MİT sırları öyle değil böyle deşifre edildi

Türkiye çeşitli nedenlerle hapiste olanları konuşurken altı gazeteci de MİT yasasından tutuklu. Üstelik sebep, yıllardır örneklerini defalarca gördüğümüz türden sızdırılan MİT belgesi de değil...

Harbiye Orduevi’ndeki orkestra, Sezen Aksu şarkısı çalıyor. Gelin ile damada bakanlar, bunun sıradan bir düğün olduğunu sanabilir. Oysa bir masada İstanbul Emniyeti’nin müdürleri, öbüründe MİT’in üst düzey yöneticileri oturuyor. MİT’çilerin masasından kalkan Mehmet Eymür, polis müdürü Mehmet Ağar’ın masasına doğru yürüyor. “Biraz konuşalım” deyince, salonun köşesine çekiliyorlar. Tartışma sertleşince gelinin babası MİT Müsteşar Yardımcısı Hiram Abas araya giriyor, ortalık yatışıyor.

12 Aralık 1987’deki düğünde yaşanan tartışma, “iki Mehmet’in kavgası”ndan çok, devletin içindeki iki kanadın savaşını gösteriyordu. Yani, Özal ile Demirel’in, iktidardaki ANAP’ı destekleyen MİT’çi ekip ile DYP’ye yaklaşan polislerin, TSK’deki Kenan Evren çizgisi ile Necdet Üruğ birikiminin… Çatışmanın tarafları birbirini belki silahla değil, ama devlet raporlarıyla, gazete haberleriyle, sızıntılarla vuruyordu. Düğün akşamı işte bu barut fıçısının ortasında Ağar, Eymür’e, MİT raporu sızıntısını, Eymür ise Ağar’a Özal’a verilen polis raporunu soruyordu.

CUMHURBAŞKANI İLE ADI ÇIKAN ŞARKICI

Aslında çok da yaşlanmadık. Ama son yıllarda şunu fark ettik. 90’lı yılların sonunda doğmuş, bugün mesleğe başlayan yeni gazeteci kuşağına “Eski Türkiye”yi anlatmakta zorlanıyoruz. Televizyonda izlediğimiz filmleri, toplumun eğlence kültürünü, mizah öğelerinin zenginliğini ya da basının yapabildiği haberleri görünce şaşırıyorlar. Böyle bir özgürlüğün, onların doğumunun ardından ortadan kalktığına inanamıyorlar.

Bir dönem tüm Türkiye’yi eğlendiren Mustafa Oğuz’un anlattığı, Selin Ongun’un sunduğu yakınlarda çıkan “Yorma Birader” kitabını okuyunca hatırladım. Oğuz şöyle anlatıyordu:

“Kenan Evren emekli olduktan sonra Marmaris’e gitti. Eğitim ile ilgili bir vakıf kurdu, resim yapıp oyalanıyordu. O arada bir konser için Emel Sayın ile Marmaris’e gittik. Konserden önce ya da sonra Evren’i Armutalan’daki evinde ziyaret ettik. Bizi oraya davet etmişti. Şener Şen, Emel Sayın, ben ve Kenan Paşa vardı. Çay içip sohbet ediyorduk. Evren’in ‘benim için şöyle diyorlar, böyle diyorlar’ sohbeti vardır. Kendi kendine dedikodu üretir. ‘Paşam, sizin Emel Hanım ile durumunuz sahiden nedir, bu hep konuşulmuştur” dedim. ‘Mustafa Bey, netekim ben Emel Hanım’dan özür dilerim ama bizim bir arada görünmemiz söz konusu olabilir mi?’ dedi.”

Yanıt herkesi rahatlatmış olmalı. Zira yalandan da olsa Şen ve Oğuz’un zaman zaman Emel Sayın için birbirlerinin boğazına sarıldığını okuyoruz.

