Oy verirken neler yaşadım

Yurtdışında yaşayan vatandaşlar 27 Mart tarihinden itibaren oy verme işlemlerine başladı. Ben de bir vatandaş olarak dün oy vermeye gittim...

Yurtdışında yaşayan vatandaşlar 27 Mart tarihinden itibaren oy verme işlemlerine başladı. Ben de bir vatandaş olarak dün oy vermeye gittim. Elbette gazeteci olursanız haber yazmadan duramazsınız, bütün gelişmeleri, olayları, yaşanılanları verme ruh hali içindesinizdir.

Konsolosluk binasına girdiğimde içerdeki kameradan görünmüş olmalıyım ki konsolosluk görevlisi yanıma geldi ve yine görevli eşliğinde sandıkların bulunduğu yere götürüldüm. Yanımda fotoğraf makinası dahi yoktu. Sadece akıllı telefonum ve kimliğim vardı. Görevliler akıllı telefonum eğer elimdeyse onun görevlilere verileceğini belirtti. Almanya’da herkes birbirini tanır. Zaten salonda eş, dost ile merhabalaştım ve hatta ‘Hayır’ oyu verirken fotoğraf bile çektirdim onlara.

'RAHATSIZ MI OLDUNUZ'

Ancak salondan yani oy verme işlemi esnasında fotoğraf alamazdım. Çünkü gazetecilere yasak vardı. Yine konsolosluk görevlisi eşliğinde çıkış kapısına kadar getirildim. Konsolosluk görevlisine nedenini sordum, "Rahatsız mı oldunuz? Gazetecisiniz, o nedenle eşlik ettik, anlayışla karşılayın" cevabını verdi.

Açıkçası kendimi cezaevinden geçici olarak çıkarılmış bir suçlu gibi hissettim.

Bugün de Hamburg’da Türkiye ve Post gazetesi muhabirlerinden Hamburg Basın Birliği Başkanı, AKP’ye yakın çizgisiyle tanınan Erdal Altuntaş’ın sosyal medyada oy verme işlemleri esnasında konsolosluk salonundan bir fotoğraf paylaştığını gördüm. Elbette burada sorun bir gazeteci arkadaşın fotoğraf çekip, çekmemesi olayı değil. Sorun son yıllarda konsolosluk çalışanlarının, diplomatların muhalif gazetecileri gözetlemesi ve eleştirel haberler yapan muhabirleri farklı bir kategoriye oturtması.


Burda akla gelen bir soru da, yabancı ülkelerdeki konsoloslar böylesine bir uygulama yapılması konusunda Ankara’dan mı talimat alıyor? Nitekim çifte vatandaşlığa sahip bir çok gazetecinin korku ve endişe nedeniyle Türkiye’ye gidemediklerini biliyoruz. Nitekim daha iki gün önce Alman basınında görgü tanıklarına dayanılarak yer alan bir haberde 'Ankara’nın elinde kara liste mi var?’ benzeri Kürt ve Alevi kökenli çifte vatandaşların Türkiye’ye girişinin yasaklandığı belirten bir haber yer almıştı.

GÜVENLİK GÖREVLİLERİ EŞLİK ETTİ

Benim gibi konsolosluk görevlileri eşliğinde oy kullanan bir gazeteci arkadaşımız daha var. Almanya’da muhalif haber sitesi olarak tanınan Avrupa Postası adlı haber portalının Genel Yayın Yönetmeni Adil Yiğit’in başına da böylesi bir olay geldi. Adil Yiğit’e de üç güvenlik görevlisi kapı çıkışına kadar eşlik etti.

Oysa Hamburg Başkonsolosluğu, 27 Mart tarihinde oy verme işlemlerinde ilk gün birkaç saniye de olsa çekim yapılmak üzere kendilerine göre 'yandaş' gazetecilere e -posta gönderdi. Zaten son yıllardaki muhalif haberlerimizden dolayı bilgi alma hakkımız bir şekilde engellenmektedir.

'ACABA HAKKIMDA YASAK MI VAR'

Gazeteci Adil Yiğit olayı şu şekilde yorumluyor: "Konsolosluklar kendi çizgilerinde, kendilerini rahatsız etmeyecek haberler yazan gazeteciler ile irtibat içerisinde. Nitekim bu kişilere sürekli e-postalar gitmekte ve bir şekilde iletişim sağlanmaktadır. Kendilerini eleştiren ve muhalif haberler yazan gazetecilere ise terörist muamelesi yapıyorlar. Konsolosluklar partizan anlaşıyı ile hareket ediyor. Açıkçası tereddütümden dolayı geçen seneki Türkiye seçimlerinde oy kullanamadım. Beni konsolosluğa almazlar diye. Referandum için de "Acaba hakkımda yasak mı var?" diye tereddütle gittim. Ben de güvenlik görevlileri eşliğinde oy kullandım ve çıkış kapısına kadar getirildim. 37 yıl sonra ilk kez tereddütle oy kullandım. Konsolosluklar Ankara’dan mı yönetiliyor? Ankara’nın elinde muhalif gazetecilerin listesi mi var? Bütün bunları bilmek isteriz."

Süheyla Kaplan

Odatv.com

yurtdışı OY gazeteci arşiv