Mısıroğlu’nun itibarı, Diyanet’in itibarından daha mı önemlidir

Mısıroğlu’nu neden daha çok dinlememiz ve itibar etmemiz gerektiğini de anlamış değilim. Mısıroğlu’nun, Gülen’le ilgili olarak bu ülkede rahmetli Erbakan Hoca’dan daha mı çok sesi çıkmıştır? En önemlisi de Mısıroğlu’nun itibarı, Diyanet’in itibarından daha mı önemlidir?

Diyanet İşleri Başkanımız Ali Erbaş’ın, 10 Kasım’dan bir gün önce resmi kimliğiyle Kadir Mısıroğlu’nu ziyaret etmesi kamuoyunda çok eleştirildi, konuşuldu. Eleştiri ve tepkilere Diyanet ve Erbaş’tan ziyade Hükümet ve Başkan Tayyip Erdoğan cevap verdi.

Ak Parti Sözcüsü Ömer Çelik,Hasta ziyaretinin ideolojisi ve siyaseti olmaz. Tartışmaları doğru bulmuyoruz. Diyanet İşleri Başkanımız, Cumhurbaşkanımız ve hükümetimiz tarafından takdir edilen gayretli, başarılı bir ilim adamıdır.” açıklamasını yaptı.

Tayyip Bey de “Diyanet İşleri Başkanlığımızı siyasi tartışmaların malzemesi yapma girişimlerini tasvip etmediğimi belirtmek istiyorum.” sözleri ile durum hakkındaki düşüncelerini dile getirdi.

Evet, hasta ziyaretinin ideolojisi ve siyaseti olmaz. Sayın Erbaş, başarılı bir ilim adamı da olabilir ve Diyanet İşleri Başkanlığı’nın siyasi tartışmalara malzeme olmaması hususunda itirazım olamaz. Tamam da, ülkemizin güvenilir olması gereken bir kurumunun başkanı ne diye resmi kimliği ile “tartışılan bir ismi” ziyaret eder?

Bütün suç eleştirenlerin midir?

Bir vatandaş olarak; Ali Erbaş’ın, 10 Kasım öncesi Kadir Mısıroğlu’nu ziyaretini yanlış bulduğumu belirtmek istiyorum. Diyanet İşleri Başkanı her türlü polemikten uzak durmalı ve vatandaşların hassasiyetini yok saymamalıdır.

Konuyla ilgili Sabah gazetesi yazarı Sevgili Hilal Kaplan’ın bir yazısına değinmeden geçemeyeceğim.

Kaplan, 19 Kasım 2018 tarihli yazısında “Mısıroğlu’nun şahsında saldırılan nedir?” konulu bir yazı kaleme almış.

Geçmişte Mısıroğlu’nun, FETÖ için söylediği sözlere dikkat çekerek “yüz binlerce kişiden oluşan Diyanet kurumundan ses çıkmadığı dönemlerde dahi Mısıroğlu’nun çıkardığı sesi” örnek vermiş. Ve Mısıroğlu’na dair tek eksikliğin daha çok dinlenmemesi, ziyaret edilmemesi ve duasının alınmaması olduğuna vurgu yapmış.

Şimdi eğri oturup doğru konuşalım Hilal Hanım;

Bu ülkede Diyanet’in kurumlarından hangisi, hangi dönemde – 28 Şubat dönemi dâhil - siyasi iradeden bağımsız bir söz söyleyebilmiştir? Ne dün ne de bugün için bir örnek verebilir misiniz?

Kadir Mısıroğlu’nun bir doğrusunun diğer yanlışlarını götürmesi ne kadar adil bir bakış açısı olabilir?

Mısıroğlu’nu neden daha çok dinlememiz ve itibar etmemiz gerektiğini de anlamış değilim. Mısıroğlu’nun, Gülen’le ilgili olarak bu ülkede rahmetli Erbakan Hoca’dan daha mı çok sesi çıkmıştır?

En önemlisi de Mısıroğlu’nun itibarı, Diyanet’in itibarından daha mı önemlidir?

EZAN İNANANLARIN ORTAK DİLİDİR…

Her ne gerekçeyle olursa olsun Ezan’ın Türkçe okunulmasına karşıyım. Yeryüzünde İslamiyet dinine inanan her dilden insan var. Ve o inananların ortak dilidir, EZAN. Siyasi malzeme yapılamayacak kadar da kutsaldır.

Bu sebeple ezanın Türkçe okunmasını gündeme getiren Öztürk Yılmaz’la ilgili ihraç kararından dolayı Cumhuriyet Halk Partisi’ne şahsım adına teşekkür ederim.

Ayşe Baykal
[email protected]
Odatv.com

Kadir Mısıroğlu erbakan diyanet Erdoğan hilal kaplan arşiv