Oscar'dan geriye kalanlar ve Coda'nın sürprizi

Elçin Demiröz yazdı...

Geçtiğimiz hafta bu satırlarda Oscar’da en çok konuşulan 4 dalın adaylarına yer vermiştim. Bu yazıdan saatler sonra tam da bu 4 aday kazanan oldu olmasına ama Oscar da, tarihinin belki de en olaylı gecesine tanık oldu.

Daha törenin ilk saatlerinde geceye Will Smith tokadı damga vurdu. Kurgu olamayacak kadar gerçek dışı bu hareket, “En İyi Aktör” dalında daha önce 2 kez aday gösterilen ve King Richard’daki rolüyle bu yıl, ödülü kazanmasına kesin gözüyle bakılan Smith’in eşine sarf edilen şaka yollu bir cümle sebebiyleydi. Her ne kadar Akademi, Smith’in töreni terk etmesini istese de Smith bunu kabul etmeyerek ödülü sahnede, uzun bir konuşma ve gözyaşlarıyla özürler içinde kabul etti. “Aşk insana çılgınca şeyler yaptırır” dedi ve zayıflığını aşk sosuna bulayıp bir de takdir bekledi, hatta gördü de... Zaten aşk da hep aşk kılığına giren şeylerden çekmemiş miydi…

Gelelim gecenin bir diğer beklenmedik gelişmesine… “En İyi Film” kategorisi de dahil olmak üzere 12 dalda aday olan ezici favori The Power of the Dog’a karşı Sundance Film Festivali aracılığıyla tanıştığımız Bafta ödüllü bir bağımsız film Coda yarışıyordu. Son haftalarda rüzgar ise hep Coda’dan yana esiyordu. Derken Akademi seçimini duygulardan yana kullandı ve Sian Heder imzası taşıyan Coda bu yılın En İyi Film Oscar’ını kazandı.

Oscar'dan geriye kalanlar ve Coda'nın sürprizi - Resim : 1

OSCAR TARİHİNE BİR İLK

Orange the New Black dizisinin senaristi ve Sundance Festivali aracılığıyla tanıdığımız Tallulah’ın yönetmeni Sian Heder'in yazıp yönettiği Coda, 2014 yapımı Fransız filmi The Bélier Family’ye dayanıyor. Massachusetts'te yaşayan işitme engelli bir balıkçı ailesinin ve bu aileye işiterek doğmanın ağır yükünü taşıyan kızları Ruby’nin müzik yeteneğinin peşinden gitme öyküsünü, iki keskin bıçak arasında dozu son derece iyi ayarlanmış lirik bir gerçekçilikle işliyor.

Coda, işitme engelli yetişkinlerin çocuğu anlamına gelen “Child of Deaf Adults” cümlesinin kısaltılması. Ancak bu kısaltmadan başka Coda’nın herkes tarafından bilinmeyen bir anlamı daha var. O da bir müzik parçasının bitiminden öndeki son cümlelerini, yani final sahnesini ifade ediyor. Bu açıdan bakıldığında bile yapım, hem müzikal nüveleri içinde barındıran bir başarı öyküsü olması sebebiyle, hem de final sekansıyla yarattığı ve usulca artan duygu desibeliyle aslında isminin hakkını çokça vermiş gözüküyor.

Coda’nın hem yapımcısı hem de yönetmeni Heder, Coda’yla ilgili zaman zaman çok büyük endişelere kapıldığını ve filmi destekleyen kişi ve kurumları mahçup etmekten hep korktuğunu dile getiriyor. Neyse ki yapımın kaderi Heder’in korktuğu gibi gitmiyor. Coda ilk yayımlandığı Sundance Film Festivali’nde dikkati çekmeyi başarıyor ve Apple TV + ile 25 milyon dolarlık rekor bir dağıtım anlaşması imzalıyor. Sonunda Oscar’da yıllardır beklenen de bu vesileyle oluyor. İlk defa “En İyi Film” ödülünü dijital yayıncıya ait bir film kazanıyor. Bu arada ilginç bir detay, Netflix aslında dijital yayıncılar arasındaki aday sayısı olarak en güçlü olandı. Senelerdir de Oscar’a bir yaklaşıp bir uzaklaşıyor. Bu sene 27 Oscar adaylığından sadece “En İyi Yönetmen" ödülünü alan filmin yayıncısıydı. Bir de yeni eklenen halk oylaması kategorisinde tartışmalı bir biçimde en favori film seçilen Army of the Dead ile belki yüzünün azıcık güldüğünü söyleyebiliriz.

