Muzaffer Ayhan Kara yazdı: Necat Doğru'ya itirazım var

Muzaffer Ayhan Kara yazdı...

Sözcü yazarı üstat Necati Doğru’nun haklarında kesinleşen hapis cezalarıyla birlikte tutuklama kararı çıkan 28 Şubat generalleriyle ilgili bugünkü yazısında (22 Ağustos 2021, Pazar) anlam kaymasına yol açabilecek değiniye girmeden ama bilgi kirliliği yayılmaması açısından bir yanlışı düzeltmek gerekiyor. Ancak önce hemen belirteyim; Milli Güvenlik Kurulu kararları “de jure” (yasal) olup tavsiye niteliğindeydi 28 Şubat sürecinde fakat askerler anayasal ve yasal sınırlar içinde “tazyik” denebilecek adımlarla, geçmişten çıkardığı derslerle ülkeyi bir darbeye sürüklemeden sonuç aldılar. İktidar ise o tavsiye kararlarını gündemine alarak öngörülen düzenlemeleri yaptı.28 Şubat dönemi generallerinin şimdi yeniden ceza alıp tutuklanmasına gerekçe oluşturan Batı Çalışma Grubu da bunlardan birisidir. Şunu not edeyim: AK Parti öncesinde askeriyede gerektiğinde spesifik bir çalışma grubu oluşturulur ve söz konusu çalışma grubu işini tamamladığında grup dağılırdı. Askeriyede böyle oluşan ve dağılan değişik çalışma grupları olmuştur. Bu askeriyenin bir çalışma stiliydi diyebiliriz. 28 Şubat kararlarının özü de Türkiye’yi laik çizgisine çekmek, bir anlamda “fabrika ayarlarına döndürmek”ti. Askerlerin o günkü adımları de jure olmakla birlikte kurmay bakışını yansıtıyor muydu, bu ayrı bir tartışma konusudur ve bugünkü Türkiye’ye baktığımızda bütün çıplaklığıyla yansıtıp yansıtmadığı ortadadır.

YAZIYA GELİNCE...

Doğru’nun söz konusu yazısındaki yanlışa gelince… Doğru, Milli Güvenlik Kurulu’nun 1980 askeri darbesi sonrasında Evren’in talimatıyla yeni anayasaya konulduğunu ileri sürüyor. Oysa durum farklı… MGK, 1980’de 12 Eylül’le değil, 1960 sonrasında 1961 Anayasası ile oluşan; Türkiye’nin öncelikle dış ve iç güvenliğini, bekasını gözeten bir kurum. AK Parti döneminde ise MGK’nın daha önce asker olan ve bir orgeneralin başında olduğu genel sekreteri sivilleşti, sonra da askerlerin ağırlığı yerini iktidar partisinin ağırlığına bıraktı yeni düzenlemelerle birlikte.

Hatta bırakın 1961’i, MGK farklı isim ve tanımlamalarla Türkiye’nin gündeminde Atatürk, İnönü ve Çakmak döneminde de sahnede olmuştur. Zaten hemen bütün devletlerin de ulusal güvenlik kaygısıyla oluşturduğu benzer yapılanmalar vardır. Türkiye Cumhuriyeti’nde ilk kez Yüksek Müdafaa Meclisi adıyla organize edilmiş olup temel görevi milli seferberlikti. Zaman içindeki değişiklikler sonrasında 1960 sonrasında 1961 Anayasası ile yukarıda da belirttiğim gibi Milli Güvenlik Kurulu (MGK) olarak şekillenmiştir. 2003’teki AB uyum süreci ile kısmi ve daha sonra 2017’deki radikal değişikliklerle bugünkü konumuna gelmiştir.

Muzaffer Ayhan Kara

Odatv.com