"Milletin a.na koyacağız" noktasına nasıl gelindi

Bunlar eşkıya; vatan, millet düşmanları… Hem milletin ekmeğini çalıyor, hem de ekmeğini...

Bunlar eşkıya; vatan, millet düşmanları… Hem milletin ekmeğini çalıyor, hem de ekmeğini çaldıkları millete, “a..na koyacağız” diyorlar.

Beyefendinin, (!) ATV-Sabah varlığının satın alınmasını kastederek; “sıkıntıdayız, hallolacak bu iş” talimatını yerine getirmek üzere bir araya gelen AK müteahhitlerin ses kayıtları, Damat Rüstem’e rahmet okutturacak büyüklükteki rüşvet çarkını gözler önüne seriyor…

HİKÂYENİN ÖNCESİNİ ANIMSAYALIM

“Dinç Bilgin-Turgay Ciner arasındaki gizli ticari anlaşmaların” ortaya çıkması üzerine TMSF’nin uhdesine geçen ATV-Sabah varlığı, 2008 yılında satılmak üzere ihale edilir. Çok sayıda medya grubu dosya satın alır ve ihaleye katılmak ister. Fakat her nasılsa Başbakanın damadı Berat Albayrak’ın CEO olduğu Çalık Grubunun dışında kalan istekliler ihaleye girmekten vazgeçer ve Çalık Grubu ihalede tek başına kalır.

Kuşkusuz, ihale Çalık Grubunda kalır.

BURAYA BİR (?) KOYUP DEVAM EDELİM

İhale sonrasında Çalık Grubunun ATV-Sabah varlığını satın alacak kadar maddi varlığının olmadığı görülür ama ihalenin iptaline değil, “gereğinin yapılması” yoluna gidilir. Ancak krediye ihtiyaç duyan Grup, bu krediyi özel bankalardan temin edemediği gibi ihalenin teminatını dahi bulamaz. Tutar, daha sahibi olmadığı ATV-Sabah varlığını teminat gösterir ve bu “teminat”, idare tarafından kabul edilir…

SONRA NELER OLUR

Bugün Ziraat Bankası Genel Müdürü olan ve ATV-Sabah varlığını satın almak üzere AKP müteahhit “konsorsiyumuna” 200 milyon dolar kredi verdiği iddia edilen Hüseyin Aydın, o tarihte Halkbank Genel Müdürüdür. Alıştırılmıştır bir kere…

İCRAATLAR DEVAM EDER

Çalık Grubu iki kamu bankasından, Halkbank ve Vakıfbank’tan 375’er milyon, toplamda 750 milyon TL. kredi alarak ATV-Sabah varlığının “sahibi olur.” Usulsüz ve etik dışı dalavereyle kamuya ait bu medya grubunu ele geçirenler, “alışmış kudurmuştan beter” misali bununla yetinmezler…

ATV-Sabah ihalesiyle başlayan rüşvet ve suiistimal batağı; para dolu kutulara-para sayma makinelerine, İsviçre’de banka hesaplarına, villa, köşk, gemiciklere vb kadar gider ve bir bakıma “sonun başlangıcını” teşkil eder…

Damat Rüstem’in, pardon Berat’ın CEO olduğu şirkete, usulsüz olarak kamu bankalarından 750 milyon dolar gibi büyük bir kredinin verilmesi karşısında X isimli yurttaş; “bu kadar da olmaz” diyerek, 05.05.2008 tarihinde Ankara Cumhuriyet Savcılığına başvurur ve der ki;

Satın alınan ATV-Sabah Grubu da, satın alma karşılığında ödenen maddi bedel de kamunundur. Ancak bu kamu malı şimdi başbakanımızın damadı Berat Albayrak’ın hem ortağı ve hem de genel müdür olduğu Çalık Grubuna geçmiştir. Bu alışveriş işleminde nepotizm (akraba kayırmacılığı) vardır. Kamunun malına kamunun parasıyla sahip olunmuştur. Böyle bir kredilendirme ilişkisi asla kabul edilmemelidir. Bu nedenle Sn. Tayyip Erdoğan, ilgili Bakan ve ilgili banka yetkilileri soruşturulmalı ve suçlular cezalandırılmalıdır.”

