NEDİR BU MÜYTÖ

“’Medeniyetlerin çarpışması’ nasıl olacak?“ “’Mağduriyetlerin...

“’Medeniyetlerin çarpışması’ nasıl olacak?“
“’Mağduriyetlerin çarpışması’ ile!“
“Ya çarpışmazlarsa?”
“Merak etme, çarpıştırırız! Kan-revan, alavere-dalavere, mağduriyet bahane!“

Önce, 26.12.2009 tarihinde gazetelere yansıyan bir haber:
“İçişleri Bakanlığı, PKK’nın şehir yapılanmasına yönelik operasyonda gözaltına alınan belediye başkanlarının da aralarında bulunduğu 36 kişiye kelepçe takılmasıyla ilgili soruşturma başlattı.“
Sonra?
Şekilde görüldüğü gibi:
Kelepçeli fotoğraflar 'reklam' oldu

Cem EMİR- Bayram BULUT/ Radikal/ 01.01.2010
*
Aziz Nesin’in mizahını çok severim. Ama, ne yazık ki mizah yazma yeteneğim yoktur…
Yazmak istediğim “mağduriyetler ideolojisi“ konusu, hem trajik, hem de komik bir konudur.

Önce ülkemin “gerçek mağdurları“nı tenzih etmek istiyorum: 6-7 Eylül’ünden Maraş’ına,
Diyarbakır Cezaevi’nden Sivas’ına... ve özellikle emeği sömürülerek mağdur edilenlere kadar... Onların ve benzerlerinin mağduriyeti, benim de mağduriyetimdir...
Burada sözünü ettiğim “mağduriyetler ideolojisi“, egemen güçlerin “Ergenekon“/Gladyo, yani sosyal mühendislik yöntemleriyle üretip uyguladıkları ideolojidir...
Ve şimdiden belirteyim: Bu “egemen güçler“in içine, belediye başkanlarına kelepçe takanlarla, yukarıdaki fotoğrafı reklam panosu haline getirip sokaklara asanlar (Diyarbakır DTP idaresi ve Diyarbakır Belediye Başkanlığı) da girmektedir! İki egemen güç (kelepçe takanlar ile bu olayı Halepçe’yle ilişkilendirenler) de, ORTAK eylemleriyle “halkı“ kışkırtmakta ve ezmektedir! Nihai emelleri, egemenliklerini sürdürmek ve güçlendirmek için – sonunda birbirlerini kırmalarını da göze alarak – iki farklı halk yaratmaktır.
*
Eskiden insanlar birbirleriyle statü tartışmasına girdiklerinde, biri diğerine soruyordu:
“Sen de kim oluyorsun? Neyine güveniyorsun?“
Cevap, biraz kabaca genelleyerek söylersek, şu şekildeydi:
“Servetime, ağababama, tanıdığım milletvekillerine… güveniyorum…“
Bugün, sevgilerin ve kavgaların Sorosçu bir “sanal ama gerçek“ propaganda aleminde yürütüldüğü günümüzde, “Sen kim oluyorsun da karşıma böyle haklı ve güçlü edasıyla çıkabiliyorsun?!“ sorusuna verilen cevap şudur:
“Halepçeme ve kelepçeme güveniyorum!“
“Anlamadım!“
“Mağduriyetime, mağduriyetime!“
“Sen benim ne kadar mağdur olduğumu biliyor musun?“
“Ya sen benim ne kadar mağdur olduğumu biliyor musun? Benim mağduriyetlerim yanında seninkiler çocuk oyuncağı kalır!“
İnsanlar, Halepçe’yle kelepçe mağduriyetlerinin hangi planların provakasyonu olduğunu ya hiç sormuyor; sorsa bile, karşılıklı provakasyonlardan sonra zaten at izi it izine ve ortalık toza dumana karışmış oluyor...
*
Mağduriyet, mağduriyete karşı!
Bana mağduriyetini söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim! (Hatta mağduriyetinden yola çıkarak, sana yaptırım gücünün ne olduğunu da söyleyebilirim...).

