Muhalefetin ekonomik kriz karnesi

Muhalefetin duruşu ekonomide yaşanan sorunların vatandaşı AKP’den uzaklaştıracağı beklentisini yansıtır şekilde çok daha “ölçülü” ve edilgen.

Oldukça uzun bir süredir, uluslararası finans çevrelerinden borçlanmaya ve ulusal varlıkları satmaya dayalı olarak yaşadığımız ödünç refah/bolluk döneminin, gerek ülke gerekse geniş toplum kesimleri açısından kaçınılmaz acı sonuçlarını, satıp savarak ve daha fazla borçlanarak tüketmeye devam ederek her adımda yaklaştığımız çöküşün kaçınılmazlığını söylüyor yazıyorum.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan Kasım 2018 yılı istihdam verileri, artık sıradan insanların yaşamlarında da, en acı yüzüyle görünür hale gelmiş olan bu çöküşü bütün açıklığıyla ortaya koyuyor. Söz konusu verilere göre, istihdam gerek sayısal gerek oransal olarak düşerken işsizlik son 22 ayın rekor düzeyine yükselmiş durumda. İşsizlik oranı 2 puanlık artış ile yüzde 12,3 seviyesinde gerçekleşirken, istihdam oranı 0,8 puanlık azalış ile yüzde 46,5 olarak gerçekleşmiş. Veriler gençler açısından çok daha olumsuz bir tabloyu işaret ediyor. 2017 Kasım ayında 19,3 olan genç işsizliği, Kasım 2018’de yüzde 4,3 artarak 23,6’ya ulaşmış durumda.

Söz konusu veriler, dış borçla palazlanmış ekonomimizin, vatandaşın vergisinden özel sektörün yani patronların cebine akıtılan onca teşvik ve desteğe karşın, artık bırakın yeni istihdam yaratmayı, daha da kötüsü mevcut istihdam seviyesinin dahi korunamadığını, ortaya koyuyor. Bu durumun, bizim gibi genç nüfusa sahip, dolayısıyla bırakın mevcudu korumayı, her gün yeni iş alanları yaratması gereken bir ülke için sadece ekonomik değil, ciddi kırılmalara da neden olabilecek sosyal bir sorun anlamı da taşıdığının sanırım/umarım farkındayızdır. Televizyonların finans programlarında konuşan piyasacı kesim sözcüleri “istihdam piyasasında daralma” diyerek, konunun özünde yer alan insanı yok sayıp, alıp satılan herhangi bir mal düzeyine indirse, olayın sosyal boyutunu görünmez kılmaya çalışsa da, azımsanmayacak sayıda insan işini kaybetmiş, gençler iş bulamaz geleceğe umutla bakamaz hale düşmüş durumda.

Kasım 2018 itibarıyla gelinen nokta bu. Akıllardaki soru ise, bundan sonra neler yaşanacağı, iyiye mi, daha da kötüye mi gideceği, daha da önemlisi seçim sonrasında bizleri neyin beklediği.

EN ÖNEMLİ RESMİ VERİ

İktidar kesimi sözcüleri en kötünün atlatıldığını, dengelenme döneminin başladığını söylese de, ekonomideki hal ve gidişi ortaya koyan işsizlik dışındaki diğer veriler de bu iyimser söylemi destekler nitelikte değil. Borç paraya verilecek faizi, piyasacı kesimin baskısıyla ekonominin altından kalkamayacağı oranda artırmak karşılığında, TL’nin değer kaybının belli bir seviyede tutulabilmiş olması ve ekonomide küçülme yani işsizlikteki ve kapanan şirket sayısındaki artış karşılığında cari dengede yaşanan kısmi iyileşme dışında, Kasım 2018’den bu yana geçen iki ay içerisinde, ekonomideki aşağı yönlü gidişin bırakın durmasını, yavaşladığını gösteren dahi herhangi bir emare söz konusu değil.

Durum bu, ancak pek çok kesim tarafından “hayati” olarak nitelenen bir seçime yaklaştığımız dikkate alındığında, ekonomide gerçekte neler yaşandığı kadar, yaşananların geniş toplum kesimleri tarafından nasıl algılandığı da önem kazanıyor.

