Eski güzellikleri yok etmeye çalışan birileri mi var

Kaan Çağlayangöl yazdı...

Şarkıcı Cenk Eren'in “Repertuvar Barış Manço” adlı albümü, 25 Haziran tarihinde DMC Müzik etiketiyle piyasaya çıktı. Albümü tüm dijital platformlardan dinlemek mümkün… Daha önceki yıllarda Tanju Okan, Ferdi Özbeğen ve Selda Bağcan albümleri yapan Cenk Eren, dördüncü proje albümünü Barış Manço şarkılarıyla yaptı. DMC Müzik imzalı albümün müzik direktörlüğünü Sarp Özdemiroğlu üstlenirken, şarkıların tüm düzenlemeleri Berk Eyüpoğulları tarafından yapılmış. Aslına bakacak olursanız böyle bir albümün DMC’den çıkmış olmasına şaşırmadım desem yalan olur. Çünkü uzun bir zamandır Barış Manço “tribute” yani takdir albümünü Murat Yıldırım’ın(Moko Yapım) yapacağı hakkında basında birçok haber çıkıyordu. Murat Yıldırım “tribute” albüm konusunda tecrübeli bir isimdi. 2016 yılında Zeki Müren'in ölümünün 20. yılında “İşte Benim Zeki Müren” albümünü yapmıştı. Bu alanda daha birçok albüme imzasını atmıştı. Sonuç olarak DMC Müzik’ten böyle bir albüm 25 Haziran’da piyasaya çıkmış oldu.

Eski şarkıların yeniden yorumlanması ve düzenlenmesi konusu ülkemizde, yıllardan bu yana başlı başına bir sorun… Yıllardır birçok eski sanatçının albümü yeniden yapılıyor. Sözünü ettiğim yeni albümler, gerek sound gerekse şarkıcıların yorumu olarak eski albümleri bir hayli aratır nitelikte oluyor. Ülkemizde bir iki aranjör haricinde yeni aranjörlerin büyük bir kısmı sound konusunda yeterince düşünmüyorlar ve özenmiyorlar. Son yıllarda dinlediğim çoğu albümün müzikalitesi çok kötü. Belki de aranjör olduğunu iddia eden kişilerin yeteri kadar aranjörlük bilgileri yoktur. Belki de “Cubase” veya “Logic” programlarının başına her oturan “ben aranjörüm” dediği için ortaya iyi sound’lar çıkmıyor olabilir. Kim bilir? Fakat aranjörlük konusunda Türkiye’de ciddi bir sorun olduğu ortada. Biraz enstrüman çalabilen, biraz bilgisayar kullanabilen müzisyenler “aranjör” sıfatını hiç çekinmeden kullanıyorlar. Aranjörlük konusu bu kadar basit bir konu olmamalı ama oluyor. “Ben yaptım oldu” mantığı Türkiye’de birçok konu için geçerli. Sürekli konuşulan “liyakat” meselesi müzikte de işliyor, liyakatsiz ve ehliyetsiz kişiler aranjör olabiliyorlar, yapımcı olabiliyorlar. Nasıl olsa “ben yaptım oldu”. Geçmiş yıllarda orijinal sound’ları kaliteli olan şarkılar niye itina ile bozulmaya çalışılır hiç anlamam.

AYNI PROBLEM VAR

Az önce belirttiğim gibi yeniden düzenlemesi yapılan eski şarkıların sound olarak geçmişi aratıyor olması başlı başına bir sorun. DMC Müzik etiketiyle piyasaya çıkmış olan Cenk Eren’in son albümünde de aynı problem var. Bu tarz albümlerde ortaya çıkan sound, müzikalite açısından bir hayli zayıf kalıyor. Denemesi bedava… Oturun, eski şarkıların orijinal versiyonlarını dinleyin, bir de o şarkıların yeni düzenlemelerini dinleyin. Aradaki farkı göreceksiniz.

“Repertuvar Barış Manço” albümünde yer alan şarkılar; “Kol Düğmeleri”, “Sarı Çizmeli Mehmet Ağa”, “Alla Beni Pulla Beni”, “Unutamadım”, “Can Bedenden Çıkmayınca”, “Dağlar Dağlar”, “Gibi Gibi”, “Ben Bilirim”, “Kara Sevda” ve “Gülpembe”den oluşuyor.