“Sen kimsin?“
“Ben şu dindenim, şu etnik gruptanım ve en önemlisi; şunun tarafından mağdur edilmişlerdenim!“
“Peki seni gerçekten ‘şunun’ mağdur ettiğini nereden biliyorsun?“
“Bizimkiler, televizyonlar, gazeteler, profesörler ve enteller öyle diyo!“

“Mağdur Bilimi“ (İng.: Viktimology) nedir?
“Kriminoloji, psikloji ve sosyal bilimlerde kullanılan bir kavramdır. ‘Mağdurlaştırma’ taktiği sosyal mühendislik yöntemi olarak, uluslararası ve etnik ve dinsel gruplar arası ilişkilerin şekillenmesinde kullanılmaktadır. Özellikle etnik ve dinsel kimliklerin oluşturulmasında ve bunların birbirleriyle savaştırılmasında, ‘ortak mağduriyet duygusu’nun yaratılıp kışkırtılması belirleyici rol oynamaktadır. Yugoslavya’nın bölünmesini sağlayan sosyalpsikolojik taktik budur.“
“Kim, neden yapıyor bunu?“
“Egemen güçler, ‘Mağduriyet üretmek yoluyla bölüp yönetmek’ için!“
*
Halepçe Katliamı’nı kim yaptı?“
“Tabii ki Saddam! Kürtlere ders vermek için!“
“Has’tir, has’tir, has’tir!“
“Anlamadım!“
“Mağduriyetten, mağduriyetten!“
“?“
“Emperyalizmin mağduriyetler ideolojisi alavere-dalavere, kan-revan vuruyor, planını kuruyor! Sen de bu planın ve ideolojinin aleti ve kurbanı olduğun için, alavere-dalavere bilmiyormuş gibi yapıyorsun!“
*
“Özal kimdir?“
“Başparmağından yaralanan… ve böylece mağdur edilen biri.“ (“Ee artık yakındaki seçimlerde halkın gözleri kör değil ya, bu mağduriyetin karşılığını verecek, inşallah!“).
“Berlusconi?“
“Özal’a benzer biri. Vücudunun mağduriyete uğradığı söylenen yeri farklıdır.“
“Evren kimdir?“
“Her gün onlarca siyasi cinayet işlenirken, halkta daha fazla mağduriyet yaratılarak faşizan darbe koşullarını iyice olgunlaştırmak için bir sene bekleyen biri. Kendisi halkın emeğinin heba edilmesine ve halkın beslenme durumuna çok üzüldüğünden ve de idam mahkumlarının masrafından tasarruf edip memleketin ekonomisine katkıda bulunmak için, ‘Asmayalım da besleyelim mi!’ gibi derin anlamlı bir vecizenin mucididir.“
“Evrenizm“ nedir?
“Özellikle Diyarbakır Hapishanesi’nde mahkumlara dışkı yedirterek, insanların anadillerini yasaklatarak Türkiye’nin bir mağdurlar cehennemi haline getirilmesine katkıda bulunan bir ideolojidir.“
“Ağca kimdir?“
“Katolik Polonya’yı ‘özgürleştirmek’ isteyen eperyalizmin mağduriyet oyunu için, güya Bulgar Komünistleri’nin planında rol alarak Katoliklerin Polonyalı Papa’sı 2. Jean Paul’a suikast yaptığı söylenen, Batı’nın zaten hep öyle tanıdığı ‘vahşi Türk!’“
“ABD kimdir?“
“Birkaç yüzlü biri. Hangi mağduriyet planını soruyorsun ki? Pearl Harbor’u mu, Operation Northwoods’u mu, 11 Eylül’ü mü?“
“Şu anda hala etkisi süren 11 Eylül’ü.“
“ABD, diğerlerinde olduğu gibi 11 Eylül’de de kendisi tarafından mağdur edildi. Bu mağduriyetine son vermek ve özgürlük götürmek için, Afganistan’ı ve Irak’ı işgal etti.“ (ABD, “Müslüman teröristler“in Afganistan veya Pakistan mağaralarında palanlayıp örgütleyerek yaptıkları 11 Eylül eyleminden doğan mağduriyetin altında kalır mı hiç! O zamana kadar hiç aklından geçirmediği bir şeye karar verdi: “İslam terörizmi“nin kaynağı olan Afganistan’a ve Irak’a karşı “Haçlı Seferi“ düzenlemek!).
“Erdoğan kimdir?“
“Bir şiir okuduğu için hapse atılan ve mağdur edilen biri.“ (Halkımız, “Gözleri var görmezler, kulakları var işitmezler“den değil ki, onun bu mağduriyetini sandıkta karşılıksız bıraksın!).
“Arınç kimdir?“
“Kendisine suikast yapılması planlanarak ve reddettiği bir ‘batıl düzen’ içinde yaşamaya zorlanarak mağdur edilen biri.“ (Bir gün inşallah sonu gelecek olan ‘batıl düzen’in yarattığı bu mağduriyet yüzünden kendisi hep böyle ağlar durur! Ancak “Yüce Mevlam“ onun bu mağduriyetlerinin ve göz yaşlarının haklı karşılığını ona yarın misli misline geri verecektir!).
“Fethullah Gülen kimdir?“
“Vaazları sırasında ağlayan bir Hoca!“
“Neden ağlıyor?“
“ABD’nin beklentilerine tamamen uyan bir Türkiye’yi henüz yaratamamasının acısını dışa vurmak için büründüğü mağduriyet gösterisinden ve ağlamasının müritlerinde yaratacağı ‘ortak acıda ve cennet-i ala’da birleşme inancı’nın sağladığı huşulu zevkten.“
“Türbanlı kız kimdir?“
“Türbanıyla üniversiteye alınmayarak mağdur edilen biri.“
“Merve Kavakçı kimdir?“
“Taktığı türban yüzünden meclise alınmayarak mağdur edilen, bu büyük mağduriyetten doğan hakla, kendisine, özellikle ABD’deki ve Avrupa’daki en yüksek mercilerde, “Türkiye’deki faşizan-laik system“i topa tutma konferansları verdirilen biri.“
Soru: Aşağıdaki resimdekiler nedir/ kimdir?

