Peki kimdir Türk milleti

“Soma Cinayetleri” travmasını bir nebze kenara koyup bugün Soma üzerinden Türkiye’yi tartışmak istiyorum. Önce Soma’ya göz atalım. 301 zavallı...

“Soma Cinayetleri” travmasını bir nebze kenara koyup bugün Soma üzerinden Türkiye’yi tartışmak istiyorum.

Önce Soma’ya göz atalım. 301 zavallı insanımızı göz göre göre öldürdük!

Neden? Nedenler bir sürü:

1)AKP Hükümeti her özelleştirmede yaptığı gibi bu maden işletmesini de para kazanmaktan başka hiçbir şey düşünmeyen “yandaş”ına peşkeş çekmişti. Büyük ihtimalle arka planda AKP ileri geleni bir gizli ortak da var.

2)Madende 21. yüzyılda 20. yüzyılı bile aratan teknoloji kullanılıyordu.

3)Ama müfettişler problemleri görmemişti/görmezden gelmişti.

4)Kaza göz göre göre gelirken müfettişler görmediği gibi ilgili Sendika da oralı olmamıştı.

5)Soma Halkı Belediye Başkanı seçerken 30 Mart’ta AKP Hükümeti’ne %43 oranında oy vererek ilçede birincilik payesini layık görmüştü.

6)Zaten maden işçileri AKP mitingine taşınırken işçiler itiraz etmemişti. Madende işe girebilmek için AKP İlçe Teşkilatı’ndan adam bulmak şarttı.

TÜRKİYE RESMİ

Soma üzerinden Türkiye resmini en güzel Türk-İş Başkanı Ergün Atalay verdi. Yaptığı basın toplantısında TBMM’yi “patron ağırlıklı, sermaye ağırlıklı” olmakla suçlarken aynen şöyle dedi:

“Bu olaylar olmadan bu ülkeyi yönetenler bunları görebilseydi… O bölgedeki çalışma şartlarının ne kadar kötü olduğunu, ne kadar ilkel olduğunu oraya gittiğimiz zaman öğrendik!”

Bunları söylerken Türkiye Maden-İş Sendikası Genel Başkanı Nurettin Akçul da yanındaydı.

Madende ölen kişileri savunmakla yükümlü iki büyük Sendika’nın başkanları “bölgedeki rezil çalışma şartlarını” oraya gittikleri zaman (yeni) öğrenmişler!!!

Belli ki şimdi suçladıkları TBMM’yi daha önce hiç uyarmamışlar! “Rezil çalışma şartları” ile kaza öncesi hiç ilgilenmemişler!

İşte Türkiye’nin resmi budur!

MESELE TÜRKİYE'DEDİR

Sanırım, Tepkili Modernlerin (%13.5) bir türlü anlamadığı da budur!

Mesele AKP’de değil, Türkiye’dedir!

RTE sadece ve sadece Türk milletinin şeytanlığına soyunmuştur.

(“Şeytanın Avukatı” -The Devil’s Advocate- adlı filmde Şeytan -Al Pacino- insana mealen şöyle der:

"O (Allah) hep size nasıl olmanız gerektiğini söyledi. Ben ise sizi olduğunuz gibi kabul ediyorum” )

İyi niyetlerinden zerre kadar şüphe etmediğim Tepkili Modernler millete hep nasıl olmaları gerektiğini anlattı. RTE (AKP) ise milleti olduğu gibi kabul ediyor. Değiştirme iddiası yok!

Peki, kimdir Türk milleti?

Son zamanlarda kafayı bu sorunun cevabını aramaya taktım. Bu konuda elime ne geçerse okuyor ve okurla paylaşmaya çalışıyorum.

Bu hafta Cumhuriyet Gazetesi’nin Bilim-Teknoloji Eki’nde Ethem Apaydın’ın enfes bir çalışması yayınlandı: “Pirinç ya da Buğday: Doğu ya da Batı.”

Apaydın çalışmasının özünde Science Dergisi’nde (9 Mayıs 2014) yayınlanan ve Çin’in Kuzey ve Güney bölgelerindeki halkların davranış biçimleri arasındaki farkları bu iki bölgede tarımı yapılan ürünlere, güneyde pirinç ekilirken kuzeyde buğday ekilmesine bağlayan bir araştırmayı (Talhelm ve meslektaşları-2014) irdeliyor.

Talhelm’e göre insanlar arasında büyük işbirliği isteyen pirinç ekimi komünal davranan insanlar, bağımsız çalışmaya müsait buğday ekimi ise bireysel davranan insanlar üretiyor.

Buğday ekenler meselelerin her birine bireysel çözüm arayan davranışlar sergilerken, pirinç ekenler herkes tarafından kabul gören bütünsel doğruların peşinden gitmeyi tercih ediyorlar.

Ethem Apaydın Ortadoğu’da da her ne kadar buğday, arpa v.b. ekilse de “pirinç eken kültür”ün egemen olduğunu düşünüyor.

Buna göre Türk milleti çoğunlukla:

1)Olayları parçalara ayırarak çözüm arayan bir zihin yapısına sahip değil.

2)Başına gelenler üstünde bireysel bir etkisi olmadığını düşündüğü için kaderci. Yaptırımı “alın yazısına” veya “ilahi güce” v.b. atfediyor.

3)Kazalara (maden kazası) “hayır da şer de Allah’tandır” diyerek sorumlu aramıyor. (Sorumlular da suçu birbirinin üzerine atıyor.)

4)Yönetimin arkasında ilahi ve hep orada olacağına inandığı bir düzen arıyor. İlahi düzenin temsilcisi olduğuna inandığı Yöneticinin de sorgusuz sualsiz desteklenmesi gerektiğini düşünüyor.

5)Farklı olanı törpülemek için “aman nazar değmesin!” inancını körüklüyor. Durumu sorulduğunda hep şikâyet ediyor. Zira başarı ve mutluluk gizlenmesi gereken şeyler.

6)Kendisine uzak değil, yakın hissettiği partilere, örgütlere meyil ediyor.

7)İşe alınırken veya iş verirken “hemşehri”, “bizden” veya “tanıdık” sıfatları “liyakat ifade eden sıfatların” önüne geçiyor.

8)Hak aramak yerine hayırsever güçlüye sığınmayı tercih ediyor.

(Bu makaleyi bize kazandırdığı için Ek’in Yayın Yönetmeni Orhan Bursalı’ya çok teşekkür ederim.)

***

RTE 12 yıldır İçimizdeki Şeytan’ı olduğu gibi kabul ederek, hatta onu besleyerek, zaman zaman da körükleyerek ülkeyi yönetiyor.

Bu ülke daha çok Soma felaketleri kaldırır!

Sorumlular da her seferinde ört-bas edilir!

Cüneyt Ülsever/Yurt

Odatv.com

Türkiye Erdoğan AKP arşiv