Odatv farkıyla Süper Lig’de haftanın görünümü

FENERBAHÇE -ESKİŞEHİRSPOR (1-0): Futbol nedir derseniz, verilmesi gereken kişiye verilmesi gereken zamanda verilen paslar bütünüdür, derim....

FENERBAHÇE -ESKİŞEHİRSPOR (1-0): Futbol nedir derseniz, verilmesi gereken kişiye verilmesi gereken zamanda verilen paslar bütünüdür, derim. Savunmada bu ölümcül önemdedir; hele hücumda tadına doyum olmaz. Eskişehir ilk yarının bütününde ve golü yediği 52. dakikadan, uzatma hariç, maçın sonuna dek bunu yaptı. Oyunun "adamı" Mert ve Necati'ydi denebilir. Eskişehirspor Necati'ye "tanrı kapıyı iki kere çalar" dense yeridir; iki net fırsatı kaçırırsan Erkan bile gevşer ve ilk faulünü 88. dakikada da olsa yapar! (Ne var ki tanrı Fenerbahçe'nin yanındaydı!) Sahanın Kuyt'dan sonra en mükemmel oyuncusu Erkan Zengin her hareketiyle Avrupa eğitimi almış olduğunu gösterdi. (Özgür biraz ona ayak uydurabilseydi keşke). Her top aldığında paslı tenekelerin arasında altın parçası gibi belli oluyordu. Hele kendi alanından alıp kaleye şut atışına kadar olan o güzelim süreç... Gol olsaydı gol öncesi hareketlere en yakışan gol olacaktı! (Aziz Yıldırım, Erkan Zengin yerine yanlışlıkla Alper Potuk'u almış galiba!)

Sahada Fenerbahçe izleyicisinden ilk "yuh" sesi "Toshiro Mufone Emenike"nin topu taça kaçırmasıyla duyuldu. Sinirler gerilmişdi; Aziz Yıldırım'ın ateş püsküren nefesi Şükrü Saraçoğlu'nun her zerresine sinmişti. Sahadaki Fenerbahçelilerden bu şartlarda futbol beklemek boşunaydı. Caner darmadağınıktı; son dakikalarda Eskişehir ortalarını kaleci gibi iki kez eliyle çıkardı gibi geldi bana; spikerin susmasından da bundan biraz emin oldum!

ATAMAYANA ATARLAR!

FB sonuç için çıkmıştı; Ertuğrul sağlam maçı almak için gelmişti ama oyuncular kazanmak değil yalnızca futbol oynamak istiyordu sanki. Şansal Büyüka bile "Atamayana atarlar!" dedi. Kamara en beceriksiz günlerindeydi. Kuyt kafayla verdiği mükemmel pasları 53. dakikada bu kez kaleye vermeye niyet etti ve başardı! O kadar koştu ki 90. dakikada kendi kalesinden top çıkarırken gördüydüm.

"Maçın adamı" mı? Mert'di! Penaltıyı "yese"ydi maçın durumu başka olurdu. (Şut: FB 9/5, Es es 12/8! Köşe atışı: FB 1, Es es 5!) Battal Volkan'ın işi ise zor bundan sonra. İlker Meral, Kamara'ya sarı kart çıkardığında geçen haftaki Atletico Madrid-Barselona maçını yönetseydi ilk on dakikada kırmızı kart yüzünden sahada futbolcu kalmazdı diye düşündüm. Oysa ikinci yarının başında Webo'nun itelenerek düşürülmesindeki penaltıyı göremedi. Holmen'in de katılmasıyla (Krasiç'in varlığı Holmen'in oynamasını engelliyormuş; trajediye bakın siz!) Türkiye'nin en iyi futbolcularına -ve de en iyi seyircisine!- sahip Fenerbahçe gün geçtikçe iyi olacak; Aykutlu günlerine dönecek! Eskişehir ise 4 büyükleri 6'ya doğru genişletecek bu yıl.

Necati derin felsefeye dalmış bir emekli gibiydi. Sağlam'ın, "Büyük takım olmayı zihinlerimize de yerleştirmemiz gerekir" demesi gecenin en önemli sözüydü. % 51 Fenerbahçe'nin topla oynamış görünmesi ise bende, bu istatistiği Yüksek Seçim Kurulu'nun bilgisayar programı yaptı yanılsaması yarattı bir an için!