Cevap: Solda: Merve Kavakçı´nın 2 Mayıs 1999’da TBMM’de bir süre takabildiği mağdur ve kahraman türban, ABD Senatosu’nda sergileniyor. (İstanbul’da meydana gelen bir trafik kazasında ölen bir genç kızın kanlı türbanı da sergilenen “obje“ler arasında yer almaktaydı). Sağda: Merve Kavakçı, sık sık davet edildiği İngiltere Lordlar Kamerası’nda, Türkiye’deki laikliği ve Atatürçülüğü eleştirdiği ve büyük mağduriyetini dile getirdiği bir konuşma sonrasında hayranlarıyla sohbet ediyor.
“Nazlı Ilıcak kimdir?“
“Ne hikmetse emperyalizmin de desteklediği Merve Kavakçı gibi türban mağdurlarının ‘kendisi için birşey istiyorsa namerttir’ savunucusu!“
“Bize Nasıl Kıydınız (İstiklal Savaşı sırasında İstiklal Mahkemesi kararıyla mezarından çıkarılıp tekrar asıldığı iddia edilen İbrahim Hakkı Efendi’nin hikayesi), Minyeli Abdullah?“
“Mağduriyet propagandaları.“
“Öcalan kimdir?“
“İmralı’daki odası on yedi santim küçük yapılarak mağdur edilen biri“.
“Ergenekon/ Gladyo kimdir?“
“Etnik, dinsel, emeksel (ve laik ve antilaik ve türbanlı ve türbansız vb…) gruplardan her birini diğerine mağdur ettirip, her bir (iki, üç, dört…) tarafta ürettiği mağdurları, hesabına çalıştırdığı gerici ve liboş entelleri de kullanarak birbirleriyle çarpıştıran ve bunu ellerini oğuşturarak izleyen ve her sahneden sonra parsayı toplayan biri.“
“MÜYTÖ ne anlama geliyor?“
“Ergenekon/Gladyo’nun gizli adı: “Mağduriyetler Üretme ve Yönetme Terör Örgütü.“
“Papaz’ı, misyonerleri ve Hrant Dink‘i kim öldürüldü?“
“Kökü dışarda ve içerdeki MÜYTÖ!“
“Bu örgütün temel ilkesi nedir?“
“Mağduriyetler üret, böl ve yönet!“
“Öyleyse terörizm nedir?“
“Yukarıdan, aşağıdan, dışarıdan, içeriden, sağdan, soldan: Bilumum yönlerden ve yöntemlerle mağduriyetler üretip bölme ve yönetme stratejisidir.“
“Türkiye kimdir?“
“Halkının sömürülmesi bitmesin ve rahat sürdürülsün diye, içinde global ve yerel ‚mağduriyetler savaşı‘ yürütülen ve bu nedenle ‘zavallı halkı‘ birbiriyle savaştırılıp mağdur edilen biri.“
“Emekçi kimdir?“
“Gece gündüz çalışarak, ‚mağduriyetler savaşı‘yla ve onun edebiyatıyla zengin olanların uçtukları uçakları, oturdukları koltukları, bindikleri lüks arabaları, yani herşeyi yaratan gerçek mağdur!“
Mehmet Şekeroğlu?“
“Şu anda, Mazhar-Fuat-Özkan’ın meşhur şarkısı‚ Mecburiyetten‘i, kendi uydurduğu ‚Mağduriyetten‘ nakaratıyla dinlediğini sanan biri“:
“Halepçe‘ler mağduren
Kelepçeler mağduren
Köy boşaltmak mağduren
Taş maş atmak mağduren
Otuz üç er mağduren
11 September mağduren
‚Kanlı türban‘ mağduren
Onca kurban mağduren
Mağduren, mağduren, mağduriyetten…“

