TÜRKÇE DUA OKUYAN PAPA KİM

Soner Yalçın yazdı

İsviçre’deki minare referandumu aklıma, Papa Angelo Giuseppe Roncalli’yi getirdi. 1958-1963 yılları arasında Vatikan’ın Papalık makamında oturan Papa Roncalli, hayatının 10 yılını Türkiye’de geçirdi. 1935 yılı Noel ayininde tüm Hıristiyanları şaşırtan bir ilke imza attı; İncil’i Türkçe okudu. 23’üncü Johannes kimine göre tarihteki ilk Türk Papa’ydı!..

Tarih: 10 Aralık 2000
Şişli Belediye Meclisi oybirliğiyle Harbiye’deki Ölçek Sokağı’nın adını “Papa Roncalli Sokağı” olarak değiştirdi.
Yapılan törene Ermeni Patriği Mutafyan, Rum Ortodoks Patriği Bartolomeos, Kardinal Paul Poupard gibi dini liderler katıldı. Diyanet İşleri Başkanlığı bu törene bir temsilci bile göndermedi.
Aynı yılın 3 Eylül günü Vatikan, Papa Angelo Giuseppe Roncalli’yi aziz ilan etti. Türkiye kilisesi tarihinde ilk kez Evrensel Kilise’ye sadece bir Papa değil aynı zamanda bir aziz armağan etmişti.

Türkçe aşkı

Papa Roncalli, 5 Ocak 1935’den 27 Aralık 1944 tarihine kadar Vatikan’ın gayrı resmi temsilcisi ve Latin Katolik Cemaati’nin ruhani önderi (Monsenyör) olarak İstanbul’da bulundu.
Gerçek bir Türk dostu olarak bilinen Papa Roncalli’nin Türkiye’de bulunduğu yıllarda en büyük üzüntüsü neydi biliyor musunuz?
Türkçe öğrenememek. Ona göre ev sahibi ülkenin dilini öğrenmemek o ülkeye saygısızlıktı.
Günlüğüne bu konudaki düşüncelerini yazdı sık sık:
“Daha büyük bir dikkat ve sebatla, Türk dili üzerinde çalışmaya vereceğim kendimi.”
“5 yıl İstanbul’da yaşadıktan sonra Türkçe’yi bu kadar az bilmek utanç verici.”
Ve sonra öğreniyoruz ki Papa Roncalli Türkçe’yi dualarında kullanmaya başlıyor.
Fransız Büyükelçisi Albert Kammarer 2 Ocak 1936 tarihli resmi yazısında Papa Roncalli’nin Noel ayininde Türkçe dualar okumasının şaşkınlıkla karşıladığını yazdı.

Büyükelçi’nin mektubu

“Noel ayini Papa’nın gayri resmi temsilcisi için oldukça özgün bir gösteriye vesile oldu. Monsenyör Roncalli, usul gereğince, inananlara İncil’i okumak üzere kürsüye geldi. Ama İstanbul’da gelenek olduğu üzere İncil’i Fransızca değil de, Türkçe okuyarak büyük bir şaşkınlık uyandırdı.”
Büyükelçi Kammarer, Monsenyör Roncalli’nin duaları Türkçe okumasına tepki gösterdiği şu satırlardan anlaşılıyor:
“(Duyduğumuza göre) İncil, ayrıca ayin sırasında verilen vaazlar ve akşam duaları Türkçe okunacak. Papa’nın gayri resmi temsilcisinin kararı kilise çevrelerince çok çeşitli yorumlara yol açtı.”

Büyükelçi Kammerer kuşkusuz ilgisi yok ama bu mektuptan sonra Türkiye’den ayrıldı. Barışçı ve yeniliğe açık biri olarak bilinen din adamı Roncalli ise Papalığa kadar yükseldi.
Hep ileriye dönük küçük hesaplar yaparak yaşayan kurnazlar ile samimi insanların farkıdır aslında bu.
Katoliklerin temsilcisi,- Fransız Büyükelçisi’nin diplomatik mektubunda görüldüğü gibi- Hıristiyanların nasıl bir tepki göstereceğini umursamadan gözü pek barışçıl adımlar atmakta hayli cesur davrandı.
Bunu yapan kişi sadece bir din adamı değildi; Bizans tarihi ve sanatı uzmanıydı. Hiçbir kıskançlık yapmadan İstanbul’un yeni sahibi Türkleri sevmesini bilmişti.