Ve bir kitap hacmindeki ibret verici usulsüzlüğü kendine iş edinerek kovalamaya başlar… Meselenin bütününü merak eden okuyucunun; http://www.odatv.com/n.php?n=bu-bir-atv-sabah-hikyesidir.--1105111200 linkindeki yazıyı okuması açıklayıcı olacaktır.

***

Yargı önüne çıkma ihtimaline karşı; “müfettişini, savcını, hâkimini, polisini kendin tayin et” alışkanlığı, 17 Aralıkta başlamadı; çook öncesi var.

Yurttaş X, Ankara C. Savcılığına yaptığı başvurudan olumsuz sonuç alır. Çayın taşıyla çayın kuşu vurulmuştur bir kere, usul devam eder. Başbakanlıkta, Başbakanın onayıyla oluşturulan Denetim Kurulunun; “kredilendirme işleminin usulüne uygun” olduğu kararına dayanan BDDK, 15.10.2009 tarih, 3385 sayılı kararıyla “kovuşturmaya yer olmadığına” dair karar verir. Kararın savcılığa ulaşmasından sonra ilgili savcılık, kararı yurttaş X’e tebliğ eder.

DANIŞTAY SÜRECİ BAŞLAR

Yurttaş X, BDDK kararını, 15. 11. 2009 tarihli dilekçesiyle Danıştay’a taşıyarak, kararın iptalini, yargılamanın devamını, suçluların yargılanmasını ister.

Danıştay başvuruyu kabul eder, yargılama süreci tekrar başlar. Ancak bu kez de Danıştay’ın tebligatları, tebligata esas olan adresin kapalı olduğu savıyla, Yurttaş X’e ulaşmaz olur. Tebligatların, yasanın emrettiği biçimde yapılması, yapılamıyorsa, ihbarnamenin, verilen tebligat adresinin kapısına yapıştırılması gerekirken bu işlem yerine, başka yollara başvurulur. Çünkü ilahların kolları çoook uzundur ve bu uzun kollar, tebligatın yurttaş X’e ulaşmasına mani olur…

Bir, iki, üçüncü tebligatın ulaşamamasından sonra Danıştay 13. Dairesi Kurulu 08.11.2012 tarihinde toplanarak, K:2012/2840 sayı ile; “davacının bir yıl içinde yeni adres bildirmek suretiyle yeniden işleme konulmasını istemediği takdirde, davanın açılmamış sayılmasına karar verir” ve tekrar başa dönülür.

Davanın açılmamış sayılmasına” dair kararın tebliğine engel olunamaz ve Yurttaş X karardan haberdar olur.

2008’den 2012’ye uzanan süreçte, Yurttaş X ister ki, kamuoyu ve siyaset dünyası bu açık usulsüzlükten hesap sorsun, hak ve hukukumuz gasp edilmesin, suçlular cezalandırılsın…

Bu amaçla duyarlı olduklarını düşündüğü; Levent Gök, Atilla Kart, Hüseyin Aygün, İlhan Cihaner gibi hukukçu milletvekillerine gider… Der ki, “bu dava iktidarın yumuşak karnıdır, siz de ilgilenin, yol gösterin, soru önergesi verin, ‘böyle ihale mi olur’ deyin, kredilerin geri ödemesinin yapılıp, yapılmadığını, faiz oranını, kredi süresini sorun...”

I-ıh, mümkün olmaz, ilgilenmezler… “Geliyorum, gidiyorum, görüşelim, ararım” laflarından öte bir sonuç alamaz ve Yurttaş X bu kutsal hukuk mücadelesinde “hak aşkına” yardımcı olan hukukçu dostuyla tek başına kalır.

