Şamil Tayyar ve Sevilay Yükselir'in derdi ne

Şamil Tayyar, twitter’da Musul’daki konsolosluk baskınından dolayı faturayı MİT’e kesti! Hükümetin başının “olmazsa olmazı” olan Hakan Fidan’ın...

Şamil Tayyar, twitter’da Musul’daki konsolosluk baskınından dolayı faturayı MİT’e kesti! Hükümetin başının “olmazsa olmazı” olan Hakan Fidan’ın başında olduğu MİT’i hem de iktidar kanadından bir milletvekili olarak masaya yatırıp yine malum zat-ı muhteremin tabiriyle ‘ameliyat etmeye’ kalmak da neyin nesi?!

SEVİLAY HANIM’IN DERDİ!

Öyle ya; neyin nesi?! Zaten, çok geçmeden yandaş metrukenin kalemşoru Sevilay Yükselir topa girdi bile! Pazar günü köşesini “MİT kadar başınıza taş düşsün!” diyerek bu konuya ayırdı. Sevilay Hanım, “Uzmanı olmadığım konularda ahkam kesmeyi sevmem. Dış politikada bunu hiç yapmam.” diye başladığı yazısında bayağı ahkam kesmeye kalkmış!

Ancak, yağdanlık olmakta sınır tanımayan Sevilay Hanım, Şamil Tayyar’ı, kodlayarak andığı malum cemaat önderinden maada, adını ne kodlu ne kodsuz olarak hiç geçirmeden eleştirmeyi-suçlamayı becermiş! Demeye getiriyor ki mealen, “MİT Müsteşarı Fidan’ı cemaat yemeye kalktı, yiyemedi; sen neden onların ekmeğine yağ sürüyorsun Musul’daki, konsolosluk baskınından yola çıkarak; faturayı neden MİT’e kesiyorsun?"

ŞAMİL TAYYAR’IN DERDİ!

Şamil Tayyar’ın derdi operasyon üstüne operasyon (MİT’teki yeni dönemde eski dönemin kadrolarını ayıklatmak derdinde zahar; bir nevi asker ve polisteki dönüşümü orada tam anlamıyla gerçekleştirilmesine odun atmak!); meslektaşı hanımefendinin derdi de hükümet metrukesindeki rolünü oynamak ve hatta bu rolü militanca oynamak ki, yeri garanti olsun…

MUSUL BAŞKONSOLOSLUK BASKINI İLE MİT ARASINDAKİ BAĞLANTI

Gırgır bir yana, Musul’daki konsolosluk baskını ve rehine olayıyla MİT arasındaki bağlantı nedir? Meseleye bir de bu açıdan bakmak gerekir. (Sevilay Hanım endişe etmesin, derdim MİT değil onun korktuğu gibi; zaten CHP olarak olaya siyasi sorumluluk açısından bakıp Dışişleri Bakanı’nın istifasını hem Meclis’te hem de yüzüne karşı genel merkezdeki görüşmede partinin yetkili ağızlarından dile getirdi)

Yalnız, MİT’i özellikle dış güvenlik ve istihbarat pozisyonunda reorganize etme savındaki hükümet ve gözdesi Hakan Fidan’ı Musul hadisesi nedeniyle ‘sorgulamak’ durumundayız. Şöyle ki:

BÜTÜN BU İŞLER OLURKEN MİT NEREDEYDİ?

Irak-Şam İslam Devleti (IŞİD), 10 yıldır, yani AKP’nin iktidar döneminde kurulmuş ve dönüşüm geçirerek son dönemde mevcut adını almış bir örgüt. Nedense durmuş durmuş ve baskından sadece sekiz gün önce hükümet IŞİD’i “terörist örgüt” olarak ilan etmiş! (Kargayı besleyip gözünü oymaya yönelince de olur böyle işler!)

IŞİD, Suriye’de mevzi kazanmış ve toplumsal taban oluşturmuş; aynı işi Irak’ta gerçekleştirmiş; Suriye ve Irak sınırını batı-doğu yönünde kevgire çevirmiş, hatta ortadan kaldırmış!.. Başka ne yapmış; illegal rafineri işleterek petrol boru hattı döşeyip Suriye’den Türkiye’ye yakıt akıtıyormuş!..

