Necdet Özel kendi generallerine değil de hangi AKP’liye itibar ediyor

17 Aralık Depreminden sonra akıl erdiremediğim, kafama takılan bazı gelişmeler oldu.

Bugün bunları sizinle paylaşacağım.

17 Aralık’ta ağır bir yolsuzluk tokadı yedikten sonra Hükümet karşı taarruza geçti ve paralel devlet kavramı ile Cemaat’e saldırmaya başladı.

Saldırı değişik kanatlar üzerinden yapılıyor.

Saldırının benim kafama en fazla takılan bölümü Cemaat ile Ergenekon-Balyoz Davaları’nın ilişkilendirilmesi oldu.

Davaların başlamasından tam 6 yıl sonra RTE davaların savcısı olmaktan vaz geçti, aniden davaların avukatı rolüne büründü.

Davaların arkasındaki gücün AKP-Cemaat-ABD ittifakı olduğu yedi düvele malum iken RTE ve şürekâsı birdenbire koro halinde “biz yapmadık Cemaat yaptı!” diye haykırmaya başladı.

***

İlk salvoyu Yalçın Akdoğan attı.

“Milli orduya kumpas kuruldu.”

Yalçın Akdoğan davaların başlamasından 6 yıl sonra ayıktı, durumu kavradı!

“Daha önceleri neredeydiniz?”

***

Yalçın Akdoğan’ın “uyarısı” TSK’yı da uyandırdı.

“Vay! Bize kumpas kurulmuş!”

TSK Akdoğan’ın sözlerini ihbar kabul etti ve suç duyurusunda bulundu!

6 yıldır Davaların sanıkları, sanıkların avukatları, yakınları, üniversiteler sahte belgeler, yalancı tanıklar hakkında haykıra haykıra bağırıyorlar, ortaya raporlar koyuyorlar ama TSK düne kadar oralı olmadı, hiçbirine itibar etmedi.

Ama Yalçın Akdoğan’a itibar ediyor.

Üstelik Engin Alan’ın Utku Çakırözer’e (Cumhuriyet-08.01.14) bildirdiğine göre Davalar ile ilgili olarak Kara Kuvvetleri Komutanlığı 3 bin 500 sayfa, Deniz ve Hava Kuvvetleri Komutanlıkları da yüzlerce sayfalık bilirkişi raporları hazırlamış. Balyoz’daki sahtekârlıkları açıklamış. TSK kendi raporlarına da itibar etmemiş.

Ama Yalçın Akdoğan’a itibar ediyor.

Necdet Paşa ister alınsın, ister alınmasın ama cuk oturuyor!

“Malkara-Keşan, Hoppala Paşam!”

Bir başka sava göre; TSK davaların seyrini etkilememek için 6 yıldır susuyormuş!

İyi de davalardan bir tek Balyoz bitti, Ergenekon hala Yargıtay aşamasında!

Yok, ben ikna olmuyorum, içimden “sen bana kıymazdın, sana bir öğreten var!” diye mırıldanmak geliyor.

***

İyi niyetinden zerre kadar şüphe etmiyorum ama TBB Başkanı Metin Feyzioğlu da aklımı karıştırdı. O da topa girdi ve Ergenekon ve Balyoz Davaları’nın yeniden görülmesi için Özel Yetkili Mahkemelerin bu davalara bakmasını sağlayan geçici maddenin yeni bir kanunla kaldırılmasını öneriyor. Yargıtay’ın da mahkemelerin kararlarını “görevsizlik nedeni” ile bozmasını istiyor. Ancak, Taha Akyol bence çok doğru bir tespit yapıyor (Hürriyet-06.01.14). Usul Kanunlarına göre görevsizlik kararı verilen mahkemelerin kararları kendiliğinden bozulamaz. Bunun için Feyzioğlu çıkacak kanuna “Bu mahkemelerin (özel yetkili mahkemeler) kararları görevsizlik nedeni ile bozulur” diye bir madde ilave edilmesini de teklif ediyor.

***

Muhakkak ki, benim hukuk bilgim TBB’nin birikimi yanında devede kulak kalır. Ancak, hukuk herkesin mantığına hitap etmek zorundadır.

Erklerin bağımsızlığı prensibi çerçevesinde yasamanın nasıl yargı kararına müdahale edecek bir kanun çıkarabileceğini benim mantığım almıyor.

O zaman Meclis çoğunluğu (örneğin AKP tek başına) beğenmediği herhangi bir yargı kararını, bir kulp bularak, özel bir kanunla bozamaz mı?

Af çıkarmak (af yargı kararını bozmaz, uygulanmasına engel olur) dışında TBMM yargıya nasıl müdahale eder, benim aklım almıyor.

Feyzioğlu’nun formülü uygulanırken birileri “Bu mahkemelerin (özel yetkili mahkemeler) kararları görevsizlik nedeni ile bozulur” mealli kanun maddesinin Anayasa Mahkemesi’nde iptali için başvurursa Yüksek Mahkeme ne karar alır?

***

Yalçın Akdoğan’ın birdenbire dikkatleri Silivri Mahkemeleri’ne çeken “milli orduya kumpas kuruldu” sözleri “bu Cemaat her türlü hileyi yapar, aynen Ergenekon-Balyoz Davalarında olduğu gibi şimdi de Hükümet’e yolsuzluk çamuru atılıyor!”,diye okumak da mümkün değil mi?

TSK ve TBB’nin Akdoğan’ın peşine takılması ne kadar doğru?

Cüneyt Ülsever/Yurt

Odatv.com