Oscar'dan geriye kalanlar ve Coda'nın sürprizi - Resim : 2

CODA: SESSİZ TOPLULUĞUN SESİ

Geçen haftaki yazımda da belirttiğim gibi aslında Coda, “kazanırsa sürpriz olacak” kadar bilindik bir sinema matematiği üzerine kurulmuş, ancak bu matematiği tamamen yeni bir formülle - gerçekten işitme engelli oyuncuların oynayabileceği lirizm üzerine - kurmayı başarmış, bunu yaparken de en ince ayrıntısına kadar içten olabilmiş bir yapım.
İşitme engellilerin dünyasından önemli bir kesit sunmaya çabalayan yapımın yaratım süreci de ilginç.

Yönetmen Heder, senaryoyu yazma aşamasında Amerika İşaret Dilini (ASL) öğrenmeye başladığını ve bunun konuşulan İngilizce’den oldukça farklı olduğuna çok şaşırdığını ifade ediyor. Bunun sadece dilbilgisi ve söz diziminden ibaret olmayışı, aynı zamanda kavramların iletilmek için kullanılan yöntemlerin tamamen fiziksel olması da sinematik anlatım açısından onu yeni bir yola sokuyor. Örneğin işaret dilinde geçmiş bedenin arkasında, gelecek önünde, bir şeyin ne zaman olduğunu belirtmek ise zaman kipleri kullanmak yerine, onu görünmez bir uzaysal zaman çizgisine yerleştirerek ifade ediliyor.

Kısaca Heder, işaret dilinin kelimelerin sınırından daha geniş ifadelere sahip olduğunu fark ediyor ve sadece görsel olarak var olan bir dili yazmayı kolaylaştırmak için sanatsal işaret yönetmenleri Alexandria Wailes ve Anna Tomasetti ile çalışmaya başlıyor. Her ikisi de işitme engelli oldukları gibi tiyatro geçmişine de sahipler. Aslında bu ekip, son derece sinematik bir dil olan işaret dilini sinemaya dönüştürmek için Coda’nın senaryosunu bir fırlatma rampasına dönüştürüyor ve özellikle Wailes ve Tomasetti’ni farklı yaklaşımlarının dengesi, senaryo üzerinde parlak bir itme gücü yaratıyor.

Oscar'dan geriye kalanlar ve Coda'nın sürprizi - Resim : 3

Oscar ödüllü işitme engelli oyuncu Marlee Matlin, yine bu seneki Oscar’da En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu ödülünü kazanan Troy Kotsur ile Daniel Durant’ın da kadroya dahil olmasıyla senaryo bu 3’lünün pratik hayattan gelen deneyimleriyle daha da canlanıyor. Kendi fonetiğini oluşturan bir genetik kazanıyor ve bu üçlü, filmin ana karakteri Ruby’nin hikayesini taşıyan kolonlara dönüşüyor. Dolayısıyla Ruby tek başına başarı öyküsü olmaktan çıkıp - özellikle günümüzde zayıflayan aile ilişkileri de göz önüne alındığında - can alıcı bir noktadan yakalıyor. Kendi sessizliğinde güçlü ve derin bir aile bağının öyküsüne dönüştürüyor.

Heder’in bir diğer önemli başarısı yapımın bakış açısını, işitme engellilerin de gözünden ve zihinlerindeki sessizliğin içinden aktarmayı başarmış olması. Bunu yaparken izleyicinin, bu sessiz dünyanın üzerini örten izolasyonu bir an için görmesini sağlıyor. Aslında bu, yönetmenin projeye başlama şartlarından biri… Yani gerçekten işitme engelli oyuncular yer almayacaksa filmi hiçbir zaman çekmeyeceğini ifade ediyor. Keza yapım, yayımlandığı tüm platformlarda (işitme engellilerin de anlayacağı şekilde) altyazıları açık olarak yayımlanıyor.

Kısaca Coda, duymak ile anlamak arasındaki ince çizgiyi sessizce ve inceden kaldırabilen bir yapım. Hem işiten hem de işitmeyen oyuncuların deneyimlerini eşitleyen bir çabası var. Keza Akademi de belli ki bu çabayı görmüş ve bu sene hem duygularının hem de kalabalığın sesini dinlemeyi seçmiş. Bir de uzun zamandır dönüşüm sancıları çeken bir endüstrisinin değişen dinamiklerine ayak uydurmaya gönüllü olduğunun da altını çizmiş.
Heder’in bir sözüyle bitirelim: “Umarım Coda, çığı başlatan çakıl taşlarından biridir.”

Ve ekleyelim…

Sessizlik de gün gelir sesini duyurur.

Elçin Demiröz

Odatv.com

oscar coda Marlee Matlin