GÖKHAN ZAN, YILLANAN ŞARAP GİBİ

BURSASPOR - GALATASARAY (1-1): Drogba elbet çıkabilir, sakattır, Burak'ın gücü onu rahatsız ediyordur filan... Ancak yerine çağdaş futbolda yeri olmayan bir cılız fiziğe sahip, tek özelliği verilmesi gereken yere -üstelik başını kaldırıp baktığı halde!- pas vermeyip üç kişiyi başına toplamak için topla dönüp duran ve sonuçta kendini yere atıp faul beklemeyi futbol sanan Emre'yi mi almak gerekirdi Engin Baytar'ı mı?? "Tek adam"lık her meslekte kötüdür. Fatih Terim'in "Kenar yönetimi"ne mutlaka birini yetiştirmesi gerekirdi. Galatasaray'ın "kenar"ına mutlaka takviye gerekiyor! Selçuk İnan İniesta gibiydi; derleyip toparlıyordu oysa orta alanı. Drogba ve ardından Selçuk çıkınca Galatasaray ligin ortalama takımları düzeyine indi.

Daum'un klasik taktiğidir; teknik oyunculara sert gir, sert oyna; durdur; fırsatta hızlı çık; baskın yap. Bursaspor özellikle ilk yarıda bu hareketleriyle Drogba yönetiminde şiir gibi futbol oynama özelliği kazanmaya başlayan oyuncuları 1980'lerin taktiği sertlikle -Civelli/Şamil- durdurmaya kalktı; Galatasaray kenar yönetimi de değişikliklerle buna yardımcı oldu. Deneyim Galatasaraylı futbolculara "bir bir"e yatmayı akıl ettirdi ve maç böyle bitti. Bursa seyircisi Trabzonspor'un yakın tarihlerdeki seyircisine benzemeye başlayacaktı ki ikinci yarı Bursaspor bunu engelledi. Drogba'nın ilk topla buluşması ölümcül bir gol şutu da olabilirdi. Öyle bir tempo vardı ki hakemin varlığı sanki tempoyu düşürmeye çalışıyordu. Kazayla dokunduğu futbolcuya ise Melo'nun yardım elini uzatması Galatasaray'da hakemlerin koruyup geliştirmeye çalışması gereken centilmenliğe örnekti. (Bunu Melo'nun yapması önemliydi!)

Hamit bir ara direklerin adamı örneğine dönüyordu: Üç metreden Drogbaya pas veremedi; ancak Türklerin özelliği galiba; altı kişinin cehennemi kuşatması altında dön+mek, geç+mek eylemleri sonunda gol pası verebileceğine kimse inanamadı; ama verdi. Burak'ın orada olacağına da kimse ihtimal vermezdi; Burak olması gereken yerde olduğu için başarılı demek ki! Hakan Balta gittikçe rahatlıyor ve müthiş mücadele ediyor. Gökhan Zan yıllanan şarap gibi.

Ne var Bursaspor çok başarılıydı. İkinci yarı enerjisini de sonuç almak üzerine kurguladı ki tadına doyum olmadı. 75. dakikadaydı galiba ceza sahasına ortası 20/6 oranındaydı. Galatasaray’ın ise 5/2! Batalla(Madem böyle yazılıyor niye Bataşa diye okunuyor?) o topu dışarıya nasıl vurdu hala anlayamadık. Bursaspor'da Ferhat keşke erken oyuna girseydi; oyununa doyamadık. Bursaspor'un UEFA'dan elenişine gerçekten üzüldük. Daum olsaydı?! Bir hoca alırken Aziz Yıldırımvari (Boş ol Aykut!) ya da Adnan Polatvari -ya da Yıldırım Demirörenvari!- 80'li yıllar kültürüyle davranmak artık gerilerde kalmalı. (Fenerbahçe'nin CAS'a gitmesinin Bursaspor'un Şampiyonlar Ligine gitmesini engelledi; Türkiye'nin puanlarını da engelledi bence.)

