesele bildiğiniz gibi değil” dediğini kaydedip, ikinci habere geçelim.

Hafta sonuydu, birçok gazetede “FETÖ'nün Şantaj Arşivi” başlıklı bir haber yayınlandı.

FETÖ’nün, TSK’da kendisinden olmayanları sindirmek için gizli çekimlerden oluşan görüntülü şantaj arşivlerinin, Genelkurmay Çatı Davası’nın sanıklarının ev ve iş yerlerinde bulunduğunun belirtildiği haberde, özetle şu bilgiler vardı:

“Şantaj yapılan isimlerle görüntülenen kadınların örgüt tarafından seçildiği, bu görüntülerin bir kısmının Genelkurmay Başkanlığı İstihbarata Karşı Koyma Müdürlüğü'ne bağlı bilgisayarda bulunduğu ifade edildi. Bu birimde görev yapanların önemli bir kısmı Genelkurmay "Çatı Davası'nın" sanıkları arasında yer alıyor... İzmir 'Askeri Casusluk' kumpas davasının sanıklarına ait ses kayıtları ve görüntülerin bir kısmı, Genelkurmay İstihbarat Başkanlığı Bilgi Güvenlik Şubesi'nde görevli sanık eski Yarbay Hüseyin Yıldırım'da ele geçirildi. Sanık Yıldırım'da, Balyoz davasından 16 yıl hapis cezası alan ardından 2015'te beraat eden emekli Korgeneral T.Ö'ye ait olduğu iddia edilen illegal yöntemlerle elde edilen ses kaydı da bulundu... Genelkurmay Başkanlığı Karargâhı'nda el konulan delil niteliğindeki dijital materyallerden bazılarının kime ait olduğu tespit edilemedi. Bunlar arasında yer alan bir sabit diskte onlarca uygunsuz görüntü ve aynı içeriğe sahip yüzlerce fotoğraf bulunduğu belirlendi.”

Buna bakınca, “FETÖ'cülerin” suç delillerini Genelkurmay'da sakladığını, tabir-i caizse Karargâh'ta “Porno arşivi” oluşturduklarını düşünmemek elde değil.

Acaba tam da böyle mi?

Öncelikle haberde vurgulanan, İzmir Askeri Casusluk kumpas davası sanıklarına ait ses kayıtları ve görüntülerin bir kısmının ele geçtiği bildirilen Genelkurmay İstihbarat Başkanlığı Bilgi Güvenlik Şubesi'nde görevli sanık eski Yarbay Hüseyin Yıldırım'ın kim olduğunu hatırlatalım.

Bu isim, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Yaşar Güler'in geçen hafta Genelkurmay Çatı Davası'na bakan mahkemenin özel celsesinde verdiği ifadede de yer almıştı. İzmir Casusluk Davası'na ilişkin bir soru üzerine Güler, şunları söylemişti:

“İzmir Casusluk Davası ile ilgili olarak gelen evrakların tamamının Genelkurmay karargahında her kuvvetten ve Genelkurmay’dan görevlendirilen personelce incelenmesine kararı verildi. Her kuvvet 3 ila 4 personel görevlendirdi. Genelkurmay da İstihbarat Başkanlığı’nda o zamanki Daire Başkanı olan Mustafa Özsoy’un önerisi üzerine, Hüseyin Yıldırım tarafımdan görevlendirilmiştir.”

Demek ki, Hüseyin Yıldırım İzmir Casusluk Davası ile ilgili gelen evrakları inceleyip, telefon rehberinden ders notlarına kadar her belgeye “Çok gizli” raporu veren komisyonun başkanıymış. Dolayısıyla bunların Yıldırım'ın odasında bulunması çok da normal değil mi?

TAM BİN CD VAR

Anormal olan, bunların Genelkurmay'a gönderilmesi, resmi evrak muamelesine tabi tutulmasıdır.

Peki, “Şantaj kasetleri” Genelkurmay'a nasıl ulaştı?

Bu sorunun cevabını da dönemin Adli Müşaviri Muharrem Köse'nin Mahkemedeki savunmasında bulduk. Köse, şunları anlattı:

“İzmir davası mağdur ve tanığı olanlar hakkındaki görüntü, ses kaydı ve dijital evrak hakkında şunu belirteyim. İzmir Savcılığı, soruşturma devam ederken sanık ve mağdur olanlarla ilgili kendi dosyasında bulunan özellikle ahlâka aykırı görüntüleri ve iddianameyle ilgili bilgi, belgeleri CD'ler içinde yaklaşık 1000 CD olarak Genelkurmay Başkanlığına göndermiştir.”

Dahası var; Meğer o “şantaj kasetleri” sadece Genelkurmay'da kalmamış. Kuvvet Komutanlıkları, Milli Savunma Bakanlığı, Askeri Yargıtay ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesi'ne de gönderilmiş. Nasıl mı?

Yine Köse'nin ifadesinden okuyalım:

“Genelkurmay Başkanlığı'nda askeri hakimler dışındakilerle ilgili olarak heyet oluşturulmuş, her kuvvete ilgili bilgiler aktarılmış, gönderilmiştir. Ancak askeri hakimlerle ilgili olarak yetkimiz olmadığından hiçbir değerlendirme yapmadan, Savcılığın gönderdiği tüm CD'ler Milli Savunma Bakanlığı'na gönderilmiştir. Milli Savunma Bakanlığı, Askeri Yargıtay ve AYİM üyeleri vardı bu listede. Onlarla ilgili yetkisi olmadığı için Bakan imzasıyla, Askeri Yargıtay ve AYİM'e, o İzmir Savcılığı'ndan gelen evrakı göndermiştir. AYİM Genel Kurulu gelen evrakla ilgili olarak toplanmış, işlem yapılmamasına karar vermiştir. Askeri Yargıtay Genel Kurulu ise işlem yapılmasına karar vermiştir. İşlem yapılmasına karar verenlerden birisi Ahmet Zeki Liman'dır. Başkanın emekli olması neticesinde Mahkeme Başkanlığı (15 Temmuz'a kadar Askeri Yargıtay Başkanı'ydı. Sonrasında emekli edildi) konumuna yükselmiştir. Diğeri Z.Y.'dur. Bunlar İzmir davasının mağduru olan Yargıtay üyeleri hakkında işlem yapılmasını isteyen kişilerdir. Ancak 15 Temmuz sonrasında utanmadan bizi rahatlıkla suçlayabilmişlerdir.”

Hepsini anladık da davanın kumpas olduğu ortaya çıkıp, tüm sanıklar beraat ettikten sonra dahi bunların Genelkurmay'da muhafaza edilmesi nasıl bir “devlet ciddiyeti”dir?!

Müyesser Yıldız

Odatv.com

genelkurmay şantaj kaset arşiv