KÖR NOKTA KÖŞESİ
KURTLA KUZU (Ezop’a saygıyla).
Kuzu’nun biri bir dereden su içiyormuş. İyice acıkmış bir Kurt, büyük karnını doyuracak enerji kaynağı, yani av peşindeymiş.
“Vay!“, demiş Kuzu’ya, öfkeyle; “sen kim oluyorsun da suyumu bulandırarak beni mağdur ediyorsun! Beni mağdur edecek Kuzu daha anasının karnından doğmadı!“
“Aman Efendim, benim ne haddime sizi mağdur etmek? Hem baksanıza, ben suyun aşağı tarafındayım, siz yukarıdasınız. Aramızda on metre var.“
“Bulandırıyorsun diyorsam, bulandırıyorsun demektir! Üstelik beni mağdur edişinin tarihsel bir boyutu da var. Sen bana geçen yıl küfretmişsin. Bunu güvenilir kaynaklardan duydum! “
“Nasıl olur Efendim? Geçen yıl ben daha doğmamıştım. Gördüğünüz gibi süt kuzusuyum!“
“Ukelaya bak! Sen değilsen kardeşindir bana küfreden.“
“Benim kardeşim yok ki size küfretsin.“
“Sülalenden biridir öyleyse. Oturup kalkıp beni çekiştirdiklerini, bana karşı hunharca kullanacakları silahları hazırladıklarını biliyorum!“
Kurt bunu söyledikten sonra atlamış Kuzu’nun üstüne ve onu parçalamış, yutmuş...
Gökten üç bölge düşmüş. Bilin bakalım kimin hesabına?

Esop’a ek:
Batı/ Avrupa Wikipediası, Esop maddesinde, onun doğum yerini yazıp yazmama konusunda – herhalde Türkiye’nin reklamı olmasın diye – uzun süre tereddüt ettikten sonra, nihayet baklayı ağzından çıkarmak zorunda kalıyor: Phrygia! Neresi mi? “Asia Minor’un Orta-Batısındaki bölge“ymiş. Tıklıyorsunuz, karşınıza çat aşağıdaki harita çıkıyor:

Benimki gibi sizin gözünüz de buraları bir yerlerden ısırıyordur sanırım! Herifler Antik Çağların gaiplerinden haber alıp, o zamandaki Anadolu’nun idari dağılımını bugünkünün (emperyalist projeksiyonlar açısından) tıpkısının aynısı olarak çizmişler! Pontus’la birlikte, Greeks ve Romans’ların yerleri belli. Armenia ile Mesopotamia arasındaki sınır uyuşmazlığını da artık oryentalist tarihçiler arşivlere bakarak kendi aralarında hallederler!
İçimden bir ses soruyor: “Hay Allah, bu coğrafyada kendine Türk diyen bir millet de vardı yahu, bunlar n’olacak?“
Bir başka ses: “Aman sus, seni de Sevr paranoyağı olarak damgalarlar!“

“Bu Dinciler...“
Soner Yalçın’ın “Bu Dinciler O Müslümanlara Benzemiyor“
adlı kitabını, çölde su içer gibi zevkini çıkararak, bazen hızla, bazen de gıdım gıdım, bitirip yine başlayarak okuyorum. Bende, bana (da) vurulmak istenen “paranoya“ teşhisine karşı “ilaç“ etkisi yapıyor!..
Ellerine sağlık, Üstad...

Mehmet Şekeroğlu
Odatv.com

kürtler halepçe katliamı Mehmet Şekeroğlu arşiv