Nihat Genç’in kafasındaki soru işaretleri

Nihat Genç bana bir telefon kadar uzakta. Arkadaşlığımız çok eski yıllara dayanır, ama zırt pırt da telefonla konuşmayız. Aradım. “Ben de seni...

Nihat Genç bana bir telefon kadar uzakta.

Arkadaşlığımız çok eski yıllara dayanır, ama zırt pırt da telefonla konuşmayız.

Aradım.

“Ben de seni arayacaktım Mümtaz abi,” dedi. Buluştuk…

Telefonda aktarmadığımız, ama aynı kaygıları hissettiğimiz bir birliktelikti bu. İkimiz de birbirimize aynı şeyi anlatmak üzere kurgulanmıştık sanki.

Bir yığın insan toplandı çevremize. Nihat yine o coşkulu, çılgın haliyle ayağa kalkıp dağarcığındakileri insanlara aktarmaya başladı.

Dinledik.

Bir ara yanıma oturdu ve şunu söyledi: “Mümtaz abi, farkında mısın? Geçmişin köşe başlarını tutan ekibi yine hazırlık içinde. Bizler yine marjinal sınırlara doğru itileceğiz ve bunlar tüm yalakalıklarına rağmen gelip baş köşeye oturacaklar. Böyle bir hazırlık var.”

“Bunu elimden geldiğince yazmaya çalışıyorum Nihat,” dedim. “Ama bu kez işleri zor, zira insanlar artık yutmuyor. Daha önce AKP’nin her hareketine payandalık yapanlara, ‘ileri demokrasi’ zokasını ayakta alkışlayanlara karşı insanlar daha bilinçli. Affetmiyorlar, affetmeyecekler…”

“Ben o kadar emin değilim,” dedi Nihat. “Bunlar bir ekip ve medya ellerinin altında. Bize söz hakkı vermeyecekler, dışlayacaklar ve sınırın ötesine atacaklar.”

“Biliyorum,” dedim. “Ben sınırın öteki tarafına hep atıldım, bir kez daha atılmak da beni küçültmez. Ama böyle olacağına inanmıyorum.”

“İyimsersin,” dedi.

“Senin daha da iyimser olman gerek,” dedim. “Okur sayın seni ayakta tutacak kadar fazla.”

“Mesele benim okur sayım değil ki,” diye haklı itirazda bulundu Nihat. “Bu iş benim kıçımı kurtarmamın ötesinde bir iş Mümtaz abi, mesele ben değilim. Kendimi birazcık düşünüyorsam namerdim. Mesele bu ülkenin aydın geçinen yalakalarının toplumu yeniden düzenlemeye kalkışması. İşte bu kabul edilemeyecek bir durum ve bizim de bunu engelleme şansımız yok.”

“Yeni gelen kuşak, Gezi Parkı’nı yaratan kuşak bunu engelleyecektir Nihat,” dedim. “Bundan eminim. Seni beni harcatmayacaklardır.”

“Telefonda hiç konuşmamamıza rağmen anlatmak istediğim bu değildi.”

“Biliyorum,” dedim. “AKP’nin kan kaybetmesinden ürken payanda gazeteciler şimdi yavaştan dönmeye başladılar, sorun bu!”

“Evet, aynen sorun bu.”

“Buna yapabileceğimiz tek şey Nihat, duruşumuzu bozmamak. Bu bizi kurtaracaktır. Bizi değil, ülkenin aydınlığını kurtaracaktır. Değişmemek, değişmeye hazır olmadığını kabul etmektir.”

Sustuk, sanırım anlaşmıştık.

Bu sessiz sayılacak konuşma olduğunda henüz Mursi düşmemişti.

Mursi’nin düşmesinin ardından yine birbirimizden habersiz yazı kaleme aldık ve Mısır’da gerçekleşen halk hareketeninin (askerler işe dahil de olsa) darbe olmadığını söyledik. Benim çekincem duruyor: Darbe asla değil, ama devrim olup olmadığını zaman gösterecek.

Barış Terkoğlu bugün hatırlattı, “bizi darbeyle eğittiler” diye. Darbe kelimesini öylesine vulgarca, öylesine hoyratça kullandılar ki, Lenin’i, Castro’yu, Chavez’i, Panço Villa’yı, Spartacus’ü, Zapata’yı, Pugaçev’i, Stepka Razin’i nereye koyacağımızı bilemedik. Ağzımızı açtığımız anda, “darbecisin” suçlaması ile karşılaşmaya başladık.

AKP ağzıyla konuşan bütün gazeteciler koro halinde, “bu bir darbedir” dediler.

İyi de, Mursi neyle gelmişti Mısır’ın başına? O zaman niye bizim pinpirikli gazetecilerimiz, aydınlarımız “darbe” dememişti? Müslüman Kardeşler kardeşti de ondan mı? Yoksa Mursi Esad’a karşı olduğundan mı?

Bütün bunlar aklıma, Nihat Genç’in dün Odatv’de yayınlanan yazısından ve Barış Terkoğlu ile iki satırlık telefon konuşmasının ardından geldi.

A harfini telaffuz ettiğiniz anda bunu “asker” anlayan bir zihniyete karşı ne yapabilirsiniz ki?

Mehmet Metiner adlı Meclis’teki yaman AKP milletvekili, geçenlerde bir tartışmada Esad’a veryansın ederken, “bir dakika, sakin olun” diyen moderatöre, “siz darbecisiniz!” diye bağırmasından öte değildir bunların zihniyeti.

Muhalefet bile kuyruğunu kısıp kenara çekildi. Ayıptır. CHP, Mısır’daki gelişmelere “darbe” diyerek, kendi Tahrir meydanındaki kalabalığı, Taksim’i reddetmiştir.

Yakışır.

Mümtaz İdil

Odatv.com

nihat genç mümtaz idil arşiv