Türkiye’nin koalisyonlar tarihi-4

Birinci Milliyetçi Cephe Koalisyonu -1. MC- (AP-MSP-CGP-MHP; 1975-1977)

Ecevit’in siyasal taktikleri alt-üst olmuş, istifası bir erken genel seçimi doğurmamıştır. Anayasaya göre parlamentonun görev süresi dört yıldır. Erken genel seçim için ya Meclis çoğunluğunun kararı ya da 18 ay içinde iki kez bir hükümetin güvensizlik oyu ile düşürülmesi gerekmektedir. CHP’yi avantajlı gören sağdaki muhalefet partileri için erken seçim bir intihar demektir. Mevcut durum ise, bir siyasal krizden de öte, felç halidir. Ecevit’in son çaresi bir erken seçim hükümetidir. Ancak, daha önce belirtildiği gibi bu doğrultuda Ferruh Bozbeyli’nin DP’si ile yapılan görüşmelerden bir sonuç çıkmamıştır. DP içerisinde Dr. Sadettin Bilgiç’in başını çektiği bir grup CHP-DP işbirliğine karşı tavır almaktadır. Parlamento kilitlenmiştir. Meclis’teki en büyük parti olarak ne CHP hükümet kurabilmekte ne de sağdaki partiler aralarında anlaşabilmektedir.

HÜKÜMET KRİZİNE ARA ÇÖZÜM

Cumhuriyet tarihinin en uzun süreli bu hükümet krizi, bir ara hükümet dönemini zorunlu kılar. Cumhurbaşkanı Korutürk, görevi kontenjan senatörü Ord. Prof. Sadi Irmak’a vermiştir. CGP’lilerden ve bağımsızlardan oluşan bu “partilerüstü hükümet” modeli 4,5 ay sürecektir. Hükümete katılan CGP dışında parlamentodaki partilerden hiç biri Irmak Hükümetine güvenoyu vermemiştir. Bu ara dönem hükümeti, parlamentodan güvenoyu alamayan ilk cumhuriyet hükümetidir.

FAŞİZAN BASKILAR ARTIYOR; HÜKÜMET KRİZİ 1. MC İLE AŞILIYOR

Bu arada sağ partiler aralarında uzun süredir koalisyon görüşmeleri yapmakta fakat bir türlü yeter sayıya ulaşacak formülü üretememektedirler. Aslında, Demirel, daha 1974 Aralık’ında DP, MSP, MHP liderlerine bir mektup göndererek ortak hükümet kurmayı önermiş, ancak DP lideri Bozbeyli bu hükümet formülüne sıcak bakmamıştır. Demirel, iktidara odaklanmıştır. Çareyi siyasal kutuplaşmayı arttırmakta bulur. Amacı, bir sağ cephe hükümetidir. Bu doğrultuda yapay bir sol ve komünizm tehlikesi işaret etmekte, CHP’yi de bu düşman cephenin odağına yerleştirmektedir. Oysa sol ve devrimci güçler 12 Mart sonrası ortamda son derece dağınık ve güçsüzdür. -CHP ve Ecevit ise cepheleşme fikrine karşı çıkmakta; örneğin DİSK, TİP gibi sol parti ve sendikal örgütlerin UDC ve benzer sol cephe önerilerini reddetmektedir-

Tam da bu noktada, Demirel’in politik yönelişini destekler biçimde MHP ve Ülkücüler eliyle siyasal şiddet, terör devreye sokulmuştur. MC hükümetinin kuruluş çalışmaları esnasındaki Irmak hükümeti döneminde MHP’lilerin işlediği cinayet sayısı sekizdir. Sonunda Demirel istediğini almıştır. DP’den ayrılan ve başını Türkeş’le yakınlığıyla tanınan Bilgiç’in çektiği dokuz milletvekili Demirel’in kuracağı bir “milliyetçi cephe” hükümetine güvenoyu vereceğini bir bildiri ile kamuoyuna açıklamıştır.

1.MC KURULUYOR

Türk siyasal yaşamına 1.Milliyetçi Cephe (MC) Hükümeti olarak geçen Dördüncü Demirel Hükümeti, 450 sandalyelik Meclis’te 228 sandalyelik bir salt çoğunluğa erişmiştir. Koalisyonu oluşturan partilerin sayısına DP’den istifa ederek hükümete destek veren bağımsız milletvekilleri de eklenmiştir.