23 SAYFALIK MİT RAPORU

Emel Sayın bahsi bir geyik muhabbeti diye kapatılabilir. Ama mesele darbenin Genelkurmay Başkanı ve eski Cumhurbaşkanı üzerinden çevrilen eğlenceli sohbetten ibaret değil. Hatta trajik…

Emel Sayın vakası, MİT tarihinde ilginç bir yere sahip. Devlet içinde kavga vardı dedik ya; TSK içinde Necdet Üruğ’un etkili olduğu askeri kanat, ABD ve Özal’ın Irak’a askeri müdahale projesine karşı çıkıyordu. Özal ile Demirel kavgası bir iktidar değişikliğine doğru gidiyordu. MİT’i yöneten Özal destekli Hiram Abas-Mehmet Eymür ekibi ile İstanbul Emniyeti arasında açık bir itişme vardı. Öte yandan Emniyet’te de bu grup ‘takunyalılar’ denenlerle gergindi.

Uzatmayalım…

İşte bu tablo içinde yapılan karşılıklı sızıntılardan belki de en ilginci, 17 Kasım 1987 tarihinde Başbakan Turgut Özal’a sunulan MİT raporuydu. MİT’çi Mehmet Eymür’ün hazırladığı rapor, bir taşla en az üç kuş vuruyordu. Hem İstanbul Emniyeti’ni yasadışı işler çevirmekle suçluyor, hem DYP’li siyasetçileri mafya ile yan yana koyuyor, hem de en kötüsü eski Genelkurmay Başkanı Necdet Üruğ’un adını Emel Sayın’la anıyordu.

Kendisi 23 sayfa, ekleriyle 125 sayfayı bulan raporu uzun uzun anlatmayalım. Merak edenler dönem üzerine Soner Yalçın, Doğan Yurdakul, Tuncay Özkan gibi gazetecilerin yazdığı kitaplara bakabilir.

Biz, konu Emel Sayın’dan açılmışken MİT raporundaki o bölüme geri dönelim.

ESKİ BAŞKANA BELALTI VURUŞ

Gazeteleri günlerce meşgul eden MİT raporunda eski Genelkurmay Başkanı Necdet Üruğ şöyle hedef alınıyordu: “Necdet Üruğ’un kadınlara düşkün olduğu ve 1981 yılında Fahrettin Aslan’ın İstanbul Sheraton Oteli’nde özel bir odada kalan Necdet Üruğ’a Emel Sayın’ı getirdiği, bu tarihte Emel Sayın’ın Fahrettin Aslan’ın oğluyla evli olduğu söylentiler arasındadır.”

MİT raporunda, Kenan Evren’den sonra adı Cumhurbaşkanı adayı olarak geçen Üruğ’a yapılan belaltı vuruşlar bu kadar değil. Üruğ, yeraltı dünyası ile ilişkili olmakla suçlanıyor, yolsuzluklarla itham ediliyor, adı iş takipçiliğiyle anılıyordu. Devlet kurumunun raporunda, Şişli’deki bir randevu evine uzanan ilişkilerle Üruğ yıpratılmaya devam ediyordu.

MİT raporu sayesinde, hem Özal’ın hem Evren’in rakibi olan Üruğ bertaraf edilmişti Elbette bundan ABD de memnundu. Zira Üruğ, 7 Kasım 1986’da Ankara’ya gelen ABD Savunma Bakanı William Taft’ı“randevusu yok” diye kapıdan çevirecek kadar başka bir çizgideydi. Onun itibarsızlaştırılması, TSK’deki “Hayırcı” askerleri de bertaraf ediyordu.

