Asıl mesele 24:00 yasağı mı yoksa örgütsüzlük mü

Kaan Çağlayangöl yazdı...

İçişleri Bakanlığı, geçtiğimiz günlerde müzik yayınına dair usul ve esasların belirlendiği yeni bir genelgeyi valiliklere gönderdi. Koronavirüs sürecinde saat 24:00’te sona erecek şekilde belirlenen müzik yayın saatinin yaklaşan yaz mevsimi ve beraberindeki turizm hareketliliğine bağlı olarak uzatılmasına dair talepler Sağlık Bakanlığı, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı ile Kültür ve Turizm Bakanlığınca birlikte değerlendirildi. Değerlendirmeler sonucunda müzik yayınlarına ilişkin yeni kararlar alınarak valiliklere bildirildi. Buna göre, ilgili kanun ve mevzuat hükümleri saklı kalmak kaydıyla ülke genelinde müzik yayını yapabilme süresi saat 01.00'e kadar uzatıldı. Genelgeye göre, kolluk birimlerince yapılacak olan denetimlerde işletmenin canlı müzik izni olup olmadığı, belirlenen saat aralığı dışında müzik yayını yapılıp yapılmadığına dikkat edilecek. Kolluk birimleri denetimlerinde, halkın huzur ve sükununu bozacak ve çevreyi rahatsız edecek şekilde ilgili mevzuatta belirlenmiş çevresel gürültü seviye değerlerinin üzerinde müzik yayını yapan işletmeler ya da kişiler hakkında yetkili idarelere gerekli bildirimde bulunulacak.

MÜZİSYENLERİN ÖRGÜTSÜZLÜĞÜ

Ben kişisel olarak bu tür konularda yasaklara karşıyım. Kimseyi rahatsız etmemek koşulu ile herkes dilediği gibi eğlenebilir ve müzik yapabilir. Her ne kadar Bodrum ve Çeşme, insanları rahatsız etmeme konusunda çoğunlukla sınıfta kalsa da herkesin taşkınlık yapmadan eğlendiği anlar çoğunluktadır. Bu konuyla ilgili piyasada aktif olarak çalışan müzisyenlerle konuştuğumda ağırlıklı olarak müzisyenlerin gece geç saatlere kadar çalışmak istemediğini gözlemledim. Koronavirüs döneminde ortaya çıkan 24:00’da sona erecek olan müzik konusunun müzik emekçilerinin sorunu olduğu ortada. Ünlülerin pek de böyle bir derdi olmadığı verilmeyen tepkilerden açıkça görülüyor. Müzik emekçileri pandemi döneminde sokaklarda müzik yaparak 3-5 kuruş para kazanma derdineydi. Bu esnada özel veya devlete bağlı orkestralarda çalan müzisyenler ise tıkır tıkır maaşlarını almaya devam ediyorlardı. Üstelik hiçbir meslektaşlarına yardım etmeden ve sosyal medyada son derece pahalı içki fotoğraflarını ulu orta paylaşarak… Hal böyle olunca her sektörde ortaya çıkan gelir uçurumu müzik sektöründe de kendini gösterdi. Kutuplaşmalar ve ayrışmalar alabildiğine arttı. Koronavirüs önlemleri gevşetildikten sonra eski işlerine geri dönen müzisyenler ise 2 yıl önce yani pandeminin yeni ilan edildiği dönemlerdeki yevmiyelerine razı olmak zorunda kaldılar. Daha önce defalarca dile getirdiğim müzik meslek birliklerine üye olmamak ve örgütsüzlük sorunu tam anlamıyla kendini gösterdi.

ASIL SORUN 24:00 YASAĞI MI YOKSA YEVMİYELER Mİ?

Müzisyen olarak hayatını geçiren binlerce insan var ve bu insanların çeşitli nedenlerden dolayı hiçbir sosyal güvenceleri yok. Aldıkları yevmiyeler ancak kendilerini geçindirebilecek seviyede olduğu için sosyal güvence altında olmaları da maddi anlamda imkansız. Dolayısı ile müzik adına 24:00 yasağından ziyade konuşulması gereken asıl konu müzisyenlerin sosyal güvencelerinin olmaması ve çok düşük ücretler karşılığında çalışıyor olmaları. Umarım bir gün müzik adına saat sınırlamasından ziyade sosyal güvence, günlük işlerde taban ve tavan fiyat gibi konuları konuşuruz. Çünkü asıl sorun kimin müziği kaçta bitirdiğinden ziyade hangi müzisyenin o ay nasıl geçindiği ile ilgili. Müzisyenlerin son derece zor koşullarda çalıştığı günümüzde halen tam olarak bir müzisyenler sendikasının aktif olamamasının bedelini ödüyoruz. 24:00 yasağından ziyade geçim sorunu müzik dünyasının asıl sorunu olarak karşımızda duruyor. Örneğin 24:00 saati 03:00’e kadar uzatılsa müzisyenlerin o gece aldıkları yevmiyeler hangi oranda artacak? Bu sorunun doğru düzgün cevabını vermeden konuyu ele alırsak pek de doğru bir sonuca varamayız. Bu konuyu sadece yaşam tarzına müdahale eksenine çekmek ister istemez çözümsüzlüğü beraberinde getiriyor. Sektörün tüm bileşenlerinden ortak bir açıklama gelmediği gibi herkes bu konuyu kendine göre yorumluyor. Müzik yapımcıları yani prodüktörler, müzisyenler, aranjörler, menajerler, organizasyon şirketleri, plak firmaları, edisyon şirketleri, şarkıcılar, söz yazarları ve bestecilerin ortak bir açıklamasını ne yazık ki pandeminin ilk günlerinden beri göremedim. Hal böyle olunca müzik sektörünün sahipsizliği daha da ön plana çıkmış oluyor.

Ülkemizdeki müzisyenler en son olarak hangi konuda bir birlik ve beraberlik gösterdiler sorusu da cevaba muhtaç bir soru olarak hala geçerliliğini koruyor. 2 seneden fazla bir süre pandemiyi yaşadık ve bu süreçten en fazla etkilenen her konuda olduğu gibi yine müzisyenler oldu. Kurum ve kuruluşlar tarafından yapılan yardımlar ve destekler ise sınırlı kaldı. Müzik sektörünün kendisini kurtarmak için hiçbir çana sarf etmediği durumlarda ister istemez örgütlenme ön plana çıkıyor. Örgütsüzlük ise ağır bedeller ödetiyor.

Sonuç olarak pandemi süreci Türkiye’deki müzik sektörüne örgütlenmenin gereğini acı bir şekilde anlatmış oldu.
Sevgiyle kalın.

Kaan Çağlayangöl

Odatv.com

Kaan Çağlayangöl pandemi müzik yasağı