Müzik emekçileri ne yapmalı

Kaan Çağlayangöl yazdı

Covid-19 döneminde müzik başlasın mı başlamasın mı tartışmaları sürüp giderken Çağdaş Türk Müziğinin en önemli bestecilerinden birisi olan Yalçın Tura 13 Eylül tarihinde sosyal medya hesabından bazı açıklamalarda bulundu. Yalçın Tura’nın yaptığı açıklamaların benim için en önemlisini aşağıdaki satırlarda okuyabilirsiniz:

“Yakınmayalım, orkestra ve çeşitli konserlerin ertelenmesi doğrudur. Orkestradaki nefesli çalgılar maskeyle çalınmaz, sık sık tükürük boşaltılır. Yaylı çalgılar iki kişinin yan yana oturduğu rahlelerde çalınır, bir kişi gerektiğinde sayfa çevirir. Üstelik bütün müzikçiler doğru tonlama için yan yana oturmak zorundadır. Kısacası salgın geçene en azından hafifleyene kadar ister açık havada ister kapalı salonlarda konser verilmemelidir.”

Yalçın Tura’nın bu açıklaması dikkate değer bir açıklamadır. Yalçın Tura’yı birçok açıdan önemli bulurum. Kendisi değerli bir müzik adamıdır. 1934 yılında İstanbul’da doğmuştur. Keşanlı Ali Destanı, Yılanların Öcü, Toprak Ana, Taşbebek, Umutsuzlar gibi birçok ödüllü filmin müziklerini yapmış bir bestecidir. 1955 yılından başlayarak profesyonel besteci olarak film ve sahne müzikleri yazan Tura, 1976 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi’ne bağlı Devlet Türk Müziği konservatuarında öğretim üyesi olarak çalışmıştır. 1988 yılında ise Müzikoloji bölüm başkanı olmuştur. Yazdığı kitaplar ve sempozyum bildirileri ile adından her zaman söz ettirmiştir. Türkiye’de ve yurtdışında pek çok bilimsel çalışma ve araştırmalar gerçekleştirmiş bir isimden söz ediyorum. Hem müzik araştırmacısı ve müzik bilimcisi hem de besteci olarak önemli hizmetleri vardır.Yalçın Tura’nın yaşamını merak edenler mutlaka kendisi ile ilgili araştırmalar yapsınlar ve müzik yaşamını ayrıntılarıyla öğrensinler. Özellikle müzisyenlere ve müzikle ilgilenenlere Yalçın Tura’nın kitaplarını okumasını tavsiye ediyorum. Sözünü ettiğim kitapların birçoğu piyasada bulunabilir durumda. Kitap okumak bu aralar pek revaçta olmasa da (sosyal medya varken niye kitap okuyalım diyenler ne yazık ki çoğunlukta) ben faydalı bir öneriyi kendi adıma yapmış olayım.

Müzik emekçileri ne yapmalı - Resim : 1

Sonuç olarak Yalçın Tura’nın bu açıklamalarını son derece kıymetli buluyorum. Biraz daha sabretmek kime ne kazandıracak ve kime ne kaybettirecek diye düşünmek gerekiyor. İnsan sağlığının riske atıldığı böylesine riskli bir ortamda ne pahasına olursa olsun konser vermek ne kadar mantıklı? Bu sorunun üzerine durup düşünmek gerekiyor.

MÜZİK BUGÜN MÜ BİTTİ

Pandemi döneminde müzik hakkındaki eleştiriler hep tek yönlü olarak ortaya atılıyor. “Müzik bitti” deniyor. Peki, müzik bugün mü bitti? Ya da müzik pandemi ile birlikte mi bitti? Elbette hayır, müzik biteli çok uzun zaman oluyor. Dijital mecraların ortaya çıkması ile birlikte kalitesi ve seviyesi bir hayli tartışılır şarkıcıların ortaya çıkışı hızlandı. Müzikle alakadar olan neredeyse herkes “homestudio” marifeti ile aklına gelen her melodiyi kayıt edip yayınlama lüksüne sahip oldu. Müziği doğru dürüst bilmeyen insanların gürültüsü de doğru olmayan yöntemler ve yanlış sonuçlarla ortaya çıkmış oldu. Her yeni çıkan şarkıya ve şarkıcıya “mal bulmuş mağribi” gibi sahip çıkan ve bu yolla yani yeni çıkan kötü şarkıları överek para kazanan müzik yazarları da işin cabası. Bazı müzik yazarlarının görevi zaten kötü şarkıları yazdıkları yazılarla pazarlayarak para kazanmaktan öteye geçmiyor. Bir başka konu ise dinleme araçlarının yani kaset, cd ve plağın çöpe atılması… İnternet üzerinden müzik dinlemenin başlaması ile birlikte ortada uzun bir süredir zaten müzik ve müzik kültürü diye bir şey yoktu.

MÜZİK EMEKÇİLERİ NE YAPMALI

Pandemi ve müzik ilişkisi elbette önemli ve üzerinde konuşulması gereken bir ilişki. Ama toptancı bir yaklaşım ile Corona müziği bitirdi söylemi çok ucuz bir söylem. Müziğin bileşenleri ve oyuncuları “müzik bitti” derken yevmiye olarak müziğin aksadığını düşünüyorlarsa benim bu söyleme herhangi bir itirazım asla olamaz çünkü müzik emekçilerinin haklarını yazılarımda en fazla koruyan kişi benim. Müzik emekçilerinin durumu elbette içler acısı bir durumda. O nedenle aylardır “ne olur sendikalaşın” diyorum. Birlikten kuvvet doğar. Müzisyenler için Corona bir sınav, bu sınav halen verilmeye devam ediyor. Belki daha çok uzun yıllar bu sınavı vereceğiz. Bu demek oluyor ki bir an önce müzik camiasının kendi haklarını savunmak adına birleşmesi ve ortak hareket etmesi gerekiyor.

Müzisyenlerin Corona sürecinde yayınladığı sözüm ona ortak bildirileri okuyorum. O bildirileri okuyunca ağlama ve sızlanmadan öteye geçmeyen kelimeler bütününden başka bir şey görmüyorum. Ülkemizdeki müzik dünyasının tüm oyuncularına buradan bir tavsiyem var; ağlamayı ve sızlanmayı bir kenara bırakıp birlik olma yollarını arayın. Mutlaka bir şekilde sonuca ulaşacaksınız.

Sevgiyle kalın.

Kaan Çağlayangöl

Odatv.com

müzik yalçın tura emekçi salgın pandemi arşiv