MİT YÖNETİCİSİ VERMİŞ

Gelelim bizim meseleye…

Peki Türkiye’nin gündemini günlerce meşgul eden MİT raporu basına nasıl sızdı? Önce şunu söyleyelim. Raporun 17 Kasım 1987'de Özal’a sunulmasının ardından, rapor basında ilk kez 7 Şubat 1988’de yayınlandı. Aslında kısa süre sonra medyaya sızmıştı. Ama “cesaretin toplanarak” yayınlanması 3 ay almıştı. MİT raporunu haber yapan gazeteci İrfan Taştemur’un İstanbul Cumhuriyet Savcısı Osman Cücük’e verdiği ifadeden aktaralım. Hürriyet muhabiri Taştemur, o sırada aslında MİT ile Emniyet arasında krize neden olan altın kaçakçılığı dosyasını araştırıyordu. Ve MİT’ten konuya dair yardım istemişti. Gazetenin diğer muhabiri Bedir Seferoğlu ile birlikte kaldığı otelden alınıp MİT Müsteşarlığı’na getirildiğini anlatıyordu: “Odadaki en yetkili MİT görevlisine (Mehmet Eymür) Hürriyet gazetesi için araştırdığımız konuyu kaba hatlarıyla anlattım. Bir kişi hakkında bilgi almak istediğimizi söyledim. ‘O iş kolay’ dedi. ‘Ben size başka bir şey göstereceğim.’Genç MİT’çiye dönerek, ‘Benim masamın üzerindeki raporları getirir misin?’ diye emretti. Önümüze konan raporun, aylar sonra Türkiye’de fırtınalar koparacak bir rapor olduğunu nereden bilebilirdim?”

Hürriyet muhabirinin anlattığına göre, MİT’in kritik ismi kendi elleriyle raporu sızdırıyordu. Hürriyet raporu yayımlamadı. Taştemur, haberi Nokta dergisine götürdü. O da kabul etmedi. Sonunda Doğu Perinçek’in genel yayın yönetmeni olduğu 2000’e Doğru dergisi yayımladı.

NECDET ÜRUĞ DAVA AÇTI

“Birileri”nin yayımlamasının ardından medya hikayeyi büyüttü. Sabah başta olmak üzere büyük medya başlangıçta giremediği haberi ele alarak geniş kitlelere mal etti.

Necdet Üruğ, rapora haklı olarak tepki gösterdi. Emel Sayın’ı koruyarak “Alakam olmayan zavallı… Onun yönünden söylüyorum; zavallı kadıncağız. Böyle bir rezaletin içine sokuyorlar” dedi. Başbakanlığa da sert bir mektup yazdı. Rapora karşı açtığı tazminat davasını da kazandı. Emel Sayın da, “Bu hakaretin altında kalmam” diyerek rapora sert tepki gösterdi. Doğu Perinçek ise mağdur Necdet Üruğ’u ziyaret etti ve özetle “Emel Sayın ile buluşan Üruğ değil” açıklamasını yaptı. Herkesin aklına Mustafa Oğuz’un başlangıçta bahsettiğimiz dedikodusu geliyordu.

Emel Sayın’lı MİT raporu, ardı ardına sızan MİT, polis, istihbarat belgelerinin bir durağıydı sadece. Savaş, karşılıklı sızıntılar, deşifre edilen MİT ajanları, illegal işlere bulaşmakla suçlanan devlet adamları ile sürdü. Eymür, “Etüt” dediği raporun kendi elinden çıktığını inkar etmedi ama sızıntıyı kendisinin değil, Kenan Evren’in MİT’teki damadı Erkan Gürvit’in yaptığı iddia etti. Erkan Gürvit ise, “bu etüt MİT tarihinin yüz karasıdır” dedi ve sızıntı için Eymür’ü işaret etti. Nitekim Kenan Evren de gazetecilere, raporu damadı Gürvit’in sızdırmadığını çeşitli delillerle açıkladı. Sızıntı suçlaması, raporu yazan Eymür’ün üzerinde kaldı.

Şimdi…

Türkiye çeşitli nedenlerle hapiste olanları konuşurken altı gazeteci de MİT yasasından tutuklu. Üstelik sebep, yıllardır örneklerini defalarca gördüğümüz türden sızdırılan MİT belgesi de değil. Şehit olmuş ve çoktan adı açıklanmış bir MİT personelinin cenazesi. Birileri belki de sızdırmaları değil, “sızdırmalardan haber yapmaları” cezalandırıyor.

Şimdi gel de Mustafa Oğuz’un Emel Sayın geyiğini ya da MİT tutuklamalarını yeni kuşağa anlat!

Sahi bu arada Eymür, yakınlarda bile hangi gazetecileri besliyordu?

Barış Terkoğlu

Odatv.com

MİT sırları öyle değil böyle deşifre edildi - Resim : 1

MİT sırları öyle değil böyle deşifre edildi - Resim : 2

gazetecilik Hiram Abas mehmet ağar arşiv