PKK o helikoptere neden ateş etti

Artık “akil adamlar” da gizlemiyorlar. Özel görüşmelerde açıkça ifade ediyorlar. RTE ile yaptıkları görüşmelerden çıkardıkları bir sonuç var:...

Artık “akil adamlar” da gizlemiyorlar. Özel görüşmelerde açıkça ifade ediyorlar. RTE ile yaptıkları görüşmelerden çıkardıkları bir sonuç var:

RTE’nin “barış süreci” ile ilgili hiç ama hiçbir hazırlığı yok!

Akil adamlarla yaptığı görüşmelerde süreç hakkında herhangi bir hazırlık yapmadığı ayan beyan belli oluyormuş. Sadece Hükümet olarak Güneydoğu’da geçmişte neler yaptıklarını anlatıyormuş.

Geçtiğimiz Cuma günü de açıklayıverdi. Gelecek çarşamba Akil Adamların başkanları kendisine rapor verecekmiş, o rapora göre yön tayini yapacakmış!

Ölme eşeğim ölme!

RTE’nin baş borazancısı olarak yola çıkan akilliler millete hükümetin barış sürecinden ne anladığını anlatacakken RTE onların barış sürecinden ne anladığını anlamaya çalışacak!

Akilliler görüştükleri insanların detayını, yolunu, yordamını katiyen bilmedikleri “barış süreci” hakkındaki kendilerine ne söylediklerini RTE’ye bildirecekler! RTE de ona göre “yol haritası” çizecek!

Esasında olacak olan şudur:

RTE akil adamlardan alacağı raporlara dayanarak barış sürecinde yan çizecek.

“Ne yapalım, PKK-BDP talepleri arasından millet şu-bu maddeleri istemiyor!”,diyecek.

***

Baştan beri tutturdum. AKP Hükümeti: i)Kürtlere özel statü veren, ii)Türk kelimesini Anayasa’dan silen veya Anayasa’da Kürtlüğe atıfta bulunan, iii)Ana dilde eğitimi (ana dil öğrenimini değil) kabul eden, iv)Kürtçeyi resmi dil seviyesine yükselten, v) “Kürdistan”ın dış politika ve milli savunma dışında özerkleşmesine (federasyon kurulmasına) cevaz veren, vi) Apo’ya af getiren kanun veya Anayasa metnini; değil Meclis’ten geçirmek, TBMM’ye teklif bile edemez.

Yukarıda saydıklarımın değil hepsini, bir tekini bile Meclis kürsüsüne taşıyamaz!

PKK-BDP ise bu tür köklü taleplerden vazgeçip; KCK’lıların salıverilmesi, uzun gözaltı ve tutuklamalara son verilmesi, düşünce özgürlüğünde bazı düzeltmeler yapılması gibi temel taleplere kapı açmayan düzenlemeler ile yetinemez.

Eğer yetinirse; ne PKK’lılar, ne de BDP’liler, Kürtlerin çoğunluk olduğu bölgelerde sokağa çıkamazlar. Ben bile arkalarından tef çalarım.

***

Ben bu görüşü “Gezi Parkı olayları” öncesi de ifade ediyordum. Şimdi daha da güçlü ifade ediyorum.

Gezi Parkı olayları öncesi negatif duruşum RTE’nin bu talepleri karşılayacak ne mangal gibi yüreğe sahip olduğu, ne de İslamcı AKP geleneğinin bunlara hazır olduğu görüşüne dayanıyordu.

Şimdi iş beter zorlaştı.

Şöyle ki:

1) 2011 seçimlerinden öncesinden itibaren üzerinde durduğum bir denklem vardı. Seçim sonuçlarını önceden kabaca doğru tahmin etmiş ve çıkacak aritmetik denklemin AKP ile BDP’yi “merkezde başkanlık-yerelde özerklik” ittifakına götüreceğini savunmuştum. (Bkz: 12 Haziran seçimleri öncesi 9 Haziran 2011’de Odatv’de yazdığım yazı.)

Nitekim bu minvalde RTE ile Apo pazarlığa 2012’den itibaren başladı. Ancak, RTE’nin Gezi Parkı olaylarında oynadığı bölücü rol, milleti alenen birbirine düşürme gayretleri onu “milletin birlik ve bütünlüğünü” savunma görevi olan Cumhurbaşkanlığı adaylığından iyice uzaklaştırdı. Üzerine basarak söylüyorum, RTE artık değil Başkanlık rejimini getirmek, bugünkü hali korunacak Cumhurbaşkanlığı’na aday bile olamayacaktır. Olmaya kalkarsa kendisine BDP, hatta AKP’nin bir kısım milletvekilleri bile sahip çık(a)mayacaktır.

2) RTE’nin dünyadaki imajı da alt üst olmuştur. Karizması fena halde çizilmiştir. Ortadoğu’da demokrasinin havarisi artık Batı’nın gözünde “yeni diktatör”dür. Washington Post’un yazdığına göre ABD’de hükümetlere Türkiye hakkında danışmanlık yapan ve yıllardır RTE’yi canla başla savunan Lehigh Üniversitesi’nden Henri Barkey bile artık “Erdoğan ile ilgili algı, Avrupa ve ABD’de dramatik biçimde değişti”,demektedir.

***

RTE Kürt meselesini savunur gibi gözükmeye uluslararası konjonktürün ittirmesi ve Ortadoğu’nun lideri olma hevesi ile girişmişti. Şimdi bu umutlar söndü. Yandı bitti, kül oldu.

Artık RTE “kendisi himmete muhtaç dede, nerede başkasına himmet ede” durumunda!

Bakın görün “barış süreci” çerçevesinde bir süre PKK-BDP’yi oyalayacak, sonra Meclis tatile girecek. Sonbaharda da yarım yamalak bir demokratik reform teklifi ile “akil adamların verdiği rapor bu kadarına cevaz veriyor” diyerek ortaya çıkacak.

63 adet akil adam da RTE’nin açılım sürecinden sonra bir de barış sürecinde yan çizişine meze olacaklar ve “oh be nihayet bir işe yaradık!” teraneleri ile tarihe karışacaklar.

Ancak unutmasınlar ki isimleri bir daha hiç silinmemek üzere bir yerlerde kayıt altına alındı!

***

Bilin bakalım. PKK’lılar “paşa paşa” sınır dışına çıkarken Hakkâri İkiyaka Dağları mevkiinde iki komutanı taşıyan helikoptere teröristler tarafından neden ateş açıldı?

Mafya uyarmak istediklerinin önce bacağına sıkmaz mı?

Dr. Cüneyt Ülsever/ Yurt gazetesi

Odatv.com

PKK barış süreci AKP arşiv