Muharrem İnce kendi kalesine gol attı

Suat Yalaz yazdı

N’aaptın, Muharrem… “Yıktın perdeyi eyledin viran… Varayım sahibine (millete) haber vereyim heman!”

(Bu yazı, randevunun ertesi günü yazıldı, başka değerli yazarların yazıları okunduktan sonra değil.)

****

NE OLACAK ÜLKENİN HALİ

Yaa kardeşim, adam biliyor bu işi… O kaçın kurası, kimin talebesi!

Sana dedi ki: “Hangi tecrübeyle karşıma çıkacaksın?”

İşte, tecrübesizliğini hemen gösterdin, “Muhtar bile olamaz dendiği halde Cumhurbaşkanı olmak” becerisini, ustalığını, hünerini dünyaya ispat etmiş kişiye, ülkenin bekasını, var ya da yok olmasını belirleyecek seçimlerde başarılar dilemeye, ayağına gidiyorsun!

Yahu, gariban kardeşim, adam zaten “seçim kazanma şampiyonu”…

Tahtta kalma konusunda, 2’nci Abdülhamid’in rekorunu kırma planları içinde… Şeytanın aklına gelmedik düzenlerle, ne yapıp ediyor, seçimleri kazanıyor… Senin “başarı dilekleri”ne onun ihtiyacı yok ki!

Ayrıca…

Diyelim ki… “Yüce Yaradan” sesine kulak verdi… Hevesini de kırmamak için Tayyip Bey’e “seçimde başarı dileklerini” kabul etti ve… Akp’lilerin Genel Başkanı’na, bir kez daha, “Yürü yaa kulum” dedi.

Ne olacak ülkenin hali? Hiç düşündün mü?

Ne anladım ben bu işten? Boşuna mı umutlandık, “Aman ne güzel oldu… Kılıçdaroğlu, dünyaya parmak ısırtan, efsane, 'Adalet Yürüyüşü'nden sonra… 'Kasımpaşalı Recep'in karşısına, Yalovalı Gariban Muharrem’i çıkararak 2’nci bombasını patlattı” diye?

Tayyip Bey, “Beni çatlatamadılar ama, şaşırtmayı iyi başardılar doğrusu” demişti.

En başta ben ve tüm millet de çok şaşırmıştık…

Ne için randevu istemişti, umudumuz Muharrem Bey?

Neyi konuşacaktı acaba, Ak Parti’nin Cumhurbaşkanı ile?

16 yıldır, o, CHP’ye… Siz AKP’ye… Demediğinizi bırakmadınız…

Şimdi, “12’ye 5 kala”… Neyi konuşacaktınız… Hangi hayatî düğümü çözecektiniz acaba?

“Oğlum Suat” dedim kendi kendime… “Bilmediğin işlere kafanı yorma… Koskoca, Atatürk’ün kurduğu partinin onca ‘siyaset kurdu’ kurmaylarının bir bildikleri vardır herhalde… Muharrem İnce’ye akıl vermişlerdir, ‘Git, de ki: OHAL’i kaldır, hapisteki gazetecileri bırak. HDP Genel Başkanı’na kolaylık sağla… Yoksa çok fena olur senin için… Böyle, hiç eşit olmayan koşullar altında seçim yaptırırsan… Seni ben bile kurtaramam’ de demişlerdir… O da bunu, Kasımpaşalı’nın anlayacağı dilden anlatacaktır belki.”

Aklımı beğendim, paşa paşa beklemeye başladım.

Aaa… Bir de ne göreyim… “Saraya niye gittin” diye Kılıçdaroğlu’nu eleştiren “şahin” Muharrem İnce… Tıpış tıpış değil, koşa koşa AKP Genel Merkezi’ne gidiyor!

****

"BENİM FAVORİM..."

Bir parantez açalım:

(Kılıçdaroğlu’nun, CHP’nin Cumhurbaşkanı Adayı’nı açıkladığı gün, 50’li yıllardan dostum, duayen gazeteci, yazar Orhan Karaveli ile konuşuyorduk.

“Benim favorim İlhan Kesici idi” dedi. “Adam; dünyaca tanınan saygın bir ekonomist… Ülkemizde, 'sağ'ın da 'sol'un da sevdiği biri…”

“Orhan’cım” dedim, “Traktörün motoru mazotla çalışır. İnce, uçak benzini ile çalışmaz. İlhan Kesici, rafine uçak benzini… Köylü-çiftçi, Muharrem İnce ile traktörünü çalıştıracak mazotu buldu” dedim…)

****

PADİŞAH HUZURUNDA KRAVATSIZ GARİBAN…

Hadi, “OHAL’i kaldırmasını istemek için gittiğini” varsayalım… Neden kravat takmadan gittin?

Kardeşim, bir Cumhurbaşkanı adayı, halen Cumhurbaşkanı olan kişiyle ilk ve en önemli konuları görüşmek için gittiği randevuya kravat takmadan gider mi? Kravat, bir uygarlık simgesidir, seçkin sivillerin üniformasıdır… O Kişinin kaç krat olduğu kravat bağlamasından belli olur. Gittin. Seni kapıda karşıladılar, huzura çıkardılar…

“Reis” seni öyle kravatsız görünce, “Yaa, ben senin için ‘gariban’ dedim ama, kravat alamayacak kadar gariban olacağını düşünmemiştim” deyip arkasındakilerden birine, “Çabuk, bana, Çipras için ayırdığım kravatlardan bir tane getirin… Kırmızı olmasın, turkuaz mavi olsun” deseydi ne olacaktı?