Cumhuriyet tarihinin ve çok partili dönemin altıncı koalisyonu olan 1.MC’nin hükümet protokolünü, koalisyonu oluşturan dört partinin genel başkanları imzalamışlardır.31 Mart’ta göreve başlayan yeni kabinede AP’den 16, MSP’den 8, CGP’den 4, MHP’den 1 bakan yer almıştır. Koalisyonun en küçük ortağı MHP’nin üç milletvekilliği olmasına karşın başbakan yardımcılığı ve iki bakanlık alması ilginç ve düşündürücü olmuştur. DP’den ayrılarak hükümete destek veren bağımsızlar ise kabinede sandalye isteminde bulunmamışlardır.

Hükümet krizi görünürde çözülmüş olmasına karşın, 1.MC yepyeni bir kaotik dönemin de başlangıcıdır. Yönetim krizi derinleştikçe derinleşecek, parlamenter demokrasi yıprandıkça yıpranacak, ipler de gittikçe birilerinin eline geçecektir. Türkiye, bilmeden bambaşka denizlere yelken açmaktadır.

Türkiye’nin koalisyonlar tarihi-4 - Resim : 1

1.MC’NİN BAKANLAR KURULU

Başbakan : Süleyman Demirel, Isparta Milletvekili, AP

Başbakan Yrd. ve Devlet Bakanı : Necmettin Erbakan, Konya Milletvekili, MSP

Başbakan Yrd. ve Devlet Bakanı : Turhan Feyzioğlu, Kayseri Milletvekili, CGP

Başbakan Yrd. ve Devlet Bakanı : Alparslan Türkeş, Adana Milletvekili, MHP

Devlet Bakanı : Seyfi Öztürk, Eskişehir Milletvekili, AP

Devlet Bakanı : Hasan Aksay, İstanbul Milletvekili, MSP

Devlet Bakanı : M.K.Erkovan, Ankara Milletvekili, MHP

Devlet Bakanı : Gıyasettin Karaca, Erzurum Milletvekili, AP

Adalet Bakanı : İsmail Müftüoğlu, Sakarya Milletvekili, MSP

Milli Savunma Bakanı : Ferit Melen, Van Senatörü, CGP

İçişleri Bakanı : Oğuzhan Asiltürk, Ankara Milletvekili, MSP

Dışişleri Bakanı : İ.Sabri Çağlayangil, Bursa Senatörü, AP

Maliye Bakanı : Yılmaz Ergenekon, İzmir Milletvekili, AP

Milli Eğitim Bakanı : Ali Naili Erdem, İzmir Milletvekili, AP

Bayındırlık Bakanı : Fehim Adak, Mardin Miletvekili, MSP

Ticaret Bakanı : Halil Başol, Tekirdağ Milletvekili, AP

Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanı : Kemal Demir, Bolu Milletvekili, CGP

Gümrük ve Tekel Bakanı : Orhan Öztrak, Meclis dışından, CGP

Gıda-Tarım ve Hayvancılık Bakanı : Korkut Özal, Erzurum Milletvekili, MSP

Ulaştırma Bakanı : Nahit Menteşe, Aydın Milletvekili, AP

Çalışma Bakanı : A.T.Paksu, Kahramanmaraş M.vekili, MSP

Sanayi ve Teknoloji Bakanı : Abdülkerim Doğru, Kars Milletvekili, MSP

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı : Selahattin Kılıç, Adana Milletvekili, AP

Turizm ve Tanıtma Bakanı : Lütfi Tokoğlu, Kocaeli Senatörü, AP

İmar ve İskan Bakanı : Nurettin Ok, Çankırı Milletvekili, AP

Köyişleri Bakanı : Vefa Poyraz, İstanbul senatörü, AP

Orman Bakanı : Turhan Kapanlı, Ankara Senatörü, AP

Gençlik ve Spor Bakanı : Ali Şevki Erek, Tokat Milletvekili,AP

Kültür Bakanı : Rıfkı Danışman, Erzurum Milletvekili, AP

Sosyal Güvenlik Bakanı : A. Mahir Ablum, Kütahya Milletvekili, AP

Görüldüğü gibi, 30 üyeli Bakanlar Kurulu’nda 3 başbakan yardımcılığı ve devlet bakanlığı koalisyonun AP dışındaki küçük ortaklarına verilmiştir. Bakanlar Kurulu’nda 5 senatör yer alırken, 1 üye de Meclis dışından görev almıştır. Altıncı koalisyon olan 1.MC Hükümetinin programı 6 Nisan 1975’te Millet Meclisi ve Cumhuriyet Senatosu’nda ayrı ayrı okunmuş ve 12 Nisan 1975’te hükümet güvenoyu almıştır.442 milletvekilinin katıldığı oturumda 222 kabul, 218 ret ve 2 çekimser oy kullanılmıştır. DP’li 3 milletvekili ile CHP’li 1 milletvekili oylamaya katılmamıştır. İki çekimser oyun sahiplerinden biri AP’li, diğeri bağımsızdır.

