ODATV O GECEYE DAMGASINI VURDU

Çağdaş Gazeteciler Derneği’nin 2009 En İyi İnternet Sitesi Ödülü’nü almak için Ankara’ın en bilinen sahnelerinden Akün’e doğru giderken, 1984...

Çağdaş Gazeteciler Derneği’nin 2009 En İyi İnternet Sitesi Ödülü’nü almak için Ankara’ın en bilinen sahnelerinden Akün’e doğru giderken, 1984 yılından bu yana ne kendi adıma ne de başkası adına ödül almadığımı düşünüyordum.

Bu ödül, 32 yıldır siyasi olarak haksız ve yanlış uygulamalara hep tavır koymuş, üyeliğini onurla taşıdığım sivil toplum örgütlerinden biri olan ÇGD tarafından verilmişti ve çok da anlamlıydı.
Akün sahnesi oldukça kalabalıktı. ÇGD başkanı Ahmet Abakay, her gördüğüne Altan Öymen’in zerafetini ve mütevazılığını anlatıyordu.

Zaten, en anlamlı ödül de Altan Öymen’e verilen “Onur Ödülü”ydü. Meslek hayatında 60. yılını geride bırakan Öymen, kısa ama etkili bir konuşma ile neredeyse Türkiye’nin basın hayatını özetledi. Bir nokta vardı ki, çok önemsendi: 1950–60 arasında, iki askeri darbe sonrasında bile basının böyle bir dönemden geçmediğini vurguladı.

Hemen her ödül veren ve alan kısa da olsa bir konuşma yaptı.

Töreni sunan Hasan Uysal, sunuculuğu ile büyük sempati topladı. Bir süredir “talk show” programı yürüten Uysal, sahneye hakim olduğunu gösterdi. En çok da, aralara “sıkıştırdığı” hicivleriyle alkış topladı.

Ardından Çağdaş Gazeteciler Derneği Başkanı Ahmet Abakay, basının susturulmaya çalışıldığını, buna asla izin vermeyeceklerini belirtti.

Altan Öymen’den sonra mikrofona gelen Yılmaz Ateş, Masum Türker, EDP’nin, kendi deyimiyle “çiçeği burnunda” Başkanı Ziya Halis, Ziraat Odaları Başkanı İbrahim Yetkin ve diğer konuklar da basın üzerindeki baskılardan söz ettiler. En çok da Ergenekon adı altındaki soruşturma ile ilgili olarak tutuklanan Tuncay Özkan, Hikmet Çiçek, Mustafa Balbay, Ergun Poyraz ile ilgili şikayetler dile getirildi.

Töreni, YARSAV’ı temsilen gelen Odatv yazarlarından Ali Rıza Aydın ile birlikte izledik.

Çağdaş Gazeteciler Derneği’nin İnternet Haberciliği alanında Odatv’ye verilen ödülün ne kadar önemli olduğu kendini gösteriyordu. Ali Rıza Aydın da heyecanını gizleyemiyordu açıkçası.

Salon tıklım tıklım doluydu.

Kibele gurubu muhteşem bir konser verdi. Müthiş bir uyum ve güçlü seslerle çıkmıştı gurup. Halk türküleri repertuarları da oldukça zengindi ve asıl önemlisi müziklerine kattıkları yorumlar çok nitelikliydi. Kendine has bir “tarz” geliştirmeleri çok önemliydi. Bir ara, Şili’nin ünlü Inti Illumani grubunu dinliyor gibi olduk.

Daha sonra kokteyl salonuna geçildi.

Beni tanıyan veya tanımayan hemen herkes, Odatv’nin son zamandaki başarısından söz ediyor, hemen her sabah ilk işlerinin siteye bakmak olduğunu söylüyordu.

Milliyet’ten Fahrettin Fidan ile karşılaştım, Doğan Yurdakul’un yazdığı “Kim Daha Amerikancı” yazısından Melih Aşık’ın alıntı yaptığını ve ertesi gün (bugün yani) okuyabileceğimizi söyledi ve ekledi: “Odatv bizim için tam bir alışkanlık oldu. Her sabah ilk işimiz Odatv’ye bakmak...”

Fahrettin Fidan ile ANKA’dan arkadaştık. Kolay kolay söylemeyeceğini biliyordum böyle bir övgüyü.

Sonra TRT’ciler etrafımı sardı. İsimlerini vermem doğru olmaz. Zaten anımsamıyorum da...

Odatv ile ilgili güzel düşüncelerini belirttiler.

İbrahim Şahin ile ilgili yazılan haberlerden sonra bir an “ciddi misiniz, şaka mı yapıyorsunuz,” demek ihtiyacı duydum.

Ciddilermiş...

Tüm Odatv yazarlarına, yönetimine içten sevgilerini gönderdiler.

Kısacası, törene Odatv damgasını vurmuş oldu bir anlamda.

Birçok arkadaşıma rastladım. Uzun süredir bu tür etkinliklere katılmadığım için bazılarını tanıyamadım. Utandım.

Ama şunu belirtmemde yarar var:
Kim ne derse desin, Odatv’de olmaktan ve çalışma arkadaşlarımdan gurur duydum...
Ödülü de büyük bir onur ve sevinçle kaptım...
Artık ne zaman Odatv’ye ulaştırırım, bilmiyorum...
Bir süre benim vitrinimi süsleyecekmiş gibi görünüyor.

A. Mümtaz İdil
Odatv.com

odatv Çağdaş Gazeteciler Derneği arşiv