Karizma fena halde çizilmeyecek miydi?

Muharrem İnce kendi kalesine gol attı - Resim : 1

Sonra… El sıkışma resmindeki o, türlü yoruma açık görüntü?

“Reis” sana, “Kurtlar Vadisi”ndeki asık suratlı “ağır abi” gibi bakıyor, sen, Saray’da yemeğe çağrılıp, Genel Başkanın elini sıkma şerefine nail olmuş AKP’li muhtar gibi zevkten dört köşe, mutluluktan uçar haldesin.

Oldu mu şimdi? Karizmaya bir çizik daha atılmadı mı?

Onu da geçelim… Ev sahibi, altın varaklı yüksek koltuğa oturup sana (sizlere) 4 parmak alçak koltukları gösterdiğinde…

Neden; VAN MİNÜT! VAN MİNÜT! (One minute) diye celallenmedin?

Neden… “Yok arkadaş, Türk töresinde… Pardon, Osmanlı’da, misafir başköşeye oturtulur. O, senin koltuğa benim oturmam gerekir” demedin?

Baktın oralı değil, Ömer Seyfettin’in “Sırmalı Kaftan” hikâyesinde anlattığı gibi… Ceketini çıkarıp üstüne oturup, aynı seviyeye geldikten sonra… Görüşme bitince, ceketi orada bırakacaktın… “Muharrem Bey, ceketinizi unuttunuz” diyenlere de, “Unutmadım. Bir Türk Cumhurbaşkanı adayı, üstüne oturduğu ceketi bir daha sırtına geçirmez” diyecektin… Neden kaçırdın bu devlet adamlığı fırsatını?

40 dakika süren “Rize sohbeti” sonunda, bir de, Rize’de, birlikte çay toplama randevusu ayarlasaydın bari!

Olmadı Muharrem Bey’ciğim, olmadı…

"Dakka: 1, Gol:1" (Muharrem İnce kendi kalesine) oldu bu iş.

****

TAVSİYE EDİYORUM...

Bu, ofsayttan yenmiş gollerle kaybedilmiş maçları unutalım…

Önümüzdeki maçları kazanmaya bakalım…

Sana umut bağlamış, görmüş geçirmiş, biraz mürekkep yalamış bir vatandaş olarak şunları rica ve tavsiye ediyorum:

- Mitinglerde halka: “Siz zengin olmadan ben zengin olmayacağım. Önce siz zengin olacaksınız sonra ben!” demekten hemen vazgeç… “Zengin” deyince, insanın aklına, “Binali Başbakan olursa milletin orasına koyacağız” diyen ihale rekortmeni, becerikli işadamı ve ortakları geliyor… Şerefli, haysiyetli hiç kimse istemez öyle zenginliği... İstemez, eksik olsun, eksik olsun istemez…

- Fizik’ten, Kimya’dan, Uzay’dan, İcat ve Keşif’lerden…

- Ve hele "demokrasi"den fazla söz etme… İsveç, Norveç, Fransa’da yaşamıyoruz… Bu konular için henüz yetişkin değiliz.

- Açlık… İşsizlik… Yoksulluk… Okulsuzluk… Doktorsuzluktan söz et…

- Yeraltında köle gibi çalıştırılan maden işçilerinden söz et…

- Açlıktan kendini yakan vatandaştan… Ödeyemediği banka borcu yüzünden intihar eden çiftçilerden söz et!

- Acil yardım isteyen yaramız, acımız, sancımız bunlar…

- “Cumhurbaşkanı olursam, Çankaya’da oturacağım. Saray’ı bilim yuvası yapacağım…”

- “Gerekli parayı, Saray’ın ışıklarını kısarak sağlayacağım” sözleri, sloganları iyiydi, güzeldi…

“Diyor ki: ‘Bunların tek amacı Tayyip Erdoğan’ı indirmek!’​ Yok valla… Bizim amacımız, enflasyonu, doları, yüksek faizi indirmek!”

Oldu mu şimdi? O zaman sormazlar mı adama, "Öyleyse, niye soyundun 81 milyonun Cumhurbaşkanı olmaya?"

****

Korkma… Yılma… İnancını, güvenini yitirme… Atatürk, Büyük Millet Meclisi’ni açmak için, vatansever bir avuç yürekli arkadaşlarıyla Sivas’tan Ankara’ya gelirken… Otomobillerin iç lastikleri yoktu, dış lastiklerin içine bezler, çaputlar doldurarak hedefe ulaşmışlardı…

Senin de… Milletin de işi zor, ama… Hep birlikte BAŞARACAĞIZ.

****

Yazıyı, birkaç yıl önce, değerli vatansever gazteci-yazar Hulki Cevizoğlu’nun ısrarı ile yazı ve karikatürle yardımcı olmaya çalıştığım Yeni Çağ gazetesinde yayınlanmış, halen geçerli bir karikatürle tamamlamak istedim… En iyi dileklerle…

Suat Yalaz

Odatv.com

Suat Yalaz odatv arşiv