İlk Türk Papa

Angelo Giuseppe Roncalli 28 Ekim 1958’de Papa oldu.
Onun döneminde Vatikan ile Türkiye karşılıklı olarak resmi diplomatik ilişkiler kurma kararı aldı. Monsenyör Francesco Lardone Türkiye’deki ilk Papalık elçisi; Nureddin Vergin ise Türkiye’nin ilk Vatikan Büyükelçisi oldu.
Papa Roncalli sadece sivil politikacıların değil askerlerin de yakın dostuydu.
Örneğin…
Vatikan Büyükelçisi Lardone, Papa Roncalli’nin Türkiye’de geçirdiği 10 yılın anısına bir tören yapılarak Papalık Büyükelçiliği’ne bir anı plaket koymak istedi. Ancak dönem 27 Mayıs 1960 askeri müdahalesinin en sıcak günleriydi. İstanbul’da sıkıyönetim vardı ve her türlü gösteri- toplantı yasaktı.
Büyükelçi Lardone dönemin İstanbul sıkıyönetim komutanı Refik Tulga’dan plaket töreni için izin istedi.
Refik Tulga sadece izin vermekle kalmadı; plaketin açılışını kendisinin yapmak istediğini belirtip şöyle konuştu: “Papa Roncalli tarihteki ilk Türk Papa’dır!”

Türkleri hiç unutmadı

Papa Roncalli Vatikan yıllarında da Türk dostluğunu hep sürdürdü. İstanbul’u hiç unutamadı.
1963’te kabul ettiği Dışişleri Bakanı Feridun Cemal Erkin’e şöyle diyordu:
“Boğaz’ın çiçeklenmiş kıyılarını anlamak, bizim için, orada gördüğümüz nezaket dolu konukseverliğin anısını yaşatmak; ruhumuza, İkinci Dünya Savaşı’nın çalkantılarını izleyen yıllara yayılan, barışçıl ve dingin buluşmaları hatırlatmak anlamına geliyor.”
Papa Roncalli, bütün insanları kardeş olarak kabul ediyordu. Tüm sohbetlerinde, dini konuşmalarında hep söylediği şuydu: “İnsanları mutlu kılmanın tek yolu, onları birbirine yaklaştırmak için yılmadan çabalamaktır.”
İnsan düşünemeden edemiyor; “medeniyetin beşiği” İsviçre’de nereden çıktı bu minare yasağı?
Berlin Duvarı’nın yıkılmasıyla birlikte dünya yeni bir paylaşım savaşına sahne olmaktadır.
Ne diyordu Samuel Huntington “Medeniyeler Çatışması” eserinde; uluslararası ittifak ya da ihtilaflarda belirleyici olan unsur politik ya da ekonomik ideolojiler değil, medeniyetler olacaktır!
Kafasını devekuşu misali kendi toprağına sokup, küresel dünyadaki kapışmayı analiz edemeyenler, dün olduğu gibi bugün de bu oyunun piyonu olmaya mahkumdur.
Hepimize düşen görev; dini-dili ne olursa olsun kardeşlikte ısrar etmeyi sürdürmektir…

Bir Türk Papa:

PAPA EFTİM


Kuşkusuz 23’üncü Johannes Türk değildi.
Ama Türk bir “Papa” vardı: Papa Eftim.
Bugünlerde Papa Eftim ve “Bağımsız Türk Ortodoks Patrikhanesi” adı, Ergenekon Soruşturması-Davası nedeniyle de sık sık medyada yer alıyor.
2 yıldır tutuklu bulunan Sevgi Erenerol kilisenin ilk patriği Papa Eftim’in büyük torunu.
Medyanın yazdığına göre Ergenekon Savcıları Türk Ortodoks Patrikhanesi Sözcüsü Sevgi Erenerol'a sormuşlar:"Siz nasıl Hıristiyansınız, Hz. İsa'dan çok Atatürk'ten bahsediyorsunuz!"

Demek ki biz kendi tarihimiz konusunda pek bilgi sahibi değiliz.
Önce “Karamanlılar” kimdir bakalım:
Ankara, Kayseri, Tokat, Aydın, Antalya, Konya, Adana, Bursa, Kastamonu, Sivas, Nevşehir, Niğde, Burdur, Isparta’da yaşayan, Rumca bilmeyen, Türkçe’yi kendilerine özgü bir ağızla konuşan, buna karşılık Grekçe dua eden ve Grek harfleriyle yazan Ortodoks halka Karamanlılar denirdi.