“Kol Düğmeleri” adlı şarkıyı 1960’lı yıllardan hatırlıyor olsak da “Barış Manço” hayattayken yapılan en bilinen ve en iyi versiyonu, 1983 tarihli versiyonu idi. “Sarı Çizmeli Mehmet Ağa” şarkısını ise 1979 tarihli “Yeni Bir Gün” albümünden, “Alla Beni Pulla Beni” adlı şarkıyı 1981 tarihli “Sözüm Meclisten Dışarı” albümünden, Dağlar Dağlar’ı 1970 yılında piyasaya çıkmış olan 45’lik haliyle, Gibi Gibi’yi ise 1985 tarihli “24 Ayar Manço” albümünden, Kara Sevda’yı 1989 tarihli “Darısı Başınıza” albümünden, Gülpembe’yi de yine “Sözüm Meclisten Dışarı” adlı albümden hatırlıyoruz. “Unutamadım” adlı şarkı 1986 tarihli “Değmesin Yağlı Boya” albümünde yer alıyordu ve “Can Bedenden Çıkmayınca” şarkısı da yine “Darısı Başınıza” albümünde yer alıyordu. “Ben Bilirim” şarkısı ise ilk olarak 1975 yılında 45’lik olarak piyasaya çıkmıştı.

GEÇMİŞİ BİR HAYLİ ARATIR

Yukarıda adını saydığım şarkıların ve o şarkıların yer aldığı albümlerin büyük bir kısmı o dönem yani 1970’li ve 1980’li yıllardaki Kurtalan Ekspres’te yer alan müzisyenlerin ortak çalışmaları sonucu ortaya çıkmıştı. O yıllardaki grupların hepsinde olduğu gibi şarkıların düzenlemelerini yapan bir aranjör yoktu. Zaten albümlerin kartonetlerine bakacak olursanız “bu albümde yer alan şarkıların düzenlemeleri grup olarak yapılmıştır” ibaresini görürsünüz. Bu şarkılar için günlerce süren provalar sonucunda ortaya çıkmış şarkılar diyebiliriz. Barış Manço, albümlerinde 1986 yılından itibaren aranjörle çalışmaya başladı. Bu tarihten sonra Kurtalan Ekspres, sadece konserlerde kendisine eşlik ediyordu. 1986 yılından sonra albüm kayıtlarında ise zaman zaman Kurtalan Ekspres elemanları çalmış olsa da 1970’li yılların tamamı ve 1980’li yılların ortasına kadar devam eden grup mantığı artık Barış Manço’nun müzik hayatında yerini bir aranjöre bırakmıştı. O aranjör uzun yıllar Garo Mafyan oldu. Daha sonra Garo Mafyan’ın yerini Eser Taşkıran aldı. Barış Manço’nun son albümünün aranjörü de Eser Taşkıran’dı. Yeri gelmişken bir bilgiyi daha paylaşmakta fayda var; Barış Manço’nun 1985 yılından sonra piyasaya çıkan albümleri sound ve müzik olarak daha önceki albümleri fazlasıyla aratır. O yıllarda Kurtalan Ekspres’in konser performansı da geçmişi bir hayli aratır. Bu durumun birçok nedeni vardır fakat en büyük neden; Kurtalan Ekspres’deki eski grup elemanlarının müziğe bakışı ve anlayışının çok daha farklı olmasından dolayıdır. Kurtalan Ekspres’e 1985 yılından sonra dahil olan müzisyenler ile eski grup üyeleri arasında ciddi anlamda bir müzikalite farkı vardı. Fakat şarkıcının “patron” olduğu gruplarda patronun sözü geçtiği için Barış Manço’nun müziğinde de kendi sözü geçerliydi. Grup müziği bir süre sonra yerini aranjörle yapılan albümlere bıraktı, o bunu tercih etmişti. Biraz maddi nedenlerden dolayı, biraz da grupla çalışmanın zorluklarından dolayı bunu tercih ettiğini düşünüyorum. Bu konu üzerine sayfalarca sürecek olan bir yazı yazılabilir.

Özet olarak; “Repertuvar Barış Manço” albümü daha önce piyasaya çıkmış olan Barış Manço anısına yapılmış diğer albümler gibi sound, düzenlemeler ve müzikalite açısından vasat… Müzikle ciddi anlamda ilgilenen müzisyenlerin ve belirli bir seviyenin üzerindeki dinleyicilerin de söz konusu albüm hakkında benimle aynı düşünceleri taşıdığına eminim. Belki de eski şarkılar olduğu gibi yerinde bırakılmalı ve tekrar tekrar kurcalanmamalı. Çünkü her defasında ortaya aynı “vasat” sonuçlar çıkıyor. İşin kötüsü radyolar ve çekilen yeni klipler nedeniyle TV kanalları da sürekli olarak eski şarkıların yeni versiyonlarını yayınlıyorlar. Youtube ve Spotify ise işin cabası. Bazen şunu düşünmüyor değilim; acaba eskiye dair güzel olan ne varsa onları özellikle yok etmeye çalışan birileri mi var diye… Sevgiyle kalın.

Eski güzellikleri yok etmeye çalışan birileri mi var - Resim : 1

Eski güzellikleri yok etmeye çalışan birileri mi var - Resim : 2

Kaan Çağlayangöl

Odatv.com