Çok kritik bir oylamada kılpayı güvenoyu alan hükümette ilk istifa MSP kanadından gelmiştir. Parti içi anlaşmazlık, Çalışma Bakanı Paksu’nun istifasıyla sonuçlanmıştır. Daha sonra MHP kanadından Erkovan istifa edecektir. Diğer iki istifa, seçim sath-ı mailine girildiğinde gerçekleşmiştir: AP’li Turizm ve Tanıtma Bakanı Tokoğlu ile CGP’li Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanı Kemal Demir. Ayrıca, 5 Haziran 1977 seçimleri öncesinde Anayasa uyarınca Adalet, İçişleri ve Ulaştırma Bakanlıklarına tarafsız bakanlar atanmıştır.

27 ay kadar süren bu koalisyonun uzun sayılabilecek ömrünün sırrı, yeni bir hükümet krizi korkusunun ve bunalımın iyice derinleşeceği endişesinin yanında, koalisyonun küçük ortaklarının bir erken genel seçimle karşı karşıya kalma korkusuydu. Nitekim 12 Ekim 1975’teki Kısmi Senato Seçimleri, seçmen tercihlerinin iki büyük parti doğrultusunda olduğunun işaretini vermiştir. CHP ve AP’nin erken seçim için uzlaşabileceği endişesi küçük koalisyon ortaklarını Demirel’in yanında saf tutmaya iten bir etken olmuştur.

MC döneminde istikrarsızlaştırmanın yasaları işlemektedir. Süreci ulusal çıkarlar açısından kavramaktan uzak bir noktada olan Silahlı Kuvvetler’in yüksek komuta kademesi ise duruma egemen olmak bir yana, önemli ölçüde manipüle olmuştur.

İstikrarsızlaştırma, mali çöküş ve yönetim krizi Türkiye için bazı dış mahfillerde biçilen ve adım adım geliştirilen bir tasfiye ve köleleştirme planının ön programıdır. Ülkeye egemen olan oligarşik elit ise gaflet ve delaletin koyu rehaveti içindedir. İsteyen, istediği silah ve cephaneyi sınırları kevgire çevirerek ülkeye sokabilmekte; sabotajlar, suikastlar, kitle kırımına dönük provokasyonlar almış başını gitmektedir. Toplum, usta manevralarla bir Alevi-Sünni çatışmasına doğru sürüklenmek istenmektedir. Artık, karanlık provokasyon ve cinayet şebekeleri ipleri eline almıştır. MHP ve Ülkücüleri maşa olarak kullanan odaklar, dış düşmana karşı vatan savunması esprisi ile kurulan Özel Harp Dairesi’ni bile istikrarsızlaştırma aktörlerinin içine sokmuşlardır. Tıpkı, 12 Mart döneminde bir kısım ordu-istihbarat-emniyet mensubunun kontrgerilla yöntemini devreye sokarak kurdukları özel örgüt gibi. -Nitekim MHP lideri Türkeş, 12 Eylül dönemindeki MHP yargılamasında, MHP ve Ülkücü kuruluşlar arasına çok sayıda ajan yerleştirildiğini öne sürecektir-

MHP’nin devlet içindeki kadrolaşma faaliyeti tüm hızıyla sürerken, emniyet teşkilatına özel bir önem verilmektedir. Poliste düdüğü MHP çalmaya başlamış, bu tablo ülkücü komandolara cesaret ve pervasızlık aşılamıştır. Bu arada, Gümrük ve Tekel Bakanlığı’nı da kontrol etmeye başlayan MHP, sınır kapılarının da sahibi olmuştur.

Perşembenin çarşambadan belli olduğu gibi, 1976’nın da geçen yıldan farklı olmayacağı bellidir. Artık, MC iyice pervasızlaşmış; resmi-sivil güçleriyle bir terör ve saldırganlık aygıtı haline gelmiştir.1977’ye gelindiğinde can güvenliği başlı başına bir taleptir. Bastırılamayan, gittikçe yükselen sol muhalefet ise suikast ve provokasyonlarla susturulmak istenmektedir. MC’nin hükümet olduğu 1976’nın son beş ayında siyasal nedenlerle 45 yurttaş yaşamını yitirmişken, bu sayı 1977’nin ilk beş ayında 157 olmuştur!

