PKK bir Vali eşini kaçırsa…

Müyesser Yıldız yazdı: PKK bir Vali eşini kaçırsa…

Bölücü terör örgütü PKK Van ve Hakkari'de 19 gümrük görevlisini, ayrıca iki polisi kaçırdı. Halen PKK'nın elindeler ve haber alınamıyor.

Erzincan'dan Tunceli'ye özel otomobiliyle giden astsubayın yanında i ve çocuğu da vardı. Teröristlerin yol kestiğini görünce, geri dönüş yaparak kaçtı. Teröristler ateş açtı, arabanın lastikleri patladı. Astsubay, patlak lastikle ancak 4 kilometre gidebildi, sonunda eşi ve çocuğunu bu aracın yanında bırakıp, bir başka araçla bölgeden uzaklaştı. Peşlerinden gelen teröristler, astsubayın eşi ve çocuğuna propaganda yapıp gitti. Ertesi gün bir çekici astsubayın aracını alıp, Tunceli'ye götürmek istedi. Yolu kesen PKK'lılar, otomobili çekiciden indirip yaktı.

Diyarbakır'da Dr. Abdullah Birol'un katli; PKK'lılar yine yol kesip, kimlik kontrolü yapıyordu, Dr. Birol bunu görünce aracıyla geri dönüp, kaçmaya çalıştı. Astsubay kadar şanslı değildi, teröristler uzun namlulu silahlarla ateş açıp, onu öldürdü. Kandil'deki Karayılan bu olay için, “kaza” deyip, özür diliyor. Şimdiye kadar hiç doktor, öğretmen öldürmemişler sanki...

Dün Şırnak'tan gelen haber; Eşi ve çocuklarıyla hastaneden dönen bir Jandarma Uzman Çavuş'un yolunu kestiler. Hem de şehrin ortasında. Uzman Çavuşu araçtan indirdiler, eşi yanlarına gidip, “Öleceksek beraber ölelim” diyerek, teröristlere direndi. Allah'tan ailenin etrafında toplanıp, teröristlere engel olan vatandaşlar, askeri ve ailesini bir araca bindirip, uzaklaştırdı.

Pek çok ilde asker ve polis lojmanlarına roketarlı saldırı düzenlendi, yani doğrudan aileler hedef alındı.

Bir de lojmanda oturmayan güvenlik güçleri var ki, onların eş ve çocukları her gün ölümle burun buruna.

Bazı illerde lojman dışında oturan asker ve polislerin evlerinin işaretlendiği bildiriliyor.

Bölgede sağlık hizmetleri durdu. Doktorlar istifa ediyor, yeni öğretim yılı başlayacak öğretmenler gidemiyor, ki öğretmenlerin önemli bir bölümü asker veya polis eşi.

LOJMAN VARDI DA OTURMADIK MI?

Bunları niye mi anlattım?

“Paralel devlet” KCK'nın 20-21 Temmuz'da Kandil'de “kaos planı” hazırladığını Emniyet İstihbarat duyurdu. O planda, “Güvenlik birimlerince yapılan tutuklamalara karşılık, Doğu ve Güneydoğu’da görev yapan devlet memurları alıkonulması... Devletin üst kademelerinde görev yapan ve sıkı korunan bürokratlara yönelik eylem timleri oluşturulması...” da vardı.

Ankara ne yaptı; Adalet Bakanlığı Adliyelere bir yazı gönderip, hakim ve savcılara saldırı düzenlenebileceği uyarısında bulundu. Genelkurmay Başkanlığı benzer bir yazıyla, askerlerin göreve gidiş gelişlerinde dikkatli olmasını, sivil giyinmelerini vs. istedi. Doğu ve Güneydoğu'da lojman dışında oturan personele de “lojmana geçin” tebligatları gönderildi. Sanki lojman varmış da asker veya polis keyfinden dışarıda oturuyormuş gibi...