Başka?.. Acaba, Türkiye’den Suriye’ye yol alan silah ve teçhizat yüklü TIR’ların bir kısmı onlara doğru yol alıyor olabilir mi? Örneğin, borudan sınıra geçen yakıt karşılığında? (Bu sadece bir senaryo, yanlış anlaşılmasın)

Başka?.. IŞİD, Irak’ta Saddam-BAAS ve aşiret güçlerince oluşturulan altyapının üzerine gelmiş olabilir mi Irak topraklarında? Musul’da, Beyci’de, Samarra’da ve Sünni ağırlıklı başka yerlerde…

Başka?.. IŞİD, Musul’u ele geçirmiş, buradaki ciddi muhalif ayaklanma sonucu Irak Merkezi Hükümetine bağlı silahlı kuvvetler silahını-teçhizatını-üniformasını bırakıp Şii bölgelere kaçmış!.. IŞİD, Musul’daki Türk Başkonsolosluğuna yaklaşmış, muhasaraya alacağı belli olmuş!.. İçeride de kadın-çocuklar var, sadece görevliler değil…

Peki, MİT bütün bu gelişmeler cereyan ederken neredeydi? MİT’in Kuzey Irak’ta ünitesi yok mudur? Bu ünitenin Musul ve Kerkük’te bağlantılı olduğu unsurların olmaması düşünülebilir mi? (Başkonsolosluktaki istihbarat unsurunu saymıyoruz)

AKP Hükümetinin sözde pro-aktif dış politikasına uygun reorganize olan MİT bu mu?

Buysa, vay halimize!

HÜKÜMETİN MEZHEPÇİLİĞİ VE MİT

Hükümetin gözü kör, kulağı sağır… MİT, gelişmeleri izleyip rapor ediyor da bunlara itibar edilmiyorsa, o zaman fena… Hükümet, ulusal çıkarları bir yana bırakmış, tutturmuş bir mezhep dayanışması… MİT de ulusal çıkarlar yerine “Sünnilerden bize zarar gelmez” diye hareket ediyorsa o zaman daha da fena!

EYY AKP GRUBU!

Hakikaten de Türkiye Cumhuriyeti’nin dış politikasının kaderini Dışişleri Bakanlığının büyük birikiminin elinden alıp Erdoğan-Davutoğlu-Fidan üçlüsünün vizyonsuzluğuna teslim ederseniz olacağı budur! Bunu kime söylüyorum? Tabii ki AKP Grubuna… Hükümetin başındaki zat gibi sesleneyim; “Eyy AKP Grubu!.. Bir bakın, değerlendirin gelişmeleri, Türkiye’nin kaybettiklerini…” Evet, “Türkiye’nin kaybettikleri…” Çünkü sadece AKP kaybetmiyor, kaybeden Türkiye. Beş yıl önce, başlangıçta AKP Hükümetlerinde dışişleri bakanlığı yapanları hatırlayın; Yakış, Babacan, Gül’ü… Yine AKP yönetiyordu dış politikayı ve MİT’i ama bu kadar rezalet yaşanmıyordu.

DIŞ POLİTİKADA DA İSTİHBARATTA DA İFLAS

Dış politikadaki iflasın bir benzeri de istihbarat alanında yaşanıyor belli ki.. Nedenini anlamak da zor değil; anlaşılıyor ki, istihbarat enerjisini ‘içeriye’ harcıyor. O yüzden 49 kişiyi Musul’daki başkonsoluslukta rehin almak için kapıya dayanan IŞİD’in nefes alışını bırakın, ağır silahlarla ilerleyişini izleyemiyor.

Bu kılıkla mı Orta Doğu’da bölgesel güç olacaksınız?

Dökülen istihbarat, dişleri sökülmüş ve moral olarak çökertilmiş bir ordu, devre dışı bırakılan Dışişleri ile birlikte sıfırı tüketen dış politika ile mi?..

Erdoğan-Davutoğlu-Fidan’a hesap soracak bir “akıl” yok mu AKP’de? Menderes’in bile yakasına yapışan, hesap sorabilen DP Grubunu gel de arama!

Muzaffer Ayhan Kara

Odatv.com

şamil tayyar sevilay yükselir MİT arşiv