CAN YAKACAK FUTBOLCULARLA İDDİALI BİR TAKIM

KAYSERİ ERCİYESSPOR -BEŞİKTAŞ (2-4): Trabzonspor maçında belliydi Beşiktaş'a bir sihirli elin değmiş olduğu. Şampiyonlar Liginde Galatasaray'la İspanyol takımlarının oynadığı kontrollü, tatsız tuzsuz görünen maç aslında gladyatör gibi sağlam basan, rakibi yoran ve kemik kıran bir iç kavga taşıyordu. Beşiktaş UEFA liglerinde Galatasaray'la birlikte demir atacak gedikli bir takım olacak görüntüsü veriyor. Yeni transferlere Escude'nin ayak uydurması, Serdar'ın Semih Kaya gibi parlaması, milli takım defansının yıllar boyunca sağlama alınacağını gösteriyor. Beşiktaş kısa sürede oturmuş bir takım olmuş. Kim ne yapacağını biliyor; yerinde deyimle, taşlar yerine oturmuş. Kayseri Erciyes maçı kaybetmeyecek düşüncemi 2-1'den sonra pekiştirmişti ama Beşiktaş'ın yukarıdaki özelliklerini bir an unutmamdan kaynaklıydı bu. "İki Tromsö arası" bu maçı kazanmak büyük iş. Fuat Çapa Gençlerbirliği'ni Erciyes'e taşımış. Yine çok can yakacak futbolcularla iddialı bir takım kurmuş.

Hakemlerimiz Cüneyt Çakırlaşıyor gittikçe. Hepsi güvenle hareket ediyor. Bilgisayar ölçümüyle 13 cm. ofsaytı gözüyle anlayabilecek hakem dünyanın hiç bir yerinde yoktur!

KARADENİZ İNSANI ELEŞTİRELDİR

TRABZONSPOR - ÇAYKUR RİZESPOR (2-1): Volkan Şen'in fizik olarak ve futbol anlayışıyla bir Galatasaraylı Emre olduğu inancındayım. Koşuyor ama tüm ikili mücadelelerde ya topu kaybediyor ya da yere düşüyor! Zayıf. Bunu zeki Trabzonspor seyircisi iki maçta sezdi. Buna bir de kişilik zaaflarını ekleyince gerçek değerine postalanacağı gerçeğiyle karşı karşıya kaldı. Trabzon seyircisi niçin böyle; kavgacı? Karalahana.com'da okumuştum sanırım, dünyanın hangi bölgesinde kendini eleştiren bir dille konuşan birini görürsen hemen anla O Karadenizli'dir, diye. Karadeniz insanı işe eleştirmekle başlar, eleştireldir; bunun için kullandığı yöntemler tartışılabilir ama bu gerçektir. Volkan Bursa'dan ayrıldığı günden beri kendine güvenen bir hoca aradı sabır küpü kesilerek. İki üç maçtır ilk on bire alınmasının huzurunu yaşamaya alışacakken ortaya eleştirmen Trabzon seyircisi çıktı; olan biten bu! Adrian'ın böyle goller atabileceği ya da iyi futbolcu olacağına inanmamız zordu; ama müthiş kendini yeniledi.

Maluda, "Oynadığım her takımı yücelttim" yollu konuşmasından sonra attığı gol onun Trabzonspor'da bir Drogba liderliği yapacağı beklentisine soktu beni. Her ne kadar Henrikue'nin pasını dışarı atsa da. Trabzonspor'un en önemli kazanımlarından biri olacak. Çaykur Rizespor ise Mustafa Denizli'nin tuvaline Rıza Çalımbay fırçasının renklerini taşıyor; çok can yakacak. Ali Adnan'ın Rizespor'a geldiğini de direkte patlayan o müthiş vuruşuyla anlayabildik ancak. Spor basınımız da uyandı sanırım!

Liglerimizin renklendiğini, kalitesinin biraz daha yükseldiğini söyleyebiliriz.

Ahmet Yıldız

Odatv.com

Süper Lig ahmet yıldız fenerbakçe eskişekirspor Galatasaray arşiv