Özellikle lojmanla ilgili bu genelgeler nasıl yorumlanıyor biliyor musunuz; “Yöneticiler kendilerini kurtarmak için bunları yazıyor. Yarın öbür gün bir şey olduğunda, 'Biz uyarmıştık' deyip, sorumluluktan kurtulmak için” deniyor...

SEN HAVADAN AİLEN KARADAN DÜZENİ

Meselenin bir boyutu bu. Vahim bir diğer boyutuna gelince;

Askerler, polisler yolların kesildiğini bile bile eş ve çocukları yanında niye özel otomobille gidiyor acaba diye düşündünüz mü hiç?

Aslında özellikle askerlerin görev yerlerine helikopterle gitmesi imkânı var. Ama çoğu bu yolu kullanmıyor veya kullanamıyor? Neden mi; anlatayım:

Mesela bölgeye tayininiz çıktı ya da Batı'da bir ilden izinden dönüyorsunuz. Ailenizle birlikte görevli olduğunuz il veya yakın bir yere uçakla veya otobüsle gidiyorsunuz. Sonra şehir merkezine veya ilçeye geçmeniz gerek. PKK yolları kesmiş veya her yere barikat kazmış, patlayıcıları döşemiş. Topluca bir araçla sevkiyatın yapıldığı toplama merkezine gidemiyorsunuz, zira eş ve çocuklarınızla buralarda kalma imkânı yok. Hem fiziki şartlar uygun değil, hem de eğer yollar kesilmişse bazen günlerce beklemek gerekiyor.

Geriye mecburen helikopterle sevkiyat kalıyor. Ama bir sorun var; Helikoptere sadece güvenlik görevlisi binebiliyor. Eşi ve çocuğu ise karayoluyla gitmek zorunda. Siz olsanız, ailenizi bırakıp, gider misiniz?

Eş ve çocuğun kaçırılması, kendisinin kaçırılmasından daha vahim değil mi? “Karısını, çocuğunu bile koruyamadı” denmez mi?

Bu acayip uygulamanın sebebine gelince;

Söylendiğine göre, bir vakitler Van'da bir hemşirenin bindirildiği askeri helikopter kaza geçirmiş. Seyahatin gezi amaçlı olduğu ortaya çıkınca da bir yönerge yayınlanıp, sivillerin bindirilmesi yasaklanmış.

Yani terörün böylesine kol gezmediği dönem şartlarında hazırlanmış bir genelge.

Bugünkü hâl ise örnekleriyle ortada... Gözü dönmüş PKK, eş ve çocukları dahi hedef almış durumda...

Bölgede görev yapan asker, polis, hakim, savcı tüm kamu görevlileri şunu soruyor:

“Mesela bir vali veya tümen komutanının eşinin yolunun kesilip, kaçırıldığını düşünebiliyor musunuz? Tedbir almak için illa böyle vahim bir musibetin mi yaşanması gerekiyor?”

Ve ekliyorlar;

“Helikopter yoksa, alınsın... Böyle devam edecekse de resmi olarak 'ailelerinizi getirmeyin' talimatı verilsin...”

ABD ASKER AİLELERİNİN CANI CAN

ABD Dışişleri Bakanlığı'nın dün Türkiye'deki vatandaşları için yaptığı açıklamayı duymuşsunuzdur.

Hatay, Kilis, Gaziantep, Şanlıurfa, Şırnak, Diyarbakır, Van, Siirt, Muş, Mardin, Batman, Bingöl, Tunceli, Hakkari, Bitlis ve Elazığ'a ilişkin seyahat kısıtlamalarının sürdürüleceği belirtildikten sonra İncirlik ve Adana Konsolosluğu'nda görevli askeri personelin ailesine de şu çağrı yapıldı:

“Türkiye'yi terk edebilirsiniz... Ayrılmak isteyenlerin masraflarını ABD hükümeti karşılayacak...”

Çok çok iyi biliyoruz; Amerikan asker ve ailelerinin canı can... Ya bizimkilerinki ne?!.

Müyesser Yıldız

Odatv.com

Müyesser Yıldız PKK vali Asker kaçırma arşiv