Ölçüsüz övgü

Tarih: 31 Ocak 1969.68 Kuşağının üniversite eylemleri F. Almanya'da sürmektedir.Filozof Adorno'nun...

Tarih: 31 Ocak 1969.

68 Kuşağının üniversite eylemleri F. Almanya'da sürmektedir.

Filozof Adorno'nun protestolarını eleştirmesine kızan devrimci öğrenciler, onu elitist bulup kurduğu Toplumsal Araştırmalar Enstitüsü/Frankfurt Okulu'nu basıp işgal eder. Ki Marksizm'e yeni yorumlar getiren bu okul, eleştirel teorilerini inceleyen sosyal bilim merkezidir…

Solcu öğrenciler eylemlerinde haklı olduğuna inanmaktadır ve eleştiriye tahammülleri yoktur.

Adorno şu sözü eder:

-“Şudur neredeyse imkânsız olan görev: Başkalarının iktidarının da kendi iktidarsızlığımızın da bizi aptallaştırmasına izin vermemek!”

Arkasında ekler:

-“Yanlış bir yaşamda doğru yaşam yoktur.”

-“Düşünen insan saldırgan olamaz.”

Peki…

Dünden bugüne gelirsek…

F. Almanya'dan Türkiye'ye dönersek…

★★★

Türk siyasi yaşamı eleştiriyi sürgüne gönderdi!

Çok politikacı, olumsuz niteliklerinin/ hatalı yönlerinin eleştirilmesini okumak, duymak istemiyor. Oysa:

Politik eleştiri çözüm odaklıdır; -örneğin- demokrasinin gelişimi için değerlidir. Siyasi reformlar için uyarıcıdır. Vs.

O halde eleştiri ülkemizden neden kovuldu?

Baksanıza… Herhangi bir olay, olgu veya konunun eksik ve hatalı yönlerini ortaya koyduğunuz anda tehditlere kadar uzanan kaba yorumlara, küçümsemeye, aşağılamaya mahkûm ediliyorsunuz. Her taşın altında “düşmanlık” arayınca ne oluyor; düşünce önderliğini yitiriyor. Bu yoksunluk siyaseti çölleştirmek ile sınırlı kalmıyor, kirletiyor. İtibariyle eleştirel akıl katlediliyor…

Her lider kendine bağlı “kapıkulu” arıyor.

AKP'yi tenkit konusunda eleştirmeye gerek var mı; ne olduğunu yirmi yıldır yaşıyoruz!

Asıl sorun, CHP yönetiminin de totaliterliğe kayma tehlikesi değil mi?

-Kılıçdaroğlu, Ekmeleddin'i aday yaptı; “tıpış tıpış sandığa gideceksiniz” dedi. Seçim ilk turda kaybedildi.

-Kılıçdaroğlu, “gel bakalım Muharrem İnce” dedi. Seçim ilk turda kaybedildi.

Kılıçdaroğlu bu seçimde kendisi aday olmak istiyor. Olabilir, kendi tercihi… 6'lı Masa'da konsensüs /uzlaşma sağlanır mı göreceğiz?

Karşı çıktığım; Kılıçdaroğlu'nun adaylığı konusuna eleştiri getiren herkesin suçlanır olması. Yeniden seçilmeyi garanti altına almak isteyen milletvekilleri, koltuğunu korumak isteyen parti yöneticileri, belediye başkanları veya sahiden Kılıçdaroğlu'nun kazanacağını düşünenler el üstünde tutulurken, eleştirenlere akıldan vicdandan uzak “cadı avı” yapılıyor!

Adorno'nun okulunu basan üniversiteli ergenler gibi farklı söz duymak istemiyorlar. Ölçüsüz övgü peşindeler

★★★

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş'ın kafasında-gönlünde cumhurbaşkanı adayı olmak vardı kuşkusuz. Hatta en son, HDP seçmeninin kendisini desteklediğine dair kamuoyu araştırma sonucunu bile paylaştı. Fakat, öylesine yoğun baskı altına alındı ki, “adayım Kılıçdaroğlu” demek zorunda bırakıldı!

Benzer tahakküm bugünlerde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'na yapılıyor. İmamoğlu haklı olarak sürekli 6'lı Masa'yı işaret ediyor. Ama bu genel merkeze yetmiyor, “Kılıçdaroğlu” adını duymak istiyor ısrarla!

Ne acıklı siyasi atmosfer bu:

Bir kişi, parti meclisini belirleyecek.

Bir kişi, genel merkez yönetimini seçecek.

Bir kişi, milletvekili listesini yapacak.

Bir kişi, il ilçe yöneticilerini atayacak.

Bir kişi, cumhurbaşkanı adayını belirleyecek. (Ah! Hep aynı siyasi manzara; ne Ekmeleddin ne Muharrem İnce adaylığını konuşturtmadı, tartıştırtmadı. Dünü aynen bugün de yaşıyoruz.)

AKP totaliterliğinden farkı ne?

★★★

Eleştirel siyaset, tek tipçi dayatmaya karşı çıkan anti-faşizmdir.

Eleştirmek, insanın özgürleşmesidir.

Eleştirmek, sorgulayarak dönüştürmektir.

Bakınız… Kritik bir dönemden geçiyoruz; eleştiri felce uğratılırsa/ eleştiriye düşmanlık edilirse demokratik bir düzene geçiş tamamen hayal olur.

Bırakın herkes konuşsun, herkes yazsın…

Ki:

Eleştirmek, yazarın sorumluluğudur.

Soner Yalçın
Odatv.com

Ölçüsüz övgü - Resim : 1