Karamanlı Papa Eftim yani; Pavlos Karahisaridis ise, 1884’te Yozgat/Akdağmadeni Bucağı’nda doğdu.
İlk öğrenimden sonra Ankara’da manifaturacılığa başladı.
1912’de diyakos 1915’te papaz olup Akdağmadeni’ne atandı; “Eftim” adını aldı.
Yozgat’ta kapı komşusu olan Çerkez Ethem sayesinde Mustafa Kemal’le tanıştı.
23 Nisan 1920’de Ankara’da Millet Meclisi’nin açılış duasını okuyan din adamları arasında Papa Eftim de vardı. Kurtuluş Savaşı’nda “Umum Anadolu Türk Ortodoksları Cemaatleri” olarak yer aldılar.

Anadolu’nun gerçek sahibinin Türkler olduğunu, dolayısıyla Anadolu Hıristiyanlarının da aslında Türk kökenli olduklarını dile getiren Papa Eftim, Anadolu’daki Hıristiyanlara katliam yapıldığı yolundaki kara propagandayı açığa çıkarmak için var gücüyle çalıştı.
1922’de Kapadokya’da tura çıktı. Gezisinde, hem ‘Türk Ortodoks Kilisesi’ projesini anlattı hem de Kurtuluş Savaşı’na yardım paraları topladı.
II. İnönü Savaşı’nın birinci yıldönümünü kutlamak için Millet Meclisi önünde toplanan binlerce kişiye Türk Ordusu’nu öven duygulu konuşma yaptı. Başında Mustafa Kemal’in hediye ettiği kalpak vardı.

1922’de Kayseri’deki Zincirdere Manastırı’nda Türkiye Büyük Millet Meclisine Tabi Umum Anadolu Türk Ortodoksları Kongresi’ni topladı. Patrik Meletios’un Patriklikten çıkarılması; Fener Patrikhanesi’nin feshedilmesi; Kayseri’de bağımsız bir Türk Ortodoks Patrikhanesi kurulması; Eftim’in “Papa Eftim” adıyla Müstakil Türk Ortodoks Kilisesi’nin Umumi Vekilliği’ne getirilmesi gibi kararlar alındı.
15 Eylül 1922’de “Müstakil Türk Ortodoks Patrikhanesi”ni kurdu.

Lozan’da imzalanan mübadele anlaşmasıyla Türkçe konuşan Ortodoks Karamanlılardan sadece Mustafa Kemal’in “Baba Eftim” dediği Papa Eftim ve yakınları kurtuldu. Mustafa Kemal’e göre Kurtuluş Savaşı’nda Papa Eftim tek başına bir ordu gibi mücadele vermişti.

Bu hazin mübadele sonrası cemaatsiz kalan (dört kız kardeşinden üçü de Yunanistan’a giden) Papa Eftim, 21 Eylül 1923’te İstanbul’a geldi.
Galata’daki Panayia (Meryem Ana) Kilisesi’ni patrikhane merkezi yaptı.
Bükreş’e Büyükelçi olarak atanan Hamdullah Suphi’nin Romanya’dan getirdiği 10’u kız 70 Hıristiyan Gagavuz Türk genciyle cemaatini kurdu.

Soyadı Kanunu’ndan sonra Papa Eftim, “Zeki Erenerol” adını aldı.
Atatürk’ün vefatından sonra biraz gözden düştü.
1962’de felç geçirdi. 1968 öldü.
Yerine oğlu Turgut (Yorgo) Erenerol “Papa II. Eftim” adıyla patrik oldu.

Evet Ergenekon Soruşturması-Davası nedeniyle Papa Eftim kilisesi gündemimizde.
Karamanlıların yaktıkları şu ağıt sanki bu durumu anlatıyor gibi:
“Gerçi Rum isek de, Rumca bilmez, Türkçe söyleriz
Ne Türkçe yazar, okuruz ne de Rumca söyleriz
Öyle bir mahludi (karışık) hatt-ı tarikatımız (yazı usulümüz) vardır ki
Hurufumuz (harflerimiz) Yunanice, Türkçe meram eyleriz...”

Biz ülkesine, toprağına bağlı insanlarımızı neden hep örseleriz/hırpalarız?

Soner Yalçın

Odatv.com

arşiv