Partinize gönül veren milyonlarca insanı aldattınız

82 yaşındaki annem sabahın köründe dürterek uyandırdı. Hemen arkasında 86 yaşındaki babam, düğüne gider gibi şık giyinmiş. “Kahvaltını yap da bir an...

82 yaşındaki annem sabahın köründe dürterek uyandırdı. Hemen arkasında 86 yaşındaki babam, düğüne gider gibi şık giyinmiş.

“Kahvaltını yap da bir an önce gidip oyumuzu kullanalım,” dedi annem. Babam da arkasında bekliyor, sabırsız.

“Ne oyu,” diye mırıldandım uykulu halde. “Oy kullanacak mısınız?”

Babam, “sen de gideceksin, değil mi” dedi, hafif emir tonuyla.

Babamın kulakları çok az işitiyor. Bağıra bağıra da söylesem, yarısını anlamayacak. Ama annemin durumu fena değil, ona söyleyebilirim: “Ben oy kullanmayacağımı dünya aleme bildirdim, o yüzden de kullanamam.” Ama yeterli değil, babam atlayacak hemen: “Ne dedi, ne dedi?” Bu kez annem bağıra bağıra benim ne dediğimi aktaracak, yoksa küsüyor. Sonra da dönüp anneme, “yahu niye bağırıyorsun, sağır mıyım ben,” diyor.

İkisi de zor yürüyor artık. Özellikle merdivenleri zor çıkıp iniyorlar. Beş katlı bir evde oturuyoruz ve asansör yok. Gittiğimiz oy verme yerinde de merdivenler var. Olsun. Onlar görevlerini yapacak ve CHP’ye oy verecekler. Hala Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet Halk Partisi sanıyorlar orayı çünkü.

Akşam geç saatlerde eve geldiğimde ikisini de neredeyse ağlar buldum.

Ne hakkınız vardı bunu yapmaya? Ne hakkınız vardı hala Atatürk’ün partisine gönül vermiş insanların yüreğini dinamitlemeye?

Annemi ve babamı götürdüğüm sandıkta kimse yoktu herhalde ki, hemen döndüler. Gelenlerden birkaçını gördüm, annem babam yaşında olmasalar da belli yaşın üzerindeler. Takım tutar gibi CHP’yi tutan kesim yani. Gençler ve orta yaşlılar ortada yok.

Suç protesto edenlere kaldı. Ekmeleddin İhsanoğlu kazanabilirdi de, boykotçular yüzünden kaybetti.

Gelelim işin aslına, hiç dolandırmadan, uzatmadan ve açıklıkla:

Ekmeleddin İhsanoğlu ne CHP’nin ne de MHP’nin adayıydı. Bu Tayyip Erdoğan’ı Köşk’e gönderme planıydı ve Erdoğan’a rağmen başarılı oldu. Tayyip Erdoğan, özellikle eşi Emine Erdoğan’ın ağır baskısı altındaydı. Artık süresinin bittiği ve dış güçler tarafından istenmediğini Emine hanım çok iyi biliyordu ve Cumhurbaşkanlığı makamına oturarak en azından beş yıl tüm suçlamalardan temizleneceğinin farkındaydı. Bu yüzden de Tayyip Erdoğan çok direnmedi ve razı oldu. İkinci tura kalsaydı da sonuçta Köşk’e çıkacaktı, zira bu kez başka dengeler devreye girecekti.

Oysa başta Erdoğan olmak üzere birçok insan da biliyor ki, Köşk’e çıkmak Erdoğan için yolun sonu. Aktif siyasete müdahale etmek isteyecektir elbet, ama olmayacak. Bunu kendi de biliyor. Üstelik geride bıraktığı AKP, artık onun neferlerinden de oluşmuyor. Seksene yakın küskün milletvekili var, üç dönem kuralı nedeniyle. Ancak onu da yeni AKP Genel Başkanı ve Başbakan kaldıracak. Böylelikle, “ben kaldırmadım, onlar kaldırdı,” diyebilecek. Erken seçim kararı alınırsa yine “ben değil, yeni başbakan bu kararı aldı,” diyecek. Abdullah Gül faktörü ensesinde.

Partili cumhurbaşkanı gibi hareket etmeye yeltenecek, ama o da olmayacak.

Kısacası, Erdoğan siyasi hayatta yolun sonuna gelmiş gibi görünüyor.

İyi de, CHP için ne demeli? Yukarıda yazdığım gibi, yetmiş yaş üzeri kuşak ne olursa olsun CHP’ye oy veriyor ve bir gün hasta yatağından kalkıp kendilerine sahip çıkacağını umuyor. Soruyorum Kılıçdaroğlu’na, böyle bir tezgah ile insanları oyalayıp, CHP’ye hayatını vermişlere haksızlık etmediniz mi? Çelik çomak oyununa dahil etmediğiniz bu insanlar, yine de “altı ok” sanıp Ekmeleddin İhsanoğlu’na oylarını verirken, yüreğinizde biraz olsun hüzün dolaşmadı mı? Adayınızın kazanamayacağını siz de biliyordunuz. Kazanması için zaten hiç çaba sarf etmediniz. Birlikte bir yerde görünmediniz, birlikte bir resim dahi vermediniz. Kendi başına bıraktınız adayınızı ve desteklemediniz. Önemli olan Erdoğan’ın kazanmasıydı ve bu oyunu gerçekten çok iyi oynadınız.

Yine soruyorum, yüreğiniz hiç burkulmadı mı? Yüzde 38’lere kadar çıktı insanlar yine de, belki kazanır veya ikinci tura kalır diye yüklendi ve siz bundan da korktunuz. Sandığa gitmeyenler gitseydi, evet, büyük olasılıkla seçim ikinci tura kalacaktı ve ikinci turda yine bir Yalova olayı yaşanabilirdi. Sanırım Pazar akşamını karabasanlar içinde geçirdiniz.

Size ve partinize gönül veren milyonlarca insanı aldattınız, bir planın parçası oldunuz ve bütün soru işaretlerini kurusun diye çamaşır ipine astınız. Ama onlar kurumadı, hatta yağan sağanak altında daha da ıslandı. Şimdi artık tüm Türkiye neden Ekmeleddin İhsanoğlu üzerinde bu kadar ısrarcı olduğunuzun ve başka bir aday çıkarmamakta direnmenizin nedenini anlamış durumda.

Uluslararası sermayenin kurallarına uydunuz ve Erdoğan’dan, aklınız sıra kurtuldunuz. Birinci aşama tamam gibi gözüküyor. Peki ikinci aşama? CHP’yi nasıl toparlayacaksınız? Yeniden inandırıcı olabilecek misiniz? Yoksa göreviniz buraya kadardı da, bundan sonra gömleğinizi Mustafa Sarıgül’e mi layık göreceksiniz?

Nedir bundan sonraki adım? Orada kalamayacağınız belli. Süre bitti. Ama bundan sonraki adım ne?

Halk TV’de insanlar çırpınıyordu o akşam. Yüzde 38’i milim aşan oyların hepsi sanki CHP’ye verilmiş gibi neredeyse bayram yapacaklardı. Genel Başkan Yardımcınız bile gaza gelip CHP’yi seçimin galibi ilan etti. Ama mesele başkaydı, öyle değil mi?

MYK ve Parti Meclisinden bile sakladığınız aday, sizin adayınız değildi, öyle değil mi?

Görevdi ve oyun bitti.

Mümtaz İdil

Odatv.com

mümtaz idil CHP arşiv