X, her aşamada olduğu gibi tekrar harç yatırır, “davanın açılmamış sayılmasına dair kararın usule ve yasaya uygun olmadığını” ileri sürer. 08.01. 2013 tarihinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna itirazda bulunur. Kurul, X’in başvurusunu kabul eder, olumlu bulur, Türk Milleti adına yargılamanın devamına karar verir. X’in, Türk yargısının bu hukuksuzluğun hesabını soracağına olan inancı tamdır.

***

Dava bu aşamadadır… Gelelim ağlayanın malı olduğu için, gülene de hayrı olmayacağı kesin olan ATV-Sabah’ın yeni hikâyesine.

Belli ki, esasında Çalık Grubuna aitmiş gibi gözüken ATV-Sabah varlığı, taa başından beri aslında Çalık’a değil, “en büyük ilahlara” (!) aittir… İlahlar, ancak medyayla var olabileceğini, hırsızlığın, usulsüzlüğün medyayla karartılabileceğini, keza “milletimin” de yine medya sayesinde ikna edilebileceğini fark etmiş, medya yatırımına yönelmiştir.

ATV-Sabah ihalesine girmek isteyenler, son anda neden vazgeçmişlerdir; nasıl olmuştur da hiçbir özel bankanın yanaşmadığı bunca büyük bir krediyi kamu bankaları karşılamak zorunda kalmıştır; onları zorlayan şartlar ve muktedir(ler) kimdir?

Yine belli ki, Çalık Grubu emanetçidir. Çalık’ın emanetçisi olduğu ATV-Sabah Medya Grubu, şimdi yeniden satışa çıkar. “Ortak kasa” Milyona­li yıldırım, 21 Ağustos 2013 tarihinde söz konusu medya grubunun gerçek sahibine iade edilmesini sağlamak üzere harekete geçer. “Beyefendinin” ta­li­ma­tını AK soyguncu mü­te­ah­hitlere bildirerek ATV-Sabah’ın satın alın­ma­sı için ha­vuz oluşturmalarını is­ter.

Kal­yon Grup, ATV- Sa­bah’ı satın almak için Zir­ve Hol­ding AŞ’yi kur­ar. AKP’nin soygun takımı Milyona­li Yıl­dı­rım ile An­ka­ra Ah­lat­lı­be­l’­de bu­luşur. İşa­dam­la­rı­nın oluşturduğu 630 mil­yon dolar­lık ha­vu­zun, 200 mil­yon do­lar­lık kıs­mının,­ Tür­ki­ye Zi­ra­at Ban­ka­sı­’n­dan kar­şı­lan­ma­sı ka­rar­laş­tı­rıl­ır ve karar Ziraat Bankası Genel Müdürü Hüseyin Aydın’a bildirilir.

Vee bu hak hukuk, din iman taciri, vatan-millet düşmanı devşirme takımı, milletin ekmeğini çalmaya, a..na koymaya devam eder! Hem de vatanı, milleti, hazineyi emanet ettiğimiz adamların ortaklığında… Vah, vah, vah…

SORU ŞU:

1- Büyük müteahhitler; Mehmet Cengiz, Nihat Özdemir, Hayrettin Özaltın, İbrahim Çeçen, Adnan Çebi ve arkadaşları hangi milletin “a.na koyuyorlar”; Türk Milletinin mi?

2- Kendi milletleri, milliyetleri ne?

3- Başbakanın milletine ve milliyetine de bu küfürden pay düşüyor mu?

Dedim ya; milletin önce ekmeğini çalmış sonra “A.na koymuşlar.”

Sonuç; paramızı çalıyor, oyumuzu alıyor, küfürü basıyorlar…

Murtaza Demir

Odatv.com

"Milletin a.na koyacağız" noktasına nasıl gelindi - Resim : 1

atv sabah mehmet cengiz arşiv