Ölümler neredeyse kanıksanmaktadır. Kaos yoğunlaşmıştır. Hava, kurşun gibi ağırdır. Ülke karşılıklı cinayetlerle sarsılmaktadır.

1.MC’NİN ÇÖKÜŞÜ-ERKEN SEÇİM

1977’ye gelindiğinde ekonomik bunalım iyice derinleşmiş, mali sistem tıkanmıştır. İstikrarsızlığa paralel olarak kredibilite de kalmamıştır. Hükümet içi çelişkiler de iyice su yüzüne çıkmıştır. TİSK, TOBB, İSO gibi işveren kuruluşları istikrar adına seçimlerin öne çekilmesini istemektedirler. AP’nin erken seçim çağrısı CHP’de olumlu yankı bulmuş, 5 Nisan’da toplanan Meclis 14 Ekim 1977’de yapılması gereken genel seçimlerin 5 Haziran’a alınmasını kararlaştırmıştır. Karanlık prensleri ise seçim kararından hoşlanmamış olacaklar ki, olaylar daha da çeşitlenerek yaygınlaşmaktadır. Önemli kişilere suikastlar, ‘kontrgerilla’ taktikleriyle yapılan eylemler, toplu katliamlar, darbe girişimleri...

5 Haziran 1977 seçimleri yaklaşırken, Türkiye, seçim sath-ı mailine girilen bir ortamda adeta ‘iç savaş’ havası solumaktadır.Tertipler eksik olmamakta, hemen her gün birkaç cinayet işlenmektedir. Saldırılar Ecevit’e kadar uzanmıştır. Dönemin önemli olayları arasında yer alan Niksar ve Şiran olaylarını anımsamakta o günleri anlamak açısından yarar vardır.

1 Mayıs 1977 katliamı-provokasyonu, Demirel’in 5 Haziran 1977 seçimleri öncesinde Ecevit’e suikast ihbarı, Ecevit’e Çiğli’de suikast girişimi, yüzlerce cinayet ve pek çok olay MC döneminin fotoğrafını vermektedir.

1.MC’NİN SONU; KİM KAZANÇLI ÇIKTI?

MC’den kim kazançlı çıkmıştır? Kuşkusuz, ‘istikrarsızlaştırma’ için düğmeye basan güçler...MHP ve bağlı ülkücü kuruluşlar da devletteki kadrolaşma ve polis desteğinde elde ettikleri sokak egemenliği açısından önemli bir kazanç elde etmişlerdir. Aslında, bu iki kazançlı unsurun bir yerde kesiştikleri ileride görülecektir. Üç milletvekilliğine karşın hükümette iki sandalye ile temsil edilen MHP, MC iktidarı süresince olağanüstü bir siyasal etkinlik elde etmiştir. Demirel ise, istediği sağın liderliği misyonunu elde etmiş gibidir. Zaten bütün arzusu sağın hamisi olmaktır. Ecevit ile seçimlerde boy ölçüşebilmesi için bunu zorunlu görmektedir.

CHP, bunalımdan çıkış yolu olarak seçimleri görmektedir ve bu nedenle AP’nin seçimleri dört ay öne çekme önerisine destek vermiştir.

5 Haziran 1977 seçimlerine kadar işbaşında kalan 1.MC, amacı olan iktidarı CHP’ye vermemek konusunda başarılı olmuştur. Ne ki, arkasında bir kan gölü, kaos, 70 sente muhtaç bir ekonomi ve yüzde 25 enflasyonla...

1.MC’nin çizdiği tablo, tam bir felakettir.1973-74’lerin görece oldukça ılımlı ortamının yerinde yeller esmektedir. Terör, yokluk ve pahalılık, can güvenliği sorunuyla dehşetengiz bir dönemdir kapanan... Siyasal olaylarda yaşamını yitiren yurttaşlarımızın sayısı tam 339’dur.

Bakalım, 5 Haziran seçimleri ne getirecektir? Ecevit, iktidara uzanabilecek midir? Halkın “Karaoğlan”ı, “Kıbrıs Fatihi” ülkenin bahtı kara maderini kurtarabilecek midir bir kez daha?

(“Türk Siyasal Yaşamında Koalisyon” (BigBang Yayınları, 3. Baskı Mayıs 2015, Ankara) adlı eserimden yola çıkarak hazırladığım yazı dizisi devam edecek)

M. Ayhan Kara

Odatv.com

Türkiye’nin koalisyonlar tarihi-4 - Resim : 2

Türkiye’nin koalisyonlar tarihi-4 - Resim : 3

Türkiye’nin koalisyonlar tarihi-4 - Resim : 4

arşiv