İki ay öncesi durumu gösterse de, vatandaşın ve ekonomik sektör temsilcilerinin ekonominin durumuna ilişkin ne düşündüğünü görebileceğimiz en önemli resmi veri, TÜİK tarafından derlenen Ekonomik Güven Endeksi. Aşağıdaki tablodan da görüleceği gibi, söz konusu endeks, 2018 Aralık ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 21,1 azalmış durumda. Sıradan vatandaşın ekonomiye güvenini gösteren Tüketici Güven Endeksindeki erime yüzde 18,5 olurken, en büyük güven kaybının yüzde 32,10 ile İnşaat Sektörü temsilcileri açısından yaşandığı görülüyor.

Muhalefetin ekonomik kriz karnesi - Resim : 1

Oldukça farklı kesimler tarafından, farklı firmalara yaptırılan ve sonuçları kamuoyuna yansıtılan anket sonuçları, bu olumsuz algının halen sürdüğünü, siyasi parti tercihlerinden bağımsız olarak vatandaşın en büyük sorununun ekonominin durumu/geleceği olduğunu, büyük çoğunluğun kısa hatta orta vadede bir iyileşme umudu taşımadığını, seçim sonrasını kaygı ile beklediğini ortaya koyuyor.

Sonuç olarak, çok uzun zamandır etnik, mezhepsel, dinsel kimlikler ekseninde bilinçli olarak yaratılan karşıtlıklar sayesinde, ulusun bütünlüğünü parçalamak pahasına kolayca manipüle edilen siyaset alanı, çok uzun bir zaman sonra gerçek eksenine yani toplumun ekonomik ve sosyal sorunlarına odaklanmak zorunda kalmış durumda.

ELEŞTİRMEKTEN ISRARLA KAÇINIYORLAR

İktidar, uzun iktidar döneminde ilk kez karşı karşıya olduğu bu sorunu, “tanzim satış” olayında olduğu gibi, görünüşte de olsa 16 yıllık söylemlerinin, ulusal üretimin yok olmasıyla sonuçlanan, ekonomiyi yabancıların kararlarına bağımlı kılan icraatlarının tam tersi bir söyleme/uygulamaya yönelerek aşma çabasında. Yaşananların suçunu yerine göre “dış güçlere”, yerine göre üreticilere, aracılara, marketçilere yükleyerek bu işteki sorumluluğunu gizlemeye çalışıyor. Muhalefetin duruşu ise ekonomide yaşanan sorunların vatandaşı AKP’den uzaklaştıracağı beklentisini yansıtır şekilde çok daha “ölçülü” ve edilgen. Başta CHP olmak üzere muhalefet cephesini oluşturan partiler, yaşanan ekonomik sorunları, sonuçları yani işsizlik, enflasyon, vb. itibarı ile dile getirseler de, bu sorunların temel nedeni olan, ekonomiyi ve son tahlilde siyaseti yabancıların kararlarına bağımlı kılan neoliberal küreselleşmeci ekonomi politikalarını, bu politikaların ardındaki mali ve siyasi güçleri eleştirmekten ısrarla kaçınıyorlar. Küreselleşme adı altında uygulamaya konulan söz konusu bağımlılık politikalarının sadece ülkemizde değil, dünyanın dört bir yanında neden olduğu ekonomik ve siyasi yıkımları görmezden gelmeye devam ediyorlar.

Seçim sonuçları, samimiyeti tartışmalı da olsa, yaptıklarından ders almış gibi yaparak seçimlere kadar zaman kazanmaya çalışan tarafı mı, yoksa vatandaşın zaten en acı şekilde yaşadığı sorunları tekrar etmekle yetinip, bu hale düşülmesinin sorumlusu neoliberal bağımlılık politikalarını eleştirmekten kaçınıp, yeni bir çıkış yolu önermeyen tarafımı ödüllendirecek, hep birlikte göreceğiz.

https://odatv.com/ara.php?q=ahmet+m%C3%BCfit

https://odatv.com/iktidarin-ekonomi-oyunu-2311101200.html

http://tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=30689

https://www.bloomberght.com/haberler/haber/2197444-albayrak-dengelenme-sureci-basarili-sekilde-surmektedir

http://www.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=30941

Ahmet Müfit

Odatv.com

ahmet müfit arşiv